AkçayTerörle mücadelenin rövanşını dövizle alıyorlar.!

 

Türkiye’deki ekonomik durum hakkında da değerlendirmelerde bulunan MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay döviz kurunun yükselmesinin geçici bir durum olduğuna dikkat çekti. Akçay doların yükselmesi tamamen psikolojik algı operasyonları neticesinde olduğunu belirterek bu yükselişte krizin etkisinin olmadığını ileri sürdü.

 

Balıkesir’deki sivil toplum kuruluşları, odalar, borsalar ve mahalle muhtarlarının katıldığı program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. MHP İl Başkanı Ekrem Gökay Yüksel’in açılış konuşmasını yapmasının ardından MHP Genel Merkez Başkanlık Divanı üyeleri selamlama konuşmalarını gerçekleştirdi. Programın sonunda ise MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay Türkiye gündemine ilişkin konuşma gerçekleştirdi.

“Siyaseten zarar görsek de yolumuza devam edeceğiz”

MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay ise konuşmasında MHP’nin kuruluşundan bu yana sergilediği siyasi tutum hakkında açıklamalarda bulundu. Akçay, “Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak tek gayemiz var; bu aziz vatan üzerinde yaşayan milletimizin esenliği, huzuru, güvenliği, birlik ve bütünlüğümüzün korunması, refahımızın artması, kalkınmamızın sağlanması ve bu aziz Türkiye’mizin yeryüzünde çok büyük ve güçlü bir ülke haline getirilmesidir. Bizim bir tek sevdamız var o da Türkiye’dir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak siyasi motivasyonunu polemiklerden, kısır siyasi çekişmelerden, demagojilerden devşirmeyen yabancı ülkelere, terör örgütlerine sırtını yaslayarak çıkar umanlardan değiliz. 100 yıla yakın tecrübemiz göstermiştir ki bu çok partili demokratik siyasi hayatı mutlaka belli ilkeler, sorumluluklar içerisinde götürme mecburiyetimiz var. Milliyetçi Hareket Partisi konuları da meseleleri de dünya şartları çerçevesinde bakıyoruz. Geçirdiğimiz bütün siyasi süreçler, yaşadığımız darbeler, darbe girişimleri, hükümet krizleri Milliyetçi Hareket Partisi’nin tecrübe ve şuur hanesinde daima yer alacak. O bakımda biz daima 53 yıllık siyasi halatımız boyunca ülkemizin krize girmesini hiçbir şart altında, hiçbir gerekçeyle müsaade edemeyiz, inisiyatif ve sorumluluk alırız. Siyaseten parti olarak zarar göreceğimizi bilsek dahi bundan asla şaşmayız. 53 yıllık tarihimiz buna şahittir” diye konuştu.

“Cumhur İttifakı milli bir ittifaktır”

Cumhur İttifakı’nın milli olduğuna da dikkat çeken MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay, “Cumhur ittifakı dediğimiz hadise de Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi arasında iki güzide liderin; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin bu şuurla önderlik etmesi sebebiyle Cumhur İttifakı kurulmuştur ve milli bir ittifaktır. Öyle sıradan, basit bir seçim ittifakı, bir siyasi çıkar ittifakı asla değildir. Bunun milletimizin çok iyi anlaması ve görmesi en büyük beklentimizdir. Bunu da milletimizin çok büyük çoğunluğu da gayet iyi bir şekilde görüyor.Milli ittifak dedik. Eğer şu anda Türkiye’de tabelası bulunan, faaliyet gösteren 90’dan fazla siyasi parti var. Bu siyasi partilerin 14’ü de TBMM’de temsil ediliyor. Bu siyasi partilerde bizim siyaset anlayışımıza göre temel milli meseleler ve Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tehdit ve tehlikelere karşı birlik ve beraberlik içerisinde olunması gerekir. Doğal olan budur. Siyaset adına veya muhalefet yapacağım adına kesinlikle Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tehdit ve tehlikeler görmezden gelinemez. Hele görmezden gelinir de Türkiye karşıtlarının ağzıyla, onların tutumuyla bir siyaset belirlenirse Allah korusun o siyasi hareketi ihanete kadar sürdürürler. Türkiye’de şu anda bu sistemle siyasi istikrar vardır, devlet ülke yönetiminde de istikrar vardır. Kriz miriz yoktur ve olması da mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

