Projenin kamuoyuna tanıtımı için Çeltikçi, Aşağıyapıcı, Hamamlı, Düzler ve Belkıs sakinleri ve muhtarlarıyla yapılan toplantılarda TEİAŞ yetkililerince bölgede 5 adet taşıyıcı direğin dikileceği açıklanmış, bölge insanı ikna edilmişti. Oysa gerçekte direk sayısının bununla sınırlı kalmadığı, 5 adet direğin aralarına onlarca tali direğin dikileceği, geçtiğimiz günlerde araziye atılan betonlar, kazıklar ve bölgede yapılan yüzlerce ağaç kesimleriyle  ortaya çıkmış oldu.

TEİAŞ projesinin 01/07/2019 tarihli Nihai ÇED Raporu’na göre 30 km. uzunluğundaki güzergahta değişik türde yaklaşık 32.000 adet ağacın kesileceği belirtiliyor. Bu da yakın zamanda Kapıdağ’da ağaç ve orman katliamına şahit olacağımız anlamına geliyor.Dahası hatta yer alan 6, 7, 8 ve 9 numaralı direklerin 4 km.’lik kısmı ülkemizin önemli kültür varlıkları arasında yer alan, 1. derecede arkeolojik sit alanı ve kazı alanı sınırları içerisindeki Kyzikos Antik Kenti’nden geçiyor. Bu direklerin arasına dikilecek tali direklere ilişkin kazı ve beton atma çalışmalarıyla da önümüzdeki günlerde tarih ve kültür katliamına şahit olacağız. Henüz gün yüzüne çıkmamış, kazı çalışmaları tamamlanmamış olan kültür varlıklarımızın talan edilmesine göz yumulmuş olacak.

Vatandaşın küçük bir kümesine dahi resmi kurumlar tarafından yıkım kararı verilirken 88 adet direğin ormanların ve 1. derecede arkeolojik sit alanına çakılması, ayrıca toplamda 963 dönüm alanın bu çalışmalardan zarar görecek olması vicdanları sızlatıyor.

Diğer taraftan güzergah altındaki zeytinliklerde, tarım alanlarında çalışan, bölgede yaşayan binlerce insanın sağlığının elektromanyetik radyasyondan ciddi şekilde etkilenmesi de sözkonusu. Özellikle bu hatlara yakın yaşayan çocuklarda başta beyin, lösemi ve akciğer kanseri olmak üzere muhtelif kanser türlerinin tespit edildiği uluslararası sağlık otoritelerince de biliniyor.

Kapıdağ’da daha fazla yok oluşa izin verilmemesi için bu projeden bir an önce vazgeçilerek, insan sağlığına, çevreye ve tarihi mirasa uygun alternatiflerinin bulunması çok büyük önem taşıyor. Duyarlı vatandaşların, sivil toplum kuruluşlarının ve çevre platformlarının bu yok oluşa göz yummaması bekleniyor ve umuluyor.