KİMLERİ RAHATSIZ ETTİ? –(2.BÖLÜM)-

-(2.BÖLÜM)-

PROJEMİZİ DERE YATAĞINDAN ÇEKİP

KENDİ BÖLGEMİZE ALDIK

Yapımına başlanan Malta Deresi Rekreasyon Alanı ile ilgili ‘rant’ ve ‘imara açıldı’ söylentilerine istinaden, Malta Deresi’nin etrafının 1993 senesinde imara açılmış olduğunu söyleyen Başkan Tosun, heyelan ve deprem riskine karşı, 2005 ve 2014 yıllarında yapılan raporları da dikkate alarak o bölgede sondaj çalışması yaptıklarını önemle vurguladı.

Malta Deresi Rekreasyon Alanının etrafının ‘imara açıldığı söylentisine  ilişkin konuya açıklık getiren Başkan Tosun, 1993 senesinde imara açılmış olduğunun altını çizerken, Zemin Etüdü raporlarının, statik ve mimari hesaplamaların, elektrik, makine vs. bütün hesaplamaların belediye Jeoloji mühendisi ve diğer mühendislerin  ve teknik elemanların kontrolünden geçtiğini,  zemin etüdü raporuna göre statik ve demir hesabının yapıldığını ondan sonra imar durumu ve ruhsat verildiğini söyledi. Malta Deresinin etrafının heyelan bölgesi olmadığının da altını çizdi.

Malta Deresi Rekreasyon Alanı projesini dere yatağından çekip, kendi bölgelerine aldıklarını da önemle belirtti.  

 

1993 SENESİNDE İMARA AÇILDI

Başkan Tosun, “Herşeyi de biz çözeceğimiz için milletin de bazı şeyler zoruna gidiyor. Vatandaşın kafasını kimse karıştırmasın. Orası dere yatağıymış, yok efendim orayı imara açmışız vs. diyerek insanların kafasını karıştırmasınlar. Oranın imarı 1993 senesinde açılmış. 1993 senesinde etrafındaki imar planları yapılmış. Şimdi bize diyorlar ki, ‘etrafını imara açtın, ranta açtın’... herşey ortada. Orasının etrafı 1993 senesinde imara açılmış.

Burayla ilgili deprem ve heyelan riskine karşı sondaj çalışması yaptık. yapmaz olur muyuz.. Bandırma’da heyelan bölgeleri belli. 1990’larda yapılmış Bandırma’nın jeolojik raporları var. Bunlar 2005’te tekrar gündeme gelmiş ‘99 depreminden sonra. En son 2014’te Büyükşehir Belediyesinin yaptırdığı raporlar var. Bizim o bölgede yapmış olduğumuz sondajlar var. Bandırma’nın iki tane heyelan bölgesi var. Birisi Tepe Gazinosunun alt tarafı, diğeri eski mezbahanın alt tarafı. Bunların hepsi zaten raporlarda var. Orası heyelan riski taşıyan bir bölge değil. Heyelan riski taşıyan bölge olsa üst tarafındaki binalar imara açılmaz zaten. Hepsinin zemin etüdü raporları var, jeolojik araştırma raporları var. Ona göre imara açılıyor Bandırma.

Burada bazı kimselerin, araştırmadan, bilip bilmeden konuşmasından kaynaklanıyor kamuoyundaki bu tartışmalar. Farzedelim ki heyelan bölgesi, biz oraya yapı yapmıyoruz ki. insanlara yeşil alan yapıyoruz."

 

ZEMİN ETÜDÜ RAPORLARI VAR

HEYELAN BÖLGESİ DEĞİL

Başkan Tosun, "Günümüzdeki teknolojiyle bataklığa bile binalar yapılabiliyor. Orasının hiçbir şekilde zemin etüdü ile ilgili bir problemi yok. İnşaata nasıl başlarsın? İnşaata önce zemin etüdü yaparsın, sondaj yaparlar makineyle gelip, her bir metrede numune çıkartırlar, yerin altına doğru 7 metre, 8 metre vs. Oradan numuneleri alırlar, o numunelere göre, kaya mı, balçık mı, ak toprak mı, vs. o numunelere göre değeri belirleniyor, yine o numunelere göre binanın statik ve demir hesaplamasını yaparsın. Düşük mü çıktı numunede? Demirini, betonunu yüksek derecede yaparsın. Normal mi çıktı? Normal olarak yaparsın. Artık bu teknolojiyle bataklık olsun, deniz üstü olsun, deniz altı olsun, her yere artık binalar yapılıyor. Yapılar yapılıyor. Oradaki zemin etüdüne göre de  statik, demir hesaplaması ile binalar yaparsın. İnşaata başlamadan önce bunları yapmak zorundasın ve yapılıyor zaten. Jeoloji mühendisinin yapmış olduğu rapora göre yapılıyor. Bunların hepsi, Bandırma Belediyesinin nezaretlerinde, yapı denetimin nezaretlerinde yapılıyor. İlk değerler Belediyemizin Jeoloji Mühendisine geliyor. Örneğin benim zemin etüdü raporum 1,5 çıkmış diyelim, bu değerler önce Belediye gelir, jeoloji mühendisi ve yapı denetim firmaları tarafından incelenir, statik ve demir hesabı yapılır, incelenir ve bunların hepsi Belediyenin onayından geçer. Bütün zemin etüdü raporları, bütün statik ve mimari hesaplamaları, elektrik, makine, vs. bütün hesaplamalar belediyenin nezaretinde, buradaki mühendislerin, jeoloji mühendisinin, hepsinin kontrolünden geçiyor, ondan sonra imar durumu veriliyor, ondan sonra ruhsat veriliyor. Orası heyelan bölgesi değil."

