Hıristiyan Türkler: Gagavuzlar Türkiye'ye
Gagavuz Türkleri (GT) dertliler. Neden dertliler? Çünkü kendi ülkeleri olan Moldova'da asimilasyon politikası ile karşı karşıyalar. Siyasi olarak baskın grup olan Moldovalılar ile uyuşmuyorlar. Sovyetler dağılınca kendilerini Moldova'nın içinde bulmuşlar. Moldovalılar Romanya yani Avrupa Birliği yanlısı ve Rusya karşıtı. GT ise Rusya yanlısı. Rusya yanlılığı ise Rusya'nın çoklu etnik ve kültürel yapısının kendilerine daha uygun olmasından, Sovyet bağlarından ve ticari bağlardan kaynaklanıyor. GT büyük oranda ülkelerinden başka ülkelere (Avrupa başta) iş bulma amaçlı göç ediyorlar. Özellikle erkek nüfus ülkede bu sebeple hayli azalmış. Moldova'nın toplam nüfusu 2,5 milyon desek, GT sayısı herhalde 120 bin civarıdır.
KÖTÜ SENARYOEn kötü senaryoyu düşünürsek, Rusya ve Batı bloğu arasında aratacak çatışma durumundan dolayı GT iki ateş arasında kalarak bir soykırım ile karşı karşıya kalabilir. Rusya muhtemelen GT'yi yalnız bırakmayacaktır fakat zaten Rusya'nın başında yeterince bela var, bir de Gagavuz Cumhuriyetini (kurtarma amaçlı) ilhak ederlerse karmaşık durum iyice artabilir. Zaten GT'yi kurtarmak için Ukrayna'nın bütün Karadeniz sahilini almaları gerekir, o da ayrı bir problem.
MOLDOVA ROMANYA'YA KATILIRSA?Diğer olası senaryo ise Moldova'nın Romanya'ya katılması veya Romanya tarafından ilhakı. Bu durum, GT'nin Romen kültürü içine asimilasyonunu hızlandıracaktır. GT bu duruma kesinlikle karşı. Romanya ile birleşme konusu ara sıra masaya gelip giden bir konu. Dönem dönem Romanya ve Moldova halklarının bu konuya ilgili artıyor, bazı dönemlerde azalıyor. Moldova'nın sınırları bir acayip çizilmiş. Karadeniz'e çok yakınlar, teğetler, ama kıyıları yok. Kara ülkesi olarak hapsolmuş. Romanya ile birleşmelerinin sosyo-kültürel olarak problemli ama ekonomik olarak anlamlı olacağını kabul etmeliyiz. Rusya elbette böyle bir birleşmeye sıcak bakmayacaktır.
Romanya bildiğiniz üzere, Polonya ile NATO'nun Rusya'ya karşı saldırı cephesi rolünü üstlenmiş ülkelerden. Bu ülkelere son senelerde akan yabancı sermayenin yapısına bakar, yatırım yapan firmaları incelerseniz, bu projenin ekonomik ayağı daha görünür olacaktır. Moldova'nın Romanya ile birleşmesi demek, Moldova içindeki Rusya yanlısı etnik grupların (Sadece GT değil, başka gruplar da var) tamamen Rusya'ya saldırı hazırlığı yapan bir cepheye geçişi anlamına gelecektir. Elbette bu durum Rusya için istenen bir durum olamaz.
TRANSDİNYESTER FAKTÖRÜDiğer taraftan Avrupa Birliği, Moldova'yı da içine almak istiyor ve Moldova aday ülke statüsünde. AB Moldova'yı henüz yutamadı çünkü Moldova'nın doğusunda Rusya yanlısı olan defakto bağımsız olan Transdinyester ülkesi var. KKTC misali sadece Rusya tarafından tanınıyor. Burada Rusya'nın askeri varlığı mevcut. GT de benzer şekilde AB'ye girme yanlısı değil, Rusya ile gümrük birliği taraftarıdır. Bu iki bölgenin sorunu çözülmeden Moldova'nın AB'ye girmesini veya Romanya ile birleşmesini beklememeliyiz. Romanya ile birleşme durumu zaten yürürlükteki anlaşmalar uyarınca Gagavuz Cumhuriyetine ayrılma ve tam bağımsızlık hakkı tanımaktadır.
