‘ Yönetişim’ ve ‘Strateji’ sorunu..
Haber
06 Eylül 2022 - Salı 15:17 Bu haber 2245 kez okundu
 
‘ Yönetişim’ ve ‘Strateji’ sorunu..
Gazeteci-Yazar Engin Arıcan, Balıkesir Büyükşehir ve Bandırma'da yaşanan son gelişmeler, demokrasi,yönetişim ve strateji ile Bandırma'da seçim sürecinde tezgahlanmaya çalışılan siyasi kumpaslara dikkat çekip,değerlendirdi.
Manşet Haberi
‘ Yönetişim’ ve ‘Strateji’ sorunu..

Günümüzde tüm ülke ve halklar,kamu ya da özel sektör  açısından olduğu ve yaşandığı gibi ülkemiz , bölge ve yerel  anlamda gerek iktidar  ve gerekse de muhalefet partileri bağlamında   en önemli  ve en temel tartışma konularının ve sorunların başında ‘yönetişim’ ve  ‘strateji’ gelmekte. Bu iki kavram ve bu iki konu,  ülke ve toplum açısından ne kadar önemli ise, Balıkesir merkez dahil  doğrudan ilçeler ve ötesinde tüm yerleşim yerlerini ve dolayısıyla kentimizi  de yani Bandırma’yı da yakından ilgilendirmekte.

 

Yönetişim ve demokrasi ilişkisi

 

Yönetişim, yönetim biçimi ve bir anlamda değil doğrudan demokratikleşme ve demokrasiyle ilgili yönetim biçimini belirleyen ve etkileyen bir kavram ve klasik yönetim anlayışından hem felsefi hem de ideolojik  ve kurumsal olarak içerik ile nitelik olarak farklı bir kavram.Çok aktörlü ve etkileşimi çok geniş,katılımcı,birlikte yönetme,birlikte düzenleme yanında birlikte karar alma ,hesap verme, kolektivizmi  de içeriyor. ‘Ben’ fikrinden öte ‘biz’i içeriyor. Bir anlamda ‘klasik yönetim’ anlayışından uzaklaşmayı, demokratik yönetim anlayışı ve tarzının kendi içinde evrilmesini içeriyor.

 

Yönetişimin belli unsurları ve olmazsa olmaz kriterleri var: Bunlar; göstermelik ve sembolik değil. Gerçek anlamda katılımcılığı,şeffaflığı,hesap verilebilirliği, etkinlik ve aktifliği,suskunluğu değil yanıt verebilirliği,eşitlikçiliği,stratejik bir vizyona sahip olmayı, adaleti ve hakça adil paylaşım yanında hukukun gözetilmesini, her ortam ve koşulda kamu yararının gözetilmesini  içeriyor. Yönetişimde tüm bu  unsur ve kriterler atılan ya da atılacak her adımda keyfiyeti, ben’i yani egoyu dışlayarak ‘biz’i öne çıkartıp planlama ve programlamayı zorunlu kılıyor.  Y önetişim, salt teknik ya da siyasal bir sorun olmamanın ötesinde konunun felsefi ve ideolojik bir sorun ve tercih  sorunu olduğunu da ortaya koyuyor.  Rasyonalite, akıl ve bilimin rehberliği vazgeçilmez oluyor.

 

Doğrudan Demokrasi ve Temsili Demokrasi

 

Hoş, yönetişim kavramı ve anlayışını sorgularken,kaçınılmaz olarak insanlık tarihinde ‘dekmokrasi’nin ne olup ne olmadığının ve sınıflı toplumlarda ‘kimin için demokrasi’ sorusunun da sorulması ve ‘gerçek demokrasi’nin ya da ‘halk iradesi’ ve ‘temsiliyeti’nin de sorgulanması kaçınılmaz. İçinde bulunduğumuz yüzyılda  karşımıza çıkan ‘yönetişim’ kavramı da  gerçekte bu ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Doğal olarak da ‘doğrudan demokrasi’ ile ‘temsili demokrasi’ kavramları arasındaki tarihsel tartışma ve ayrışma ön plana çıkıyor. Ben,  ‘yönetişim’ kavramının da bu nedenle  Batı tarafından ‘doğrudan’ ile ‘temsili demokrasi ’ arasındaki aşılmaz uçurumun kapatılmasına dönük teorik ve pratik çabalar olarak görüyorum. Ki öyle bile olsa ya da görünse önemli ve önemsenmeli. Keza, kimsenin kimseyi kandırmasına da gerek yok.  Demokrasi kavramı ve hatta kendisi sistemsel ve yapısal bir sorun aynı zamanda. O nedenle, temsili açıdan yerel düzeyde demokrasinin geliştirilip, içselleştirilmesi ve nitelik kazanması mümkün ve bunun kısmi  örnekleri de var.

