‘Had’ ve Hadsizlik’.!
Haber
03 Mayıs 2022 - Salı 18:50 Bu haber 3719 kez okundu
 
‘Had’ ve Hadsizlik’.!
Gazeteci-Yazar Engin Arıcan, 'solculuk' adına abuk sabuk yorumlar yapan bir hadsizin çocuk-çocuğa sarkmasını değerlendirdi..
Manşet Haberi
‘Had’ ve Hadsizlik’.!

“1 Mayıs’ın tarihsel, sosyolojik ve politik geçmişini uzun uzun anlatacak değilim. Zira böyle bir şeye kalkışmak hadsizlik olur. O kadar bilgi birikimim olmadığını biliyorum. Ama kısa ve özet olarak bildiğim şey 1 Mayıs tüm dünyada emeğiyle geçinenlerin, daha iyi bir gelecek, daha fazla özgürlük,  daha adil bir paylaşım için uluslararası dayanışma ve mücadele günüdür.”

 

Bu satırları yazan zat-ı muhteremin ismi ve cismi ile bilmiyor, tanımıyoruz. Yazısında gerçek adını ve resmini bile kullanmaktan imtina eden bu zat-ı muhterem  ‘devekuşu’ misali kafayı kuma gömse de, ‘g.t’ dışarda, konu Bandırma ve 1 Mayıs kutlamalarına katılan ‘bir avuç’ insan olduğunda plakasının ortaya çıkması uzun sürmüyor.  1 Mayıs ile ilgili  ‘bilgi birikimi’ olmadığı için  ‘derine’ inemeyen’ bu zat-ı muhterem bir afiş ya da bir bildiriyi aşamayan  ‘bilgi’ dağarcığına ve  dünyasına Bandırma, sol-sosyalist hareket  ve 1 Mayıs ile ilgili   ‘Haddini’ aşan neler sığdırmış, neler..!?

 

‘Had’ ile ‘hadsizlik’ sözcüklerinin anlamını iyi bilmek ve anlamak gerekiyor.

 

TDK sözlüğüne göre , ’haddini bilmek’: kendi değer ve yeteneğinin farkında olmak;  konumuna, durumuna uygun davranmak anlamını taşıyor.

 

Kişinin haddini bilmemesi ise, yine TDK sözlüğüne göre, “Bilgi seviyesinin gerektirdiği şekilde davranmayan, küstah” anlamında kullanılan bir deyim.

 

‘Sol’ genel bir kavram ve geniş bir yelpazeyi içeriyor. Bu alabildiğince geniş kavramın ve tanımlamanın içerisine ideolojik, politik, felsefi açıdan en genel ifadesiyle memnuniyetsizler’ ve  ‘değişim’  taraftarları ile ‘yenilenme’ adına  ‘dönüşümcüler’ giriyor. Örneğin, sosyal mücadelede her muhalif ya da solcunun ideolojik-politik ve felsefi açıdan kendisini kişi olarak konumlandıracağı sol yelpazedeki alan, yer, mevzi farklıdır. Bizde ve bizim gibi bir çok ülkede genel olarak bilgi ve deneyim eksiklikleri nedeniyle  ‘sol’ denilince bir kavram karmaşası yaşanır. Genel olarak,  ‘solculuk’, sağ iktidarlar ve ya sağ ideolojinin etkisi altında bulunan kişi ve çevreler tarafından ‘komünist’ olmakla itham edilir ki bu tanımlamanın ya da benzer ithamların, yorumların ne komünizm ile ne de komünistlerle bilimsel hiçbir ilgisi yoktur. Bu tür yelteniş ve ithamlardan da en çok komünistler zarar görür. Bu ot ile samanın birbirine karıştırılması gibi bir şeydir.

 

Biz bi tür ‘sığ’ ve bilgisizlik ürünü cehalet kokan yakıştırma ve ithamları siyaset arenasının  tüm alanlarında görür ve yaşarız. Örneğin, kendisini Atatürkçü olarak tanımlayan kişi ‘Nutuk’un bir sayfasını bile açıp okumamıştır ya da kendisini muhafazakar ya da İslamcı olarak tanımlayan kişi, İslam’ın  ‘kutsal kitabı’ Kuran-ı Kerim’in Türkçesini zahmet edip, bir kez okumamış, dinler tarihinde bihaber kişidir. Kendisini ‘solcu’ olarak da tanımlayan kişinin ne Marks-Engels’ten Lenin ya da Mao’dan haberi vardır. Bir anlamda Kemalistliği de, İslamcılığı da, sosyal demokratlığı ve komünistliği de, demokratlığı da, devrimci demokratlığı da, liberal demokratlığı da, milliyetçiliği de ezbere dayalı, bilgisizlik ve cehalet yüklüdür. Kuşkusuz, sözümüz meclisten dışarı..

