Terörsüz Türkiye..!
‘Terör’ ve ‘Terörsüz Türkiye’ başlıklarında ifadesini bulan her iki konu ülkenin aylar ve günlerdir siyasal, ekonomik ve askeri gündemini belirleyen konu başlıkları oldu. Bu noktada siyasal gündemi belirleme açısından Cumhur İttifakı ile bileşenleri AK Parti-MHP’yi kutlamak gerekiyor, AMMA…!Kuşkusuz, ‘Terörsüz Türkiye’ bir devlet projesi olarak gündeme geldi ve ‘Cumhur İttifakı’ bileşenleri AK Parti ile MHP projeyi siyasi iktidar olarak gündeme koydu, sahiplendi ve proje, CHP dahil tüm muhalefet partileri tarafından kaçınılmaz olarak destek gördü, kamuoyu tarafından sahiplenildi.
Bu konunun AMMA’sı çok, eksik ile yanlışlıkları da var ve üzerine çok ama çok kafa yormak gerekiyor.
Çocukluk yıllarımı anımsıyorum. 10 yaşlarında bir çocuktum ve yılbaşını komşu gezisiyle geçirmiştik. Ev sahibi Bandırma Emniyetinde polis memuru olarak görevli Ethem Amca’ydı ve 1 Mayıs arifesindeydik. Akşamın ilk saatlerinde görev için hazırlandı. ‘Nereye’ diye kendisine yönelen sorulara,” 1 Mayıs geliyor. Bandırma Mezarlığında komünistler olacakmış. Oraya, önlem almaya gidiyorum” sözlerini bugün de anımsıyorum.
Bu sözlerin üzerinden yıllar yıllar geçti. Çocuktuk, genç olduk, büyüdük ve öğrendik. 1 Mayıs’ta komünistlerin mezarlıkta ne işi olurdu?
Türkiye’de 80’lı yıllardan beri PKK ve uzantılarıyla mücadele ediliyor. Bu tehdit karşısında hayli önemli gelişmeler de yaşandı ve 2025 yılının Türkiye’sinde şimdilerde ‘Terörsüz Türkiye’ konuşuluyor. Şaka falan değil. Türkiye ve Türk insanının her ferdi ‘ teröre’ ve ‘Terör’ olaylarına yabancı değil.
90’lı yılların başında bir İstanbul ziyaretimde duvarlarda anarşistlere ait afişleri gördüğümde içten içe sevinmiş ve ince ince düşünmüştüm. Siyasal açıdan ot ile samanın karıştığı ya da karıştırıldığı ülkemizde anarşistlerin kendi kimlikleri ile ortaya çıkmış olmaları sol ve bilimsel sosyalizm, komünizm kimlik veya yaftalarıyla ortaya çıkmış olanlarla arasına kalın bir set çekmelerinin tarihsel ve güncel önemini en iyi bilen insanlardan biriydim. Hiç unutmuyorum.12 Eylül döneminde Yunanlı bir Türk sosyalisti ile uzun uzadıya sohbet olanağı bulmuş, Yunanistan’da orman yangınlarını sola ve komünistlerin üzerine yıkmak isteyen Cunta yönetiminin tüm provokasyonlarına ve saldırılarına karşılık, Yunan halkı bunu inandırılamamıştı. Neden? Çünkü, sosyalistler ve komünistler orman yakmazdı! Ülkemizde ise sol cenahta öylesine savrulmalar, CIA ve benzeri istihbarat örgütlerinin, gladyonun öylesine kapsamlı operasyonları olmuştu ki, ne yanlış ne doğru her şey bilinçli-bilinçsiz birbirine karıştırılmıştı. On yıllarca bunun sıkıntıları yaşandı, bedeller ödendi.
