Fay hattında 5. Kol

 

Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 10 ilimizde büyük yıkım yaratan depremin üzerinden 5 gün geçti. Afetin boyutu ve kayıplarımızın büyüklüğü her geçen gün daha net görülüyor. Şu ana kadar 6 bin 444 binanın yıkıldığı tespit edildi. Vefat edenlerin sayısı 19 bin 388'e ulaştı. Milyarlarca dolarlık maddi zararın boyutu, henüz hesaplanamıyor bile. Deprem uzmanlarının “1000 yılın felaketi” olarak nitelendirdiği depremlerin ardından Türkiye; devletiyle, ordusuyla, milletiyle el ele yaralarını sarmaya çalışıyor. Bir yandan arama kurtarma çalışmaları sürerken, bir yandan da imece destanı yazılıyor. Sarıgül Nine iki öküzünden birini afetzedelere yollarken, Türkiye'nin her yerinden gelen yardım tırları kilometrelerce uzunlukta konvoy oluşturuyor.

 

SİYASİ MÜTEAHHİTLER  

Büyük felaketin bölemediği devlet-millet birlikteliğini ise bir süredir yaratıcı yıkıcılığın ustaları, fitne odakları, siyasi rant hesapçıları ve etki ajanları doğrudan hedef alıyor.

Meşaleyi, finans kapitalin sesi olarak bilinen The Economist dergisi, “Hükümet depremle başa çıkamıyor.” sözleriyle yaktı. Görevi alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “devleti dinlemeyin, gerekirse tutuklanın” diyerek kadrolarını talimatlandırdı. Deprem bölgesine giden kimi CHP'li vekiller, şimdilerde cenazelerin önünde poz veriyorlar. Ciğeri yanan depremzedenin yakarışını fırsat bilenler, sosyal medyada “Devlet yok” yaygarası koparıyorlar. CHP Milletvekili İlhan Kesici “Türkiye = Devletsiz Memleket!” diye yazarken; devlet ve devletçilik karşıtı, bakanlığı döneminde devlet kurumlarını parsel parsel parsel satan Deva Partisi Lideri Ali Babacan da bugünlerde “Devlet nerede” diye soruyor. Dahası düne kadar asker ve ordu düşmanı olanlar, artık açıktan “sıkıyönetim” talep ediyor, orduyu tüm yetkiyi devralmaya çağırıyor. Böylece büyük bir siyasi müteahhitlik çalışması devreye alınmış görünüyor.

 

ETNİK VE MEZHEPSEL FİTNE  

Sosyal medyada başlatılan tehlikeli bir kampanya da doğrudan etnik ve mezhepsel bölücülüğe hizmet ediyor. Pazarcık ve Elbistan halkının Kürt ve Alevi olduğunu belirten kimi hesaplar, bu nedenle devletin yardım götürmediğini ileri sürüyor. Pek çok terör destekçisi de bu iddiayı paylaşarak büyütüyor. Mesajlarda “devletin Kürtleri ve Alevileri ölüme terk ettiği” ileri sürülüyor. Elbistan ve Pazarcık’ta Kürt Alevi nüfus var. Bu istismar edilerek kışkırtılıyor. Tepki gösteren bazı kullanıcılar ise depremin en şiddetli hissedildiği bölgeler olması nedeniyle kurtarma ve yardım ekiplerinin bölgeye girmekte zorlandığını, zorluğu ise Türküyle Kürdünün, Alevisi ile Sünnisinin eşit olarak paylaştığını anlatmaya çalışıyor.

ÜMİT ÖZDAĞ SUÇ İŞLİYOR  

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise fitne kampanyasında vites yükseltti.

Veryansın TV'nin YouTube kanalında Serkan Öz ve Erdem Atay'ın programına konuk olan Zafer Partisi lideri, arama kurtarma çalışmalarında AK Partililerin daha önce kurtarıldığı iddiasında bulundu. Ümit Özdağ, “Net söyleyeyim. Önce AKP'liler çıkartılıyor. Bunu söylemek istemezdim ama sahada bunu duyuyorsunuz. İnsanlar bunun için bağırıyorlar.” derken, Veryansın TV sunucuları da Özdağ'a tepki göstermek yerine, “Aynı şeyler bize de geliyor başkanım.” diyerek destek verdi.

 

Ümit Özdağ daha sonra “Burada yapılacak tek şey, askeri sadece sahaya çıkartmak değil, yetkiyi askere devretmek.” sözleriyle ABD'nin darbe senaryolarını hatırlattı.

Çünkü, ABD'nin Türkiye'yi işgal provası yaptığı meşhur “Millenium Challenge-2002” tatbikatı da tam olarak bu senaryoyu işliyordu. Tatbikat şöyle ilerliyordu: “Hedef ülke, bazı denizyollarını kontrol etmektedir. Bir ada ülkesiyle şiddetli sorunları vardır. Bu ülkede çok büyük bir deprem olur. Sivil hükümet depremle mücadele edemez ve kaos durumunda ordu duruma el koyar. Uluslararası yardım çağrısı yapılır. ABD, yardımlarının kendi askerleri tarafından yapılmasını şart koyar. Böylece ülkeye girmekte olan ABD askerlerinin miktar ve faaliyetlerinden kuşkulanan hedef ülke ordusuyla, ABD ordusu arasında savaş çıkar ve ülke 96 saat içinde işgal edilir.”

