Geçtiğimiz aylarda Bandırma Kitap Günleri’ne ilk defa yazar olarak katılım gösterdim. Bir çok yazarla tanışmak, ortamı solumak ve en önemlisi kitabım ilk defa okuyucuyla buluşacağından dolayı çok heyecanlandım. İşlerimden dolayı pek vaktim olmasa da, katılım gösteren değerli yazarlarla tanışmak, sohbet etmek, kitap imzalamak için vakit bulmak, beni hayli mutlu etti. Hatta ilk kitabımı da Öğretmen / Yazar İncilâ Çalışkan’a imzaladım ve o da bana kendi kitaplarından hediye etti. Güler yüzü ve zarifliği için tekrar teşekkür ediyorum. İlk kitabım olduğu için edebiyat dünyasında önemli bir yer edinmiş, birikimli insanların düşünceleri benim için çok önemli olduğu için, kendisinden ve diğer yazar büyüklerimden kitabım hakkında bir değerlendirme /eleştiri yazısı yazıp yazamayacaklarını sordum ve hepsi gönülden yardımcı olacaklarını dile getirdiler.
Kitap Günleri’nin üzerinden yaklaşık bir aylık bir zaman geçmişti. Mail kutuma baktığımda İncilâ Çalışkan hocamın bana mail gönderdiğini görünce ansızın heyecanlandım. Hatta bir anda kendimi dışarı attım. “Ne gönderdi, ne yazdı acaba!” diye bir solukta okudum. Yetmedi, “Bir daha okuyayım” dedim ve defalarca sağıma soluma dönerek okudum ve “ Nasıl karşılık versem ki şimdi?” diye şaşkın ördek yavrusu gibi bakındım durdum. Hemen o heyecanla makaleyi babama gönderdim. “Baba Allah aşkına, mailine acele bak! İncilâ Hocam bana makale yazıp göndermiş. Bana çabuk dön, bekliyorum.” dedim. Babam kısa sürede döndü, “ Oğlum çok güzel; harika şeyler yazmış.” dediğinde sevinci sesinden anlaşılıyordu. Aynı günün akşamında, yine aynı konu açıldığında, “ Aslında bunu çerçeveletip asmalıyız” diye kendi aramızda konuşuyorduk, öyle etkilenmiştik ki... Tüm bu etkinin, sevincin, heyecanın asıl sebebi neydi? Gerçekten abartılı bir durum mu yaşanmıştı? Bizi heyecanlandıran; insanların birbirlerinden bu kadar uzaklaştığı, hor gördüğü, içten içe hayıflandığı bir dönemde; İncilâ hocam’ın tüm bu kapsamın dışında, büyük bir incelik ve nezaket içerisinde, sanki bir öğretmenin öğrencisine yaklaştığı kadar sıcak cümleler kurarak, o sihirli “ göz kontağı”nı kelimelerle içimize çizmesiydi. Sevgili hocam’a tekrar teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyor, benim için değeri tartışılamayacak olan ve satırlar dolusu yeni şiirler yazdıracak kadar yol gösterici ve teşvik edici olan bu harika makaleyi sizlerle paylaşıyorum.
“ZEYTİN KARASI
Ozan Utku Arıcan’ın, 2015 yılında yazılmış şiirleriyle başlayan, şiir çalışmaları, “Zeytin Karası” kitabının sayfalarında çeşitli temalarla hızını artırarak sürüyor…
“Sevgi” genç şairin şiirlerinde büyüyerek her yana ulaşıyor. Şairin yüreğinde; yağmura, buluta, toprağa, denize, rüzgâra, balığa, kuşlara, tüm doğaya kanat çırparak ulaşma duygusu vaz geçilmez bir tutkudur… Bazen kırgınlık, pişmanlık da var. Ancak genç şair; kayıp giden zamana karşı umutlu ve kararlıdır, yaşamın zorluklarına karşın…
Yeni düşünceler gecenin karanlıklarından süzülür gelirse şair, ne yapar? “Ümitsiz mucittir şair dediğin.”(2016) Ozan Utku’nun şiirdeki cevabı, hazırdır.(say:18)
Şairin “Karanlıkta hapsolan mutluluğunun” umut güllerinin açılışını bekleyişi, yüreğinde umutların dolu oluşundandır.(2016) “Pencere kenarında” şiirinde. (say:19)
Maden ocaklarındaki kara derili “Siyah İncilerin yıkıntıdaki acısına duyduğu kaygıyı” Ozan Utku, şiirine nakış gibi işlemiştir. (2016) (say: 26)
Yaşamı kardeşlik duygusuyla yaşamak isteyen devrimciler, şairin yüreğindeki kaygılardandır. Düşünen insanın yüreğidir genç şairin yüreği. (2016) (say: 27)
“Kalemi susmayan Sabahattin Ali’nin yüreği, konuştukça büyüyordu…” Özgürlük ateşi dört bir yanını/yöresini sardı. Haykırdıkça eğilmeyen dalları, eğildi ama kırılmadı…(2019)(say:36) Yılmak, şairin aklının ucundan geçmiyor! “Bu dünya hani hepimizindi/ ancak ölüme meydan okuyanlar/ bulacaklar ışığı…” Keskin bir bakıştır, yılmak yerine genç şairin tavrı.(4 Ekim 2020)(say:47)
25 Ekim 2020 günü öğretmenliğe başladığı ilk günün heyecanlı kararlılığını da şiire yerleştiriverir. Genç şair öğrencilerine şöyle seslenir: “Düşüp kalkacaksınız/ gözlerinizin ardında dönen ateşten çemberle/ dünyadaki bu bahtsız düzeni değiştireceksiniz/ çünkü siz karanlığa karşı savaşan/ bir ordunun neferlerisiniz.” Genç öğretmen, içindeki tüm ivedi ile umut dolu elini; öğrencilerinin düşlerine, duygularına, düşüncelerine, umutlarına uzatıyor… (say: 51)
“İçimdeki çocuk” “İşte Anadolu” “Zeytin Karası” tüm 2021 şiirlerinde vatan sevgisi, gelecek kaygıları, toprağa, ağaca ve doğaya sonsuz bağlılık, insanlığa sevgi buram buram tütüyor dizelerinde. Kitabının sayfalarında “Nasıl koruyalım, sahip olduğumuz bu cenneti kaygısını” okuyucuya duyumsatıyor, düşündürüyor.
Ozan Utku, yolun açık olsun. Hem öğretmenlik hem şairlik birbirini yaşam boyu besler, büyütür. Bir yol da çok yönlü kitap okumaktan geçiyor. Felsefede Prof. Dr. Nermi Uygur, romanda Yaşar Kemal, şiirde Yunus Emre ve halk ozanları, dünya şiiri ve Cumhuriyet dönemi şairlerimiz, yolunun üzerinde “Sevgi Yiğitlerin” olsun. Türküler ve çok sesli müzikte Mozart, Vivaldi (Dört Mevsim) dostların olsun.
İNCİLÂ ÇALIŞKAN”
|
||
|