Yönetenler ile yönetilenler ve Şeyh Edebali..!
Haber
26 Şubat 2022 - Cumartesi 20:54 Bu haber 3165 kez okundu
 
Yönetenler ile yönetilenler ve Şeyh Edebali..!
Gazeteci-Yazar Engin Arıcan, Bandırma CHP ve yerel yönetim nezdinde son günlerde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi..
Bandırma Haberi
Yönetenler ile yönetilenler  ve Şeyh Edebali..!

Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e nasihatleri gerek Osmanlı’da yüzyıllar boyu ve gerekse de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin kuruluşu ve sonrasında ülkeyi ve toplumu yönetenlerin rehberi olmuş ve hep baş köşedeki yerini korumuştur.

 

Yüzlerce yıllık öğüt

1206 yılında doğduğu rivayet edilen ve 1326'da 120 yaşlarında Bilecik'te vefat etmiş, dergâhının zikir odasına gömülü Şeyh Edebali, Osman Bey’in kayınpederi, eşi Bala Hatun’un babasıdır.

Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e öğütü şöyle başlar;

Ey Oğul!

Beysin!

Bundan sonra öfke bize; uysallık sana…

Güceniklik bize; gönül almak sana..

Suçlamak bize; katlanmak sana..

Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana..

Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana..

Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana…

Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana..

Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..” ve şöyle devam eder;

“(...)Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı!

Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler.

Son günlerde hem ülke de hem de yerelde kamuoyuna yansıyan haber ve yorumları hele özellikle ‘klavye delikanlıları’nın   sosyal medyada yapılan paylaşımlarına izleyip, baktığımda Şeyh Edebali’nin yüzyıllar öncesinden süzülüp gelen bu damıtılmış öğüdünü anımsadım.

 

Bitmeyen egemenlik ve iktidar savaşları

İnsanlık tarihinde, yönetenlerle yönetilenler arasında ‘egemenlik’, ’paylaşım’, ’adalet’  ve ‘iktidar’ odaklı hep değişik sorun ve sıkıntılar, çatışmalar, alt-üst değişim ve dönüşümler yaşandığına tanık oluruz.

İktidar olmanın sözlük anlamı, gücü elinde tutmak, gücü kullanmak demektir. Bir anlamda üretim ilişkileri ve üretim gücünün niteliğine göre; ister köleci, ister feodal ister kapitalist ve isterse sosyalist toplum tolsun, iktidar hangi sınıfın elinde ve kimdeyse ‘güç’ ondadır. İktidar kolay ele geçmez bazen iktidar savaşlarında çok can yanar, çok emek harcamak ve mücadeleyi gerektirir. Amaç ve hedef bellidir: iktidara gelmek ve istikrarla orada kalmak, iktidarı yani gücü korumak.!

Sakın ola ki, iktidar olma yani ‘güç’ sahibi olmak ya da ‘gücü’ kullanmak konusunu salt siyasal iktidarı devlet yönetimi, siyasal partiler, kamu ya da özel kuruluşlar, işletmeler, dernekler alanı ile sınırlı görmeyin. Yanılırsınız.!  İnsansoyu nezdinde varoluşundan bugüne kadın ile erkek arasında da cinsiyetler arası kıyasıya ve keskin bir iktidar mücadelesi vardır. Bu mücadelenin temelinde de ‘güç’ ve ‘paylaşım’ sorunu bulunur.

 

Balıkesir ve Bandırma’da iktidar savaşları

Konuyu dağıtmayalım ve ’iktidar’ mücadelenin genel siyasi boyutunu şimdilik  ‘beylere’ bırakıp konuyu lokalize hatta ‘minimalize’ ederek bölgesel ve yerel düzeye indirgemeye çalışalım ve soralım:

  • Balıkesir’de son on beş-yirmi  yıldır siyasal partiler arasında  ve özelikle iktidar ipini göğüslemiş  AK Partili Belediye Başkanları ile milletvekilleri, meclis üyeleri, parti taraftarları arasında bir ‘iktidar mücadelesi var mı, VAR..!

