Hesaplaşma ABD emperyalizmi ile.!
6’lı Masa’da geçtiğimiz hafta sonu yaşanan C.bakanı adayı kim olacak krizi,İyi Parti lideri Meral Akşener’in masa trafiğiyle bir o kadar garip ve bir o kadar karmaşık biçimde, arkasında bin türlü bilmece bırakarak sonuçlanmış görünse de zorlama birlikteliğin elbet yeni krizlerle yeni yol ayrımlarına gebe olduğunu söylemek için kahin olmaya gerek yok..!
Bu gerçeği de en iyi bilen CHP ve C.başkanı adayı namzeti Kemal Kılıçdaroğlu’nun böylesi bir olasılığa karşı hazırlıklı olduğunu belirtmekte yarar var.
Keza, dert ve dava, Kılıçdaroğlu’nun C.başkanı adaylığını resmi olarak Masa’ya taşıhması mı? Bu komik.! Çünkü, Kılıçdaroğlu, her fırsat ve ortamda C.başkanı adayı olma istek ve arzusunu ortaya koymuş bir lider. Gizli, saklı bir şey yok.Akşener’de yeni yetme, tecrübesiz bir siyasetçi olmadığına ge ‘saf’ a yatmasının ve böyle bir gerekçenin ardına sığınmasınının anlamı yok. O zaman şu soruyu sormak gerekiyor: Akşener’i masadan kaldıran gerçek gerekçe ne? Çünkü, Akşener’in İmamoğlu ve Yavaş’la ilgili talebi de başından beri biliniyordu.
Akşener’i Masa’dan kaldıran gerekçe günlerdir kamuoyunda tartışılmasına karşın, hala aklı başında bir yanıt verilememesi yada bulunamaması, olayı başka mecralara bilinçli olarak taşıyor.85 milyon kandırılıyor ve bir başka oyun oynanıp, tezgah içinde başka tezgahlar mı sahneleniyor?
Vakanın finaline bakmak gerekiyor. Finalinde, geçtiğimiz hafta sonu başlayan Cumartesi-pazar günü pik yapan Masa krizi, Pazartesi günü ani bir şekilde biti ve Akşener Masa’ya döndü, 6’lı Masa’da yerini aldı. Ortak açıklamayla Kılıçdaroğlu’nun C.başkanı adaylığı kamuoyuna deklare edilip, İmamoğlu ve Yavaş,C. başkanı yardımcılığı teyit edildi.
Kriz aşıldı ve bitti mi? Hayır.! Bu klasik İngiliz oyunudur ve içlerinde en iyi bu İngiliz oyununu Turan Çömez iyi bilir. Başlangıcında Akşener ile Kılıçdaroğlu arasında suni bir sorun örüldü, bu kriz CHP ve Kılıçdaroğlu lehine yeniden inşa ve imar edilip, İttifak güçlendirilip, Akşener’in de geri dönüşüyle, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı resmileştirilip, PKK/HDP’ni ve, marjinal grupların bu İttifakta yerini almasının önü açıldı. Yani Kılıçdaroğlu ve Akşener görevlerini layıkıyla ve başarıyla yerine getirmiş oldu. Bize de vakanın muhabbeti kaldı.
CHP’li arkadaşlar kızmamalı. Çünkü, başından beri CHP’lilerin ezici çoğunluğunun Kılıçdaroğlu’nun C.başkanı adaylığına destek vermelerinin gerçek amacı, Kılıçdaroğlu’ndan bir şekilde kurtulmaktı. Bunu da bugün için kısmen başardılar. Çünkü, girdiği her seçimi kaybetmiş Kılıçdaroğlu’nun C.başkanlığı seçimini de kaybedeceğini en iyi bilenler yine CHP’liler. O nedenle oyunu en iyi görenler de yine CHP’liler. Tabiri caiz ize CHP’nin başına nasıl geldiyse Kılıçdaroğlu, öyle gidecek.!
Böyle bir operasyona Millet İttifakı’nın ihtiyacı da vardı. İhtiyaç giderildi. Tabiri caiz ise Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle taşlar yerli yerine oturtuldu.
Bu son vakayı deprem gerçeğinden ayıramazsınız. Çünkü, ilişkili. On, on bir ili içine alan ve en az 50 bin cana mal olmuş K.Maraş/ Elbistan depremi için tüm bilim adamları, yerli ve yabancı, depremin oluş şekli, fay hareketleri üzerine somut bir açıklama yapamanının yanında, özellikle Elbistan depremi konusunda tanımlanamayan, öngörülemeyen ,ilginç tanımlamalar yapıyor. Konuşulup tartışılmaktan sakınılsa da HAARP’ten ciddi ciddi söz ediliyor. TSK ve Genel Kurmay’ın bu olasılığı da soruşturma konusu yaptığı dillendiriliyor.