120 BİN ÇALIŞKAN GAGAVUZ TÜRKÜGT çalışkan bir halk. Başarılı bağcılık ve şarapçılık işleri var. Ayçiçeği tarımı da yapıyorlar. Gagavuz Cumhuriyetinde yapılan çeşitli halk oylamalarında, GT tarafını net olarak ve açık fark ile defalarca gösterdi. Daha az Avrupa, daha çok Rusya ile işbirliği istiyorlar. Rusya ile gümrük birliği yapma arzuları da var. Moldova bir gün Romanya ile birleşirse, Gagavuz Cumhuriyeti bağımsız olacak ve Rusya ile gümrük birliği yapacaktır. Tabi bağımsız olmalarına Batı bloğu izin verecek mi konusu ayrı... Bağımsız olsalar bile sınırları ne olacak konusu da savaş gerektirebilecek bir konu. Gagavuz Cumhuriyeti tarihi olarak Karadeniz'e sınırı olan bir bölgedir ama şimdi o bölgede Ukrayna var. Ne olacak? Ukrayna ile mi savaşacaklar? Savaşmak isteseler de yeterli nüfus yok ki...
Aslında Karadeniz'de (genişçe) sahili olan bağımsız Gagavuz Cumhuriyeti fikri kulağa fena gelmiyor, Sarıyer'den vapura atlar, hafta sonunu Gagavuzya'da geçirir, dönerdik, ama şimdilik bu konuyu kenara park edelim.
Türkiye'nin bu konuda yapabileceği diğer hamle, Gagavuz Türklerini Türkiye'ye yerleştirmek olabilir. Toplam nüfusları 120 bin. Yere kırmızı halı bile sersek, en çok getirebileceğimiz nüfus uzun vadede belki 60 bin olur. Kısa vadede belki 20 bin gelir, zaman içinde 40 bin daha gelebilir. Türkiye ölçeğinde bu nüfus transferi hissedilmez bile. Misafir Suriyeli kardeşlerimizin günlük trafiği kadar filan olsa gerek. Yani kimse bu konuda "besleyecek boğaz" edebiyatı yapmamalı. GT'nin neden hepsini getiremeyiz? GT'nin dertleri evet var ama günün sonunda insanların memleketlerinde bağları, tarlaları, kiliseleri, oturmuş düzenleri var. Her ne kadar Türkiye Türkleri ile bir tarihi akrabalık olsa dahi inanç ve kültür farkı mevcut, haklı olarak hepsi yurtlarını bırakıp Türkiye'ye kalıcı olarak yerleşmeyeceklerdir. Zaten bunu da beklememeli ve hedeflememeliyiz.
ETNİK VE DEVLET BAYRAKLARIGagavuz Cumhuriyeti'nin etnik bayrağında İslam simgesi yeşil yok, şehit kanını sembolize eden kırmızı da yok. Doğrudan Orta Asya Türklerinin renk ve sembolleri gelmiş. Bayrağın ortasında kurt kafası var ve bayrak tamamen bozkır gök kubbesi mavisi renginde. Kazak bayrağındaki sarı güneş misali sarı şerit de mevcut. Bayraktaki kurt biraz turan veya Pantürkizm çağrıştırsa dahi bu konuda anlamlı bir eğilim olduğunu zannetmiyorum. Daha çok kültürel bir motif olarak düşünmek lazım. Muhtemelen bu bayrak fazlaca etnik unsur temelli bulunmuş olacak ki bir de daha alışık olduğumuz türde bir devlet bayraklarını benimsemişler. Sarı yıldızları olan, Hollanda bayrağına benzer bir bayrak.