 

  • Bandırma’da son on beş yıldır iktidar ipini göğüsleyerek iktidar olmuş CHP nezdinde belediye başkanları, milletvekilleri, meclis üyeleri ve partililer arasında bir iktidar savaşı var mı, VAR..!

Bu doğaldır..!

Sosyolojiye, siyaset bilimine, sosyal psikolojiye, felsefeye özetle de bilime yabancı olmayan insanlar açısından tanık olduklarımız ve yaşadıklarımız kesinlikle sürpriz değildir. Vazgeçtik birbirinden ayrı  partililerden ... Aynı parti çatısı altında bulunan hatta aynı parti  içinden bir yerlere seçilmiş, birlikte mesai tüketen insanlar arasında bile konu  ‘güç’ sahibi olmak ve ‘iktidar’ a ulaşabilmek amacıyla kişiler arası rekabet ve bu rekabetin ayrışmalara varan örneklerine tanık olup, yaşamamız mümkün.. Kimi zaman da bu, rezillik ve rezalet boyutlarına ulaşacak. Onun için kimse ‘polyannacılık’ ya da ‘mağdurluk’ kisvesine bürünüp, toplumu ya da karşısındakini aptal yerine koymamalı. Ya da mevcut  çatlağı bir şekilde derinleştirmeye çalışıp, şapkadan tavşan çıkartma sevdasına düşüp, asıl amacını ve hedefini  makyajlayarak, gizleyip, birilerinin önünü açmaya soyunmamalı, Şirinleri oynamamalıdır.!

Çünkü, bu şark kurnazlığıdır..

 

Başkan Tosun, Ok’u neden görevinden aldı?

Örneğin, Bandırma’da son olarak Belediye Başkan Yardımcılığı görevinden alınmış Metin Ok üzerinden kimi yazılıp-çizilenlere, yapılan sosyal medya paylaşımlarına bakıyorum. Başkan Tosun’un aldığı kararın içeriği ve nedeni anlamsızlaştırılıp, etrafındaki isimleri keyfe keder, ceberrut bir yönetim anlayış ve iktidar hırsıyla kıydığı konusunda ‘iddia’ diyemiyorum, itham ediliyor. Çünkü, ‘itham’ ile ‘iddia’nın da birbirine karıştırılmaması, her iki kavramın arasındaki farkın iyi bilinmesi gerekiyor.

Oysa ki,  Belediye Başkan Yardımcılığı görevinden neden ve niçin alındığı konusunu en iyi bilen ve kararı sürprizle karşılamayan bizzat Metin Ok’un kendisi olduğuna inanıyorum.

Neden?

CHP’de yerel iktidar için parti içi ittifak anlayışı

Bandırma CHP’de yerel iktidar ve yerel seçimler konusunda yanlışlıklar ve yanılgılar silsilesi 2009 yılında gerçekleşen yerel seçimler öncesinden başlayarak, günümüze kadar 2014 ve 2019 yerel seçimlerine kadar taşındı. Bu süreci siyaseten iyi anlamak için 2009 yerel seçimlerine geri dönmek, CHP’nin iktidar için geliştirdiği parti içi ve dışı ittifak politikasını, yerel yönetim anlayışı ve kullandığı araçları, yöntemleri incelemek ve sorgulamak gerekiyor.

Yazımızın başında belirtelim: Derdimiz bu süreçte rol üstlenmiş ve oynamış kişiler değil.. Bu yazımızda 2009 Mart’ında gerçekleşen yerel seçimlerde CHP’nin yerelde iktidar olabilmek için izlediği yolu da sadece belli yönleriyle ele alacağız. Bunu da baştan belirtelim.

