Lafı eveleyip gevelemenin anlamı yok. Anti- kapitalist ve anti- emperyalist bir gazeteci ve yazarım. Mevcut hiç bir siyasal parti ile de organik bir ilişkim ve bağım bulunmuyor. Bunun kişisel rahatlığını da yaşıyorum. Çünkü, ülkede yaşanan siyasal ortamın içinde bulunduğu durumun bir anlamda kötülüğünü ve yaşanan rezillikleri ben de her yurttaş gibi görüyor ve yaşıyorum. Keza düşünce dünyam ve sahip olduğum siyasal değerlerin, köhnemiş siyasal yapılarda vücut bulması bugün için mevcut görünmüyor. Bunu gören arkadaşlarım, özellikle 78 kuşağından çok insan oldu. Öncesinde 68 kuşağı da benzer süreçleri zaten yaşamıştı. Saygı duyarım ama bu arkadaşların tamamına yakınının bulaştıkları siyasal yapılarda nasıl adım adım tükendiklerine, yaşadıkları hayal kırıklıklarına hep tanık oldum.
Sonuç olarak, yaşanan kişisel bir siyasal tercih ve öncelikle saygı duymak gerekiyor. Kişi savunduğu siyasal değerlerle ömrü billah bal gibi iki ayağının üzerinde zor da olsa durabilir. Bu mümkün.!Keza siyasal yaşamın güvenilir olup- olmaması da ayrı bir konu.Türkiye’de siyasal yaşamın hemen her alanda kuşatılmış ve bir anlamda polisiye ve bunun da ötesinde istihbaratla iç içe bulunduğuna dikkat çekmek isterim. Bir anlamda insanlar bir mayın tarlasının içine giriyorlar ve belli değerleri kuşanmışsanız nerede ve neler yaşayacağınızı bilmiyorsunuz demektir.
Dedim ya bir anti-kapitalist ve anti-emperyalistim diye. Ağıza kolay geliyor ama bunun böyle olmadığını birçok okurumuz çok iyi biliyor. Örneğin, ağızlardan düşmeyen Mustafa Kemal ve Atatürkçülük. Gardrop ve butik Atatürkçülüğünden söz etmiyorum. Atatürk ve Atatürkçülüğü
anti-emperyalizmden asla soyutlayamazsınız. Milliyetçi ve ulusalcı bir duruş sergilemek, milli ve yerli kalkınmaya öncelik vermek durumundasınız.
Anti-emperyalistseniz muhatabınız bellidir: Günümüzün Roma’sı yani ABD ve Batı Avrupalı emperyalist güç ve ülkelere karşı durmak, karşı çıkmak durumundasınız. Günümüzde AB şakşakçılığı yaparak demokrasi ve insan hakları gibi cicili bicili sözcüklerin peşine takılarak soytarılığa ortak olamazsınız.
Bunun bir de ülkenizdeki egemen ayağı var. Türkiye, kapitalist bir ülke ve ülke yönetiminde söz sahibi oligarklar dışa bağımlı ve kapitalizmin en vahşi uygulayıcıları. Serbest piyasa ekonomisi adına, özelleştirme adına mafyokrasinin uygulayıcıları. Çıkarlarına dokunduğunuzda ensenizde boza pişirmeye hatta kellenizi kopartmaya hazır. Bir anlamda saldırının, şiddetin nereden geldiğini bile anlamakta güçlük çekersiniz. Bu ülkenin sanat ve edebiyat yaşamında bugüne kadar söz sahibi olanlarının yaşamlarına bir bakın: Nazım Hikmet’ten Yaşar Kemal’e Aziz Nesin’e..Gülmeyin…! Öylesine olaylar yaşamışlar ki hepsi trajikomik ama utanç verici acılarla dolu…
O yüzden Kemalistim ve sorarlarsa Atatürkçüyüm demek kolay geliyor hepimize ama aslında bunu söylemek bile aslında yürek işi. !
Bugün yaşadığımız ekonomik facianın nedenleri de tam burada ve bu noktada aranmalı. Neymiş, ‘Serbest piyasacıymış’;’ serbest piyasa ekonomisini savunuyormuş. Devletin ekonomik yaşamda ne işi varmış Devlet ,turşu, ayakkabı mı üretirmiş diye diye 85 milyonun elinde hiç bir değer bırakılmadı. Limanlar, yollar, demiryollarımız, haberleşmemiz, şeker ve tütünümüz elden çıktı.. Bir muz cumhuriyetinde yaşamıyoruz dendi ama adeta bir muz gibi soyulup, cıscıbıldak kaldık! Özeleştirmelerde, limanlar, şeker ve tütün fabrikaları vatandır diye ses verenlere gülenler, gerçekte vatanın parça parça elden çıkartıldığına yıllar geçtikçe tanık oldu. “Bırakınız yapsınlan, bırakınız geçsinler” denerek neoliberal politikaların önünü açanlar bugün ekonomide yaşanan felaketin de sorumlusudurlar.
Anti-emperyalist bir ülkede “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” denerek yüksek faiz ve sıkı para politikalarıyla halkın büyük çoğunluğunu, çalışan kesimleri, emekliyi yokluk ve yoksulluğa mahkûm edenlerin antiemperyalizimden, yerlilik ve millilikten söz etmesi tam bir oyun ve aldatmacadır.
Neoliberaller yıllar sonra şunu başardılar: Milyonlar, çiftçi, esnaf, küçük üretici ve yatırımcı yaşanan ahlaki ve siyasi dejenerasyon sonucu tüm ahlâki melekelerini unuttu, yabancılaştı ve geniş halk yığınlarının, emekçi kesimlerin vicdansızca soyulmasına, fahiş fiyat uygulamalarıyla ortak oldu. Toplumda bir yamyamlar, hırsızlar tabakası oluştu ve engellenemiyor. Kolay yoldan para kazanmak, servet edinmek için her yolu mübah gören yamyamlar tabakası ölçüsüzce saldırıyor. Mafyokrasi toplumsal açıdan genişliyor. Neoliberalizm adına bu kadar hırlının hırsızın toplaştığı bir ülkede halk çaresiz, yorgun ve bıkkın..!
Kuşkusuz, anti- emperyalizmve anti-kapitalizim konusuna ortadoks ve radital açıdan bakmak ve değerlendirmek de mümkün.Olayın felsefi yönü, ideolojik ve politik yönü kadar zengin ve mutlaka bakılmalı.Sonuç olarak, bir şey sorulduğunda ‘Kemalistim,Atatürkçüyüm’ demek tek başına namusu kurtarmıyor. Bu kimlik tanımının içeriği çok mu çok ağır ve günümüzde bu kimliğin içi büyük ölçüde boşaltılmış ve ruhsuzlaştırılmış durumda.
Esen kalın..
|
||
|