FAYDALARGagavuz Türklerini Türkiye ye yerleştirirsek, Türkiye bu işten önemli siyasi ve ekonomik faydalar sağlayabilir. Hangi faydaların zaman içinde oluşmasını bekleyebiliriz?
1) Türkiye'deki Hristiyan "heritaj" unsurlarının patronluğu GT'ye geçebilir. Yani kiliselerin bakımı, canlandırılması ve turistik çekim bölgesi yapılması konusunda faydaları olabilir. Rum ve Ermeni unsurlara göre GT'nin bu Hristiyan anıtlarında söz hakkının artması, Türkiye için daha olumlu olabilir çünkü maalesef ülkemizdeki Rum ve Ermeniler fazlaca yurtdışı oyuncuların etkisinde kalmışlardır ve onların amaçları için kısmen kullanılmışlardır. Fener Rum Patrikhanesi örneği ortada.
2) Türkiye'de siyasi ve dini kısıtlamalar sebebiyle büyük ekonomik potansiyeli olan şarapçılık, şaraplık üzüm bağı bakımı konusu ve bu ürünlerin tanıtılıp ihraç edilmesi konusunda Allah’ın lütfettiği bir iklime sahip olmamıza ve bu işin anavatanı olmamıza rağmen sınıfta kalmış bir toplumuz. GT'lerin becerileri ile bu konudaki eksikler tamamlanabilir ve Türkiye âtıl potansiyelini değerlendirerek şarap ihracatından milyarlarca dolar elde eden bir ülke haline getirilebilir.
3) GT tarım (ayçiçeği) ve hayvancılık, yün işleme konularında da becerikli bir toplum. Türkiye'de malum siyasi beceriksizlik kaynaklı işlenemeyen önemli miktarda tarımsal arazimiz var. Hayvancılık alanında da potansiyelimizin tamamını kullanmaktan çok uzağız. Çalışkan GT halkının işlenmeyen topraklarımız ile buluşturulması ile bu konularda üretim artırılabilir.
4) GT Romence, Gagavuzca ve Rusça biliyorlar. Türkçe de eklediniz mi edecek dört dil. Hem Rusca hem Rumence konuşan toplumlar ile ticari ve sosyal ilişkilerde GT desteği ile hızlı yol alabiliriz.
5) İyi yetiştirilecek GT gençleri ile Hariciye teşkilatımıza çağ atlatabiliriz. Malum Dünyada Hristiyan ülke sayısı çok fazladır. 157 ülkede baskın nüfus Hristiyanlar. 2,4 milyar ile dünyanın en yaygın dini. Bu ülkelere atanacak Hariciye kadrolarında ve kurulacak ilişkilerde Gagavuz Türkleri hem milli menfaatleri çok iyi savunabilir, hem de birçok ülkede normalde erişemeyeceğiz alanlarda elimiz kolumuz erişebilir hale gelebilir.
6) Ortodoks Hristiyanlık kanımca bizim kültüre en yakın Hristiyanlık mezhebidir. Hem yıllarca Rum ve Ermeniler ile yaşamışız, hem de ülkemizde bolca bu alanda tarih ve eser oluşmuş. Ortodoks ninelere bakıyoruz, başları kapalı, uzun elbiseler giymişler. Ahlak anlayışları benziyor. Kaynak coğrafyasından uzaklaştıkça Hristiyanlık deforme olmuş. Katoliklik oluşmuş sonrasında Protestanlık oluşmuş ve Atlantik’i geçerek artık Hristiyanlık ile ne kadar ilgisi kaldığı meçhul olan Evanjeliklik oluşmuş... Bu Evanjelizm misyonerliği yıllardır birçok Hristiyan ülkesinde yayılıyor, bu işe birileri belli ki milyarlarca dolar harcıyor. Ortodoksları fazla döndüremiyorlar ama Katolik olan Latin Amerika ve bazı Afrika ülkelerde bu durum hızla yayılıyor. Evanjelizm de Siyonizme tam destek veren hatta İsrail'den çok İsrailci bir yapı. Haspel kader İsrail'in başına barışçı bir lider gelse, ona ne yaparlar merak ediyorum. Mesih'in (veya İsa peygamberin) dirilişini ve Armageddon savaşını hedefliyorlar. (Dikkatinizi çekerim, bu inançta gelecek olan Mesih barışı değil, savaşı getirecek yani barış getirme iddiaları da yok). Yani bu Atlantik usulü Hristiyanlık mezheplerinin dünyayı dönüştürmekte olduğu hale karşı bizim Ortodoks kesimler ile ittifak olmamız akıllıca olabilir. Gagavuz Türkleri Hariciyemizde bu konuda çalışmalarda da fayda sağlayabilirler ve hatta öncü olabilirler.
