Zor ama imkansız değil..!

Oldukça yoğun ve hareketli günler, an’lar yaşıyoruz. Konu, başlayan ve il olacak ilçeler arası yaşanan rekabet ve Bandırma’nın il olma talebi ile ilgili. Bu konuda Pazartesi günü Bandırma Ticaret Odası’nın öncülüğünde başarısız bir toplantı gerçekleştirildi.

Başarısız..!

  Çünkü, toplantının organizasyonu sıfırdı. Toplantıya yaklaşık 40-50 kişi bir anlamda ‘sidik zoru’ katılırken, yine de katılımcılar toplantıyı boşa düşürmemek için ellerinden geleni yaptı. Bilindiği gibi Kılkışlı’nın görevi bırakması ile HDP gibi uydurma bir ‘ eş başkanlık’ ile Adem Yılmaz, Bahadır Çemberci ile başkanlığı paylaşmıştı. Kim/ kimler başkanlık konusunda bu karmaşık hesabı ortaya koydu ise bu hesabın Bandırma’da hiçbir karşılığının olmadığı ve bulunmadığı bir gerçek. Bir anlamda siyaseten yine birileri kongre ve başkanlık seçimini ellerine yüzlerine bulaştırmış durumda. Ben, Bahadır Çolak’a  bu ‘büyük  hesaplar’ davasına büyük haksızlık ve yazık edildiğine  inananlardanım. Sonuç olarak, kafamı karıştıran bir durum söz konusu.

Bandırma için yaşamsal önemde bir toplantı gerçekleştiriliyor ve katılan insan sayısı 40-50.!Israrla yazmaktan bıktım, usandım ama yine yazacağım.  Bandırma Ticaret Odası, kent ve Oda için önemli böyle bir toplantı gerçekleştiriyor, davet edilen insanlar arasında eski Oda başkanı Osman Kocaman yok.! Bir anlamda gelmiyorsa da toplantıya polis celbi ile getirilmeli ve orada hazır bulunmalıydı. Neden? Çünkü, konuyu en iyi bilenlerden biri olmanın yanında muhteşem bir bilgi birikimi ve deneyimi var.

Bilgi, beladır ve anladığı kadarıyla Kocaman da bizler gibi sahip olduğu bilgi birikimi ve ataklığı, girişkenliği nedeniyle ‘sakıncalılar’ listesine eklenmiş. Kocaman’ın Oda başkanlığını kaybettiği kongre sürecini iyi anımsıyorum. Bandırma için açılmamış, sorgulanmaktan kaçınılan bir dosya daha. Oysa ki bu seçimlere FETÖ’nün ve FETÖ’cülerin gölgesi düşmüştü. Kocaman’ın ekibiyle seçimleri kaybetmesinde büyük rol oynamışlardı. Bu gerçeği de gazeteci/yazar olarak ilk kez dile getiriyorum. Süreci ve olayı bilenlerin yıllanmış suskunluğu kimsenin yanına kâr kalmaz, kalmamalı.! Yaşanan bir hesaplaşmaydı ve sonuçta kazanan Fetö’cüler olmuştu. Sevgili Kılkışlı ve ekibi alınmasın. Hiç birinin FETÖ ve Fetö’cülerle ilgisi yok ama  gerçek bu.!

Oda’nın düzenlediği toplantıda en dikkat çeken unsur, adeta tüm konuşmacıların yerel basına yaptığı göndermeler oldu. Oysa ki basınımıza yönelik bu göndermelerin hiçbir maddi-manevi karşılığı yoktu. Boşuna kimse dövünüp, sızlanmasın. Bandırma’da basınımızın, gazetelerin, gazetecilerin hali perişan ve yüksünmüyorum, kelimenin tam anlamıyla aç ve muhtaçlar. Bu tabloyu da yaratan bizleriz. Ben, ekonomik  sorun ve sıkıntılarının altında ezilmemiş bir gazeteci dahi bilmiyorum. Aramızda artistik patinaj yaparak imanla direnen bir Banses  ve Tufan Dalgıç kaldı. O da ne kadar direnir, Allah yardımcısı olsun. Yerel basınımızın yokluk ve yoksunluğu  özellikle İlkHaber’in  2009’da bir FETÖ operasyonu ile belinin kırılmasıyla başladı. Operasyon ile yaşananlar ibretlikdi. LEJYON kitabımda da yazdım. Yine yaşananlar koca kentte suskunlukla karşılandı. Poyrazın Çocukları sürüm sürüm süründürülürken yine FETÖ ve FETÖ’cüler kazandı. Susturulduk ve yine sustuk..

Şimdi ne de güzel söyleniyorlar: Gazeteler ve gazeteciler il davamıza sahip çıksın, yazsın..! Beyler ve beyzadeler için mısır patlatmak kolay. Önce sormak gerekiyor. Bir yerel gazeteye abone misin, bugüne kadar yerel basına kuruş katkın oldu mu, diye.. Yok..! Bunun yanında  artık ortada  abone olunup, sahiplenilecek ne bir Gerçek, Gürses, İlkHaber, Genç Bayrak. gazeteleri var. Hepsi kapılarına  bir bir kilit vurdu. Kentin  düşün yaşamında  söz sahibi olan kalemler bir bir yitip, gitti. Kentin belleğine hunharca tecavüz edildi. İnternet gazeteciliği ve haberciliği ise olayın bir başka boyutu..

Geçmiş yıllarda gerçekleşen il toplantılarını ve kapılara kadar taşan coşkulu, heyecan yüklü insan kitlesini anımsarım. Şimdi bunun esamesi yok. O günlere aşina olan insanlar suskun ve yaşananları izlemekle yetiniyorlar. Örneğin, en azından Esnaf Kefalet Başkanı Niyazi Güler’in konuşmasını beklerdim ama o da bir çok insan gibi suskun. Herkes şunun farkında; İl olayında bu son çıkış ve Bandırma için yaşanan son fırsat amma böyle olmaz ve ‘kuş’ hızla kente uzaklaşıyor.

Kent olarak üzerimize sinmiş  sinmişliği ve demoralizasyonu aşmak ve yıkmak zorundayız. Belediye Başkanı Tosun ve milletvekilimiz Ali Taylan Öztaylan, her ikisi de olayın farkında. Turhan Çömez’i  de yabana atmayın. Hepsi umutlu, heyecanlı ve istekliler. Ama en önemlisi hepsi akılcı ve rasyoneller. Bandırma’nın silkelenip, içine sürüklendiği miskinlikten sıyrıldığı zaman, neleri başarabileceğinin çok iyi farkındalar. Bandırma Partisi, sözcüğü bugün için tılsımlı bir sözcük olmanın ötesinde derin anlamlar taşıyor. Çalışmak, çok çalışmak ve taşın altına elimizi değil gerekiyorsa kent olarak kendimizi taşımamız gerekiyor. İçi boş tartışmalarla boğulmak  için zaman yok, iş yapmak zamanı. Bandırma’yı  Edremit saplantısından çıkarmak gerek.!

Edremit’te olup da  bizde olmayan ve bu yolda Edremit’i güçlü kılan, şansını arttıran ne var? Nüfusunun 3 veya 5 oranında artmasını sağlayan  emekli nüfusu mu? Güldürmeyin adamı? Bandırma, hemen her konuda güçlü bir kent. İnanırsak, başarabiliriz. Devlet Bahçeli, bir hesap adamı ve hesap ortada.

Şimdilik esen kalın..