2009 yerel seçimleri öncesi Sedat Pekel’in belediye başkan adaylığının kesinleşmesi, diğer mevcut başkan aday adaylarının ve parti yanı sıra ‘demokrasi platformu’ adı altında kümelenmiş Ak Parti karşıtı sendikalar ve derneklerin bu sonucu kabullenmesi, içine sindirmesi kolay olmadı. Dönemin CHP İlçe Başkanı Ömer Lütfü Kayalar ile Başkan adayı Pekel’in seçimleri ve iktidarı kazanmaya dönük, uzlaşıcı politikası bu süreçte önemli rol oynadı. 5 yıllık AK Parti Öztaylan/Eraydın yönetiminin, AK Parti ilçe yönetiminin eksik ve yanlışlarını, her iki isim de iyi değerlendirdi. İzlediği propaganda ve algı operasyonlarıyla CHP tabanı ve muhalifleri iktidarı kazanabilecekleri konusunda ikna etti.

CHP için en büyük engel, belediye başkan aday adayları, demokratik muhalefet ve parti içi parçalı bulutlu yapının Başkan adayı Pekel etrafında uzlaşı temelinde iktidar hedefi ve özlemiyle birliğinin sağlanmasıydı. Bu  özetle ittifaklar politikasıdır..! Belediye Başkan adayının  ‘uzlaşı’ ve ‘ittifakla’ Başkan adaylarının listeye alınıp ,başkan yardımcısı yapılması yöntemi 2004-2009 da Öztaylan’ın başkanlığı döneminde uygulanmış ilk yöntemdir. Bu yöntem AK Parti ve Başkan Öztaylan döneminde olduğu gibi CHP’de de ve CHP’li başkanlar döneminde de  parti içinde ve yerel yönetim de farklı sorun ve çekişmelere neden oldu.

Ne yapıldı ve başarıldı?

Belediye başkan aday adayları olarak öne çıkmış iki ismi, Mirza ve Onur’u zor da olsa ikna ederek, Pekel’in altında ve yanına eklemlenmelerini sağladı. Böylece hem parti içi hem de parti dışı farklı seslerin çıkışının önüne geçilmiş oldu. Pekel’in içine, bu gelişme ve sonuç, bu konuda verilmiş sözler, taahhütler hiç sinmedi ama kabullenmek zorunda bırakıldı.

Ne yaptı?

Ozan Onur ve Dursun Mirza’yı seçim arifesinde başkan yardımcısı yapmayı kabullendi ve seçim sonrası her iki isim de başkan yardımcısı oldu. Mirza’nın daha sonra bizzat kendisinin dile getirdiği gibi yardımcılığı kabul etmesinin nedeni, ‘kabul et, başka türlü başkan olamazsın’ yönündeki tavsiyelerdi. Onur’un da başkan yardımcılığını şiddetle baştan ret etmesine karşın daha sonra kabul etmesinin gerekçesi, ’belki CHP’yi sola açık bir hale getirebilirim noktasında üzerindeki çevre baskısında aranmalı. Ve, her iki ismin Pekel’e başkan yardımcılığı konusunda yazılı taahhüt imzalattırdıkları daha sonra ortaya çıktı.

Peki, seçim sonrası Pekel’in başkanlığı döneminde ne oldu ve neler yaşandı?

 