7) Fener Patrikhanesi'nin dini idaresinin zaman içinde Gagavuz Türklerine geçmesi makul olacaktır. Bugün için Rum Ortodoks vatandaşımızın sayısı herhalde 5000'i geçmez. Gagavuz Türklerinin en az 20.000 nüfus ile kalıcı yerleşim sağlayacağı düşünülürse doğal olarak yeni Patriğin bu baskın Hristiyan ve Ortodoks nüfus içinden çıkması beklenmelidir. Zaten din, mezhebine kadar ayni din. Amerikan başkanları her Türkiye ziyaretlerinde, Türkiye guvernörü misali, ilgili Patriğe tekmil vermektedirler. Biraz değişiklik yerinde olur. Gelsin tekmilini Gagavuz Türküne versin. GT içinde az miktarda Katolik unsur olması da beklenmelidir. Bunların içinden Papa çıkarmak daha zor olacaktır ama diplomaside elimizde ne kart varsa değerlendirmeliyiz. Gittiği yere kadar. Papa olmaz, Kardinal olabilir.
8) Belki bir diğer olasılık GT'nin Kırım bölgesine yerleştirilmesi olabilir. Rusya belki bu seçeneği mevcut duruma göre daha faydalı bulabilir. Bu senaryoda da Türkiye, Kırım'daki GT'ye kolayca ulaşım sağlayabilecektir ve Rusya ile Türkiye ticari ilişkilerinin daha hızlı gelişmesine bu senaryo da hizmet edebilecektir.
9) Son dönemde, AB kaynaklarından, zaten AB adayı olan Moldova'nın AB'ye alınacağı konusunda mesajlar geliyor. Türkiye bu haldeki Moldova'nın AB'ye üye olmasına karşı olmalıdır ve aktif olarak AB içindeki dostları ve ilişkileri ile bu işi bloke etmelidir. Moldova'nın doğusundaki Rusya yanlısı Gagavuzya ve Transdinyester devlet ve halkları konusunda makul bir çözüm bulunmalı ondan sonra Moldova'dan geri kalan kısım AB'ye elbette katılabilir.
Türkiye itilaflı olan bu konunun makul bir şekilde çözümü için de hayli doğru bir konumda bulunmaktadır ve iki taraf ile olan iyi ilişkileri ve diyaloğu ile bu iş çözülebilir. Moldova'nın sonsuza kadar etnik, siyasi problemler ve fakirlik içinde kalmasını elbette kimse istemez. Rusya ve NATO arasındaki ılık savaşın Moldova'yı da içine çekmesini önlemeliyiz.
10) Moldova ile Türkiye ilişkileri konusunda internet araması yapınca önümüze bir de Fetö okulları problemi çıkıyor. 2019 ve 2020'de Cumhurbaşkanı ve bakanlar seviyesinde Moldova'daki 5 adet FETÖ okulunun (1 tanesi Gagavuzya'daymış) Maarif Vakfı'na devri için talep yapılmış. Durum bugün ne halde bilemiyorum, bakanlığımız açıklama yaparsa öğrenebiliriz.
