ABD'ye Kıbrıs diyeti

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dış politika danışmanı Ünal Çeviköz, Alman Neue Zürcher Zeitung (NZZ) gazetesine konuştu. Çeviköz, Avrupa Birliği (AB)'ne katılımdan, Kıbrıs politikasına S-400'lerden tutukluların serbest bırakılmasına çok sayıda Batı yanlısı mesaj verdi.

“Türkiye'nin yeniden normal bir AB katılım adayı olarak görülmesini istiyoruz” başlıklı röportajda, “Erdoğan'ın rakibinin dış politika danışmanı, seçim zaferi durumunda Batı ile yakınlaşacağını duyurdu." ifadeleri yer aldı. Ünal Çeviköz, Volker Pabst'ın "Türkiye ile Batı arasındaki ilişkiler yıllardır gergin. Bir iktidar değişikliği halinde bu durum değişir mi?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Ben buna inanıyorum. Sorunların birçoğu Türkiye'de hukukun üstünlüğünün geliştirilmesiyle ilgili. İttifakımızdaki partiler için hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi en önemli önceliktir. Güçler ayrılığının işlediği bir parlamenter sisteme geri dönmek istiyoruz. Ayrıca mevcut hükümetin çatışmacı üslubunu da reddediyoruz. Batı devletler topluluğunun benzer düşünen bir üyesi olarak algılanan bir Türkiye istiyoruz."

 

 

DEMİRTAŞ VE KAVALA'YA ÖZGÜRLÜK

Bu ifadelerin somut olarak ne anlama geldiğini açıklaması istendiğinde Çeviköz, "Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarını uygulamakla yükümlüdür. Bu aynı zamanda tutukluların serbest bırakılması kararları için de geçerlidir. Ayrıca Kadın Haklarının Korunmasına ilişkin İstanbul Sözleşmesinden çekilmeyi de açıkça kınadık. İlk 100 gün içinde bu konularda ilerleme kaydederek önemli sinyaller gönderebiliriz." yanıtını verdi. Gazete, Çeviköz'ün tutukluların serbest kalması ile ilgili vurgusunu “Kürt yanlısı HDP'nin eski lideri Selahattin Demirtaş ya da patron Osman Kavala gibi” notuyla paylaştı.

BATI'YA GÜVEN MESAJI

Çeviköz, NZZ muhabirinin "Ege'de sınırların belirlenmesi gibi Kıbrıs da bir anlaşmazlık konusu olmaya devam ediyor." uyarısı üzerine Kıbrıs'ta taviz mesajı verdi: "Öncelikle yeniden güven yaratmamız gerekiyor. Daha sonra zor meseleleri de ele alabiliriz. Kıbrıs söz konusu olduğunda, çözüm adadaki iki toplum tarafından bulunmalıdır. Bizim pozisyonumuz Ankara'nın Kıbrıslı Türklerin, Atina'nın da Kıbrıslı Rumların işlerine karışmaması gerektiği yönündedir.

"Yeniden normal bir aday ülke olarak görülmek istiyoruz. Elbette bir gecede AB üyesi olmayacağız. Ancak Avrupa entegrasyonu her Türk hükümeti için uzun vadeli bir hedef olmaya devam edecektir."

 

 

Çeviköz Avrasya'daki ilişkiler ve NATO ile ilgili de şunları söyledi: “Hiçbir Türk hükümeti tek tek devletler ya da AB tarafından dayatılan yaptırımları benimsemez. Ancak BM'nin kararlarını takip ediyoruz. Rus işgali güçlü çatışmaların yaşandığı bir döneme yol açtı. Ancak uzun vadede, Rusya'yı da içeren bir Avrupa güvenlik mimarisinden başka bir yol olmadığına inanıyoruz.”

'S-400 BÜYÜK BİR HATAYDI'

“NATO gibi bir örgütün parçasıysanız, bu örgütün ilkelerine uymak zorundasınız. S-400 alımı büyük bir hataydı ve bunun bedelini çok ağır ödedik. Yeni F-35 savaş uçağı geliştirme programından atıldık. Bu sadece güvenlik politikası açısından bizi zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda savunma sanayimiz için de kaçırılmış bir fırsat. Burada kendimi bağlayamam. Ancak sorunu çözmek için bir yol bulacağız.”

 AB'YE GÜNEY KIBRIS'I TANIMA SÖZÜ

Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Avrupa Birliği vize serbestisi için eksik kalan şartları onlar söylemeden tamamlayacaklarını ilan etmişti. 'Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı' gibi olmayan bir sıfatla şehir şehir gezen ve kendini 'milliyetçi' olarak tanıtan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da aynı vaadi tekrarlamıştı. Yavaş, "Üç madde var. Kabul ettiğimizde Avrupa'nın vize vermiyoruz deme şansı olmayacak." dedi. Söz konusu maddeler ise terörle mücadele yasasının yumuşatılması ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin tanınmasını içeriyor. AB'nin dayattığı kriterlerden biri üye ülkelerle polis teşkilatları ve adli teşkilatlar arası işbirliği... Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 2004 yılında AB'ye üye oldu. AB, vizesiz seyahat havucunu göstererek üye ülkelerle işbirliği koşulunu öne sürüyor. Bunun sonucu ise Türkiye'nin GKRY'yi tanıması. Millet İttifakı'nın vadettiği gibi Türkiye'nin bu kriteri yerine getirmesi halinde, Türkiye işbirliği yaparak, GKRY'yi doğrudan tanımış olacak.

 

 

 

 ALTILI MASA EMPERYALİST TEZLERE SARILDI

Altılı Masa'nın geçen ocak ayında açıkladığı Ortak Mutabakat Metni'nde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için "devlet" ifadesinin kullanılmaması dikkat çekti. Millet İttifakı Kıbrıs davasında Batı'nın "iki toplumlu çözüm" söylemine sarıldı. Metinde, "Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla KKTC’nin ve Kıbrıslı Türklerin kazanılmış haklarını koruma ve iki toplumun egemen siyasi eşitliğini sağlama hedeflerini gözeteceğiz.” ifadeleri yer aldı.

BABACAN ANNAN'I SAVUNDU

Altılı Masa'nın ortaklarından DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da katıldığı Youtube programında Kıbrıs Türklerini ortadan kaldıracak Annan Planını savunmuştu. Babacan, bir üniversite öğrencisinin sorusu üzerine verdiği yanıtta, Rumlar hayır dediği için Annan Planı'nın uygulanamadığını söyledi. Genç, Babacan'a “Bizim topraklarımızı vermemiz, Rumların aleyhine bir şey mi, o yüzden mi reddettiler?” diye sordu. Babacan şu yanıtı verdi: “Anlaşmayla aradaki sınır çizgisi anlamsızlaştı. Sınır çizgisinin anlamı ortadan kalktı. KKTC ve Ada’da yaşayan Türkler Ada’nın tümünde söz sahibi oldu. İki ayrı devlet olamayacaktı. Artık bir ortaklık devletinden bahsediyoruz. Sınır sadece ne için önemli oldu. 1974 savaşından önceki mülkiyet hakları ile alakalı bir konuydu. Bir miktarda egemenlik hakları vardı. Asıl burada önemli olan Ada’da yaşayan Türklerin adanın tümünde söz sahibi olmasıydı. Ona dayanamadılar ve referandum da hayır dediler.”