ÖZTAYLAN: “DEDEM ÇERKES, ANNEM ÇERKES!.. ÜÇ KURUŞ PARA İÇİN YALAN HABER YAPAN, İFTİRA ATAN, GAZETECİ OLAMAZ!
ÖZTAYLAN: “DEDEM ÇERKES, ANNEM ÇERKES!..
ÜÇ KURUŞ PARA İÇİN YALAN HABER YAPAN, İFTİRA ATAN, GAZETECİ OLAMAZ!
AK Parti Bandırma Belediye Başkan Adayı Cemal Öztaylan, şahsı hakkında Velhasıl gazetesinde yayınlanan ‘Çerkeslere hakaret ettiği’ iddialarına açıklık getirerek, sözkonusu gazete ve gazeteciyi kınayarak lanetledi. Öztaylan, “Eğer ki Çerkesler için kim benim aşağılayıcı bir kelime söylediğimi söylüyor ve ifade ediyorsa Allah onun bin kere belasını versin! Bilmem anlatabildim mi? Dedem Çerkes, Annem Çerkes… üç kuruş para için yalan haber yapan, iftira atan, gazeteci olamaz. Bunu Türkiye çapına yayarak, beni gündem yaparak, sadece üç kuruşluk bir menfaat için bunu çıkaranları kınıyorum! ” diye konuştu.
SONKURŞUN / AYNUR ARICAN / AK Parti Bandırma Belediye Başkan Adayı Cemal Öztaylan, şahsı hakkında Velhasıl gazetesinde yayınlanan ‘Çerkeslere hakaret ettiği’ iddialarına açıklık getirerek, sözkonusu gazete ve gazeteciyi kınayarak lanetledi. Öztaylan, “Eğer ki Çerkesler için kim benim aşağılayıcı bir kelime söylediğimi söylüyor ve ifade ediyorsa Allah onun bin kere belasını versin! Bilmem anlatabildim mi? Dedem Çerkes, Annem Çerkes… üç kuruş para için yalan haber yapan, iftira atan, gazeteci olamaz. Bunu Türkiye çapına yayarak, beni gündem yaparak, sadece üç kuruşluk bir menfaat için bunu çıkaranları kınıyorum! ” diye konuştu.
AK Parti Bandırma Belediye Başkan Adayı Öztaylan AK Parti Bandırma İlçe Teşkilatında yaptığı basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Benim annemin babası Çerkes, Annem Çerkes, sevgili Oya kardeşim Çerkes, Barış Çerkes, Damadım Recep Şekerci Çerkes, Bacanağım Yalçın Alen Çerkes, Mehmet Alen Çerkes, Gökhan Gökbulut Çerkes, vs..
Eğer ki Çerkesler için kim benim aşağılayıcı bir kelime söylediğimi söylüyor ve ifade ediyorsa Allah onun bin kere belasını versin! Bilmem anlatabildim mi?
Çerkeslerde şöyle bir olay vardır; Çerkesler iki kere sürgüne uğramıştır; Bir tanesi Türkiye’ye göç ettikten sonra, bir tanesi de Türkiye’ye göç etmeden önce. Bu anlattığım olay, Çerkeslerin Türkiye’ye göç ederken olan olayıdır. Bunu ben değil, o sevgili Çerkes dostlarım anlatmış ve biz de bunun böyle olup olmadığını Çerkes anma gününde Çerkes olan bizim yeni Rektörümüz sayın Boz, Çerkes olan il başkanımız Mehmet Aydemir, Çerkes olan Kabartaylar Köyünden Ali Beygiret, Çerkes olan Ziraatlı Muhtarı tarafından konuşulurken, otururken Çerkes Ziraatlı köyü muhtarı geldi, “ben haramzade değilim” dedi. Ali Beygiret de dedi ki, “ben haramzadelerdenim” dedi. Ve orada sevgili Dursun Mirza kardeşim de vardı. Dördümüzün arasında geçen mevzuu bu.
