Araştırma şirketlerine seçim sonuçlarını sorduk: Seçmenin tokadı hangi mesajları içeriyor?

AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı yerel seçimlerde önemli kayıp yaşadı. Seçimlerden önce konuştuğumuz bir anket şirketi yöneticisi, oy verirken seçmenin öncelikli konularından birisinin ekonomi olduğunu belirtti. Araştırma şirketinin yöneticisi, “Ekonomik koşullarınızın olumsuz yönde seyretmesinin seçimlerde oy tercihinizi değiştirmede ne derece etkisi olur?” diye sorduklarında, ‘kesinlikle değiştiririm’ ve ‘değiştiririm’ diyenlerin oranının yüzde 40 gibi oldukça yüksek bir oran olduğunu söyledi. Seçimden sonra sonuç değişmedi, sandıkta ekonomi belirleyici oldu.

 

MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, “ekonomi birinci sırada” diyerek seçim sonuçlarını şöyle yorumladı:

“Seçmen 9 ay önce Cumhurbaşkanı'na desteğini ortaya koydu. Ülkenin bekası ve dünyaya karşı duruşu ile ilgili konuda, terör karşısında verdiği mücadelede hükümeti destekleyen insanlar bu süreç içerisinde o zaman da yaşadıkları mağduriyetlerin, sorunların genel seçim sonrası çözülmesini bekliyorlardı. Neydi onlar: Deprem sonrası oluşan sorunlar, artan kira fiyatları, emeklilerin durumu, ekonomik refahın adil şekilde dağılmasına yönelik sorunlar… Bunlar çok tabi ama iki kalem olarak ele almamak lazım. Sırasıyla ifade edecek olursak ekonomi birinci sırada. Burada muhatap bir tek AK Parti değil, MHP de çok büyük kan kaybına uğradı.”

İKTİDARIN NATO VE İSRAİL POLİTİKALARI ETKİLİ OLDU

“İktidara alternatif bir parti göremeyen seçmenin bir kısmı sandığa gitmemiş. Bu da doğal olarak muhalefete yaradı. Bir o kadar seçmen yeni bir siyasi parti olan Yeniden Refah Partisi’ne gidip oy vermiş. Şüphesiz burada dış politika da çok ciddi şekilde etkili oldu. Türkiye'de son zamanlarda NATO'ya karşı, ABD’ye karşı ciddi bir güvensizlik var. Güvensizliğin ötesinde öfke, kızgınlık hakim. Ramazan ayında da süren Filistin'de bir katliam var. Türkiye İsrail’le ticaretini bir bütün olarak kesemedi. Bizim insanımız İsrail ile Amerika arasını çok ayırmamakta. Dolayısıyla burada farklı görüş ortaya koyan Yeniden Refah Partisi bir tercih nedeni haline geldi.”

SEÇMEN MİLLİYETÇİLİKTE EYLEME BAKTI  

“Cumhur İttifakı'nın bu dramatik düşüşüne karşılık Meclis’te temsil edilen bazı siyasi partilere de oy gitmemiş. Mesela İYİ Parti'ye gitmemiş. Türkiye'de milliyetçiler geçen seçim döneminin kader seçmen grubuydu. Ama bu sefer seçmen meseleye böyle bakmadı. Milliyetçiliği bir başka boyutuyla, Filistin konusu gibi konularda ortaya konulan tavır, Amerika'ya karşı, NATO'nun büyüme sürecine karşı ortaya bir farkındalık inşa edemedi milliyetçi partiler. Dolayısıyla milliyetçi partilere de bir fatura kesildi.”

VATANDAŞIN İKTİDARA SİYASİ DARBE GİRİŞİMİ

“Peki neden CHP’ye gitti seçmen? MHP, İYİ Parti vb partilerden belli düzeyde insanlar CHP’ye oy vermişler. Rakamlar bunu gösteriyor. Seçmen, partisinin isminin milliyeti ya da milliyetçiliği öne çıkartmanın tek başına yeterli bir davranış olmadığını, onun yerine milliyetçiliğin hareketlerine yansıması gerektiğini ifade etti. Bir parti düşünebiliyor musunuz yüzde 30'un üzerinde oy arttıracak. Burada birkaç kat oy arttırma durumlarının olduğu yerler var. Bu gerçekten tam bir ‘siyasi darbe’. Darbe kelimesi kötü anlaşılıyor ama siyasi bir darbeden bahsediyoruz.”