 

E.Arıcan; DSİ ile uyuşmazlık meselesi aşıldı mı?

PROJEMİZİ DERE YATAĞINDAN ÇEKİP

KENDİ BÖLGEMİZE ALDIK

DSİ ile uyuşmazlık konusuna açıklık getiren Başkan Tosun, DSİ’nin kamulaştırması gereken bölgeleri kamulaştırmayınca uyuşmazlık yaşandığını, Malta Deresi Rekreasyon Alanı projesini dere yatağından çıkarıp kendi parselli arazilerine aldıklarını söyledi. DSİ’ istediği zaman kendi dere yatağını açabilecek.

Başkan Tosun, “DSİ ile meselemiz yok bizim. 2017’de DSİ’ye müracaat edilmiş. Arkası takip edilmemiş. Bizim seçim beyannamemizde Malta Deresi Projesi yoktu, gelmiş geçmiş bütün belediye başkanlarının projesiydi öncesinde. Biz göreve geldikten sonra, pandemi gündeme gelmesiyle beraber, insanların özellikle  evde kalması, evlerinde bir balkona dahi ihtiyacının olması ile bir sıkıntı yaşantı.  Biz de hemen bu projeyi hayata geçirelim dedik. Arkadaşlarımız görüşmelere, incelemelere başladı. DSİ’ye gittik. DSİ bize dedi ki, “beşyüz yıllık, oradaki yağmur yağdığında, yağmur debisinin girişiyle, çıkışıyla ilgili bir  istikşaf raporu alın” dedi. 50 yıllık, yüz yıllık, ikiyüz yıllık, beşyüz yıllık yağmur suyunun debisine göre orada bir rapor hazırlanıyor. Biz bunu Ankara’da DSİ’nin bu konunun uzmanlarına hazırlattık. Bunların hepsini onaylattık, imzalattık, hepsini teslim ettik DSİ’ye. Fakat orada Limanla ilgili ve aynı zamanda Karayollarıyla ilgili DSİ’nin yapması gereken kamulaştırmalar var. Onlar bize dedi ki, ‘buraları, şuraları kamulaştırmanız gerekiyor’ dedi. Biz de dedik ki, ‘DSİ’nin görevi, sizin kamulaştırmanız gerekiyor’ dedik. ‘Siz kamulaştırın, geri kalan kısmını biz hallederiz’ dedik. Onlar ‘kamulaştıramayız’ dediler. Bizim bölgemizin içinde değil, Liman bölgesi ve Karayolları bölgesi. O şekilde kaldı. Böyle kalınca biz, projemizi kaydırdık. Biz projeyi dere yatağından çıkarttık, kendi parselli arazilerimize kaydırdık. Biz projemizi dere yatağından çekip kendi bölgemize aldık. Yani burada dere yatağının açılması ile ilgili hiçbir problem yok."

 

TONOZLAR BÜYÜK, KANAL AÇIK, BACALAR AÇIK

E.Arıcan; Durgut Ergin döneminde Malta Deresine tonoz inşaatları yapıldı. O yapıldığı dönemden bugüne hep bir tartışma oldu; ‘hafriyatlar döküldü, bacalar kapatıldı, patlarsa felaket vs...’ gibi. Tonaz inşaatının yapılması bir avantaj. Bacaların olması bir avantaj. Düzenlendi mi , rehabilite edildi mi?

Başkan Tosun; "Bacalar açık. Bacalar, dolduruldukça yukarı çıkartılmış. Orası çok ciddi şekilde milyonlarca m3 hafriyatla doldurulmuş. O tonozlar belki 20 m. Aşağıda kalmış, ama o tonozların içinden de bir kamyon geçecek kadar büyük tonozlar var. Zaten o Malta Deresini taşıyor. Malta deresini zaten denizle buluşturuyor. Tonozlar dere yatağının içinden geçip ayarlanmış herşey. Üzeri büyük hafriyatlarla doldurulduğu için yıllarca, orayı kazıp bir daha açmanın bir manası yok. Bacalar zaten çıkık, dışarıda. Yukarıdaki çöplükten gelen metan gazının buradan geçtiği söyleniyordu ama yukarıda yıllarca yanan bir çöplük vardı. Artık o da kalmadı. Kaldığını farzedelim, zaten bacalar var. Kanal açık. Böyle bir risk de yok. Bizim kendi yapmış olduğumuz projedeki göletimiz, kafelerimiz, basketbol sahalarımız, tenis kortlarımız vs. bunlar da zaten derenin içinde değil."