Sürgünde gemiye binerler Çerkesler. Türkiye’ye gelirler. Gelirken bunu anlatan anne çocuğunu göğsüne koyar emzirir. Ama çocuğu ölmüştür. Babası ölmüştür. Dedesi ölmüştür. Annesi ölmüştür. Onları Karadeniz’e atmışlardır, gemide ölü tutulmaz diye. Ve onları Karadeniz’deki balıklar yemiş. Ben bilmiyorum, ben orada anlatılanı söyleneni ifade etmeye çalışıyorum.
Ve ondan sonra “anne kardeşim öldü niye bırakmıyorsun, benim karnım aç niye emzirmiyorsun?” deyince, “evladım babamı attık, dedemi attık, kocamı attık, bunun bir toprağı olsun” diyerek emzirme numarasıyla karaya çıkar Sinop’a gömülür. Bir anekdot olarak bu Çerkes anne çeşitli vesilelerle anlatılır. Bu da bir olay olarak neler çekildiğini nesilden nesile bizlere anlatılagelen bir darbımeseldir.” Dedi.
MADEM Kİ HARP İLAN EDİLDİ, ALÂADDİN’İN LAMBASI ARTIK ÇIKTI!
Öztaylan konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“20 yıl önceki olay bu , bugünkü olay değil. 20 yıl..!
Bu olay 20 yıl önceki olay! Yeni çıkaranlara da teşekkür ediyorum. Kayseri Göksun’da tesadüfen bir eve misafir olduk. Hasbelkader gelişen bir olay olduğu için orada yapılan bu davete icabet etmek zorunda kaldık. Ben bu olayı daha önce duymuş idim. Biliyor idim. Anlatmalarının sebebi hikmeti de şu: Türkiye’deki sürgüne de değineceğim. Annecim dedim “geldik, bizi misafir ettiniz eyvallah ama keşke sana çikolata getirebilseydim, şeker getirebilseydim, keşke kestane şekeri getirebilseydim de onu ikram edebilseydim” dedim. O da “olsun be evladım, sen geldin ya yeter” dedi. Ondan sonra baktım aklıma geldi, Karşıyaka’da kahveci Hasan var Çakılköy’de. O bana Ankara’ya giderken bir köpüğün içine balık koymuş. Ben o darbımeseli de unuttum. Aklıma geldi balıkları götürdüm. “anne be dedim, size hediye olarak bir şey yok ama bunu vereyim” deyince, “evladım haram” dedi. “ben yemem” dedi. “Bunlar benim annemi, babamı, kardeşimi yiyen balıklar. Bana haram” dedi. Çok duygulandım. Anne dedim. “Keşke ben de yemeseydim sizin gibi çocukluğumdan beri de balık yemeye alışmasaydım” dediğimde, “bizde öyle derler ki, “etle rakı Tatarın hakkı, balıkla rakı da Çerkesin hakkı derler” dedi. O haram dedi.
Olay bundan ibaret. Bunu Türkiye çapına yayarak, beni gündem yaparak, sadece üç kuruşluk bir menfaat için bunu çıkaranları kınıyorum!
Eğer ki bana delikanlıca deselerdi: ‘ey Öztaylan seni öyle böyle vuracağız’ deselerdi vallahi billahi aday bile olmazdım. O Çerkes kardeşlerimi üzeceğime, aday bile olmazdım.
Ben Atatürkçü geçinip Atatürk’ün arkasına saklanarak ‘halklara özgürlük, halklara kardeşlik’ diyenlerden değilim. Ben insanların yalanlarını yanlışlarını arkasından söyleyecek adam da değilim. Ben özü sözü bir, bugüne kadar namusuyla, şerefiyle, onuruyla bu güne gelmiş adamım.
