Arıcan: Temel sorun: Sağlam Bandırma.!
K.Maraş Pazarcık’ta yaşanan ve toplam 11 ili kapsayan ‘asrın felaketi’ olarak tanımlanan depremin ağır sonuçlarını yaşarken gerçekleşen 2.büyük sarsıntıyla acı ve kederi katlanan Türkiye. Günlerdir artçı sarsıntılarla adeta beşik gibi sallanıyor,
Acı ve keder büyük. 44 bini aşan vefat sayısı, on binlerce yaralı milletin benliğinde derin yaralar açmış durumda, ulusal bir seferberlik yaşanıyor. Sözün bittiği yerdeyiz. Depremin ağır mı ağır bilançosu, deprem alanının genişliği artçı sarsıntıların yaygınlığı ve şiddeti, felaketle yüz yüze olmayan ülkenin bütününde yine olası bir depremin, İstanbul veya Marmara depreminin yaratacağı sonuçlar gibi onlarca faktör adeta milleti şaşkın ve manyak etmiş durumda, Yaşama kaygısı ülkenin tüm coğrafyasına sinmiş vaziyette.
Şaşırtıcı değil. Çünkü, kabul etsek de etmesek de Türkiye, coğrafi olarak 1.derece deprem kuşağı altında bir ülke ve kuzeyi güneyi le faylar üzerinde yaşayan bir ülkeyiz. Ezberledik ya da bilmek, bu gerçeği millet olarak kabul etmek zorundayız. Coğrafya kaderimiz ise, bu kaderi kendi doğalığı çerçevesinde hepimizin kabul etmesi, yaşadığımız coğrafya bile barışık olmak zorundayız. Bu nesnel duruşu ve gerçeği kabullenmek Bandırma için vazgeçilmez. Çünkü, K.Maraş ve Elbistan ile kent olarak aramızda yüzlerce, binlerce kilometre uzaklık bulunsa da anlamı yok. Çünkü, sağımız solumuz diri faylarla dolu bir kentiz ve bu gerçeğe göre yaşamlarımızı imar etmek durumundayız, şakası yok!..
Bu çerçevede yıllar öncesinden eski belediye başkanı Dr. Halil Ünlü’nün seslenişi anlam kazanıyor: Daha güzel Bandırma, sağlam Bandırma’nın yaratılmasıyla hayat bulacak.. Kabul etmemiz gerekiyor ki, daha sağlam Bandırma’nın yaratılması noktasında gideceğimiz yol çok uzun ve yapılacak daha çok şey var..!
Sağlam Bandırma’nın yaratılması lafla olacak bir şey değil. Çok ciddi çaba ve emek harcanması gerekiyor. Adeta, kentsel seferberlik içerisine girip, siyaset üstü bir anlayışla kafaların bir araya gelmesi, kurumsallaşma ve mevzilenme, kaynakların bu amaçla düzenlenip kullanılması, ortak bir kentsel motivasyon ve kararlılık içerisine girip, kent iradesinin yaratılması şart. Bu gülücük dağıtarak, seçimi kazanma kaygısı güdülerek sağlanamaz. Bu oldukça zor, çileli, cesaret gerektiren bir iş..!
Örneğin, eski C.tesi pazarının kaldırılması ve eski mezarlıkta yeni pazar yerinin kurulması kolay olmadı. Altında ciddi emek ve mücadele var. Tolga başkanla da, semt Pazar yerlerinin kurulması gündemde. Öztaylan’ın başkanlığı döneminde de ,üç damla yağmura teslim olan kentin, ciddi alt yapı çalışmaları, yeni kanalizasyon şebekesi ile verilmiş mücadeleye şahit olan insanlardan birisiyim. Sonunda çalışmalar tamamlanamasa da Öztaylan değil Bandırma başardı ve üç damla yağmura teslim olmamayı başardı. Benzer örnekleri çok…Sevgi Yolu’nun açılması ve bu yolların araç trafiğine kapatılması ve sahil bandı ile kentin deniziyle kucaklaşması. OSB’nin hizmete açılması, üniversitenin kurulması, Gönen’den kente suyun taşınması başlı başına büyük mücadelelerin sonucudur ve hepsinin altında emek ve inatçı bir kararlılık vardır.
