Dijital yayıncılık ve telif krizi
Haber
15 Nisan 2022 - Cuma 19:21 Bu haber 3509 kez okundu
 
Dijital yayıncılık ve telif krizi
Dijital yayıncılık ve telif hakları konusunda yaşanan tüm gelişmeleri Avukat Doç. Dr. Cahit Suluk,değerlendirdi
Dünya Haberi
Dijital yayıncılık ve telif krizi

Avukat Doç. Dr. Cahit Suluk, arama motorları ve basın yayıncıları arasında tartışmalara sebep olan telif hakları konusunu kaleme aldı.

***

2019 yılında Avrupa Birliği (AB), haberleri telif kapsamına aldı. Bu gelişme telif hukuku tarihinde yeni bir çağın açılması anlamına geliyordu. Çünkü tarih boyuncu haber ve telifin yıldızı hiç barışmadı. Haberler hem ulusal kanunlarda hem de uluslararası anlaşmalarda hep telif dışında bırakıldı. Alman yayımcı Johann Carolus, 1605 yılında ilk gazeteyi Strazburg’da çıkardığında yatırımının korunması için haberlerinin kopyalanmasına karşı tekel hakkı talep etmişti. Almanya’nın gazetelere/basın yayıncılara 2013 yılında telif hakkı tanımasına kadar bu yöndeki talepler hep reddedildi. Almanya’nın (2013) ve İspanya’nın (2014) konuya ilişkin yasal düzenlemeleri ise başarısız oldu. Bunun üzerine AB harekete geçti ve haberleri telif kapsamına aldı.

Avrupalı içerik üreticilerini Amerikalı dijital platformlara karşı korumak isteyen AB, haberleri telif kapsamına aldı. Bu adım ezberleri bozdu zira geleneksel olarak haberler hep telif dışında tutuluyordu.

Dijitalleşmenin yol açtığı "gazete krizi"

Haberin dijitalleşmesinden önce basın yayıncıları, yatırımlarının karşılığını gazete ve dergi gibi basılı materyal satışı ve reklam gelirinden alıyordu. Ancak dijitalleşme bu geliri ortadan kaldırdı. Haberin dijitalleşmesine bağlı olarak basın yayıncıları, içerikler üzerinde hem kontrolü hem de dijitalden elde edilen gelirin önemli bir kısmını kaybettiler. AB'nin 2016 yılındaki bir araştırmasına göre[1] AB’de gazete okuyucusunun yüzde 57’si haberleri çevrim içi okumakta ve bunların yüzde 47’si Google News gibi platformlardan haber başlıklarını ve özetlerini okuyarak yetinmekte, yani haberin kaynağını ziyaret etmemektedir. En son ne zaman gazete satın aldığımızı unuttuğumuz bugünlerde bu oranların daha da arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Google ve Facebook gibi dijital platformlar haber ajansları, radyo-TV, gazete ve benzeri içerik üretenlerin içeriklerinden kısa kısa kırpıntı (snippet) yapmakta ve haberlere link vermektedir. Bekleneceği üzere bu platformlar basın yayıncılarının reklamlarına da link vermemektedir.

Basın yayıncıları ile dijital platformlar dikey olarak birbirine bağımlı olmakla birlikte yatayda birbirlerinin rakibidir. Üstelik bu rekabet dengeli de değildir. Çünkü dijital yayında basın yayıncıları, internetin kapı/eşik bekçisi durumundaki dijital platformlara tümüyle bağımlıdır. Bu durum, reklam gelirinin el değiştirmesine yol açmıştır. Basın yayıncılarının dijitale dönük iş modelleri pratikte sonuç vermeyince tiraj düşüşü, hatta bazı gazete ve dergilerin kapanması gibi sonuçlar doğmuştur. 

Yeni hakların hayata geçirilmesinde sancılı bir süreç yaşanıyor. Çünkü Google ve Facebook gibi dijital platformlar yeni haklara direniyor.

AB’nin yukarıda değinilen araştırmasına göre sekiz AB ülkesinde 2010-2014 dönemi arasında gazetelerin matbu baskı tirajları ortalama yüzde 17 düşmüştür. Gelirleri ise 13,45 milyar avrodan 3,98 milyar avroya gerileyerek 9,47 milyar avro net kayıp yaşamıştır. ABD ve Avustralya gibi farklı ülkelerdeki araştırma sonuçları bu dramatik düşüşü teyit eder niteliktedir.[2] Bu gelişmelerden nevri dönen medya imparatoru Rupert Murdoch, Google’ı “haber hırsızlığı” ile suçlamıştır.[3]

Dijital teknolojideki bu gelişmeler yayın ekonomisini derinden etkileyerek “gazete krizi”ne yol açmış ve dijital platformların, geleneksel gazetelerin işlerini elinden almak gibi yıkıcı bir etkisi olmuştur. Sonuçta dijital platformlar, gazeteleri ikame etme işlevi görmeye başlamıştır. Elbette bu işlevin içerik üretme kısmı eksiktir. Bu durum, demokratik toplumun düzgün işlemesi için elzem kabul edilen basına yapılan yatırım şevkini kırmakta, nitelikli içerik üretimine ket vurmakta, günün sonunda okuyucu ve toplum zarar görmektedir.