Başkan Pekel ve Kayalar yaşananların tanığı, mağduru…

Kentimiz gazetecilerinin bir çoğu o günlerin tanığıdır ki,  Başkan Pekel, Mirza ve Onur’la 5 yıllık görev sürecinde kamuoyuna yansıtılmasa da çok farklı sorun ve sıkıntılar yaşandı. En önemlisi Pekel, başkan olarak iktidarının ilk günlerinden başlayarak hem partide hem belediyede altının oyulmasını yaşadı. Ortada başkan yardımcıları ile arasında ciddi bir güven sorunu vardı ve bunun bilincinde olarak kimi zaman Mirza’yı ya da Ozan’ı başkan yardımcılığı görevinden almak istediyse de  ‘almadı’ değil alamadı. ’Pekel’den belediyeyi idare etmeyi öğreniyorum’ diyen Mirza,  2014 yerel seçimleri arifesinde Başkan aday adayı olarak öne çıktığında, Onur da aynı şekilde başkan adayı olarak öne çıktı.  Başkan aday adaylığını ilan etmiş Pekel, her iki başkan aday adayının belediye içi ve partide ektiklerini biçmeye çalıştıklarına tanık olduğunda iş işten çooktan geçmişti ve adaylıktan çekilmek zorunda bırakıldı. Bu sürecin canlı tanığı, Pekel’dir, partililerdir…

Bandırma CHP’de tarihsel yol ayrımı Mirzanın başkanlığında başladı.!

2014 yerel seçimlerinde de benzer şeyler yaşandı. Aynı şekilde yerel seçimlerde Mirza başkan seçilirken Onur başkan yardımcılığı görevine getirildi. Bu dönem, geleneksel CHP ve Pekel’in yerel yönetim anlayışı ve yerel politikasında en ciddi kırılmanın yaşandığı dönemin de başlangıcıdır. 2009 yerel seçimleri öncesi ve Pekel’in başkanlığı döneminde Ak Parti’ye karşı ‘satan değil alan belediye olacağız’ söylem ve politikasından uzaklaşılarak,  Belediye mülkleri ve arazilerinin bir emlakçı anlayışıyla, 5 yıl boyunca pazarlandığı bir dönem yaşandı. Pekel’in bu konudaki duruşu ve sözlerine karşı Başkan Mirza,’ Bu o dönemdi ve onun sözüydü. Ben böyle bir söz vermedim’ diyerek, şaibeli ve kamuoyunda tartışmalı satışları ve ilişkileriyle beş yıllık görevi sürecinde  ‘hit’ oldu ve bir anlamda kendi başını yedi.!

 

Yerel iktidarı kazanmak, gerçekte iktidar olmak demek değildir.!

2019 yılı yerel seçimleri öncesi aday adaylığı sürecinde de parti içi ‘ittifak’ anlayışı ve politikası yine gündemdeydi. Başkan Mirza’nın belediye başkanlığına aday adaylığına, Onur’un başkan aday adaylığı ile meclis üyesi Tolga Tosun’un ve Metin Ok’un başkan aday adaylığı eklemlendi. Parti içinde Ok ve Grubu yabana atılacak bir aday değildi. Başkan adaylığı açıklanmadan Bandırma-Balıkesir-CHP Genel Merkezi arasında yaşanan yoğun trafik ve ‘Boşuna uğraşmayın. Aday benim’ açıklamalarıyla tam bir siyasi kriz yaşandı.

Sonuçta, Başkan Mirza’nın CHP Genel Merkezi’ne taşınmış dosyaları nedeniyle adaylığı kabul görmedi. OK’un da başkan adaylığı kabul görmedi. Tolga Tosun’un belediye başkan adaylığının resmileşip, kesinleşmesi sonrasında parti ve kentte yaşananlara kamuoyu da partililer de şahit. Mirza’nın beyanları, restleşmeleri, öfke ve tepkilerini, parti arayışlarını partililer biliyor. Mirza nedeniyle, CHP ve Belediye Başkan adayı Tosun açısından zorlu ve sıkıntılı bir seçim sürecinin kapısı aralanmış oldu.

Bu karmaşık süreçte eski başkan Pekel, Ömer Lütfü Kayalar, pek dikkat çekmese de partinin ağır toplarından Ruşen Tosun ile Yalçın Cömert bir ekip ya da partinin ‘akil insanları’ olarak devreye girdi. Önce Mirza’nın başını çektiği ve neden olduğu siyasi keşmekeşin sabırla durulması ve bir şekilde durulması beklenirken, boş durulmayıp on yıldır başkan yardımcılıklarında bulunmuş Mirza’nın yol arkadaşı Onur’la uzlaşı sağlanarak, yedeklendi.