 

Biz, ’devekuşu’  misali ismini ve cismini saklayan ‘Cevdet Ayan’ın yazdığı ,’ BANDIRMA’DA 1 MAYIS REZALETİ’ başlıklı yazıya dönelim. Zat-ı muhterem, ’kısa’ ve ‘özet’ olarak 1 Mayıs’ın tarihini de ya eksik ya da hiç bilmiyor. Çünkü, yukarıda dikkat çektiğimiz, gibi, ‘sol’ adına hangi pencereden bakıyorsanız, 1 Mayıs’ alanında buluşanları, konuşanları, pankart açanları öyle değerlendirirsiniz. Bugüne kadar ‘1Mayıs’ın ne olup olmadığıyla ilgili, kutlama biçimi üzerine ‘sol’da çok konuşan ve yorum yapanlar oldu, olacaktır da bu doğal. Örneğin, 1 Mayıs’ı sınıfın bir mücadele ya da ‘savaş günü’ olarak görmek ve gördüğünüz ve anladığınız şekilde kutlamak sınıf gerçeğinden hareket eden ‘bilimsel sosyalistler’ ile ‘komünistler’ için farklıdır devrimci demokratlar, anarşistler ,’sol’ hatta sosyalist değerleri, söylemi  tepe tepe kullanan  etnik  ve lejyonist bölücüler için, liberaller, sosyal demokratlar için  farklıdır. Hani denir ya,’kargadan başka kuş tanımazlar’ diye.. Bilimsel sosyalistler ve komünistler  ‘sınıf’tan ve ‘sınıfın çıkarları’ndan başka ‘kuş’ tanımazlar.. Ki ortalık,  ne idüğü belirsiz ‘kuş’ hatta leşçi kuşla dolu..

 

Ben bunlara geleneksel olarak tarihsel ve toplumsal mücadelenin hırsızları, mücadele kaçkınları, hazıra konanlar, mirasyediler, bir şekilde verilmiş mücadelenin kazanımlarından sebeplenenler diyorum. Bu da olacak.! Çünkü, bir 12 Mart, bir 12 Eylül askeri darbelerinde yaşananları ve baskı ve zulüm dönemlerinin sonuçlarını dikkate almadan yaşananları anlayabilmek güç, hatta imkansız. Atalarımız boşuna, koyunun olmadığı yerde keçiye abdurahman çelebi derler, dememiş.. Bu da uzun hikaye.. Keçilerle uğraşacak ne zamanımız ne halimiz var.. Onun için saldık çayıra mevlam  kayıra..

 

İsmini ve cismini saklayan zat-ı muhterem, öfkeli ve kızgın.!

 

Kime ve neden?

 

Öncelikle, Bandırma Belediye Başkanı Av.Tolga Tosun ve Milletvekili Ahmet Akın ile CHP’ye omuz vermiş, katkı sunmuş eski devrimci demokratlara ya da  ‘sosyalistlere.’ Kişi öncelikle neye inanırsa inansın, hangi parti ya da grubun içinde yer alırsa alsın, kişisel tercihidir, düşüncelerini ifade ederken karşısındaki insana saygı göstermesini bilecek. Düşmanlığını, çekememezliğini, öfkesini,  ya da kinini, hesaplaşma dürtüsünü  harfleri, kelimeleri kullanıp, kusup, kusmuğunu ortaya dökmeyecek.! Bunu yaparken de ADAM gibi yapacak, ismini, resmini gizleyip, takma isimle insanların karşısına çıkmayacak ki, kendisini muhatap kıldığı insanlar, karşılarında muhatabını bilsin, tanısın. Hele hele ‘solculuk’ adına belden aşağıya inip, kişilerin çoluğu- çocuğuyla ilgileniyorsa, ’sol’un adını bile ağzına almamalı önce ağzını bir güzel yıkamalı..

 

Benim adım belli, sanım belli. Emek Platformunda yöneticilik yapan bir sendika başkanın ismi belli, cismi belli. Her iki isim de 1 Mayıs’ta eşleri ve çocuklarıyla birlikte burnunun ucundaydı. Soytarılığın, hadsizliğin anlamı da manası da yok. Her ikimizin de karşısına gelsen, her neye inanıyor ya da bildiğini sanıyorsan, vazgeçtik kendimizden o diline doladığın çocuklarımızın karşısında bile konuşabileceğin ne bir çift sözün ne de yüreğin, yok. Dedim ya vazgeçtik kendimizden. O çocukların karşısında hangi konu olursa olsan, aşık atabileceğin bir bilgin de yok. O nedenle çakallığın bile bir adı var, sanı var, anlamı var. 1 Mayıs’tan konuya dalacaksın, gele gele ‘müteahhit’ başkana sonra yüze yüze önce sendikacılara, gazeteci-yazara ve çocuklara  geleceksin. Bataklığın içinde yüzüyorsun ,farkında bile değilsin isimsiz, cisimsiz  ‘kardeş’..

 

İşçi sınıfının barış,dayanışma ,mücadele günü 1 Mayıs  ile Ramazan Bayramınız kutlu olsun..Esen kalın..

Kaynak: Editör:
Etiketler: ‘Had’, ve, Hadsizlik’.!,
Yorumlar
Haber Yazılımı