VATANDAŞ HİZMETE BAKMADI

“Hizmet kelimesi göreceli bir kavram. Bugün sahaya çıkıp yeni bir kamuoyu araştırması yapmış olsak, muhtemelen AK Parti orada önde çıkar. Bütün bunlara rağmen vatandaş böyle bir tercihte bulunmadı.”

İKTİDARA TOKAT VURMA SEÇİMİ

Sandığa gitmeyenlerin AK Parti ve MHP seçmenleri olduğunu söyleyen SAROS Araştırma Şirketi Başkanı Burhan Eptemli’nin seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmeleri ise şöyle:

“AK Partili seçmen küstüğü zaman başka bir partiye verme eğilimine girmiyor. Çünkü kendine yakın bir parti göremiyor. Gördüğü zaman da zaten Yeniden Refah Partisi'ni gördü. Fakat CHP'li seçmene baktığımızda CHP'li seçmenin kazanma inancıyla tamamen bir yüklenme yaptı. Ve sonuçta 31 Mart akşamı ortaya çıktı. O yüzden katılım daha az oldu. Genel seçimde Cumhurbaşkanı'nın hatırına oy veren bir seçmen kitlesi var. Yerel seçimde bunu yapmıyor. Yerel seçimler iktidara tokat vurma seçimi olur. Çünkü genel seçimlerde seçmen ekonomiyi düşünür, ülkeyi düşünür, beka, vatan, millet der, bu şekilde oy kullanır. Ama genel seçimde bunları düşünen seçmen yerel seçimlerde sandığa gittiğinde tam tersine ‘ben ona o gücü verdim, ekonomiyi düzeltti mi?’ Düzeltmediyse şunu düşünmeye başlar, ‘eğer ben yerelde de bu gücü verirsem asla ve beni bir daha düşünmez. O yüzden ben bu tokadı buna vurmalıyım, kendine getirmeliyim’ der. 2019'da Ankara ve İstanbul'la gözdağı verdi. Fakat kendini düzeltmeyen hükümete bu seçimde tüm Türkiye’de bir ders verdi.

YÜZDE 37 CHP’NİN DEĞİL DEM VE İYİ PARTİ’NİN DE OYU

“CHP yüzde 37 bandına ulaştı. Bu sadece CHP'nin oyu değil. Burada DEM Parti ve İYİ Parti'nin oyu oraya gitmiş oluyor. “Vekiller kazanacak adaylarla değil, kendine yakın olan adayları çıkartmaya çalıştılar ve bunu da başardılar. Seçmen de ‘madem benim istediğim adayı değil, kendi adayını dayatıyorsun, ben de istemeyerek de olsa gidip karşı tarafa oy vereceğim.’ dedi.”

‘SEÇMEN ABD’YE YANAŞAN İKTİDARA DUR DEDİ’

“Partisine küsen Cumhur İttifakı seçmeninin bir kısmı Yeniden Refah Partisi’ne gitti. Biz bir araştırma yapmıştık. Vatandaş, Türkiye’nin Amerika'nın, Avrupa'nın yanında değil, Filistin halkının yanında yer almasını beyan etmişti. Burada özellikle İsveç’te defalarca Kur'an-ı Kerim yakılmasına rağmen Meclis’te İsveç’in NATO üyeliği oylamasında destek verilmesi vatandaşın tepkisine neden oldu. Dünyada en güçlü Müslüman ülke Türkiye, fakat bir Kur'an-ı Kerim yakıldığında Türkiye sadece kınıyor. İsveç'teki Kur'an-ı Kerim yakılmasından sonra Meclis’te kalkan eller hem İslam dinine hem de Filistin'deki halkın yanında olmadığının göstergesi oldu. Bunu halk gördü. Halkı hiçbir iktidar, hiçbir siyasi parti aptal yerine koyamaz. Seçimlere giderken Filistin olayı tamamen unutuldu. Seçim öncesi, genel seçim öncesi Avrupa ve Amerika karşısında dik duran iktidarın, seçimi kazandıktan hemen sonra Amerika'ya, Avrupa'ya yanaştığını gören seçmen buna dur demesi gerektiğini düşündü ve dedi. İsveç’in NATO'ya girme olay oylamasında Sayın Cumhurbaşkanı ‘asla ve asla giremez’ diyordu. Fakat sonra ‘Meclis onaylarsa ben de onaylarım’ dedi. Halk da ‘ben Avrupa'nın Amerika'nın yanında duran bir iktidara destek vermem.’ dedi.”