SURİYELİLER HEDEFTE  

Diğer yandan “yağma” söylemleri üzerinden de sık sık Suriyelilerin hedef alındığı görülüyor. Sosyal medyada Suriyelilerin gruplar halinde köy bastığı, tırları durdurup yardımlara el koyduğu, evlere girerek hırsızlık yaptığı ileri sürülüyor. Halbuki Aydınlık'ın konuştuğu çok sayıda depremzede ise ya kendisini bir Suriyelinin kurtardığını ya da bir Suriyelinin çadırını kurup ateşini yaktığını, yardım taşıdığını, su getirdiğini anlatıyor. Bu süreçte fitne peşinde koşanların başını da yine Ümit Özdağ çekiyor. Suriyelilere yönelik düşmanlığı körüklemenin hesabını yapan Özdağ, şöyle yazıyor: “Türkiye'nin yaşadığı en büyük felaketin ilk anlarından itibaren sığınmacı ve kaçaklar kentleri yağmalıyor. Bunun adı şerefsizliktir! Bu belayı başımıza sen açtın @RTErdogan ve onlar da gidecek, sen de gideceksin!” 

SÖZDE CUMHURİYETÇİ  

Tunç Soyer’in açıklamalarına Vatan Partisi’nden tepki geldi. İzmir İl Başkanı Çağdaş Cengiz, Soyer’in milletin kenetlenmesine karşı devlet düşmanlığı yaptığını ifade ederek sosyal medya hesabından şu mesajı verdi:   “Türkiye seferber olmuş. Can derdindeyiz. Mehmetçik, AFAD, Kızılay, Belediyeler, vatandaşlar… Devletiyle, milletiyle Türkiye Cumhuriyeti deprem felaketini aşmak, bir canı dahi olsa kurtarmak, yaraları sarmak için çırpınıyor. İzmir BB Başkanı paralel yapı kuracağız diyor. Tunç Soyer sahada görememiş. 'Devlet yok' diyor. Hani bu sözlerin de zamanı değil ama. ‘Hükümet süreci iyi yönetemiyor.’ ‘Eksiklikler var.’ dese bir nebze. ‘Hükümet yok’ bile demiyor. ‘Devlet yok’ diyor. Cumhuriyet devletine düşmanlık yapan Sözde Cumhuriyetçi!”

 

TUNÇ SOYER'DEN 'PARALEL BELEDİYE'  

FÜSUN İKİKARDEŞ

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, önceki gün deprem bölgesine yaptığı 3-5 saatlik ziyaretten sonra skandal açıklamalarda bulundu. Soyer, dört ilde paralel belediye kuracaklarını ilan etti.

Ziyaretin ardından İzmir'de basın açıklaması yapan Soyer, FETÖ’nün bile dillendirmediği “paralel devlet” hazırlığını açıkça ilan etti.

CHP’li Soyer, deprem bölgesindeki kısa gezintisini “Devlet yok.” diye anlatmaya başladı. Açıklama bu iki sözcükle kalmadı, 4 ilde paralel belediye kuracaklarını ilan etti. Konuşmasında “Polis, asker, AFAD mensubu hiç kimse yoktu.” ifadelerini kullanan CHP’li Başkan, “Hatay, Adıyaman, Osmaniye ve Kahramanmaraş’ta koordinasyon merkezlerimiz farklı görevler yapacak. Bir büyükşehir belediyesi paralelini kuruyoruz deprem bölgesinde.” dedi. Soyer’in açıklamaları, başta Sözcü gazetesi olmak üzere Evrensel, Birgün, Duvar gibi mecralarda kabul gördü, manşetlere taşındı. Açıklamadan satırbaşları şöyleydi:

DEVLETİ GÖRMEMİŞ  

“Hatay’da devleti görmedik. Polis, asker, AFAD mensubu hiç kimse yoktu. Televizyonlarda gördüğümüz mucize kurtuluşlar gerçeğin binde 1‘i bile değil. Gerçek farklı. Gerçek devletin olmadığını gösteriyor bize. Devlet nasıl vardır? Polis, zabıta, asker üniformaları ile görürsünüz. Biz bunları görmedik. Devlet yoktu. Enkaz altından çıkanlar ilk 8 saat kendi imkanlarıyla çıktı. Sonra 40’ıncı saatten itibaren kurtarma haberlerini duyduk. Ondan sonra arama kurtarma ekipleri müdahil oldular. Devlet eğer üniformayla varlığını gösteriyorsa Polis, asker, AFAD mensubu hiç kimse yoktu. Tek sözcükle, geç kalındı, çok geç kalındı.”

ASKER HEDEFTE  

Tunç Soyer, sağlık çalışanlarıyla askeri de hedefe koydu: “Sağlık konusu da aynı. Hastaneler yıkılmış, ayakta duranların koridorlarında üst üste cesetler var. Bir yerde ambulans görüyorsunuz, neden gitmiyorlar dediğimizde talimat bekliyoruz diyorlar. Dizilmiş 50 asker görüyoruz, neyi beklediğimizi sorduğumuzda talimat bekliyoruz, diyorlar.”

AFAD’A GÜVENME STK’YA GÜVEN   

Tunç Soyer, AB nezdinde “çok yetkin” ve sevilen bir belediye başkanı. AB fonlarından yararlanarak STK’yı, AFAD’ın yerine koyarak şunları söyledi:

“Umut Hareketi adıyla başlattığımız destek hareketi 37 milyon tl üstüne çıktı. İZSU ekiplerimiz Hatay’da çalışıyor, çünkü orada içme suyu yok. Bugüne kadar yaptığımız çalışma bir yana 4 şehirde koordinasyon merkezi kuruyoruz. Bu merkezler farklı görevler yapacak. Bir büyükşehir belediyesi paralelini kuruyoruz deprem bölgesinde.” Yardımların sadece AFAD eliyle dağıtılacağının söylenmesinin kendilerinde bir endişe yaratıp yaratmadığının sorulması üzerine “Hiçbir şekilde yaratmıyor. Biz ulaştırdık ulaştırmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Kimse bunu durduramaz.”