Reklamı Geç
YAZARLAR
KARAMAN'IN KOYUNU...
Engin ARICAN
27 Temmuz 2023 - Perşembe 01:48
134 defa okunmuş.

İyi değiliz ve özelikle ekonomide ciddi sorunlarımız var. Gemi azıya almış ve sürekli yükselen enflasyon, fahiş fiyat uygulamaları, tepeden tırnağa yağan zamlar, halkın geçim sıkıntısı ve sürekli düşen alım gücü hepimizin nefesini kesmiş durumda. Çok değil 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği genel seçim sonuçlarının üzerinden topu topu 50/60 günlük bir zaman geçti.

 

Seçimleri Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği genel seçimlerini AK Parti ve Cumhur İttifakı kazanmış olmasına karşın yaşanan ekonomik krizin boyutu şimdiden seçmen ve millet nezdinde büyük bir öfke ve tepkiye dönüşmüş durumda ve Mart 2024’te yerel seçimler var. Yazımızın başında vurgulayalım: Böyle gider ve ekonomik krizin boyutları derinleşirse yaşananların siyasi faturası Cumhur İttifakı, Erdoğan ve AK Partiye çıkar. İktidar partisi ciddi bir oy kaybı ile yüz yüze gelir. Yerel yönetimlerdeki ezici üstünlüğünü kaybeder.

 

Akaryakıt fiyatlarının uçtuğu. ÖTV uygulamasının can yaktığı, ekmeğin 5 liralardan 15 liralara yöneldiği, çarşı- pazarın adının ve tadının kalmadığı bir ortamda halkın ezici çoğunluğu ve özellikle emekliler burunlarından soluyor.1 bardak çayın 20-30 TL, bir fincan kahvenin 50-80 TL, bir simitin 10-15 TL olduğunu da gördük, yaşadık. Rezilliğin hangisini yazalım.

 

Kuşkusuz, söylenecek çok şey var. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik-politikada tam bir siyasi açmazın içinde ve küreselci neoliberal politikaların, politikacıların, sermayenin kuşatması altında. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler anlayışıyla yıllardır ülkede ve devlette hiçbir ekonomik değer, kurum bırakmamış neoliberal sermaye çevreleri, hiçbir kural tanımadan, büyük bir vahşilikle ve büyük bir vicdansızlıkla  piyasalara saldırıp, fütursuzca ekonomimizi yağmalıyor.

 

Hükümetin Yatırım+ üretim+ istihdam+ihracat denkleminden hızla uzaklaşması Hazine ve Maliye Bakanlığına Mehmet Şimşek’in ve Hazine’nin başına da Hafize Gaye Erkan’ın atanması sonrası izlenen neoliberal ekonomik politikalar sonrası yüksek enflasyona karşı izlenen yüksek faiz ve sıkı para politikası ile Kemal Derviş dönemini aratmayan politikalar ülkeyi adeta bir gayya kuyusuna atmış, itmiş durumda.

 

Bir gariplik ve çirkin bir oyun oynanıyor. İktidarı ve muhalefetiyle yüksek enflasyon koşullarında izlenecek ekonomik politika nedir ve hangi araçlar kullanılmalıdır bilinmiyor mu? Hepsi biliniyor. Yüksek enflasyona karşı izlenecek sıkı para politikasının sonuçlarının ne olacağı bilinmiyor mu? Bu da biliniyor. Bunun yüzlerce binlerce iyi kötü yaşanmış deneyimi, örneği var ve hepsi biliniyor.

