15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Gününü anımsayanımız var mı? Günlerden Cuma idi ve Temmuz’un sıcak bir günüydü. Herkes günlük işlerini bitirmiş, akşam yemekleri yenmiş, evinde ve genel olarak TV başındaydı ve ne oldu ise akşam saat 20.00 sıralarında özellikle İstanbul’da yaşanan askeri hareketlilik nedeniyle bir anda gündemlerimiz değişti.
Ben de İstanbul’da çalışan büyük oğlum Ulaş’ın telefonuyla bir anda irkildim. F-16’lar alçak irtifadan uçuyor ve boğaz köprüsüne giriş-çıkışlara asker izin vermiyordu. Bir anormallik yaşanıyor ve ama başlangıçta tam olarak nelerin yaşandığını bilinmiyordu, insanlar şaşkındı.
Cemal Öztaylan ile AK Parti ilçe başkanı Alp Bostancı yanı sıra bir çok dostu telefonla aradım. Zaman ilerledikçe, neyin ne olduğu daha iyi anlaşıldı. FETÖ’cü hainler askeri bir kalkışma ve darbe peşindi idi. Alp Bostancı, evdekilerle helalleştiğini, üstünü başını değiştirip, olası bir gözaltına alınma durumuna karşı yanına çamaşır alarak, partiye geçeceğini söyledi. Cemal de hazırlığını yapıyordu. MHP dışında diğer hiçbir siyasal partide kıpırtı yoktu.
Ben de evde eşim ve küçük oğlum Ozan ile toplanıp, bir durum değerlendirmesi yaptık. 12 Eylül darbesinden deneyimliyim. Ailem ile helalleşip, meydana inmeye karar vermiştim. Tek başıma inmek isteyişime İtirazlar yükseldi. Anca beraber sözüne uygun şekilde hep birlikte meydana inilecek ve ne olacak ise, birlikle göğüslenip, yaşanacaktı. Uyduk ve hep birlikte alana indik. İnsanlar toplaşıyordu ve AK partinin önünde az bir kalabalık vardı. Ayhan Atik ve daha bir çok dosta tanık olduğumu anımsıyorum. Zaman içerisinde kalabalıklaştılar ve adeta Cumhuriyet meydanına sloganları ile aktılar. Yaşananları ilgiyle izliyorduk. Biz de ailece kalabalığa karıştık.
Oysa ki, Bandırma, topu topu 500 kişilik bir insan topluluğu ile mi darbecileri karşılayacaktı?
Bu aynı gün ilerleyen saatlerde ve günlerde fazla değişmedi.500 ile 1000 arasında rakam gitti-geldi. Binlerce Bandırmalı ya iş yerlerinde ya evlerinde veya tül perdelerin arkasında, pencerelerde yaşananları adeta bir film izler gibi izledi.
Gerek 15 Temmuz günü ve gerekse kalkışmanın bastırıldığı günler sonrasında Cumhuriyet alanında gerçekleşen ‘demokrasi nöbetleri’nde yaşanan bu tablo hiç değişmedi. Kalkışma karşıtı gösterilerde rakam hep1000’ler seviyesinde seyretti. Bu rakama takılanlar, kendilerini zorlayarak, bu rakamı 1500 veya 2000’e de çıkartabilir ama unutulmaması gereken bir şey var: Bandırma’nın nüfusu 150 bin ile 200 bin arasında..!
Peki, ne oldu? İstanbul yanı sıra bir çok kentte on binler darbecilere karşı alanlara, meydanlara koşarken, Bandırma’da ne oldu? Rakamlar ortada. Bu kalkışmada 251 insanımız şehit düştü, iki binden fazla insanımız gazi oldu.!