AB gazetelere telif hakkı tanıdı

Kendi içinde Dijital Tek Pazar kurmayı amaçlayan AB, bu hedefe ulaşmak için bir dizi düzenleme yaptı, yapıyor. Bu bağlamda AB, telif haklarıyla ilgili 2019/790 sayılı Dijital Tek Pazar (DSM) Yönergesini kabul ederek yürürlüğe koydu.[4] Yönergenin en tartışmalı hükümlerinden birisi; basın yayıncılarına tanınan bağlantılı haklar (m. 15). Düzenlemeye göre gazetelerin elde edeceği gelirden bir kısmı da “fikir işçisi” olan gazetecilere verilecektir.

Avrupalı içerik üreticilerini Amerikalı dijital platformlara karşı korumak isteyen AB, haberleri telif kapsamına aldı. AB’nin bu adımı ezberleri bozdu ve başta akademi olmak üzere ilgili çevrelerde kıyamet koptu. Çünkü tarihsel süreçte geleneksel olarak haberler hep telif dışında tutuluyordu.

Kültür ve sanata yapılan yatırımları korumak maksadıyla tarihsel süreçte eserlere yatırım yapan müzik ve film yapımcıları ile yayıncı (radyo-TV) gibi aktörlere “bağlantılı haklar” tanınmıştır. Bu haklara “yatırımcı hakları” da denebilir. Bu pencereden bakıldığında basın yayıncıları ve yayınevleri de aslında sözü edilen yatırımları yapmaktadır. Bu anlayıştan hareketle DSM Yönergesiyle basın yayıncılarına da bağlantılı haklar (çoğaltma ve yayma hakkı) tanındı. Dijital tehditten daha az etkilenen yayınevlerine bu haklar tanınmamakla birlikte, şahsi kullanım ve reprografi istisnasından elde edilecek gelirlerden eser sahipleriyle birlikte bunların da pay alacağı kararlaştırıldı (m. 16).

Dijital platformlar yeni haklara direniyor

Yaklaşık on yıllık itiş kakışın ardından kabul edilen yeni hakların hayata geçirilmesi için fevkalade sancılı bir süreç yaşanıyor. Çünkü Google ve Facebook gibi dijital platformlar yeni haklara direniyor.

AB’deki düzenlemenin etkilerini değerlendirmek için vakit erken. Uyumlaştırmayı yapanlardan Fransa, 24 Ekim 2019 tarihinde yeni hakları alelacele yürürlüğe koydu.[5] Fransız yasa koyucusu, bedelsiz lisans vermeyi yasaklamadığı gibi toplu hak takibini zorunlu kılan bir düzenlemeye de gitmedi. Bunun üzerine Google, bu ülkede telif bedeli ödememek için istisnadan yararlanarak sadece link vermekle yetindi; basın içeriklerinden kırpıntı yapmamaya başladı. Google, Almanya’da izlediği taktiği Fransa’da da uyguladı ve büyük gazetelerden bedelsiz kullanım izni aldı, kırpıntıları da bunlardan yapmaya başladı. Şikayet üzerine Fransız Rekabet Otoritesi, 2020’de Google’ın uygulamasını rekabet ihlali saydı ve Google’ı müzakere masasına oturmaya mecbur bıraktı. Oysa Alman Rekabet Otoritesi tam tersi yönde karar vermişti.

Bu süreçte Google, (Almanya ve İspanya düzenlemelerinin önüne geçebilmek için yaptığına benzer şekilde) Ekim 2020’de globalde basın yayıncılarını Google News Showcase üzerinden desteklemek amacıyla 1 milyar avro bütçe ayırdı. Avrupa Basın sektörü bu adımı olumlu bulmakla birlikte yeni/bağlantılı haklarından vazgeçmeyeceklerini bildirdi.

Rekabet otoritesinin kararı üzerine masaya gelen Google, 2021 başında 121 Fransız basın yayıncısına üç yıllığına 76 milyon Amerikan doları ödemeyi kabul etti. Daha sonra Google, Fransız Haber Ajansı Agence France-Presse (AFP) ile beş yıllık telif anlaşması imzaladı, ancak ödenecek rakam açıklanmadı.

AB’deki yeni hakların Türkiye’ye potansiyel etkileri

Henüz toplu hak takibi gibi temel telif problemlerini çözemeyen Türkiye'de ise konuya ilişkin ne bir mevzuat ne de uygulama var. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde faaliyet gösteren dijital platformlar ağırlıklı olarak ABD kökenliyken içerik üretenler yerlidir. Bu konuda izlenecek hukuk politikası belirlenirken Almanya ve İspanya gibi bireysel tecrübelerin yanında, DSM Yönergesini hayata geçiren Fransa ve hatta bölge dışındaki Avustralya gibi ülke tecrübeleri dikkate alınmalıdır. Özellikle İspanya’da basın yayıncılarına tanınan bağlantılı hakların vazgeçilemez ve devredilemez niteliği gözetilmelidir.

Kaynak: Editör:
Etiketler: Dijital, yayıncılık, ve, telif, krizi,
Yorumlar
Haber Yazılımı