Trump ve Avrupa’nın milliyetçi partileri

ALİ MERCAN

“Önce Amerika” ile içe dönme politikası izleyen Trump’ın Avrupa’daki milliyetçi partilerle ilişkileri dikkat çekiyor. Trump’ın ikinci dönemiyle birlikte Transatlantik ilişkilerinde kırılma yaşandı. Bu süreçte Trump Avrupa milliyetçi partileriyle ilişkiler kurdu. Avrupa milliyetçi partileri Atlantik hegemonyasına karşı bağımsız devletler çizgisini savunuyor. Bunun yanında Trump yönetimi altında ABD ile bazı noktalarda ortaklıklar oluştu. Trump, Avrupa Parlamentosu’ndaki “Vatanseverler Grubu” ile ilişki sürdürüyor. Diğer yandansa Avrupa’daki mevcut iktidar partileri Joe Biden’in Atlantikçi politikalarında ısrar ediyor.

Trump yönetiminin Avrupa milliyetçilerini desteklemekten beklentisi nedir? Avrupa’da etkili olarak ABD’deki konumunu güçlendirmek mi? Trump’ın Atlantikçi politikalarla buluşmaları da dikkat çekicidir.

Trump’ın “Make America Great Again” (MAGA) planı, içe dönme ve yayılmaktan geri durma anlamında idi. Hızla gerilemekte olan ABD’nin tekrar büyük ve güçlü olması gerçekçi görünmüyor. Ancak Trump bu alanda Doğu Akdeniz’e yoğunlaşmak yanında Avrupa Birliği (AB) milliyetçi partileriyle ilişkililerini geliştirme ve onları destekleme çizgisi izliyor.

“Yeniden Büyük Amerika” iddiasıyla başkan seçilen Trump’ın Atlantikçi çizgilerle kesiştiği alanların artması ABD’nin gerileme hızını artırmaktadır. Öncelikle Doğu Akdeniz’de Avrasya cephesine karşı konumlanma ve Türkiye’yi kuşatma çizgisi, İsrail Siyonizminin yayılmacı, soykırımcı politikalarıyla ortaklık ve AB’yi Çin’e karşı sistem rakibi noktasına çekmek girişimleri “Önce Amerika” ile çelişmektedir. Özellikle Almanya’da ağır sanayici ve işadamları Çin’le yakın ilişkilerde ısrar ederken birinci Parti konumuna ilerleyen milliyetçi partiler de Çin ile iyi ilişkilerden yanadırlar. Bu durumda Trump’ın Avrupa Milliyetçiliğine dayanarak güçlenmesi ne kadar gerçekçidir.

 

Bu gelişmeleri izlerken Avrupa’da milliyetçilik akımının nereye gittiğini tespit etmek zor değildir. Atlantikçi partilerin küresel Avrupa gibi iddialı hedeflerle silahlanma girişimlerine karşı milliyetçilik yükselmeye devam etmektedir. Bu gelişme Avrasya’nın batı ayağı olarak AB’de halkçı devrimlerin haberini vermektedir.

YÖNLENDİRİCİ BASININ MİLLİYETÇİ GELİŞME TESPİTLERİ

Avrupa’da Milliyetçiler güçlerini birleştiriyorlar. ABD merkezli düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu'ndan Daniel Hegedus, DW'ye özetle şunları söylüyor: “Avrupa'da ulusötesi politik etkilenme artık Doğu'dan Batı'ya doğru gerçekleşiyor ki bu oldukça sıra dışı bir durumdur.

“Bunda sadece Orban ve CPAC (ABD Muhafazakar-milliyetçilerinin Yıllık Siyasi Konferansı)’nın değil, aynı zamanda hükümet tarafından finanse edilen ve yönetilen lobi ağları ile bölge ve ötesine yayılan tabandaki siyasi ve dinî örgütlerin de büyük katkısı oldu.

“Bunlar sağcı popülist güçleri (milliyetçiler) bir araya getirerek ağ oluşturmalarına ve mesajlarını daha geniş bir kitleye yaymalarına yardımcı oluyor.”(1)

The Guardian da 4 Nisan’da “Avrupa’da milliyetçiler durdurulamaz gibi görünüyor” başlıklı analiziyle gelişmenin yönünü ifade ediyor.