Madem ki harp ilan edildi, madem ki bir şey yapıldı, madem ki bir şeyler söylendi, kusura bakmasınlar; Alâaddin’in Lambası artık çıktı! Ben bunu çıkartmak istemezdim. Benim geçmişim belli. Ne olduğum belli. Ne olacağım belli. Ben yaradılanı Yaradan’dan ötürü seven, hiç kimseyi ırkı ile mezhebi ile meşrebi ile ayırmamaya çalışan Allah’ın kulu, Peygamberin ümmetiyim.
TEHDİT ETTİLER…BANA ŞAHSIMLA İLGİLİ NE DERSENİZ DEYİN!
YAVRULARIMA DOKUNANIN YAVRULARINA DOKUNURUM!
Bakın bugün tehdit ettiler. Dediler ki; ‘senin oğlun 17 yaşındayken, kızlarla dansederken, bira içerken resmi var, AK Parti milletvekiline bu yakışır mı’ diye onunla bile tehdit ettiler. ‘Senin çocuğunun sigara içerken resmi var bunu yayacağız’ dediler. ‘Yücel Yılmaz’ın şunlara, böyle olmaz diye küfrettiği film var bunu yayınlayacağız’ dediler. Siyaset sevgiyle yapılır. Siyaset muhabbetle yapılır. Siyaset aşkla yapılır. Eğer ki bu memlekette hayatını şerefiyle, onuruyla, namusuyla, gelmişiyle geçmişiyle tertemiz sayfa olarak yaşayan ben, bunlara düçar olduğumu bilseydim vallahi de billahi de aday olmazdım. Bandırma’yı da terkederdim. Bana bunları yakıştıranları, böyle olduğunu söyleyenleri ve böyle olduğuna inananları Allaha havale ediyorum. Gönlüm çok kırık.
Eğer ki benim babam Arnavut’sa, Annemin babası Çerkes ise, ben Alman da olabilirim, Yunan da olabilirim, Fransız da olabilirim, şu veya bu olabilirim. Bunun üzerinden, etnik ayrılıklardan siyaset yapacaksak gelin,en babasını yaparım.
Bana şahsımla ilgili ne derseniz deyin. Ama yavrularıma dokunanın, yavrularına dokunurum. Bakın bu kadar iddia ediyorum!
Namusuyla, evlatlarıyla kimseyi sınamaya kalkmayın, benim de ağzımı açtırmayın!
‘BAYRAK YIRTTI’ DİYE ANILAN O..!
Ben bu memlekette Bandırma Belediye Başkanı Adayıyım. Size inat, istemeyenlere inat, iftiracılara inat, ben bu seçimi alacağım!
Ben eşbaşkan değilim. Söylemiyecektim ama söyliyeyim; Bu memleketi ben idare edeceğim, ben! Adam gibi idare edeceğim. Halkın ne ihtiyacı varsa, ne gereksinimi varsa, bunu yapan, yapacak olan ben ve ekibim.
Siz bunları niye 15 yıldır yapmadınız? Velev ki, siz 5 sene belediye başkanlığı yaptınız, açıklama yapmış bugün Dursun efendi sağolsun. Ben geçmişimi inkar etmem.
Ne dedi Dursun Mirza; ‘Sözleşme yırttı’ dedi, değil mi? Vallahi billahi yırtmadım. Ama ‘Bayrak yırttı’diye anılan O..! Ben değilim.
Ben Türk Milliyetçisiyim. Türk Milletinin unsurlarından biriyim. Irki olarak algılamayın bunu. Ne derseniz deyin. Ben burada şucu, orada bucu olan adam değilim. Ben Şehit kendi yeğenimi, kardeşimi kendi ellerimle toprağa vermiş ben Şehit abisiyim. Şehit cenazelerinde sopa yiyip yumruklanan adam da değilim.
Peki hadi söyliyelim o zaman; bu memlekette kim ki benim askerimi, benim polisimi, benim gazetecimi, fikrinden, zikrinden, imanından, inancından dolayı öldüreni PKK’lı deyip kınayamıyorlarsa, onları koruyan Selahattin Demirtaş’ları bile hukuka bırakıyorlarsa, ben kınıyorum ben! Hadi kınasana..!