 

Yönetişim kavramına yabancıysanız ve geleneksel klasik yönetim anlayışı ve tarzı ile yoğrulmuşsanız, merkezi ya yerel bazda yaşanan her karşı çıkışı, eleştiriyi  ve reddiyeyi iktidarınıza ya da kişiliğinize bir saldırı olarak görüp, yaşananları kişiselleştirip, oligarşik ya da  faşizan siyasal refleksler geliştiriyorsanız, yönetim de  ya da iktidarınızda   demokratik açıdan sınıfta kalabilirsiniz. Eğer,bu süreçte eksik ve yanlışlarınızdan arınıp,uyanamazsanız iktidarınızı ve egemenliğinizi zor’a dayanarak,keyfi olarak sürdürmeye çalışırsınız ki, bunun da adı, zorbalık, ya da diktatörlük ötesi  faşizmdir. Günü, zamanı geldiğinde yıkılır, kül olur gidersiniz.  Çünkü, yönettiğiniz insanlar tarafından lanetlenmişsinizdir. Sonunda halk affetmez.Tarih tecelli eder ama erken ama geç hükmünü verir. Uzun ya da yakın tarihte bunun sayısız örneği var; ’Netekim’ gibi..!

 

Bu ülke genelinde,siyasal ve sosyal tarihimizde bölgemizde ve kentimizde yaşadığımız ve tanık olduğumuz önemli  felsefi ve ideolojik vakalardan sadece bir-iki tanesi. Diğer öne  çıkan sorun  ise, ‘yönetişim’ yanı sıra  ‘strateji’ kavramı üzerinde odaklaşıp, düğümleniyor.

 

Yönetişim ile  Strateji ilişkisi

 

‘Strateji’, Fransızca bir sözcük ve  kısa, orta ve uzun vadede öngördüğünüz belli amaç ve hedeflere ulaşma  yönünde  sürecin bilimsel ve teknik verilere dayananarak, farklı yöntemler kullanarak analiz ve sentezini içeriyor. Yani söz konusu olan bilimsel verilere dayalı bir düşünce  yöntemi,mantık ilkeleri ve maddi gerçeklik  ile   somut ilişkiler üzerinde kurulmuş,karar verme ve bu kararların gerçekleşmesi önündeki engellerin bir bir kaldırılmasıyla ilgili bir durum. İster kamu yönetimi ya da özel bir kurum olsun  kurumun büyüme, küçülme, çeşitlendirme, tasarruf, tasfiye gibi stratejilerin belirlenmesinde bir çok unsur rol oynar. Bu nokta da belirlenmiş stratejik amaç ve hedeflere ulaşmak açısından kullanılan/kullanılacak araçların, önceliklerin, insan malzemesinin, gerçekleştirilecek atamaların ya da tasfiyelerin amaç ve hedef ile uyumlu olması da esastır. Bir işi yapayım derken göz çıkartamazsınız.! Bu nokta da iletişim, niyet, bilgi/birikim ve deneyim, liyakat, motivasyon  ise vazgeçilmezdir.

 

 Kör döğüşü ve karmaşa

 

Sn. Arıcan, ‘durduk yer de  yönetişim ve strateji konusuna neden temas ettin’  diye sorabilirsiniz. Çünkü,  özellikle bu ve benzeri konularda kent olarak hem yerel hem de bölgesel açıdan son aylarda ciddi sorun ve sıkıntılarımız var.

 

Son yazdığım makalelerde, bölge ve kentimizde yaşanmakta olan kaotik ortam nedeniyle ‘aklın’ tatile çıktığını ve ortalık yatışmadığı sürece de ‘aklın’ tatilden dönmeyeceğine dikkat çekmiştim. Çünkü, siyasal ayrışma ve ötekileştirme öylesine tavan yapmış durumda ki, kimse kimseyi anlamak için dinlenmiyor ya da hiç dinlemiyor, duymuyor. Herkes bir birbirini ‘taraf’ olmakla itham edip, kendi egosunu ya da kendi doğrularınıkarşısındakine  dayatmanın, bir şekilde haklılığını  birbirine karşı ispat etmenin arayışını sergilemekte. Bu durum kentlerin siyasal ve sosyal atmosferini  hızla kirletilirken, her kafadan bir bir sesin çıkması kakafoniye neden oluyor. Böylesi kaotik bir siyasal  ve sosyal ortamdan ne ülkeye, ne bölge ne de Bandırma’ya   bir yarar sağlanabilir. Bu görülmüyor ya da görülmek istenmiyor. Karşılıklı itham ve iddialar havada uçuşup, çarpışıyor.

