Bandırma'da siyasal yelpazede burjuvazinin konumu
Yazımızın başlığından da anlaşılacağı gibi bugün pek değil hemen hiç değinilmeyen kent soylu sınıfının yani burjuvazinin kentsel konumunu ele alacağız. Yıllar önce BANSİAD’ın kentle ilgili yaptığı bir analiz çalışmasını değerlendirmiş ve bu yazımda ‘burjuvazi’, ‘kapitalist sınıf’ sözcüklerini kullandığım için davalı olmuş, dönemin BANSİAD Başkanı Levent Coşkun adına mahkemeye verilmiş ve dava sürecinde aleyhimdeki dava tüm BANSİAD üyelerini kapsar biçime dönüştürülmüştü. Sonuçta açılmış dava beraatimle sonuçlanmıştı.
Olay ve dava konusu ilginç ve komikti. Kendi sınıfının adını ve sanını bilmeyen ve ‘burjuva’ dendiği için bunda hakaret unsuru arayan bir anlayış, zihniyet.
Oysa ki en kitabi yönü ile ‘burjuva’ işçi ya da soylu sınıfına dahil olmayıp, sosyal statüsünü ve gücünü, eğitiminden, işveren konumundan ve zenginliğinden alan kentli kişi… Bu kimselerin oluşturduğu sosyal sınıfa burjuvazi deniyor.
Türkiye, sosyo-ekonomik olarak kapitalist bir ülke. Daha ötesi dışa bağımlı kapitalist bir ülke ve geldiğimiz noktada toplumda 7’den 70’e herkesin bildiği bir gerçeklik bu. Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak, Mustafa Kemal Türkiyesi’nin tercihiyle olgunlaştırılmış bir tarihsel ve toplumsal süreç bu. 2023 yılının Türkiye ve Bandırma’sında bu gerçeği kolaylıkla yazabiliyorum ama düne kadar bu gerçeği yazmak bile dert ve dava konusuydu. Bu da başka bir komedi ve dram.! Dönelim yazımıza…
Bandırma’da sosyolojik ve ekonomik planda kent soylu sınıf yani burjuvazi, toplumun en örgütlü kesimi. Birden fazla mesleki, ticari, sosyal, kültürel örgütlülüğe ve örgüte sahip.Ticaret Odası, Ticaret Borsası, Bandırma İŞ adamları derneği BANSİAD,Bandırma Müstakil İşadamları Derneği MÜSİAD; Bandırma Genç İşadamları Derneği gibi oluşumlar yanı sıra Rotary ve Lions gibi cemiyetler sıralanabilir.
Örgütlülük ve birlik, dayanışma da zengin bir tarihsel geçmişe ve deneyim ve birikime sahip olmakla birlikte bugün açısından bu örgütlülüklerin geçmiş zenginliklerine büyük ölçüde yabancı ve aşırı içe dönük bir yapıya dönüştüğünü de vurgulayalım. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, eğitim ve kendi sınıfına, sınıfının değerlerine, kente ve kent toplumuna yabancılaşma oluşturuyor. Bir anlamda kadük ve küt bir sınıftan söz ediyoruz.
Bandırma kent soylu sınıfı, bir bütün olarak ideolojik ve politik çok renkli bir yapıya sahip olmasına karşın ortak özelliği liberal ve muhafazakarlığı bile liberal değerleri doğrultusunda alabildiğince inceltip, serbest ve özgür yaşamından taviz vermiyor. Bunun da öncelikli nedenlerinden birisi kent soylu sınıfının yaşadığı kabuk değiştirme ve gelişim sürecinde oğul ve yakınların üstlendiği rol. Geleneksel çekirdek aile yapıların parçalanması ve yeni yetişen genç kuşağın yönetimlerde söz sahibi olması ortaya bambaşka bir yapı çıkartmış durumda. Bu yapının ortak özelliği hepsinde liberal eğilimlerin başat ve baskın olması şeklinde tezahür ediyor.
Bandırma’da son üç dönem CHP’nin yerel seçimleri kazanıyor olması, referandumlarda yine CHP’nin büyük oy patlaması yapması, milletvekilliği genel seçimlerinde CHP lehine tablonun son yıllarda değişmemesinin de temel nedeni bu. 14 Mayıs ve 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçim sonuçlarını da bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor.
Bir anlamda Bandırma, kentsel olarak direniyor. Bu direnişin başını ise kendi içinde kısmi bir çözülme yaşasa da kent soylu sınıfı çekiyor. Bu direngenliğin birden çok nedeni var: Bunun öncelikli nedenlerinin başında Bandırma’da CHP’nin parti olarak örgütsel ilişki örgüsünün genişliğinden kaynaklanıyor. CHP’de ne yaşanırsa yaşansın, eksiklik ve yanlışlıklar ne olursa olsun, insan ilişkilerinde yaşanan güvene dayalı dostluk ve arkadaşlıklar, birliktelik ve dayanışma karşısında yaşanan siyasi kutuplaşmalar anlamını yitiriyor. Ülke ve bölgede siyaseten ne yaşanırsa yaşansın, ‘biz işimize bakalım’ duygu ve düşüncesi öne çıkıyor. Karmaşa ve itiş-kakış istenmiyor.
Bu durum, Bandırma’da kent soylu sınıfın, iktidarda değişim arzusundan uzak olduğu anlamını vermiyor. Tam tersi toplumda hemen herkes artık bir şeylerin değişmesi gerektiğinin farkında. Sermaye sınıfı, iktidarın nimetlerinden fazlasıyla yararlanmayı arzuluyor. İstencin siyasi bir iradeye evrilmesi ise başka bir iş.! Ülkede sahil şeridinin direnci boşuna değil. Bu dirençte denizlerin varlığının insan psikolojisinde oynadığı rol başka bir konu. CHP’nin tüm eksiklik ve yanlışlıklarına karşın bölge insanı açısından tercih ediliyor olması siyaset bilimi. ekonomi-politik açısından başlı başına bir inceleme ve değerlendirme konusu.
Bir gerçek var ve ortada duruyor: CHP’nin zon 10 yıldır tüm seçimlerde 25 bandını aşamadığına sürekli dikkat çekenler,ülkenin sahillerinde genel olarak tüm seçimlerde 30-35 bandını bir türlü aşamadıkları gerçeğini unutuyor.!Ayrıca,Bandırma’nın toplum yaşamında orta ve küçük burjuvazinin başat ve baskın rolünün de atlanmaması gerekiyor.Bir anlamda köylü ve işçi sınıfı ve beyaz yakalılar burjuvazi yani kent soylu sınıfın potansiyel oy deposudur.Bu konu zengin bir konu ve bir yazıda tüketmek mümkün değil. Sonraki yazılarda buluşmak dileğiyle şimdilik hoşça kalın..