“Ekonomi konusunda dikkatli ve uyanık olmalıyız”

Türkiye’deki ekonomik gelişmeler hakkında da değerlendirmelerde bulunan Erkan Akçay şunları söyledi:

“İki yıla yakın süredir tüm dünya ve Türkiye koronavirüs denilen gözle görülmeyen ancak etkisini çok hissettiren bir salgınla mücadele ediyoruz. Bu mücadelede Türkiye gurur verici bir şekilde başarıyla bugüne kadar bu mücadeleyi götürmüştür.  Dünya ekonomilerini allak bullak eden bu salgında Türkiye’yi batılı devletlerle mukayese ettiğimizde gerek kapasite kullanımı, gerek organizasyon yeteneği bakımından da olumlu manada ayrışmıştır. Ayrıca 2020 yılı itibariyle de artı 1,8 büyümeyi gerçekleştiren nadir ülkelerden birisi olmuştur. 2021 yılı itibariyle de yılsonuna yapılan orta vadeli programa göre yüzde 9 öngörülen büyümemiz ancak görüyoruz ki büyük ihtimalle yüzde 10’la büyümeyi gerçekleştireceğiz. Ekonomi düz çizgi izlemez. Zaman zaman dalgalı ve zigzaglar olmuş. Çünkü Türkiye serbest piyasayı ve dünya piyasasına açılan bir ülke ve etkilenmemiz kaçınılmaz oluyor.

“Terörle mücadelenin rövanşını döviz kuruyla almaya çalışıyorlar”

Türkiye’deki ihracat, istihdam ve üretim verileri gayet iyiyken, olumlu bir durumdayken dünya piyasalarından da olumlu sinyaller gelirken ne oldu da dolar bir anda 13 TL’ye yükseldi? Bunun bir tek açıklaması var o da ekonomik operasyon ve spekülasyonlar sonucu toplumda oluşturulmaya çalışılan psikolojik bir algı çalışmasının neticesidir. Geçmiş yıllardaki dalgalanmaların, adına kriz dediğimiz dalgalanmaların bir ekonomik sebebi, yapısal nedenleri vardı. Bütün veriler; büyüme, ihracat, istihdam, üretim rakamları iyi giderken bunun ekonomik izahı yoktur. Tamamen psikolojik algı operasyonların neticesidir. Doların yükselişinin Türkiye’nin ekonomik durumuyla, piyasasıyla izah edilebilir durumu söz konusu değil. Yani hangi dağda kurt öldü de haberimiz olmadı, açıklayabiliyorlar mı? Doların yükselmesi tamamen psikolojik algı operasyonları neticesinde olmuştur. Kesinlikle bir kriz ortamı nedeniyle olmamıştır. Sanayi üretmekte, tarım üretiyor, ticaret işliyor, hiçbir fabrika işçi çıkarmamışken ve aksine istihdam artarken maalesef bu fahiş fiyat artışları üzerinde durmalıyız. Milli çıkarlarına sahip çıkan Türkiye’nin acısını döviz artışıyla ödetmeye çalışıyorlar. Terörle mücadelenin rövanşını da bununla almaya çalışıyorlar. Çünkü ellerinde başka enstrüman kalmadı. Ekonomimizin zayıf karnı dövize olan ihtiyacımızve ithalata bağımlılığımız nedeniyle Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Mavi Vatan’da, Karabağ’da ve Afrika’daki varlığımızı ve kararlılığımızı dövizle püskürtmeye çalışıyorlar. Ancak bunlar boşunadır. Faiz kulisi yapanların çabası beyhudedir, Türkiye’yi asla teslim alamayacaklar ve bize de diz çöktüremeyecekler.”