 

AK Parti’nin ‘yatırım+üretim+ istihdam+ ihracat’ eksenli ekonomi politikasının bir açmaza ve sıkışıklığa, tıkanmaya neden olacağı zaten biliniyordu. Batı, emperyalizm rahat bırakmaz. Tıkanma ve sıkışıklıktan çıkış yolu neoliberal ekonomik politikalar değildi ve küresel efendilerle, neoliberallerle hesaplaşmak kaçınılmazdı. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere kadar dayanıldı ve seçimler sonrası yelkenler indirilip, fora edildi. Küresel Efendilere teslimiyet yanı sıra  serbest piyasacılara yol verilmiş olması, ekonomik yıkım ve faciaları getirdi. Ortada bir sürpriz yok. Şimşek’in Maliye Bakanlığının başına getirileceği daha seçim sürecinde belli idi. Şimşek bir neoliberaldir  ve kendi düşen ağlamaz ama ülke ile millet ağlıyor. Bu noktada Erdoğan’ın çaresizliği ve teslimiyeti iyi sorgulanmalı. Çünkü, neyin ne olacağını en iyi bilen Erdoğan’ın kendisiydi. Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte ilk yapacağı işin Şimşek ve ekibini yönetimden uzaklaştırmak olacağını görmek, bilmek gerekiyor.

 

 

Tercihler ve yol ayrışmaları, kırılmalar önemlidir. Ancak, bu yanlışın, siyaseten sonuçları çok ağır olacak ve AK Parti, Erdoğan bedel ödeyecektir. Çünkü, ekonomik krizin faturasını halkın çoğunluğuna, alt gelir gruplarına, emeklilere yükleyemezsiniz. Handikap ve paradoks iktidarın da muhalefetin de pazar ekonomisinden yana neoliberal olmasıdır. Bir anlamda al birini vur ötekine… Onun için ekonomik ve siyasi krizden popülist politikalarla iktidarın yine bir şekilde başarıyla sıyrılması olası görünüyor.

 

Bu sürecin yanıt bulması gereken soruları var. Başta AK Parti ve Erdoğan, neden ve niçin ekonomik politikada serbest piyasacı, neoliberal yöntemi ve yolu tercih etti ve benimsedi. Çünkü, bu tercih ve yolun sonunun yıkım olduğunu biliyordu. Öyle ki, son Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretleri bile  bu gelişmeler karşısında anlamını çabuk yitirdi.

 

Türkiye, ekonomik politik olarak bir yol ayrımına taşınmış, girmiş durumda. Yıllar sonra Kemal Derviş politikalarına dönüş bu tercihin yaratacağı siyasal hesaplaşmayı kaçınılmaz kılacak ama muhalefet kendi anlamsız iç çekişmeleri içinde ve muhalefet yok. Aynı zamanda Kemal Dervişçi neoliberal bir muhalefetimiz var.Sesinin çıkmamasının nedeni su.

 

Siyaseten muhalefetsizliğin hüküm sürdüğü bu ortamda geniş halk yığınları tendi muhalefet hattını oluşturuyor. Serbest piyasa ekonomisine karşı milyonlar devletin rol üstlenmesini, piyasalarda dengeleyici ve denetleyici bir rol üstlenmesini, piyasalardaki anarşinin bitmesini istiyor. ABD dolarının ekonomide belirleyen ve düzenleyen olmasını istemiyor, dolarizasyona karşı çıkıyor. Haberleşmeden ulaşıma, gıda ürünlerinde özelleştirmelere karşı çıkan halk, kamu mülkiyetini, kontrol ve denetimini istiyor. Kartellere ve tekellerin piyasa hakimiyetine karşı çıkan halk, kartel ve tekellerin egemenliğinin bitmesini istiyor. Vergi düzeninin adil olmasını, sosyal adalet ve hakça paylaşım istiyor. Talepler ve istekleri sonsuz ve sınırsız. Bir anlamda cin şişeden çıkıyor ve çıktı. Tarla ve bahçede 1 olan ürünün on kat fiyatlanıp ocağına taşınmasını kimse kabullenemiyor. Bir anlamda toplum kendiliğinden deşarj olup, boşalıyor.

 

Cumhur İttifakı paydaşlarından yükselen ses ve tepkinin, yaşanan çatırdamanın da nedenselliği iyi sorgulanmalı. MHP’nin ve Bahçeli’nin  son günlerdeki tepkileri ve olup-bitenlere karşı suskunluğu kopacak fırtınanın ayak sesleri gibi..

