14 Mayıs C.Başkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerine sayılı günler kaldı. Millet İttifakı’nın kurucu lideri ve C.Başkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP ‘nin eş başkanları ile TBMM’de Yaptığı görüşme ve seçimlere yönelik destek açıklamaları sonrası kamuoyunun ana gündem maddesi bu oldu. Sadece kamuoyunun mu, hayır, Cumhur İttifakı ve tek tek paydaşları da hemen hemen bir tek noktaya kitlendi ve bu görüşme ile HDP’nin seçimlere yönelik Kılıçdaroğlu’na desteği seçim gündemlerinin ana konusu ve sorunu haline geldi.
Oysa ki, ortada garip bir tablo söz konusu. Seçimlerin sonucunu ve kaderini de belirleyecek bu konu ve bu sorun üzerine aklı başında bir CHP’liye bölücü terör örgütü PKK ve HDP ile ilişkisi üzerine bir soru yönelttiğinizde alacağınız ortak yanıt belli ve net.
Bir tek CHP’li ya da CHP tedrisatından geçmiş bir tek partili, CHP’nin bölücü terör örgütü PKK ve siyasi uzantısı HDP ile ilişkisini olumlayamaz. Hele hele Atatürkçülük ya da Kemalizm’le ilişkili hiç kimse, bölücü terör örgütü PKK ve siyasi uzantısı HDP’nin Ulusal Kurtuluş Savaşımızın muzaffer kumandanı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün isminin bile ortak anılmasına dahi tahammül etmez, edemez.
Konuyu daha da ileriye taşıyalım. İdeolojik ve politik olarak bölücü terör örgütü PKK ile siyasi uzantısı HDP’nin Mustafa Kemal Atatürk ile ortak hiçbir yanı yoktur. Örtüşmez ve bağdaşmadığı gibi birbirinin zıttı ve düşmanıdır. Bunu da en iyi bölücü terör örgütü yöneticileri ile HDP üst yönetimi bilir.
Atatürkçülüğün özü ve ruhu, Emperyalizm karşıtlığıdır. Anti-emperyalist karakterdir.
Atatürkçü, Ulus Devletçidir, Milliyetçidir. Ülkenin bölünmez birliği ve bağımsızlığının, Ulusun egemenliğinin yılmaz savunucusudur. Halkçı, Devrimci, Laik ve cumhuriyetçidir ve bu ilke ile değerler politik pazarlık konusu olmaz, yapılamaz.
CHP’de bugün bu ilke ve değerler tartışma konusu oluyor ise, bunun öncelikli nedeni, CHP’nin kuruluş değerlerinden uzaklaşarak sosyal demokrasi ile tanışması, partinin siyasal kimliğini Batı sosyal demokrasisi lehine biçimlendirmesinden kaynaklanmakta. Atatürkçülük ile sosyal demokrat ideoloji hiçbir şekilde örtüşmez ve bağdaşmaz. Örtüşür ve bağdaşır olsa idi bunu zamanında Mustafa Kemal yapar, kapısında eşelenen yasallık ve meşruluk arayan sosyal demokratları kapı dışarı etmezdi.
CHP’nin son yıllarda yaşadığı ideolojik-politik karmaşanın ve kimlik bunalımının ana nedeni budur. Bugün CHP içinde yaşanan çok başlılığın, şekilsizliklerin nedeni de budur. Sosyal demokrat ideoloji, tarihsel olarak taşıdığı tüm kararsızlık ve tutarsızlıkları, ikirciklenme adına ne var ise bir kanserli hücre gibi, bir virüs gibi CHP içine taşıdı. Sosyal demokrasi budur.! Zamanında Bülent Ecevit’en CHP’den ayrılma ve DSP’yi kurma gerekçe ve nedenlerinin, Muharrem İnce’nin CHP’den ayrılma neden ve gerekçelerinin, DSP’nin bugün Cumhur İttifakı’nda yer almasının nedenlerinin iyi araştırılması gerekiyor.
14 Mayıs seçimleri öncesinden başlayarak CHP’nin seçimlere dönük izlediği ittifaklar politikası(daha öncede yazmıştım) 1957 genel seçimlerinde Demokrat Parti iktidarına karşı izlediği ittifaklar politikası ile büyük ölçüde örtüşüyor. Süreç iyi incelenip, değerlendirilmeli. 1950 genel seçimleriyle DP’nin sandık başarısını ‘kaza’ olarak gören ve tek başına iktidar olma olanak ile şansını kaybeden CHP,1954 genel seçim sonucu ile adeta ezildi. 1957 genel seçimleri CHP için bir kader seçimi idi. Bugün yaşandığı gibi, Cumhuriyetçi Millet Partisi, Hüriyetçi Parti ile güç birliği kurarak girdiği seçimi yine DP karşısında kaybeden parti oldu.1957 genel seçimlerini de DP karşısında yitiren CHP, sandıktan umudunu kesti. DP’yi sandıkta yenemeyeceğini düşünerek, 27 Mayıs darbecilerine omuz verdi ve darbenin ortağı oldu.
Bugün de 21 yıldır girdiği her genel ve yerel seçimden, referandumdan zaferle çıkan bir AK Parti ve Erdoğan var. 14 Mayıs’ta gerçekleşecek C.Başkanlığı ve Milletvekilliği genel seçimlerine 20 günden fazla zaman olmasına karşın Batı basını, Batılı ülkeler seçimleri Erdoğan ve AK Parti’nin kazanacağını bugünden ilan ediyor. Bu siyasal hazmı imkânsız kılan bir sonuç olmanın ötesinde darbe severlerin sandık dışı arayışlarının başladığı noktadır.
1957 seçimlerinde de CMP ve HP’nin, DP iktidarına karşı büyük umutlarla CHP ile kurduğu güç birliği ve ittifaktan eli boş döndü. Bugün de bin bir umutla oluşan seçim ittifakında paydaşları bekleyenin büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaklarını öngörmek kehanet sayılmaz. CHP, seçimleri kazansa da kaybetse de yoluna devam edecek ama CMP ve HP diye bilinen partilerin tarih olması gibi yine bir çok parti günümüzde tarih olacak ama gerçekte 14 Mayıs’ta sandığa gömülen ise ABD ve Batı’lı emperyal ülkeler olacak.!
|
||
|