Arıcan:Han-ı Yağma ve Halil İbrahim Sofrası
Mustafa Kemal’in Manastır Askeri İdadisi’nde tarih öğretmenliğini yapmış Tevfik Fikret’in yaşamında özel bir yeri ve önemi vardır.Öyle ki,M.Kemal ben inkılap ruhunu ondan aldım’diyerek,düşün dünyasına yön veren kişilerin başında gelen isimlerden biri olduğunu vurgular.Şair,yazar ve öğretmen kimliği ile Türk edebiyatının anıt isimlerinden biri olan Kadırga’lı Tevfik Fikret, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Akşener ile yol ayrımında ‘Halil İbrahim sofrası’ndan söz etmesiyle yazılan “Han-ı Yağma (Yağma Sofrası)”şiiriyle yine gündeme geldi.
Bu şiir, yazılmasının üzerinden on yılllar geçmiş olmasına karşın ölümsüz bir şiir.Şiir ve dizeleri ne kadar önemli ise Fikret’in bu şiiri hangi koşularda ve ne için yazdığı tarihsel ve toplumsal bir önem kazanıyor. Fikret,şiirini 1912 yılında yazıyor.1908’de ‘Hürriyet’ çığlıkları ve beklentisi altına ‘meşrutiyet’ ilan edilmiştir. Fikret’te ‘hürriyet’ coşkusu içinde,sarhoştur. Çabuk ayılır. Hüriyet sözcüğünün soyut olarak fiiliyatta hiçbir anlamının olmadığını. sistemin halk adına hareket eden ama halka yabancı olanlarca iktidarın sireysel ve sınıfsal çıkarlara dayanılarak kullanıldığını gözler. İttihat Terakki yönetimi, yöneticileriyle çatışır, İttihatçıların, devlet yaşamında en güçlü oldukları bir ortamda susmaz, geri adım atmaz ve cesaretle yazmaya devam eder. Meclis-i Mebusan, kapalıdır ve çekişmeli, kavgalı bir ortamda seçimlere gidilmektedir. Trablusgarp ve Balkan savaşlarının yenilgisinin dramatik sonuçları ağır mı ağıdır.
1912 yılında ‘Han-ı Yağma (Yağma Sofrası)’ şiirini yazar. Şiir,İttihat Terakki yönetimi nezdinde ve toplumda adeta deprem etkisi yaratır. Fikret, yergi edebiyatının o gün ve yüz yıl geçmesine karşın bugün en güzel ve en önemli örneklerinden birini yazmış olmanın kıvancı ile yönetenler tarafından ‘vatan haini’ ilan edilir. Özetle şiirin hikayesi bu.!
“Han-ı Yağma
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”
‘Sofra’ muhabbeti nasıl ortaya çıkı?
6’lı masa’dan İyi Parti Genel başkanı Meral Akşener’in kalkması sonrasında CHP lideri Kılıçdaroğlu, Halil İbrahim Sofrası'ndaki kaybı telafi etmek isteyen mesajında "Halil İbrahim Sofrası'na bu ülkenin tüm renklerini davet etmemiz gerekir... Türkiye'nin bütün renklerini birleştire birleştire kazanmak için yola çıktık... Bu sofraya o oturmasın, bu oturmasın diyerek bu ülkeyi toparlayamayız. Birilerini hor görerek, gözardı ederek Türkiye'yi değiştiremeyiz..." demiş ve Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasının sosyal medyadaki karşılığı ise ‘HDP’ ye davet olarak yorumlanmıştı.
Yine orta da iki sofra var: Biri Halil İbrahim sofrası,diğeri ise , Han-ı Yağma..!
Halil İbrahim sofrası,:Misafirperverlik Türkler’in en çok bilinen özelliklerinden birisidir. Hem İslam dininden hem de Türk kültüründen aldığımız bu güzel haslet ile tanınmış olmak Türlekler için büyük bir onurdur. Bizler hanemizin misafir ile bereketlendiğine inanırız. Misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır atasözünü benimseyen halkımız elbette misafirperverdir. Misafir davet edildiğinde her evde sofralar özenle hazırlanır. Bu sofralara Halil İbrahim Sofraları yakıştırmaları yapılır.
Bu yönü ve niteleğiyle Sn.Kılıçdaroğlu, dini açıdan öte ve öncelikle bu ifadeyi kültürel ve töre açısından kullanmıştır. Davet,Masa’dan kalkmış ya da kaldırılmış kişiye davet içerir. Sözcüğün gerçek anlamından uzak, bir siyasi usul ve davranış biçimi söz konusu.O nedenle, kurulu 6’lı Masa’nın siyasi duruşu ve oluşum nedenleri,ayrılık faktörleri dikkate alındığında ne dini ne töresel açıdan ortadaki sofranın Halil İbrahim Sofrası olduğunu iddia edebilmek bile zor, imkansız.
Söz yine Tevfik Fikret’e kaldı..