ZAM KAPIDAN BAKTIRIR,. FİLE POŞET ATTIRIR

ZAM KAPIDAN BAKTIRIR,. FİLE POŞET ATTIRIR

 

31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece saatler 00:00’ı gösterirken, yeni yıla girmenin sevinciyle hoplayıp zıplarken, bas bas bağırıp mutlu yıllar dilerken, kapıdan, bacadan Noel Baba’yı beklerken, ya da gökyüzünden Ren geyikli arabasıyla Noel Baba gelecek mi derken, bir de baktık ki kapıyı çalan Zam Baba oldu…

Herkese Noel Baba gelir, bize gele gele Zam Baba geldi.

Ama biraz erken geldi.; tarih henüz 31 Aralık’tı..

Yeni yılın ilk hediyesini gecikmeden getirdi; Akaryakıta zam…

Mutlu zamlaaar saana… Mutlu zamlaaar sana.

“Yeni yıla nasıl girersen, yıl boyunca öyle devam edersin…” büyükler böyle derdi... neyse işte..  

Ardı arkası kesilmeyen sağanak yağmur gibi göklerden zam yağdı, yağdı, yağdı… Barajlar doldu taştı zam yağmurlarıyla ya, zam sıkıntısı çekmeyiz artık. Zamla kana kana sulandı çatlayan topraklar.

Çiftçi, “mübarek rahmet yağsın da ekinler boy versin” diye hiç tereddüt etmesin, kara kara düşünmesin gayrı… Gök gürültüsüyle yağıyor Zam yağmurları.

Mart geldi de Yaz mı geldi sandın..?

Zam geldi zam!

Mart değil, Zam kapıdan baktırır

File Poşet attırır.

Cebimde bir 10 liram var. Alın, onu da alın.

Saat ya Zam’a 5 var, ya Zam’ı 5 geçiyor.

Bundan böyle Mart’ın adı Zam olsun.

Ocak, Şubat, Mart, Nisan…derken Mayıs, bitmek bilmeyen, durmadan yağan Zamları da beraberinde getirdi.  Herkes “sandıktan nasıl çıkarım?” ın hesabını yaparken Mayıs’ta kısa bir mola veren Zam, seçimden sonra sabırsızca Çaykur’dan başlayarak, Akaryakıtla devam ederek, tekrar ve ardı arkası kesilmeyen yeni zamlarla market poşetlerine, ekmek poşetlerine, arabaların depolarına, su faturalarına, elektrik faturalarına hücum etmekte gecikmedi. Defalarca akaryakıt zammı… bir değil, iki değil, üç değil,…

Yetmedi, ticari araç, kamyon, binek araç, araba, taksi, otomobil… adına ne diyorsanız deyin, verginizi ödeyin de,,, çok paranız var ya bir de ek vergi ödeyin… 

Vatandaş arabasını kapının önüne çekti, üzerine de örtü örttü. 

Vatandaş Yakıt alamıyor artık. Depolar boş. Babalar evine boş market poşetleriyle dönüyor. Raflardan küçük bir çikolata, bisküvi, gofret, şeker, çiklet istemesin, özenmesin  diye çocuklar alışveriş yerlerinden uzak tutuluyor artık. Nasıl bir genç kuşak olmasını bekliyorsunuz yoklukla, sefaletle ödüllendirilen bu çocuklardan.

Beslenme çantasına ne koyabilir anneler Zam’dan başka? Kuru ekmek mi? 7,5 liraya ekmek? 5 kişi, 7 kişi, hatta 10 kişilik aileler var. 5 kişilik bir ailenin kişi başına bir ekmek’ten (o da içi boş ve gramajı çok az) 30 günlük sadece ekmek parası 1125 Türk lirası. Sadece kuru ekmek parası bu..! gerisini düşünün

Türkiye buğday cenneti, tarım cenneti..Ancak aması var: ihracaaaat.. fazlasıyla ihracaaat.. Avrupa’ya ve diğer ülkelere ihraç etmekten, bu vatanın evlatları yoklukla mücadele eder oldu.

Çok para kazanmak var ya.. gelsin dövizler…

Bu vatan bu millet yemese de olur. Zamlı zamlı alır nasıl olsa. Bizim millet dayanır nasıl olsa. Katlanır.

Bu topraklar verimli topraklar, ve dünyayı doyuran topraklar, ve  ne yazık ki sevinemiyorum dünyayı doyurduğu için..

Çilesini biz çekiyoruz, kaymağını Avrupa ve diğer ülkeler yiyor bu toprağın.

Tarımda Milli politika...

Önce VATAN!   Nokta.

Vur abalıya.. olmaz!

İnsanlar kafalarını evin kapısından dışarıya çıkarmaya korkar hale geldi. Kapıdan dışarı baktığın ve adım attığın an yandın demek. At poşeti gitsin. At fileyi gitsin. Zaten eve poşetin boş döneceksin.

Zam kapıdan baktırır, file poşet attırır.

 

Aynur Ç. Arıcan