 

Kopacak fırtına büyük bir olasılıkla milliyetçilik ve ulusalcılık, halkçılık ve anti-kapitalist eksende olacaktır. Ancak, bu noktada Ak Parti ve Erdoğan siyaseten küçümsenmemeli. Siyasi pragmatizmin bugün için siyasetteki en büyük ustası konumundaki Erdoğan ve partisinin bu yaşananları ve gelişmeleri kayıtsızlıkla izleyeceğini kimse kabullenmemeli. Ak Parti ve Erdoğan. Önümüzdeki süreçte siyasal anlamda ve planda daha milliyetçi ve halkçı, anti-kapitalist, anti- emperyalist bir siyasal çizgide yerini alırsa kimse şaşırmamalı. Bir anlamda İttifakı nezdinde yaşanan çelişki ve ayrışma risklerini nötrleyebilir. AKP ve Erdoğan,bunu hep denedi ve  başardı,iktidarını ve oy yüzdesini düşmeler yaşansa da sürekli korudu.

 

Türkiye’de siyasetin ve siyasetçinin çıtası sürekli yenilenip, yükseliyor. Bu dinamik sürece ayak uyduramayan elimine olacaktır. Türkiye koşullarında ve millet nezdinde neoliberalizm ve neoliberal ekonomik-politikalar süreci bitmiş tarih olmuştur. Türkiye kapitalizmi de kendi içinde evrilip, değişiyor. Bu evrime uygun siyasal ve sosyal üst yapının yeniden düzenlenmesi kaçınılmaz ve bu sancılı, sıkıntılı bir süreçtir.

 

 

Bekleyip, sabırla izleyip, sonucu göreceğiz. Esen kalın…

 

 

 

 

 

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

Şişirilmiş balon Apo ve Bahçeli.!
19
Bandırma’nın gündemi…
43
Bandırma, CHP ve Dursun Mirza.!
35
15 Temmuz ve Bandırma
80
Biz neden saçmalıyoruz?; Savaşa hayır!
39
STATÜKO VE STATÜKOCULUK...
132
MİRZA VE BANDIRMA
134
"BALTALAR ELİMİZDE..!"
201
CHP İLÇE KONGRESİ ÜZERİNE...
141
MHP İLÇE KONGRESİ ÜZERİNE
169
SANDIĞIN ŞAKASI OLMAYACAK..!
147
İHSAN KURUOĞLU VE NEREDE KALMIŞTIK!?
168
MAFYOKRASİ...
147
HALK TV ve CHP
142
15 Temmuz direnişi
160
Hablemitoğlu'nun ardından...
124
Dipten gelen dalga...
128
MİRZA NEREYE KOŞUYOR ?
144
BANDIRMA ÖZGÜRCE KONUŞMALI..
160
SEÇİMLER ÜZERİNE
138
DEMOKRAT PARTİ'NİN TARİHSEL RÖVANŞI!
162
'HIRLAMAK' VE 'HAVLAMAK'...
175
İNGİLİZ OYUNU
134
KÜRESEL ÇETE VE KÖPEKLERİ
175
Düşünmenin anahtarı
173
Beceri ve beceriksizlik.!
193
Günaydın,sn.Havutça.!
147
TÜSİAD VE ANADOLU KAPLANLARI
180
KUŞCENNETİ FESTİVALİ ÜZERİNE...
193
YUMURTA KAPIYA DAYANMADAN..!
186
MUHALEFETE GEREK VAR MI?
187
YÖNETENLER İLE YÖNETİLENLER VE ŞEYH EDEB ALİ
165
‘Hakaret’ özgürlüğü..!
180
İtiraf..!
194
Bit yeniği..!
166
Sn. Yurt ve Gönen..
163
Sorumluluklarınızı unutmayın..!
156
Belediyelerin işi zorlaştı
164
Kim yetkili.?
204
Bir yılın ardından..
201
'2022’ yılını karşılarken..
186
Gardı düşürmemek..!
186
Biz bunu nasıl becerdik.!?
165
‘Alçak Başkan’ muhabbetleri..
228
Başkan Yılmaz, bu iddiaları önemsemeli..!
195
Mazeret bitti..!
184
Farkında mıyız..?
222
Zehirli dil..!
192
Onlar Başardı! Sıra Kimde!?..
165