"BALTALAR ELİMİZDE...!"
Son günlerde ŞMGL bahçesinde yaşanan ağaç katliamı kamuoyunda sert eleştirilere konu oldu ve konu hassas.
Tepki ve eleştirileri inceliyorum. Daha çok Belediye yönetimi ve Başkan Tolga Tosun hedef alınıyor. Oysa ki, konunun özünde ne Bandırma Belediyesi ne de Başkan Tolga Tosun var. Konunun kısa sürede siyasallaşması kuşkusuz önyargılardan ve olumsuz algılardan kaynaklanıyor.
Bu çerçevede öne çıkan önyargı ve olumsuz algıları irdelediğinizde bunun muhalefet partilerinden AK Parti veya MHP’den kaynaklanmadığını, tam tersi CHP ile ilişkili çevre ve kişilerden kaynaklandığını gözlemliyorsunuz. Bu şaşırtıcı mı.hayır.! CHP içindeki delege seçimleri ve ilçe kongresini kapsayan siyasal hesaplaşma bir şekilde farklı alanlar ve biçimler bularak zaman zaman kendi içinde sertleşerek devam ediyor. Bir anlamda pratikte CHP’liler CHP’lilere muhalefet ediyor.
Bu kimseyi yanılgıya sürüklemesin. ŞMGL’de yaşanan ağaç kesimi ya da katliamı ile ilgili konunun farklı ve çok önemli yönleri, yanları da var. Uzun bir zamandır Bandırma’da yaşanan bir sorundan, sıkıntıdan söz ediyoruz.
İnsan ilişkileri hızla kirleniyor ve kendi içinde kaba bir şekilde siyasallaşıyor, derinliğini, düzeyini, nezaketini ve saygınlığını yitiriyor. Keza, insan ve doğa, yeşil ilişkisi hızla derinleşip, uzlaşı yokluğunda adeta doğa, ağaç aleyhine bir uçuruma dönüşüyor. Bu da doğal ve tepkiler kentsel açıdan Bandırma için bir kazanım olarak görülmeli.
Neden?
Şaka falan değil. Bu kent yıllardır ‘Baltalar elimizde’ nakaratıyla hareket eden bir güruhun, zaten bir avuç yeşil alanı katline seyirci kaldı, hunharca yeşil alanlarımız, ağaçlarımız katledildi. Bunların ünvanları, makam ve mevkileri, sıfatları fark etmiyor. Konu ağaç olduğunda kimsenin gözünün yaşına bakmadan el ve gönül birlikteliğiyle ağaç katliamına bir anda ortak oluyorlar. Bandırma, bu acınası tabloyu izlemekten artık yoruldu ve bıktı. Yeşil alanlar ve ağaç üzerinden rezil siyaset yapılması istenmiyor ve yeşil alanların, ağacın korunması isteniyor.
Bu kaygı ve toplumsal arzudan yerel yönetime, şehr-i emin’e düşen pay yok mu? Olmaz mı; Artık bu kıyımda paydaş olsun olmasın, kimse mazeretlerin ardına sığınarak bu tür ağaç kıyımlarına göz yumulmasını, ortak olunmasını istemiyor ya da ister büyük şehirden gelsin ister ilçe yerel yönetiminden gelsin, bu konuda benzer projelerin vücut bulmasını ve engellenmesini istemiyor.
Örneğin, Malta Projesi, yılan hikayesine dönmeden/döndürülmeden bu kente bir an önce kazandırılmalı. Erdek yolu üzerindeki Ordunat alanı, büyük şehirle gerekli görüşmeler yapılıp, uzlaşı sağlanarak bir an önce yeşil alan olarak kente kazandırılmalı, engellenmemeli. Ayyıldız Tepe ve Son Kurşun Anıtı ile ilgili Büyük şehrin hazırlattığı ve onaylanan projesi, bir an önce ete kemiğe büründürülüp, hayata geçirilmeli, siyasi gerekçelerle bu ve benzeri projeler engellenmemeli.