Ok da lafını hiç sakınmadan, başkan adaylığında hakkının yenildiğini, şahsının Genel Merkez tarafından aday gösterilecekken, ‘birileri’nin devreye girerek, adaylığının son anda engellendiğini belirtirken, Grubunun zorlamasıyla, Başkan Yardımcısı olarak listede olmayı kabul etti. Onur’un ve Ok’un Tolganın meclis listesinde yer alması parti içi uzlaşının sağlanmasında büyük başarıydı

CHP’nin ‘Millet İttifakı’ esprisiyle Bandırma’da İyi Parti ile kurduğu ittifak meclis listelerine de yansıdı ve Bandırma’da ilk kez Ticaret Odası, meclis listelerinin hazırlanmasında Oda Başkanı Kılkışlı üzerinden müdahil oldu. O güne kadar siyasal yaşamda yer almamış üç isim CHP listesinden Meclis üyesi adayı olarak isimlerini yazdırdı.

Sonuçta, 2019 yerel seçimlerinde CHP, Başkan Tosun ve ekibi ile en yakın siyasi rakibi AK Parti’ye ciddi bir fark atarak yerel seçimleri kazandı.

 

Başkan Tosun ile Ok’un kesişen ve ayrışan yolları

Bu siyasi süreçte siyasi duruşu en net olan isimlerin başında Metin Ok’un geldiğini vurgulayalım. Başkan Yardımcılığı görevini üstlenerek, belediyede yürüttüğü çalışmalarda bir an olsun eğilip, bükülmedi., İçinden gelen iktidar özlemi ve amacını, hedefini gizlemedi. Belediye hizmetleri, yatırımlar ve personel politikası konusunda bir çok kez yutkunsa da işine bakarak, bir yandan da görevini layıkıyla yerine getirmeye çalıştı ama her an görevinden alınmayı da bekledi. Bu aynı zamanda psikolojik bir mücadele ve karşılıklı sinir savaşıdır. Başkan Tosun ile Ok arasında son yaşananlardan bu mücadelenin kaybedenin de, egosuna, duygularına, iktidar hırsına ve öfkesine yenilenin de Ok olduğu anlaşılıyor. Bu da her şeyin ötesinde insani bir durumdur.

Ancak, yönetimde yaşanan çelişki ve ayrışmanın bir başkanın tasarrufu ve kararına bayrak açma noktasına taşınması, diyalogların nezaket sınırlarını aşmasının da üzerinde ayrıca durmaya değer görünüyor. 

Farkında mısınız?

13 yıldır yerel yönetimde iktidarda olan CHP’nin ve belediye başkanlarına yönelik muhalefetin ana muhatabı ve unsuru ‘Cumhur İttifakı’nın paydaşları Ak Parti ve MHP değil, bizzat kimi CHP’lilerin kendisidir. Bu da ayrı bir yazı ve değerlendirme... Konuşulmanın dışında bu parti içi mücadele kimi zaman muhalefet partilerinin muhalefetini aşan, rezilane boyutlara ulaşmakta, bel aşağısı yeltenişlere kadar inmektedir.

Bandırma, CHP’nin yerel iktidarları döneminde yani 2009 seçimlerinden bugüne 13 yıldır, belediye başkanlık makam odasının hemen yanında başkan yardımcılarına tahsis edilmiş makamlarda mevcut başkanın aleyhine daire müdürleri ile belediye çalışanlarını da içine alan ya da partililere ve halka dönük sergilenen belediye başkanının belediyeyi ve kenti yönetmeye muktedir olmadığı, idareci olarak tecrübesiz ve yetersiz olduğu, kendilerinin başkanlık yarışında hakkının yendiği, belediyede her işi kendilerinin yaptığı, önümüzdeki yerel seçimlerde yapılmış yanlış tercihi düzelterek kendilerinin belediye başkanlığında yüzlerin güleceği yönündeki konuşma ve çalışmalara hep tanık olundu. Zaman zaman başkan yardımcıları hep uyarıldı. Kimi zaman yetkileri daraltıldı ama yetmedi..