Diğer yandan Trump birçok alanda Atlantikçilikten kalan uygulamalardan kopamıyor ve küreselcilerle buluşuyor. Amerikan derin devleti ve yayılmacılıkla var olabilen kuvvetler Trump’ı zorlamaktadır veya Trump bu yoldan ilerlemeye çalışmaktadır.

Trump sonrası küresel siyasette en önemli seçimlerden biri, 23 Şubat’ta Almanya’da yapıldı. Elon Musk’ın açıkça destek verdiği ve kampanyasına katıldığı Almanya için Alternatif (AfD) partisi, oy oranını ikiye katladı, ikinci parti ve güçlü muhalefet konumuna yükseldi. Seçimden birinci çıkan merkez sağ CDU/CSU, Friedrich Merz liderliğinde göç politikalarında daha sert bir tutum benimseyerek oylarını artırabildi.

AfD’nin oy oranlarını ciddi ölçüde artırması Almanya’da dengelerin değişeceğini gösteriyor. Ayrıca, CDU/CSU’nun mülteci yasasında değişiklik yapmayı vaat etmesi ve bu süreçte AfD’nin desteğini alma beklentisi, yalnızca milliyetçiliğin güçlenmesiyle değil, merkez sağın da bu yükselişten etkilenerek radikalleşmesiyle sonuçlanabilir.

ABD’NİN YENİ AB BÜYÜKELÇİSİ’NİN MİLLİYETÇİ PARTİLERE İLGİSİ

AB’nin yeni ABD Büyükelçisi Andrew Puzder, Avrupa'daki milliyetçi partilerle yakın işbirliği olan Washington Heritage Foundation (HF)'nın bir çalışanıdır. AB'yi ulusal devletlerin Avrupa'sına dönüştürmek için çalışmaktadır. HF, Aralık 2021'den beri Trump çizgisindedir. Dernek, Proje 2025 ile Trump yönetimi için bir plan hazırladı ve plandan birçok unsur ABD hükümet politikalarına dahil edildi. “HF, Viktor Orbán ve Macaristan ile işbirliği yapıyor. Bunun yanı sıra, çeşitli milliyetçi partilerden oluşan Avrupa Vatanseverleri (PfE) ile de işbirliği içinde. Bu arada, AB’yi, popüler olan ulusların Avrupa'sı modeline göre, gevşek bir eyaletler birliği haline dönüştürmeye yönelik bir vizyon geliştiriyor.”(2)

TRUMP İLE AVRUPA MİLLİYETÇİLERİ İLİŞKİSİ SON SEÇİMLERDEN ÖNCE BAŞLADI

ABD'de hükûmete yakın çevreler, Avrupa'daki milliyetçi partilere, özellikle AfD'ye, desteklerini artırıyorlar. Viktor Orbán'ın Fides'i, Marine Le Pen'in Rassemblement National (RN) veya Avusturya'nın potansiyel şansölyesi Herbert Kickl'in FPÖ'sü gibi partilerin yer aldığı PfE genel kurulunda ileri gelenler, Trump yönetimi için bir program geliştiren HF başkanı Puzder ile bir araya geldiler (Project 2025). Mayıs sonunda tekrar CPAC, Macaristan’da gerçekleştirilecektir; bu, ABD'ye ait bir etkinliğin Avrupa versiyonu olup, ABD Cumhuriyetçileri için bir tür toplu festival olarak kabul edilmektedir. 2022 yılından beri CPAC Macaristan'da ABD'li ve Avrupalı milliyetçiler bir araya gelmektedir. Bu, AfD'nin de işine yaramaktadır.

BRÜKSEL’DE DE ÖNCE AMERİKA’YI KÜRESEL DÜZEYE TAŞIMAK

HF, Puzder’in AB’ye ABD Büyükelçisi olarak atanmasını övgüyle karşıladı. Bu atama ‘Önce Amerika’yı küresel düzeye taşımak için önemli bir adım’ olarak belirtildi. HF, 1973 yılında kurulan Cumhuriyetçilere yakın bir organizasyondur. Kevin Roberts’ın Aralık 2021’de başkanlığa gelmesiyle birlikte Trump’ın siyasi çizgisine kaymıştır. Project 2025 ile hazırlanan strateji belgesi, Trump’ın başkanlığı için önceden bir taslak olarak hazırlanmış ve şimdi Trump yönetimi tarafından önemli kısımlarda uygulanmaktadır. Washington AB ve ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin lehine gelişmesi öngörülüyor. Aynı zamanda transatlantik işbirliğini güçlendirmek ve "Avrupa'yı Çin'e olan bağımlılığından kurtarmak" gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca, Londra'nın "AB'nin yörüngesine geri kaymasını önlemek" için Birleşik Krallık ile ticaretin artırılması gerektiği de vurgulanıyor. Bunun yanı sıra, "AB içinde yeni müttefikler" öngörülüyor.

