İsrail gazetesinden dikkat çekici yorum: 'ABD, Türkiye'ye kaybediyor!'
14 Mayıs seçimlerine yakın ilgisi gözden kaçmayan Amerikan dergisi Foreign Policy, skandal bir haber yayımladı. 'Türkiye seçimleri adil ya da bağımsız olmayacak' başlığını atan dergi, oylamanın ikinci tura kalması halinde risklerin daha da artacağını savundu.
14 Mayıs'ın Türkiye'nin on yıllardır yaşayacağı en önemli seçim olacağı yorumunu yapan Foreign Policy, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu dışındaki iki adayın ilk tur galibiyetini bozabileceğini kaydetti. Dergi, ikinci tura gidilmesi halinde tarihi oylama öncesinde zaten gergin olan atmosferin iyice heyecan kasırgasına dönüşebileceğini de belirtti.
İsrail'in Haaretz gazetesi, 'Amerika Suriye'deki nüfuzunu Türkiye, Körfez ülkeleri ve İran'a kaybediyor' başlıklı bir analize yer verdi. İran'ın tam 13 yıl sonra cumhurbaşkanı düzeyinde Şam'a gerçekleştirdiği ziyareti mercek altına alan Zvi Bar'el'in yazısı, Tahran'dan Suriye ve Lübnan'a son bir hafta içinde yapılan önemli ziyaretlere İsrail'in verdiği yanıtlarla başlıyor.
Yazıya göre, Lübnan'ın başkenti Beyrut geçen hafta İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ı ağırlarken, İsrail savaş uçakları Suriye'nin orta batısında yer alan Hums yakınlarındaki hedefleri bombardımana tuttu. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Şam'a inmeden saatler önce İsrail jetleri bir kez daha havalandı, bu kez kuzeydeki Halep'te yer alan havalimanı vuruldu.
'ZAPT EDİLEMEYEN HEVESLER'Zvi Bar'el, İsrail'in verdiği mesajlara rağmen İran rejiminin Suriye'de önem atfettiği diplomatik varlığını sergileme ve bölgesel siyaseti kendi hedeflerine göre şekillendirme hevesi zapt edilemiyor.
2010'dan bu yana ilk kez bir İran cumhurbaşkanının Şam'a indiğini vurgulayan analiz, resmi açıklamalarda iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesinin öne çıkarıldığına dikkat çekiyor. Ancak, yazara göre, ekonomik anlaşma imzalarının atılması için gösterişli bir resmi ziyarete ihtiyaç yoktu. Geride kalan 10 yılda, Tahran ve Şam bir dizi ekonomik anlaşmaya çoktan imza attı:
"Ancak bölgesel oyunun kuralları değişti. Suudi Arabistan ve İran'ın diplomatik ilişkileri yeniden başlamasının ardından Riyad yönetimi Şam'ın Arap Birliği'ne geri dönüşüne destek verdi. Yanı sıra İran, çoğunlukla Rusya tarafından son yıllarda Suriye'nin diplomatik sahnesinin kenarına itildi. Ve şimdi Tahran, Suriye ve ötesinde nüfuzunu sağlamlaştırmak veya en azından bu görüntüyü vermek istiyor."
Yeni müttefikler İran ve Suudi Arabistan arasındaki güvensizliğin henüz aşılmadığı yorumunu yapan Zvi Bar'el, Tahran ve Riyad yönetimlerinin Suriye'nin yanı sıra bir diğer rekabet alanı olan Lübnan'a odaklanıyor. Yazara göre, İran halihazırda elinde olan Lübnan'a cumhurbaşkanı atama ayrıcalığını Suudi Arabistan'a kaptırmak istemiyor. Geçen hafta Beyrut'u ziyaret eden İran Dışişleri Bakanı, Lübnanlı mevkidaşıyla bunu çoktan görüştü.
FRANSA-ABD ÇATLAĞILübnan'da cumhurbaşkanını kimin seçeceği yalnızca rakipler arasında bir ihtilaf değil. Suudi Arabistan ve ABD, Hizbullah tarafından bir cumhurbaşkanı atanmasına karşı çıkıyor, buna karşılık Fransa'nın teklifi cumhurbaşkanını Hizbullah'ın, başbakanı ise muhalefetin belirlemesi.
Haaretz'deki analize göre, Lübnan'a dair sorular Suudi Arabistan'ın Suriye'nin Arap Birliği'ne dönmesi yönündeki baskısından ayrı tutulamaz. Tahran, aslında İran'ın çıkarına olan Suudi hamlelerinden endişeli,
Riyad'ın Lübnan'da kendi çıkarına kullanacağı 'istenmeyen bir çözüm' dayatmasından kaygılanıyor. Bu korku, birkaç gün önce ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller tarafından pekiştirildi. Washington'ın alışılmadık adımı, kulağa bir uyarı hatta bir tehdit gibi gelen dikkatli seçilmiş kelimelerden oluşuyordu.
Uzun süredir Lübnan'ın diplomatik sahasında görünmeyen ABD'nin uyarı mesajı, İbrahim Reisi'nin ziyaretinden iki gün önce geldi. Haaretz'e göre, Washington'ın uyarısı doğrudan İran'ı hedef almıyor, esas olarak Fransa'ya atıfta bulunuyordu.
ANKARA VE ŞAM ANLAŞIRSA...Zvi Bar'el'e göre, Washington Suriye ve Lübnan başlıklarında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak ve hatta Ürdün'ün yanı sıra Türkiye'nin tutumunu da aşmak zorunda. Ankara ve Şam arasındaki görüşmelerin gidişatını dile getiren yazar, müzakerelerin 14 Mayıs'taki seçimlerin sonrasına ertelendiğini hatırlattı.
Yazara göre, Ankara ve Şam arasındaki müzakereler Rusya ve İran tarafından destekleniyor. Seçimlerden sonra Ankara ve Şam'ın anlaşması, beraberinde bir dizi yenilik getirecek. Bunlardan öne çıkanı, Türkiye'deki 4 milyon Suriyelinin ülkelerine geri dönmesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazar günü terör örgütü DEAŞ'ın lideri Ebu Hüseyin el Kureyşi'nin Suriye'nin kuzeyinde gizli servis MİT tarafından öldürüldüğünü duyurdu. Analize göre, ancak Washington yönetimi terör ele başının öldürüldüğünü doğrulamadı. "Bu suikast eğer doğrulanırsa büyük bir diplomatik ehemmiyete sahip" diyen Haaretz, Ankara ve Şam arasındaki muhtemel bir anlaşmanın bir diğer sonucunu da kayda geçirdi:
"Washington, Suriye'nin kuzeyinde YPG'yi koruyan ABD birliklerini çekmek zorunda kalacağının farkında. Washington Suriye'deki mevcut statükoyu devam ettirmek istiyor, çünkü kontroldeki herhangi bir değişiklik ya da askeri birliklerin hareketi ABD'nin çıkarlarının pahasına olabilir. Diğer yandan, ABD'nin Türkiye, Suriye ve öteki Arap ülkeleri arasında imzalanacak anlaşmalara karşı çıkması zor olacak. Özellikle ekonomik ya da diplomatik nüfuzu olmadan kendi istediği çözümü kabul ettiremez, ki İran Suriye ve bölgede kendi seçtiği çözüm yollarını yavaş yavaş zanaatkar gibi işlerken."