 

Akıl tutulması

 

 ‘Akla’ ve rasyonel düşünceye  davet edilenler, kırılıp, incitilip, sindirilmeye çalışılıyor ya da sindirilip, dışlanıp bir şekilde tasfiye ediliyor. Bunu kentin uzak ve yakın geçmişinde de bu aptallığı yaptık ve güzelim bir çok insanımız kentini terk etti. Bu durum, ‘akıl tutulması’ olarak da yorumlanabilir. Öyle ki, yaşanan olumsuzlukların ayırdında olan bir çok insan tepkili ve isyan halinde. Bir çok insanımız yaşananlar ve tanık oldukları karşısında  kenti ile ilgili endişeli ve kaygılı.

 

Bandırma konuşup,sorgulayıp,tartışmalı

 

Tüm bu olup bitenler, yaşananlar karşısında şunu söyleyebiliriz:  Ortada ciddi bir demokrasi anlayışı, yönetişim ve izlenen yöntemler konusunda sorun ve sıkıntılar var. Geleneksel siyaset ve iktidar ilişkileri, yönetim anlayışları ve tarzı konusunda bir anlamda klasikleşmiş ve klişe anlayış ve deneyimlerle yoğrulmuş olanlar, değişen dünyanın, ülke ve toplumdan bi haber  durumda  yerel iktidarlarda ne sağlıklı bir  idarecilik ve yönetim sergiliyorlar ne de  kurumları, toplumları ve insanları ile sağlıklı ve kalıcı güvene dayalı bir  ilişkisi kurabiliyorlar.

 

Bu durumda kent, kamu ve yerel yönetim, sivil topluk örgütleri ,siyasi partiler ve basın ile bizler ne yapıyoruz? Yine dün yaşadığımız  ve tanık olduğumuz şeyleri bugün de yaşamak   ve tanık olmak zorunda mı bırakılıyoruz? Oysa ki, sormak, konuşmak, tartışmak ülkenin ya da bir kentin her insanının en doğal hakkı.

 

Ayrıca, burası Bandırma.!

 

Kurguya ve senaryoya bir bakın.!

 

 Son günlerde bizlere yansıyan, duyduklarımız, tanık olduklarımız  bir çok kirli senaryonun  sahnede olduğunu gösteriyor. Başkan Tosun’un kuşatılmışlığından, görevinde yalnızlığa itilmeye çalışıldığından,kutuplaşma ve gruplaşmalardan, kişisel veya kimi çevrelerin ya da kentsel güç odaklarının tertiplerinden, nicedir bilinçli ve planlı ‘beceremiyor’ ya da  ‘beceremedi’ algısının yaratılma çabasından, kimilerinin   Başkan Tosun’a fatura ödetme arayış  ve çabasından  söz ediliyor. Bir anlam da fitne, fesat ve nifakın geçer akçe olduğu günler yaşıyoruz. Yozlaşma, kopuşma,  çürümenin  çok boyutlu  ve derin olduğu gözleniyor. Oysa ki, kimin kursağında ne varsa, kusmalı ve kent,kusmuğu alenen görmeli..

 

Neden?

 

Çünkü, Bandırma hiç kimsenin oyun ve kişisel ya da siyasi-ekonomik rant hesaplarının tokuşturulacağı  bir hesaplaşma alanı  olmadığı gibi bu kentin insanları da oyunda figüran olarak kullanılacak oyuncak değildir. Sadece kent ve insanları, kurumları böylesi refleksler sergilediği ve duruş sergilediği içindir ki Bandırma ve insanlarının başına yakın geçmişte başına/başlarına gelmedik şey bırakılmadı. Kent insanları ve kurumları envai çeşit operasyonlarla ve algı operasyonları, itibar suikastleri ile sindirilip, süründürülüp ezilmeye, mağdur kılınıp susturulmaya çalışıldı. Ortam haramilere ve zebanilere bırakılmadı,  adeta teslim edildi.

 

Ne ekerseniz onu biçersiniz ya da ektiğiniz rüzgar günü geldiğinde felakete çanak tutmamalı..!

 

Kent  yönetiminde ve yaşamında söz sahibi olanların,  egemen ve muktedir olanların  kentin siyasal ve sosyal yaşamını basınından spor yaşamına kadar dizayn etme çabalarının FETÖ olayında yaşandığı gibi kamu iradesi ve olanakları, gücü ile örtüştüğünde yaratabileceği yıkıcı  sonuçları  uzak ve yakın zamanda hep gördük ve yaşadık. Bu bulanık ortamda  bir şekilde kişisel ya da grupsal olarak düze çıkabilmek için iblisle pazarlığa girenlerin iblisleşirken, nasıl soysuzlaştıklarını da bu kent hep gördü, yaşadı.

 

Yine uyarıyor ve uyarıyoruz: Oyun kurucular, senaryo yazanları yine her seçim sürecinde olduğu gibi yine devrede. Bizden anımsatıp, uyarması..

 

Esen kalın..

Kaynak: Editör:
Etiketler: ‘, Yönetişim’, ve, ‘Strateji’, sorunu..,
Yorumlar
Haber Yazılımı