Bugüne kadar görev üstlenmiş belediye başkanı olarak, meclis üyeleri olarak hizmet vermiş bir çok kişiyi, partisini eleştirebilirsiniz. Eksikleri, yanlışları bir çok konuda ihmalleri olmuştur ama atlanmaması gereken bir şey daha var: Bu başkan ve meclis üyelerinin hizmetleri de olmuştur. Hiçbir belediye başkanı, meclis üyesi çalayım, soyayım, kötülük yapayım diye bu görevlere talip olmaz..! Yapan da zaten yerini koruyamaz..! O yüzden bu gibi konulara insaflı yaklaşmalıyız.
Bu önemli. Yine örneğin, ortada fol yok yumurta yok, bu deprem felaketinin hepimizin canının yaktığı, acıttığı bir ortamda, eski başkan Mirza’nın demeci düştü bir yerel gazetemize. Ordu donatı alanı ve Başkan Tolga Tosun ile ilgili. Bayram değil eniştem niye öptü hesabı.. Yaklaşık 1 yıl önce tüm yönleri ile tartışılıp üzerinde konuşulmuş bir konu. Mirza, bildiğimiz ve tanıdığımız bir insan ve ortada, bir zamanlama hatası yapıldığı açık. Muhalefet partisi adına konu ısıtılmış olsa anlayacağız ama Mirza da halen CHP üyesi. Anlaşılan seçim öncesi kozlar paylaşılıyor. Egemen çarpık siyaset anlayışına göre yaşanan doğal. Gol atma sevdası ama kaleyi karıştırmış ve belki farkında belki değil, ama Mirza, kendi kalesine gol atma telaşında.
Ben, Ordu Donatı alanıyla ilgili bu zamansız ve anlamsız polemiğin mağdurlarından birisinin Tolga Tosun olduğuna inanıyorum. Neden? Çünkü, Tolga Tosun’un bilebildiğimiz ve tanıdığımız kadarıyla kent açısından sonu olmayan polemiklerle, kısır çekişmelerle, restleşmelerle işi yok. Ordu Donatı alanı ile ilgili Büyükşehir Belediye Meclisi ve sonrasında süreç böyle evrildi ve iki kent arasındaki güvene dayalı ilişki zedelendi. Karşılıklı ilişkinin zedelenmesinde Büyükşehir Başkanı Yücel Yılmaz’ın da konunun başından itibaren geliştirdiği hitap ve usulünde payı olduğu muhakkak. Olay siyasileşti ve anlamsız noktalara taşındı, sonuçta kent mağdur kılındı.
Sonuçta. kent mağdur kılındı diyoruz, çünkü, kentin ortak arzusu, bir alanın pislikten, bakımsızlıktan, çirkinlikten kurtarılarak kente kazandırılması olmasına karşın, alan anlamsız rant tartışmalarına kurban edildi. Projenin hazırlanması ve olgunlaştırılmasında yaşanan bir çok olumsuzluk, hiçbir dahli olmayan Bandırma ve Bandırmalı’yı vurmuş oldu. Mağdur olan Bandırma, yaşanan siyasi keşmekeş ortamında Sonkurşun’la ilgili emekle, özveriyle pişirilen Sonkurşun Anıt projesinden de mahrum kılınmış oldu. Projeler, belirsiz bir tarihe kaldı, gündemden düştü.. Atılmış adımlar layıkıyla atılabilmiş olsaydı bugün hem izbe Ordu Donatı alanı kurtarılmış hem de büyük olasılıkla Ayyıldıztepe alanı kurtarılmış olacaktı. Yazık..! Bandırma, gerilim ve kavgadan beslenenlerle hizmet eksenli politika noktasında kentsel tercihini netleştirmeli.
Başka..?
Bandırma, estetik açıdan güzelleştirilmiş bir kent mi yoksa Sağlam bir Bandırma yaratılması amaç ve hedefine yerel olarak kilitlenmeyi mi önüne koyup, kilitlenmeli?
Temel sorun budur..