Bir farkla, Başkan Tosun, geçmişte Başkan Pekel’in yapamadığını yaptı, bir çok kez tanık olup yaşadığı  sürece müdahil olarak, bu yöndeki yeltenişlere son verip, kırıp-dökmeden ve geç olmadan Ok’u görevinden aldı.!

Bandırma Belediyesi, Başkan Tosun ve yardımcıları ve CHP üzerinden yaşanan ve kamuoyuna yansıyan tartışma, ithamların ve iddiaların temelinde yazımızın başında da dikkat çektiğimiz gibi, ‘güç’ olma, ’gücü elde tutabilme, ‘iktidar’ olabilme ve ‘paylaşım’ sorunu yatıyor. Bunun siyasi ve insana dair bir hastalık olduğunu vurgulayalım. Ego ve iktidar olabilme, güce sahip olmaya dönük siyasi rekabet kişisel hırsların ve kümelenmelerin önüne geçilmesi ve bu noktada iktidarı elinde bulunduranların kişi ya da grupları tasfiyesi olayın doğası gereğidir. Siyasal yaşamda iktidar gücünü kazanmak kadar iktidarı korumak da önemlidir. İktidar sahipleri, iktidarda çelik-çomak oynamazlar. O nedenle, yaşananlar doğaldır.!

Pekel ve Kayalar

Artık, CHP 13 yıllık yerel iktidar partisi olarak, her yerel seçimde başarı için ismi kesinleşmiş belediye başkan adayının yanına diğer başkan adaylarını,’ başkan yardımcısı’ olarak konumlandırma anlayış ve yöntemini deneyimleri ışığında yeniden gözden geçirip, sorgulamalı.

Neden ve niçin?

Çünkü, günümüz siyasal ve sosyal yaşamında hem iktidar hem de muhalefet partileri için genel ve yerel seçimlere dönük, ‘ittifak’ sorununun alanı fazlasıyla genişledi. On-yirmi yıl önce parti olarak uyguladığınız ‘ittifaklar politikasını’  mevcut değişen siyasi ve sosyal koşulları dikkate alarak ele almak, yaşadıklarınızdan ders çıkartmak, yenilenip, gücünüzü tazelemek zorundasınız.

Bu noktada, gözden kaçırılan bir diğer önemli ‘şey’, bu anlayış yönteminin kullanıldığı ve Sedat Pekel’in başkan seçildiği 2009 seçimlerinde mevcut siyasi konjoktürün iyi analiz edilmesi gerekiyor. CHP İlçe Başkanı Ömer Lütfü Kayalar ve yönetiminin bu süreçte oynadığı rol, Pekel-Kayalar ilişkisi iyi değerlendirilmeli. Parti içinde Atatürkçü gelenekten gelen her iki ismin bu yıllarda parti yanı sıra yerel seçimlerle ilgili geliştirdiği parti içi rekabeti ve kutuplaşmaları bitirmeye yönelik uzlaşmaya ve parti içi birliği tesis etmeye yönelik olumlu hamlelerin başarıdaki rolü yadsınamaz.2009’u bugüne taşıyalım derseniz de ‘zaman’ ve ‘mekan’ kavramını göz ardı etmiş olursunuz.

 

Makalemize, Şeyh Edebaliyle başladık, yine onun sözleriyle bitirelim:

İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz.

Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar.

Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez.

Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..

Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar.

Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur.

Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı…

Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.

 

Bir sonraki yazımızda buluşmak üzere, esen kalın...

Kaynak: Editör:
Etiketler: Yönetenler, ile, yönetilenler, , ve, Şeyh, Edebali..!,
Yorumlar
Haber Yazılımı