Böyle şey mi olur; Afyon Belediye Başkanı ‘benim buraya PKK’lılar giremez’ diyor, öbürü ‘siyasi parti olan herkes oraya gider’ diyor, öbürküsü ‘bilmem neyse girer’ diyor… Böyle şey mi olur yahu?..
AYNADA KENDİNİ GÖR, BENİ GÖREMEZSİN!
Şu yapmış olduğum sahil bandı dahil, o beğenmediği, çok yaptım dediği işler dahil, o yapmadı, bu yaptı, bu yapmadı o yaptı deniyor ya, o yaptığım işlerle bir kuruşluk ticari ilişkim olduysa adam değilim. Leventoğlu burada soralım kendisine; Kristal Kafeyi yaparken senden bir bardak dahi çay içtim mi?
-Hayır
-Peki içmediysem, böyle bir şey yok ise sana gelip bunun için hakaret edildi mi?
-öyle bir tevessül oldu.
-Kim bu? İşçilerin hakkını koruyan, sözleşmesini yırttığımı söylediği Sami Türkmen. Ya siz aynaya bakınca kendinizi görün. Bir insan aynaya geçer bakar kendini görür. Aynada beni göremezsin.
KİMİN KİMİNLE NASIL ORTAKLIK KURDUKLARINI
RESİMLERİYLE BİRLİKTE ANLATTIRMAYIN BANA!
Otel satışından alındığı iddia edilen paraları ben iddia etmedim ki… Aksakal eczanesinin sahibi Murat Karakoyun iddia etmedi mi? Ben bilmiyorum abi.. Ben etmedim. İkircikli işlere girmem. Ama nasıl anlaştıysalar bir bakıyorsunuz gene beraber oldular. Eğer ki bir kişiyle bir liralık ticari ilişkimi bulun bırakacağım bunu. Ama bizim sorduğumuz sorular var. Soracaklarımız da var bundan sonra. Benim için onu yaptı bunu yaptı şöyle oldu böyle oldu diyen kimse yok. Ama Akçapınar için de, 1000 dönüm Doğanpınar tarlası için de söylenenler benim için söylenmiyor, senin için söyleniyor. Kimin kiminle nasıl ortaklık kurduklarını resimleri ile beraber anlattırmayın bana! Onlar kendilerini kendileri anlatsınlar. Velhasıl bunların hepsi doğru. Velhasıl benim yapacaklarımın da hepsi doğru.
ÜÇ KURUŞ PARA İÇİN YALAN HABERLE, İFTİRAYLA GAZETECİLİK OLMAZ.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK!
Haramzade meselesine gelince; o yazıyı yazan Velhasıl gazetesi yazarı burada mı? Yok. Hem duyduğun şeyi yazıyorsun, hem benim söylediklerimi duymak için buraya gelmiyorsun. Biraz abesti iştigal olmuş sevgili kardeşim.
Bunun neden yazıldığını, yazdırıldığını, kimin tarafından yaptırıldığını da biliyoruz. Seçim sathı mahallinde bazı şeylerin ifade edileceğini de biliyoruz. Bana ihbar olarak gelenleri de biliyoruz. Yalan haberle şunla bunla, iftirayla böyle gazetecilik de olmaz, böyle adaylık da olmaz, böyle insanlık da olmaz, böyle eşbaşkanlık da olmaz, böyle yanbaşkanlık da olmaz, yapacaksanız bunu adam gibi yapın.
Böyle bir konuya Türkiye çapında müdahil olduğum için, açıklama yapmak zorunda kaldığım için ben kendimden utanıyorum yahu! Üç kuruş para için yalan haberle, iftirayla gazetecilik olmaz. Suç duyurusunda bulunduk.
Bunlar için bir adamın şerefiyle onuruyla oynamayın, insanları birbirine düşman etmeyin. İnsanlara birbirine sevgiyi aşılayın, saygıyı aşılayın, hürmeti aşılayın.