Türkiye son günlerde yaptığı açılışlar arasında biri sosyal diğeri ekonomik olmak üzere iki önemli açılışını gerçekleştirdi.
Yaklaşık 10 yıl önce yolum, kızımın tayinleri nedeniyle Erzincan’a düşmüştü. Defalarca otobüs, tren ve uçakları kullanarak 1200 km.lik Erdek- Erzincan arasında seyahat yaptım. Uzun süren bu yolculuklar arasında dikkatimi en çok Yozgat, Sivas, Erzincan ve Erzurum’daki üniversitelerde okuyan yaklaşık 100 bine yakın öğrencilerimiz olmuştu. Elbette sadece öğrencilerimiz değil, Doğudan Batıya göç eden yüzbinlerin çoluk, çocuğu ile birlikte kullanmak zorunda kaldığı gerçekten çok uzun bir yoldan söz ediyoruz.
Hiç unutamıyorum, yan koltukta oturan ve babası rahatsız olduğu için acele Ankara’ya evine giden Erzincan’da okuyan üniversite talebesini dinlemiştim. Genç arkadaşım için sıkıntılı geçen o 9 saatlik yolu hiç unutamıyorum.
Her zaman söylerim, yola ihtiyacı olmayanların yapılan yollarla, açılan hava alanları ile çok fazla ilgisi olmayabilir. Ne gereği vardı da diyebiliyorlar aslında. Bu konuda benim düşüncem keşke bu YHT’lerin Erzincan ve Diyarbakır gibi halkımızın gerçekten çok büyük ihtiyacı olduğunu düşündüğüm noktalara bugüne kadar ulaştırılmış olsaydı diyorum. Kısaca YHT konusunda emeği geçen herkesi kutluyor, daha farklı güzergahlar içinde çalışmaların biran önce başlamasını ve kısa sürede tamamlanmasını diliyorum.
Gelelim Akkuyu Nükleer Elektrik santrali konusuna. Biliyoruz ki enerji meselesi bugün dünyamızda üzerinde en çok konuşulan konular arasında bulunan bir konu. Örneğin geçtiğimiz yıl başlayan Ukrayna- Rusya savaşıyla beraber enerji fiyatlarında çok büyük artışların yaşanması ne yazık ki sadece bizim ülkemizi değil tüm dünyayı ekonomik olarak olumsuz etkilediğine tanık olduk. Örneğin 2021 yılında Türkiye olarak enerji ithaline 55 milyar dolar dolaylarında paralar öderken bu ödemeler geçtiğimiz yıl 100 milyar dolarlara doğru tırmanarak üretim ve sanayide büyük fiyat artışlarına sebep olduğunu iyi biliyoruz.
Dolayısıyla enerji konusu bütün ülkeler için çok önemli bir ihtiyaç konusu. Özellikle elektrik meselesi sosyal ve ekonomik hayat içinde yokluğu kabul edilemez bir ihtiyaç olarak da düşünebilir mesela. Türkiye olarak rüzgar, güneş, su, petrol ve doğal gaz yoluyla yıllık yaklaşık olarak 100 milyar megavat dolayların da bir elektrik üretimimiz var biliyorsunuz. Bu arada yıllık 40 milyar dolarlık ithal ettiğimiz doğal gazın 1/3’ünü elektrik üretiminde kullanılıyor olmamızda sıkıntılı bir durum. Bunu pahalı bir elektrik üretimi olarak değerlendirmekte mümkündür sanırım.
Türkiye olarak elektrik üretme adına 25 milyar dolarlık devasa bir yatırım olan Akkuyu Nükleer tesisimizi açıyoruz. 4 Üniteden oluşan tesisimiz tam kapasiteye ulaştığında yıllık olarak 4800 megavat gibi çok yüksek bir üretim yapacak olması sadece elektrik üretimi olarak değil nükleer teknoloji alanında da ülkemizin ihtiyaçlarını karşılaması ile geleceğimiz adına çok büyük bir kazanç olacağını düşünüyorum.
Bugün hangi açıdan bakarsak bakalım enerji meselesi bir ülkenin uluslararası ilişkilerindeki duruşu ile yakından ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Hele hele kendisine yeter bir konumda olursa eğer bu durum, hem ekonomik hem de siyasi olarak ülke kazanımlarına yansıyabileceği de kaçınılmazdır.
Son zamanlarda açılışları yapılan yollar, tüneller, köprüler, barajlar, otomobil, doğal gaz, bor karbür gibi üretim tesisleri, tank, uçak, helikopter, füze gibi savunma sanayi alanındaki başarılı çalışmaların ülkemize kazandırılması ve devam ettirilmesi ile aydınlık bir geleceğin bizleri beklediğini söyleyebiliriz.
Her zaman tekrar ederim, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün büyük zorluklar içinde kurduğu bu aziz vatan için çalışan, Ay Yıldızlı Bayrağımızın altında terini akıtan kim olursa olsun ben hepsinin alkışlanması gerektiğini düşünüyorum..
|
||
|