Bilimsel sosyalistlerin ve komünistlerin terör ile terörist faaliyetlerle hiçbir işi olmaz. Anarşistler, bilimsel sosyalistler veya komünistler değildir, hatta birbirinin düşmanı, hasmıdırlar. Bu yazdıklarımı abartılı veya yanlış bulanlar, kaynaklar ortada, açıp okumalılar. Uzağa gitmeye de gerek yok. Başta PKK olmak üzere bir yığın illegal örgüt ve uzantıları, isimlerinde ya da tanıtımlarında, yazılı veya sözlü sol, sosyalist ve komünist jargonları kullansalar da bu örgütlerin bilimsel sosyalizm veya komünistlikle uzaktan yakından hiçbir ilişkisi yoktu. Tam tersi, ülkemizde 100 yılı aşkın bir siyasal tarihe ve geçmişe sahip sosyalist ve komünistlerin, bu zaman içinde, farklı amaç ve çıkarlar için, tepe tepe kullanıldığını ve halen farklı çevreler tarafından kullanıldığını söylemek mümkün.
Bunu vurgulamak ve özellikle belirtmek, neden ve niçin önemli?
Birincisi, ortada ciddi bir bilgi eksikliği, manipülasyon ve dezenformasyon, algı operasyonu var. ’Yolumuz işçi sınıfının yoludur’ diyerek işçi sınıfı ile tarihsel ve toplumsal yürüyüşünü ideolojik ve örgütsel olarak örtüştürmüş bir hareketin, terör ve terörist faaliyetlerle ilişkilendirilmesi mümkün değildir. Bu noktada, ülkenin Osmanlı’dan günümüze siyasal ve sosyal mücadele tarihinin iyi irdelenmesi, bilinmesi gerekiyor. Her sınıf, siyasal, sosyal ve psikolojik açıdan her olaydan farklı etkilenir ve tepki verir. Bu noktada, özellikle radikal devrimci demokrasinin varlığı ve etkisi, sınıfsal özellikleri başlı başına inceleme ve değerlendirme konusudur. Konu, Jön Türkler’e, İttihat Terakki Partisi’nin varlığı ve faaliyetlerine kadar uzanır ve bu günlere taşınır.
‘Terörsüz Türkiye’ bir belgi olmaktan öte ülkenin bugünleri ve geleceğine dönük bir umuttur. Bu belginin, günümüzde devlet ile Cumhur İttifakı arasında sıkışıp kalmasına aldırılmamalı, kanılmamalı ama önemsenmeli. Çünkü, ülkenin ve toplumun terör ile iç içe yaşadığı yılları, günleri hepimiz yaşadık, biliyoruz. Ne can güvenliğimiz ne de mal güvenliğimiz vardı. Kaygı ve korku içerisinde yaşıyorduk. Toplum ya da bireyler olarak bir bomba veya silahın nerede ve nasıl patlatılacağını, kimin hedef olacağını bilmiyorduk. Terör saldırılarında on binlerce kadın-erkek, genç-yaşlı ve hatta çocuk insanımızı yitirdik. Kimimiz vahşice öldürüldü kimimiz parçalandı, uzuvlarını yitirdi. Terörün diyetini toplum olarak sağ ve soluyla yıllarca acı biçimde ödedik.
‘Terörsüz Türkiye’nin karşıtı bir duruş ve itiraz mümkün değildir. Hepimizin şu gerçeği iyi görmesi gerekiyor: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devlet kurumları ve toplumu ile dünün eski Türkiyesi olmaktan çoktan çıktı. Ve ülke ve toplum olarak şunu çok iyi biliyoruz ve yürekten istiyoruz: Terörsüz Türkiye! Silah ve bombaların patlamadığı bir ülke ve toplum!
Cumhuriyet öncesinden başlayarak Cumhuriyet yıllarını da içine alan bu kirli ve kanlı oyunu, bu ülkeye ve insanlarına reva görenler emperyalizmin işbirlikçisi, gladyo, faşistler ve demokrasi-özgürlük düşmanları idi. Emperyalizmle ADAM gibi hesaplaşmadan, gerçekten tam bağımsız ve egemen bir ülkeyi kurmayı başarmadan bu kirli ve kanlı oyun bozulamaz.
Esen Kalın….