HF, başkanı Roberts'ın göreve başlamasından kısa bir süre sonra, Avrupa Birliği'nde Başbakan Viktor Orban ile yakın işbirliğine yönelmeye başladı. Roberts, Kasım 2022'de Washington'da Orban ile bir görüşme gerçekleştirdi ve ardından Orban'ın yönetimindeki Macaristan'ın gelişimini en yüksek sesle övdü. Ertesi yıl, HF ile 2013 yılında kurulan, Orban'a yakın düşünce kuruluşu Budapeşte Danube Enstitüsü arasında bir anlaşma imzalandı. Ayrıca, ABD organizasyonu artık Avrupa PfE ittifakıyla işbirliğine başlamıştır; burada, Orbán'ın Fidesz partisi, Fransız Rassemblement National (RN), FPÖ, Belçikalı Vlaams Belang, İtalyan Lega, İspanyol Vox ve Portekizli Chega gibi bir dizi aşırı sağ parti Avrupa Birliği üyesi ülkelerden işbirliği yapmaktadır. Trump'ın yemin töreni sırasında Washington'da bulunan bir PfE heyeti, burada HF tarafından da karşılanmıştır. 7 Mart'ta Heritage Başkanı Roberts, Madrid'deki bir PfE genel kurul toplantısının kenarında PfE partilerinin önde gelen temsilcileriyle bir araya gelmiştir. HF'da daha sonra, "Avrupa milliyetçileri Trump kasırgasından ders alıyor" diye yorumlanmıştır.(3)

AVRUPA’NIN UFKUNDA DA DEVRİMLER GÖRÜNÜYOR

HF'ın AB'deki faaliyetleriyle izlediği siyasi yönelim, 11 Mart'ta organizasyonun temsilcilerinin AB temsilcileriyle tartıştığı bir strateji belgesinde örnekle gösterilebilir. Bu iki birlik, bir yandan Macaristan'dan Orban'a yakın Mathias Corvinus Collegium (MCC) ve diğer yandan, Kaczyński partisi Hukuk ve Adalet (PiS) ile yakın ilişkisi olan Polonya'dan Ordo Iuris Hukuk Kültürü Enstitüsü'dür. Belge, AB'nin kapsamlı bir yeniden yapılandırmasını öngörüyor. “Bu süreçte ulus-devletlerin yetkileri güçlendirilecek, Brüksel aparatlarının yetkileri ise azaltılacaktır.”(4)

Ağırlıklı olarak çalışan kesimlere dayanan Avrupa milliyetçi partileri, Rusya ve Çin ile olumlu ilişkiler geliştirmek, Atlantikçilikten bütünüyle uzaklaşmak yönünde ilerlemektedirler. Önümüzdeki yılların Avrupa’sında milliyetçiler karar mevkilerinde olacaklardır. Trump’ın küreselcilerle buluşan adımları, yalpalamaları Avrupa’nın tekrar Transatlantik ilişkilerine yönelmelerini sağlayamaz. Bu devir kapanmıştır. Tekrar belirtelim: Derin kriz, toplumsal olarak çürümüş ve çöken Avrupa devrimlere gebedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile ve Türk Milleti ile bütünleşme sürecinin başarısı ile Batı Asya’daki öncü rolü daha da büyüyecek olan Türkiye’nin Avrupa’daki milliyetçi yükselişin başarısına önemli katkıları olacaktır.

DİPNOT:

1.Deutsche Welle (DW) 11.06.2025

2.German Foreign Policy, 13. 06. 2025

3. Mike Gonzalez: The European Right Is Learning From the Trump Tornado. heritage.org 18.02.2025.

4.Sam Bright: Heritage Foundation and Allies Discuss Dismantling the EU. desmog.com 14.03.2025.