Bunun öncelikli nedeni: Tayyip Erdoğan ve AK Parti karşıtlığında odaklanıyor. Bandırma’da on binler ve yüz binler FETÖ’cü hainlerle devlet ve iktidarın boğazlaşmasını iktidarı aralarında paylaşamayanların hesaplaşması olarak gördü ve bu hesaplaşmadan uzak durmayı tercih ederek, izleyici olmayı tercih etti.
Anımsayın.. Bandırma AK Parti içinde yaşanan milletvekili Sema Kırcı ve etrafında öbeklenmiş insanlarla yaşanan rekabet ve çekişme 15 Temmuz günü ve sonrasında Cumhuriyet meydanına bile taşındı, yansıtıldı.
AK Parti, bir türlü sonu gelmeyen parti içi çekişmelerinden dolayı 15 Temmuz’un ve sonrasının adam gibi iç muhasebesini yapamadı. Sonuç ortada: 31 Mart yerel seçim sonuçlarıyla, 15 yıl sonra bir kez daha mahalli seçimlerde Bandırma’da iktidara önümüzdeki 5 yıl için ‘elveda’ dendi.
AK Parti ,parti yönetimine kim gelirse gelsin, Bandırma’yı çözümleyip, analiz edemiyor. Kente yabancı bir yönetim yapısı söz konusu. Erdoğan’ın sırtına binmiş ve Erdoğan’ın başarılarıyla yol almaya çalışan bir yönetim anlayışı söz konusu. Parti, Bandırmalılaşamıyor..!
15 Temmuz’un 8 .yıl dönümünde AK Parti yaşananları tüm yönleriyle sorgulamalı.15 Temmuz direnişinde bölgede iki isim öne çıkıyor; Birisi dönemin valisi Ersin Yazıcı ise diğeri Büyükşehir Belediye Başkanı Rahmetli Edip Uğur’dur. Her ikisinin de mücadeleleri tam olarak değil, hiç bilinmiyor, yazılıp, anlatılmıyor. Bir tek ben, gazeteci yazar olarak, LEJYON kitabımda 15 Temmuz’da Balıkesir’in üstlendiği rolü bu yönleriyle yazdım, vurguladım. Yazıktır, günahtır.
Bu konuda hayıflanmanın da fazla anlamı yok. Bahrınma,15 Temmuz ve sonrasında direngenlikleriyle öne çıkmış hiçbir insanını sahiplenemedi. Örneğin, özellikle dönemin AK Parti ilçe başkanı Alp Bostancı’nın ismini unutmak olmaz ve daha böyle bir çok insan var.
Darbe severler ve darbeler üzerine daha yazılacak çok şey var. Örneğin, ’üniformalı teröristler’ tanımlaması… unutmamak gerekiyor; 27 mayıs,12 Mart ve 12Eylül darbecileri ne idi? Bunların hepsi üniformalı teröristti..!Ötesi de var, bunların hepsi, ABD ve NATO’nun tescilli elemanı ve ajanıydılar.
Biliyorum, dolaylı veya dolaysız darbecilerin 12 Mart ve 12 Eylül’de hışmına uğramış bir çok arkadaşım 15 Temmuz’u sessizlikle ya da sinerek karşıladı. Kimisi hızını alamayıp, darbe uzmanı edasıyla, tiyatro yakıştırmasında bulundu.15 Temmuz’un üzerinden 8 yıl geçti ve şimdi, dün, tiyatro diyenlerin bugün bir özür bile dilemeden kostüm değişikliklerine tanık oluyoruz. 251 insanın katledildiği bir tiyatro, güldürmeyin insanı...
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 15 Temmuz’da tüm üniformalı teröristlerin kalkışmalarında canını yitirmiş şehitlerimize Allah’tan rahmet, tüm gazilerimize sağlıklı yaşamlar diliyorum.
Sonuç olarak, katılım sınırlı da olsa, Bandırma evlatları, kadını erkeğiyle 15 Temmuz darbe kalkışmasına sonuna kadar direndi. Hepsini kutluyorum.
Esen kalın…
|
||
|