Bandırma, kent olarak adeta Kelaynak kuşu gibi.Kentte çoluğundan çocuğuna, kadını ve erkeğiyle insanlarımız yeşile aç. Gezecek, koşturacak, nefes alacak, spor yapacak, eğlenecek, hoşça vakit geçirecek yaşam alanları konusunda tam bir açlık yaşıyoruz. Bu konuda ve alanda laf üretilmesini, gevezelik yapılmasını kent nüfusu artık istemiyor. Mahalle aralarına konuşlanmış çocuk parklarına sığınan ailelere her gün tanık oluyor, yaşıyoruz. Buna ve böyle yaşamaya mecbur muyuz? hayır.!
Keza, konuşulup, düşünülüp, hesabı yapılmıyor. Bandırma, aynı zamanda bir emekliler kenti ve kentte, binlerce emekli insan yaşıyor. Bu insanların bu kentte derdi ve davaları yok mu? Korkarak, cebindeki parayı sayıp kent merkezine ve sahile iniyorlar.
Açıkça yazalım: Bandırma’da önümüzdeki yerel seçimlerin temel argümanı ve talebi, yaşanabilir bir kent, yeşil ve ağaç olacaktır.! Ayrıca, koca bir kent, çay fiyatları düşük diye, belediye kafelerinde, sahilde engelliler çadırında toplaşmakta. En ucuz çay ise çay ocaklarında. (5 tl) Üstelik en taze çay da çay ocaklarında. Ayıptır, günahtır. Kıyılar bizimdir, kamunundur. Kıyıları açın halka ve halk özgürce faydalansın. Büyük şehir ve Bandırma Belediyesi, sahile çöreklenmiş, bir avuç uyanıkın elinden sahilleri kurtarsın. 21.yüzyılın eşiğinde ve hayat pahalılığının tavan yaptığı koşullarda sahillerimizin işgaline ve yaşanan karmaşaya, anarşiye son verilsin.Kimse,bu gerçeği dillendirmiyor,görmüyor,yazık..!
ŞMGL bahçesine kreş veya ana okulu ne yapılacaksa yapılsın. Kimse yatırıma karşı değil ve ihtiyaç. Ama ‘baltalar elimizde’ diyerek büyük bir fütursuzlukla, ciddiyetsizlikle yıllanmış ağaçların kökünü kurutmanın manası ve anlamı yok. ŞMGL gibi onca okulumuz sorgusuz sualsiz tarih oldu. İlçe Milli Eğitim, bir adım atacaksa atacağı adımın kentsel sorumluluğunu taşımalı. Bandırma, Dingonun ahırı değil. Delikanlılığımız, gençliğimiz o okulda geçti.
Vurun abalıya hesabı, en küçük bir sorun yada sıkıntıda belediyeyi ve şehr-i emini hedef tahtasına oturtmanın kolaycı yanı bir yana bir doğallığı da var; En kolay ulaşabilirliği olan ve en risksiz alan, en kolay suçlanacak makam. Tatsızlık ve acı ise büyük. İstiyoruz ki, yerel yönetim ve şehr-i emin daha işin başında konuya müdahil olsun ve yetkisini kullanıp, engellesin. Bu ise her zaman mümkün değil ama talep doğal.
Ağaçların kesilmesi ve yaşanan kıyıma karşı, nedeni ve gerekçesi ne olursa olsun, gösterilen tepkileri, eleştirileri, kızgınlık ve öfkeyi anlamak ve sindirmek gerek. Yeşil alanlara ve ağaçlarımıza ellemeyin. Tam tersi bu alanları genişletip, büyütelim. Bu katliamlara, cinayetlere ortak olanlar sadece bu dünyada değil, öbür dünyada da ödeyemeyecekleri bir günahın suçlusu olacaklar. Bir anlamda bizler affetmedik, Allah da bu kıyamcıları affetmesin!
Esen kalın..