Yazarlıkta 30 yılını dolduran Süleyman Takunyacıoğlu Bandırma’nın Sosyal ve Siyasal durumunu değerlendirdi.
1-) Bandırma’da ne iktidar, ne de muhalefet var. Siyaset karmakarışık ve iç içe geçmiş. Kimin nerede olduğu belli değil. Bu normal bir durum değil. Siyaset yasasıdır; Muhalefet yoksa iktidar da yoktur. Onun adı iktidar değil KEYFİYET’tir.
2-) Bandırma’da AKP’ diye bir partinin sadece adı var. CHP desen kendi insanını doğrayan bir anlayıştan geliyor. CHP birbirini yemekten iktidara vakit bulamaz. Sonuçta Bandırma’da CHP ve AKP iç içe geçmiş. Tuhaf ve grotesk bir manzara. Başka kentlerde var mıdır böyle bir durum? Sanmıyorum.
3-) Üniversite yapılıyor; Altyapısı, hazırlığı, planı, programı yok. Hastane yapılıyor; Altyapısı, hazırlığı, planı, programı yok. Her şey el yordamı, her şey Arabesk, her şey Şark usulü… Böyle üniversite, böyle hastane mi olur? Ben yaptım oldu… Neymiş; rektör gelecek, dekan gelecek, profesör, doçentler gelecek, insanlara pozisyon, sıfat, unvan, maaş verilecek. Ortada sağlıklı ne üniversite, ne de hastane var!
4-) Binlerce öğrenci Bandırma’da fink atıyor. Her yerde Cafe… Bunun da hazırlığı yapılmadı. Bandırma iyice sıkışmış, soluk alamıyor. Küçük bir depremde herkes kendini başka mekânda bulacak. Bunca öğrencinin yaşama koşullarını hazırlamak için ne yaptınız Allah aşkına? Tek kelime söyleyin!
İki cafe, iki yürüyüş bandıyla belediyecilik olmaz Bandırma’da, geçmiş dönem Belediye Başkanı Dursun Mirza dönemi dahil. Başkanlıktan çok Belediye Başkanlığı Devlet Memurluğuna dönüştü. Gelene ağam, gidene paşam… Bugünü kadarki belediye başkanları gibi tam bir Oportünizm örneği veriyor Tolga Tosun da. 2 cafe yapmak, 3-5 yazar getirmekle Belediyecilik olmaz. Oysa beklentiler çok farklıydı. Radikal çözümler bekleniyordu. Tolga Tosun’a, bir muhtar, Dursun Mirza döneminden 2 milyon (trilyon) liralık yolsuzluk ihbar etti, onu bile gündeme getirmekten çekindi. Sizler bu kentin tepesindeki adam değil misiniz?. Hesap Sorun ya da ‘Dursun abime iftira atıyorlar’ deyin. Yani bir yerde durun. Hem öyle, hem böyle olmaz.
5-) Bir kent düşünün; 40 yıldır şehrin göbeğindeki Cin Çukuru’na kazma vurulamamış. Bir kent düşünün; 80 yıldır sahil bandını tamamlayamamış. Bir kent düşünün; dolgu sahasına 10 katlı binalar dikilmiş!
6-) Yanlış anlaşılmasın ben, Tolga’yı severim. Bandırma evladı.. Kimseyle de kişisel derdim olmaz. Dedesiyle ilk ve son röportajı ben yıllar önce kendi gazetemde yaptım. Babası, amcaları, hepsi düzgün insanlardır. Yani dürüst, şaibesiz bir ailedir. Tolga da öyle. Ama bu durum onu eleştirmemi engellemiyor. Ne bekliyorduk? Radikal projeler. N’oldu? Koca bir hiç!
Bandırma’da Belediye Başkanı artık Devlet Memuru gibi olmuş. Sadece zaman dolduruyorlar. Öyleyse Dursun niye gitti? Değişim niye yaşandı?
Dursun’un gitmesinde parmağı olan insanların isimlerini yazsam küçük dilinizi yutarsınız…
7-) Tolga’nın gelmesi için bütün Bandırma seferber oldu. Ama artık İKTİDAR olmayı öğrenmeli. Güç zehirlenmesine uğramadıysa bir kez daha ‘Başkan olacağım’ diye bir iddiası da yoksa ki var, öyleyse istediklerini rahatça yapabilmeli.. Ramazanda iftar yemekleri, 3-5 konser, 3-5 yazar söyleşisi ile Bandırma yönetilemez, yönetilmemeli. Ortada tek bir proje yok, böyle kent mi olur? Kent ucubeye dönüşmüş. Bir de Sivil Toplum Kurumları var. Sözde Sivil Toplum Kurumları, hiçbir işlevi, yaptırımı olmayan Sivil Toplum Örgütleri…! Adam Odaya bir çörekleniyor, 40 yıl yerinden kıpırdamıyor. Ayıptır ya. Babanın mülkü mü 40 yıl aynı koltukta oturuyorsun..!
|
||
|