Eğer, ABD merkezli HAARP iddiası ete kemiğe bürünür ise, bunun siyasi ve askeri sonuçları çok ağır olacaktır. Bir çok Avrupa ülkesi ve Rus bilim insanları bu savı ve iddiayı doğrulayarak, Türkiye’ye karşı ABD’nin HAARP’i kullandığını öne sürüyor. Neden? Erdoğan ve yönetimini son çare olarak alaşağı edebilmek için.!
ABD, böyle bir şey denemiş olabilir mi? Hiç şüpheniz olmasın.! ABD ve Batılı emperyalist güç odakları, amaç ve çıkarları için her yolu dener. Erdoğan ve yönetiminden bir an önce kurtulmak için her yolu ve yöntemi kullanan Biden yönetiminin saldırganlığının ve cüretinin ahlaki hiç bir sınırı bulunmuyor.
Sonuç olarak, son tartışmaları özünden kopartıp ve birbirinden ayrı değerlendirebilmek mümkün görünmüyor. İblisin, dünyasını anlamak için bu dünyanın görünürdeki karmaşasına aldanmamak gerek. Öyle ki. bir proje diğer projeyle tamamlanıyor.. Onun için Haarp iddiasınında önemsenmesi gerektiğini ciddi ciddi düşünüyoruz.
Akşener ve İyi Parti’nin 6’lı Masa’ya dönmesi sonrası yaşananlar tam bir bilmece . Her şey PPK/HDP’nin Masa’ya resmi olarak dönüşüne kilitlenmiş durumda ve yine yaşananlar traji komik. Neder? Çünkü,PKK/hdp ilk günden itibaren zaten Masa’daydı ve sürecin ortağıydı. 6’lı Masa’nın başlangıcında yaptığı ortak açıklamaların tümünde PKK/HDP’nin tüm talepleri zaten dillendirilmişti. Kayyum atamalarından vazgeçilmesi,yerel yönetim özerklik anlaşmasının kabulü,sınır içi ve dışı TSK’nin operasyonlarının durdurrulması, PKK- ve FETÖ’cülerin KHK kapsamında geri dönüşlerinin önünün açılması zaten 6’lı Masaca kabul edilmiş ortak taleplerdi.
O zaman siyasi açıdan neyin yiyişmesi ve hesaplaşması yaşanıyor, anlayabilmek mümkün değil. C.başkanı adayı Kılıçdaroğlu, HDP’yi ziyaret etse, ittifak etse ne olur? Söylenecek tek şey var:Yine rezil ve çirkin bir oyun oynanıyor. Bu oyunu anlamak için HDP olayına rest babında Cumhur İttifakı’nın ipliği tümüyle pazara çıkmış Hüda Par ile ittifak arayışının nedenselliklerinin iyi anlaşılması gerekiyor. Bu orta ve uzun vadede aynı zamanda kirli ve kanlı bir oyun ve sert bir restleşme.!Bu hesaplaşmada ABD’de var. PKK/HDP üzerinden yıllandır olduğu gibi oynuyorsan ve yine oynayacaksan, TC Devleti üzerinden bunun karşılığı var ve olacak.!
O nedenle Hüda Par ile AK Parti ile MHP/BBP’nin ittifak arayışının bu çerçevede sorgulanması gerekiyor. Bunun diğer adı, Özel Savaş yöntemleri ve operasyonlarıdır. Yoksa, kimin ne olduğunu herkes görüyor ve biliyor.
C.başkanlığı seçim sürecinde Milet ve Cumhur İttifakı arasında bloklaşma ve İttifakların genişletilmesinde her iti tarafın keskin çizgileri önümüzdeki günlerde artacaktır. Hesaplaşma da da artacaktır.Bunun taraflar için geriye dönüşü yok! Millet ve Cumhur İttifakı için turnosol kağıdı, ABD ve AB emperyalizmine, siyonizme karşı duruştur. Ülkenin ulusal bağımsızlığı ve egemenliğini sahiplenmedir. Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyonun da, deprem faciası ve felaketinin yegane pan zehiri budur.! Ulusal bağımsızlığı ve egemenliği boş vermiş, üretimi görmezden gelen hiçbir siyasal anlayışın C.başkanlığı adaylık krizini çözebilmesi mümkün değildir.
Yaşananlar ortada;
Kolonları kestiler… Çadır, konteyner yok.. Et fiyatları aldı başını gidiyor. Fahiş kira ve emlak fiyatları artışları…Gündelik sorun ve sıkıntılar içinde boğuşan bir Türkiye…Özlenen ve istenen zaten bu..
Oysa ki. Sadece Diyarbakır Annelerini dinlesek,çıkış yolunu bulmak mümkün.Evlatlarımızı kaçırıp, yabancı bir ülkenin jandarmalığına soyunduran güç de belli, ülke de belli..
Esen kalın…