11) Türkiye, bu politika ile Hristiyan dünyasına da kapsayıcılık ve uyum konusunda doğru yönde mesaj vermiş olacaktır. Dinsel konuların yarattığı engeller sebebiyle bazı kronik sorunları Türkiye çözememektedir. Lübnan ile ilişkilerde bu sorun vardır. Ermenistan ile ilişkilerde vardır. Bulgaristan ile ilişkiler daha iyi olabilir. Süryaniler konusunda yine Türkiye'ye yurtdışındaki bazı odaklardan haksız eleştiriler gelmektedir. Gagavuz Türklerini Türkiye'ye yerleştirirsek ve doğru şekilde devlet kurumlarına entegre edebilirsek bu tür din kültürü ilintili engelleri ve önyargıları daha kolay aşarız.
12) Son 30-35 yılda, Türkiye'deki gayrimüslim azınlığın, özelikle İstanbul bölgesindeki iyi eğitim almış olan, özellikle genç jenerasyonu yurtdışına göç etti. Bunun çeşitli sebepleri vardı. Onlara Avrupa ülkeleri ve Kanada gibi ülkeler kapıları çok kolay açtılar. Onlar da ekonomik ve sosyal gerekçeler ile gitmeyi tercih ettiler. Biz de doğrusu onların kalması için pek çaba göstermedik. Türkiye için bu durum kültürel ve ekonomik kayıp oldu. Bu kültürel kaybı kısmen telafi etmek için de GT politikaları bir fırsat olabilir.
SONUÇSonuç olarak Türkiye, Gagavuz Türkleri vesilesi ile Romanya ve Moldova arasındaki ilişkiler konusuna müdahil olabilir. Bunu gizli kapaklı yapmaya da gerek yok sonuçta Türkiye ve GT'nin akrabalık durumu bu ilişkiye meşruiyet kazandırıyor. Diğer taraftan unutmamalıyız ki bu bölgedeki tüm ülkelerin turizm alanında öncelikli tercihi Türkiye'dir. Rusya, Romanya, Moldova, kimseyi üzmeden, kırıp dökmeden bu işleri yürütmek uygun olacaktır. GT konusunda seçilecek politika, bölgedeki çatışma ortamını daha fazla alevlendirmemelidir ve kalıcı barışın sağlanmasına hizmet etmelidir. Özellikle atılacak adımlar, Rusya ile eşgüdüm içinde atılmalıdır.
Bölgedeki politikalarda etkimizi nasıl artırabiliriz? Türkiye, bölgedeki elçiliklerinin kaynaklarını artırabilir, diplomatlarına daha fazla bütçe kullanma ve daha çok İnisiyatif alma hakkı verebilir. Transdinyester konusu bizim KKTC olayına benziyor. Türkiye'nin Transdinyester olayına yaklaşımı tek taraflı ve NATO gözlükleri ile olmamalıdır. KKTC ve Transdinyester karşılıklı Rusya ve Türkiye tarafından tanınabilir ve doğrudan uçuşlar konabilir.
GT'nin Türkiye'ye yerleştirilmesi durumunda nasıl bir yerleşim planı uygulanabilir? Muhtemelen seçilecek bir bölgede GT'nin topluca yeni bir şehir kurması, tarım başta olmak üzere çeşitli ekonomik aktivitelerin bölgede başlatılması uygun olabilir. Anadolu'da yıkık dökük kiliseler vardır bunlardan bir veya birkaçı restore edilerek bu bölgelere GT'nin yerleştirilmesi ve bölgelerin zaman içinde turistik çekim alanı yapılması da hedeflenebilir. Yerleşecek nüfusa bağlı olarak zaman içinde Moldova'ya ve Moskova'ya bu bölgeden direk uçuş bağlantısı konabilir. Rusça, Romence ve Gagavuzca ilintili konularda (edebiyat, filoloji, tarih, siyaset) akademik mükemmeliyet merkezleri bu bölgelerde kurulabilir.