Tayyip Erdoğan Alerjisi
Güneş Batum
Gazze’de acı dinmemiş
katliamlar devam ederken
iki hafta bile olmadı
barbar İsrail’in komşu ülke
İran’a saldırması.
Sayılara sıkıştı insanlık
İran’da ve İsrail’de ölü sayılarını
basit birer rakam gibi
okurken bizler haberlerde.
Neymiş efendim İran’da rejim değişmeliymiş.
Neden?
Üstelik yıllardır ambargoya maruz bıraktıkları yetmemiş,
şimdi de bombalarla saldırmışlardı.
Bundan yıllar önce,
tam da Avrupa’nın ortasında
Bosna katliamı yaşanmamış mıydı?
Bir arada yaşayan Sırp, Hırvat ve Boşnakları birbirine düşman ederek
Yugoslavya’yı üçe bölmüş
Boşnakları katletmemişler miydi?
Sırf Müslüman diye.
Siyonizme göre kendileri dışında herkes ölebilir, katledilebilirdi.
Hele de Müslüman ise.
İran füzeleri İsrail’e düşmeseydi
ateşkes ilan edilir miydi bilinmez
ama şimdilik bir ateşkes ilan edildi de,
bir umut nefes alacak dünya.
Ne kadar sürer bu ateşkes bilinmez ama
yaptığı katliamlarla yok ederek yol alan siyonizm durmayacak.
Bugüne kadar durmadığı gibi.
SİNSİDİR EMPERYALİZMHal böyleyken
komşumuz İran bir belayla uğraşırken
kapıdaki düşman
ülkemizin de başına belalar sarmayı düşünürken
peki biz ne haldeyiz?
Neden halen göremiyoruz esas tehlikeyi?
Ana muhalefet lideri medet umuyor batıdan.
Bir şarkıcı tekme atıyor sahnede
bu devri yıkacağız diye.
Anlı şanlı bir gazeteci
açıyor ağzını yumuyor gözünü.
Üstelik tarihi bir bilgiyi de yalan yanlış anlatıp
bu fedakar millete hiç de hak etmediği bir yaftayı yapıştırarak.
Belki de bilmeden.
İyi ama neden bir özür dilemez
bir düzelti yapmaz ki insan?
Milyonlara seslenirken kurduğu kanalından,
bayrağı temsil eden birisini değersizleştirerek mi
muhalif olmuş oluyor?
Yoksa yine bilmeden mi hizmet ediyor emperyalizme?
Bir gazeteci ile sohbet ediyorduk telefonda.
Dinledikçe inanamıyordum duyduklarıma.
Siyonizmi, dünya siyasetini belki de bir çok insandan daha iyi bildiği halde
konu geldi mi Tayyip Erdoğan’a
bir tuhaf öfke ve nefret.
Üstelik yaptığı iyi şeyler az değil derken.
Emperyalizm böyle bir belaydı işte.
Önce kültürel olarak esir alıyordu göz diktiği yerleri.
Sonra zerk ediyordu nefreti ve öfkeyi zihinlere.
Kimi kez birilerini parlatıp meşhur ediyordu
zamanı geldiğinde konuşsun diye.
Kimi kez de yayınlar, filmler ve müzikler eliyle
kolayca sızıyordu insanoğlunun görünmeyen dünyasına.
Şimdi bir de dijital medya vardı ki
en olmadık şeyleri olduran
en inanılmazı kolayca kabul ettiren.
ŞEYTANLAŞTIRMAKim işlerine gelmiyorsa basıyorlar düğmeye.
“Demonization” diyorlar adına.
Yani şeytanlaştırma.
Çoktandır batılı istihbarat birimlerinin en önemsedikleri
belki de en özel bölümlerinden birisi bu.
Psikiyatristler, sosyologlar, mimarlar, din ve siyaset bilimciler
her meslekten yetkin insan ve uzmanlarla
ülke ülke,
bölge bölge ayırmışlar.
Emperyalizme karşı gelen lider mi var?
Ya da onlarla işbirliğinde gibi göründü ama sonra
kendi ülkesinin menfaatlerini onların menfaatlerinin
üstünde mi tuttu?
Hemen başlar her türlü şeytanlaştırma.
Tıpkı Kaddafi’de olduğu gibi
Tıpkı Saddam’da olduğu gibi.
Tıpkı Putin’de olduğu gibi.
Rus kedisini bile yasaklamadılar mı?
Alelacele ülkeden sınır dışı etmediler mi Rus müzisyenleri?
Edebiyat bölümlerinde
Rus klasikleri yasaklanmamış mıydı?
Bu ruh hastası emperyalizm baronları
şimdi de İran’daki liderleri almış hedef.
Çoktandır bir hedefleri de Tayyip Erdoğan.
O halde uyanmak için neyi bekliyoruz?
İş işten geçmeden önce.
Elbette iktidarı eleştirip
yanlışları söyleyeceğiz
ama bunu yaparken
emperyalizmin şeytanlaştırma faaliyetlerine
içimizdeki maskelilere
yenik düşmeden.
Dünya hepimize yetiyor ama
eğer yoksa bir vatanın
yetse ne olur bu fani dünya
yoktur hükmün bir Rus kedisi misali.