Dönemin küresel güç ve odakları Efendileri  İtilaf Devletleri’nin(İngiltere, Fransa, İtalya)’nın 1.Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devletini  yenmesi ve Mondros Mütarekesi’nin imzalanması sonrasında imzaladıkları silah bırakışması antlaşması hükümlerini bile ihlal ederek  Anadolu’da bir çok bölge ve kenti işgalleri beraberinde yüzlerce yıl  Osmanlı egemenliğinde kalmış Yunanistan’ı kendi amaç ve çıkarları için Batı Anadolu, Trakya ve İzmir’i işgale memur etmelerinin  topraklarımızda yarattığı yıkım ve kırıma karşı   Türk milletini milli mücadele yönünde harekete geçiren iki temel soru oldu: N’ OLCAK MEMLEKETİN HALI  ve  BİR ŞEY YAPMALI..!

Kuvâ-yi Milliye’nin de  bir Osmanlı paşası ve subayı olan Mustafa Kemal ve silah arkadaşların da milli mücadelede varlık bulup, bin bir türlü yokluk içerisinde silaha sarılıp, güçlenip milleti silkeleyip rehberlik etmesinin Erzurum ve Sivas Kongrelerinin, Balıkesir Kongrelerinin, gaflet, delalet ve ihanetin kol gezdiği bir ortamda  karanlıkları delerek milletin iradesini ve egemenliğini sağlama yönünde Büyük Millet Meclisi’ni açarak, İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruz savaşlarını muzaffer kılarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temellerini başarıyla atmış olmalarında  bu iki  soru  aktif rol oynadı: ‘N’ olcak bu memleketin hali’ ve ‘Bir Şey Yapmalı.!’

Türk tarihinde an an yaşananlar karşısında dile gelen ve hayat bulan, karşılığını arayıp, karşılığını bulan her iki soru,  bize hiç yabancı olmamıştı. Orta Asya’dan başlayarak binlerce yıllık tarihimizde en az 16 devlet kurmuş Türkler, konu yüzlerce yıllık kurulu devlet düzenlerinin yıkıntıları arasında kanlı savaşlarla yeniden bir devlet kurabilmenin arayışı ve düşmanları için kahredici savaşlarla zafere olan inançları ile Yeni Türk Cumhuriyeti’nin önünü ve yolunu açtılar. Çünkü, Mustafa Kemal’in ifadesiyle bağımsızlık ve egemen olarak yaşamak Türk’ün tarih boyunca karakteri ve kaderiydi.

TC Devleti’nin 100.yılını kutlamaya hazırlandığımız günümüzde bugün de her iki soru gündemimizde: N’ olcak bu memleketin hali ve bir şey yapmalı.! Bu duygu ve düşünce motivasyonu ve iradesini yeryüzünde hemen hiçbir ülkede duyamazsınız. Dün yazdık, ölümü öldürmek pahasına kadını erkeği, genci yaşlısı ile düşmanlarına dikilen ve destanlar yazan bir millete tanık olursunuz.

Balıkesir ve Gönen’in Yunan işgaline karşı kurtuluş mücadelesinde özel bir yeri ve önemi vardır. Baıkesir dahil bir çok köyü, nahiyesi ve ilçesinin düşman işgali ve mezaliminden kurtuluşunda dağların, tepelerin, ovaların, derelerin, ormanlar da Kuvâ-yi Milliyecilerin ve efelerimizin yaktığı çoban ateşlerinin, işgalin karanlığının en katmerli olduğu günlerde sabır ve özveriyle verdikleri destansı mücadelenin emeği ve rolü vardır. İçimizdeki habis uru tırnaklarımızla söktük ve attık..! Dağların kutsal yalazı yerleşim yerlerine vurup, ısıtıp, ışığıyla aydınlattığında düşmanı varabileceği son noktaya kadar kovaladık. Onurlandık, şereflendik..

Büyük Taarruz’un 100.yıl dönümünü kutluyoruz. 2023’te de Devletimizin kuruluşunun 100.yıl dönümünü bayram havasında kutlayacağız. Ulusal bağımsızlığımızın ve egemenliğimizin nasıl kazanıldığını, bağımsızlık ve egemenliğin ne demek olduğunu, esaret yıllarından, yaşadıklarımızdan biliyoruz. Bayrağıma ve vatanıma, milletime, namusuma yan gözle bakanın gözünü çıkartırım lafı Türkler için boş laf değildir. Ulusal birliğimizin, dirliğimizin, beraberliğimizin zayıflamasının, zafiyete uğratılmasının ne anlama geldiğini yaşayarak, tanık olarak ibretle, derslerle öğrenmiş bir milletiz. Onun için inatla yaşadığımız ve çevremizde olup biten çakıl sırıtmalarını gördüğümüz de inançla bugün de sormadan geçmiyoruz: N’olcak memleketin hali ve bir şey yapmalı..!

Zafer günümüz kutlu olsun, şehitlerimize Allah’tan rahmet, minnet ve şükranla…