Türkiye'yi yer altından saran NATO ağı

Türkiye'de bulunan NATO Boru Hattı Sistemi'nin inşası, NATO Altyapı Programı (ENF) kapsamında 1953 yılında başladı. Hat, NATO tarafından finanse edilerek 1959 yılında tamamlandı ve işletmeye açıldı. Başta mülkiyeti Millî Savunma Bakanlığına ait olan sistemin işletme, bakım ve muhafazası görevi Petrol Ofisi Genel Müdürlüğüne verilmişti. Bu maksatla Petrol Ofisi bünyesinde bir de “Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı” (ANT) kuruldu. Ancak Petrol Ofisi'nin 2000 yılında özelleştirilmesinden sonra ANT Başkanlığı, 13 Nisan 2001 tarih ve 4636 sayılı kanunla tekrar Millî Savunma Bakanlığına bağlandı. Bu tesisler bugün hala çalışır vaziyette...

 

 

YAKIT TÜPRAŞ'TAN ALINIYOR

ANT Başkanlığının internet sitesine girdiğinizde, “HİZMETLERİMİZ” bölümünde şu bilgiler yer alıyor:

“Türk Silahlı Kuvvetleri ve NATO’ya bağlı Dış Takviye Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kurulan, yaklaşık 3 bin 200 kilometre boru hattından ve yaklaşık 1 milyon metreküp depolama kapasitesi bulunan depolardan oluşan Türkiye sathına yayılmış NATO Akaryakıt Boru Hattı Sistemi işletilmektedir. Tüpraş rafinelerinden alınan yakıtlar gemi, vagon ve boru hattı ile Türkiye NATO Akaryakıt Boru Hattı Sistemi'ne alınmakta, depolara boru hatları ile nakledilmekte ve buradan askeri birliklere ulaştırılmaktadır.”

NERELERDEN GEÇİYOR

NATO Boru Hattı Sistemi, doğu ve batı olmak üzere birbirinden ayrı iki hattan oluşuyor. Ulaştırma Bakanlığında yer alan bilgilere göre, doğu hattı; Mersin deniz terminali girişinden başlamak üzere, Osmaniye üzerinden Malatya'ya uzanıyor. Malatya'da ikiye ayrılan hattın bir ucu Sivas (Akgedik), Erzincan, Erzurum ve Horasan'a, diğer ucu Elazığ'a ulaşıyor. Elazığ'da da ikiye ayrılan hattın bir ucu Bingöl'den Muş'a, diğer ucu Diyarbakır'dan Batman'a gidiyor. Batı hattı ise Antalya'dan başlayarak Eskişehir'e kadar uzanıyor. Eskişehir'de ikiye ayrılan hattın bir ucu Bursa üzerinden Balıkesir'e, diğer ucu İzmit’e ve İstanbul üzerinden Saroz Körfezi'ne ulaşıyor. Ayrıca Edincik'ten Bandırma ve Balıkesir hattına da bağlantı bulunuyor. İzmir Aliağa Rafinerisi ise boru hattı ile Çiğli Hava Meydanı'na bağlanmış durumda.

 

 

37 DEPODA FARKLI CİNS YAKITLAR

ANT Başkanlığı tarafından bu hat ile birlikte 37 tank çiftliği ve 59 pompa istasyonu işletiliyor. Bu 37 depoda kara ve hava vasıtalarında kullanılmak üzere F-34, F-44, F-54, F-65... gibi çeşitli cinste yakıtlar bulunuyor. Ancak deniz vasıtalarının kullandığı F-76 cinsi yakıt ANT depolarında yer almıyor. NATO gemileri tarafından bu yakıt talep edildiğinde, Deniz Kuvvetlerine bağlı Akaryakıt Depo Komutanlıkları tarafından ücrete mukabil temin ediliyor. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir uzman şöyle bir yorum getiriyor: “NATO üyesi herhangi bir ülke talepte bulunursa, vermek zorundasın!”

SİVİL ACENTELER DE SATIYOR

Doğu Akdeniz'e gönderilen ABD uçak gemisine refakat eden gemilerin de sık sık yakıt ihtiyacı olacağı aşikar. Güvenlik kaynaklarına; İsrail'e destek için Doğu Akdeniz'e gönderilen ABD Uçak Gemisi Taarruz Grubu'ndaki kruvazör ve destroyerlerin özellikle 7 Ekim'den sonra Türkiye'den yakıt tedariki yönünde bir taleplerinin olup olmadığını sordum; “Böyle bir talep olmadı.” dediler.

Taarruz Grubu'nda yer alan bazı gemilerin de Doğu Akdeniz'e gelirken Girit'te bulunan Suda Üssü'nden yakıt ikmali yaptığını öğrendim. Bir başka uzmana da bu gemilerin Doğu Akdeniz'de yeniden ihtiyacı olduğunda nasıl yakıt temin edebileceğini sordum.

Yanıtı şöyle oldu: “Bu gemiler Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İtalya'dan yakıt ikmali yapabilirler. Bu konuda Türkiye'ye de talepte bulunabilirler. Dahası, NATO Destek Ajansı (NSPA) kapsamında bu işi yapan sivil acenteler var. Yani 'ship shandler' ile de yakıt ikmali yapabilirler.” Türkiye'de var mı böyle firmalar dedim: “Tabi ki” yanıtını aldım. Yani birileri NATO'dan güzel paralar kazanıyor.

 

 

NATO'DAN ÇIKALIM

İşte size İncirlik ve Kürecik'le birlikte el konulacak bir NATO kabiliyeti daha... Türkiye, Ortadoğu'da operasyonlar yürüten, katliamlar yapan ABD jetlerine, zırhlılarına, gemilerine yakıt veren ülke olmamalıdır. Özellikle ABD tarafından İsrail katliamlarına tam destek verildiği böyle bir dönemde, hiçbir ABD gemisinin Türk limanlarına yanaşmasına, ikmal yapmasına izin verilmemelidir. Doğu Akdeniz'e gönderilen uçak gemileri ile kesinlikle PASSEX ve PHOTOEX gibi “fırsat eğitimleri” yapılmamalı, bu gemilerle hiçbir ortak kareye girilmemelidir. NATO ile tüm bağları kesmek, Filistin'e en büyük destektir.