2021 yılının son günlerinde yeni yılı karşılamaya çalıyoruz. Pandemi nedeniyle 2020 yılından hiçbir şey anlayamadık. Tüm kısıtlama ve önlemlere, pandemiye karşı başlatılmış aşılama kampanyalarına karşın 2021 yılının Nisan/Mayıs aylarıyla birlikte normalleşme süreci denilen sürece angaje olmaya çalıştık..
Bir virüsün ettikleri ve insanlık suçu.!
COVID-19 virüsü ortaya çıktığı ve insanlığın başına bela olduğu ilk günden bugüne bu virüsün doğal bir virüs olduğuna hiçbir zaman inanmadım. Labaratuar koşullarında üretilmiş ve farklı amaç ve çıkarlar için farklı güç ve çıkar odakları ya da ülkelerin menfaatine kullanılmış bu virüsün sahiplerinin, 21. yüzyılın en büyük cinayet şebekesi olduğuna inanıyorum. Hitler ve Naziler’i bile sınıfta bırakmış, bu küresel cinayet şebekesinin faillerinin bir gün elbet deşifre edilip, işledikleri insanlık suçları ve cinayetlerinden dolayı da yargılanacağına inanıyor, o günleri dört gözle bekliyorum.
Sadece COVID-19 pandemisi mi, HAYIR..! Bu küresel çete, pandemi öncesi ortaya çıkan ölümcül virüslerle ve on binlerce insanı katli nedeniyle bir ‘seri katil’..!
O nedenle, vaka ortada ve bu ve benzeri virüslerin kaynağının şaibeli olması nedeniyle insanların koruyucu önlemler ile aşı konusundaki kuşku ve tereddütlerini daha iyi anlıyorum. Sorun aşı olmayan ya da aşı olayına kuşkuyla yaklaşan insanlarda değil, böylesi yaşamsal konularda insanların kuşkulu davranışlarına ve güvensizliklerine neden olanlar da aranmalı.
Dünya da ülkelere göre,Pandemi nedeniyle ölen insan sayılarına bir bakın: "Worldometers" internet sitesine göre, en fazla can kaybı 653 bin 405 ile ABD'de kaydedildi. Bu ülkeyi 578 bin 396 ile Brezilya, 437 bin 403 ile Hindistan, 257 bin 150 ile Meksika, 198 bin 115 ile Peru, 180 bin 840 ile Rusya, 132 bin 243 ile İngiltere, 131 bin 372 ile Endonezya, 129 bin 2 ile İtalya, 124 bin 648 ile Kolombiya, 114 bin 83 ile Fransa, 111 bin 270 ile Arjantin ve 105 bin 287 ile İran izledi.
Virüs nedeniyle ölenlerin sayısı dünya genelinde 4 milyon 501 bin 270'e ulaştı.
Türkiye'de ise 27 Ağustos itibarıyla toplam 55 bin 713 kişi yaşamını yitirdi.(Ağustos 2021)
Ayrıca,insanlık için en olumsuz ve talihsiz şey, ölümün ya da ölümle sonuçlanan böylesi küresel vakaların kanıksanmasıdır. Bir diğer ifadeyle, felaketin kabullenilmesi, yaşamın doğal bir uzantısı olarak kabul edilmesi, ölüme/ölümlere alışılmasıdır.. İnsanın doğasına aykırı. İnsan yaşamında ölümün kabullenilmesi başka bir şey, ‘ölüm’, doğal kriterlerden bağımsız, insan soyuna dayatılıp, kanıksatılması başka bir şeydir.
İnsan: Yaşam ve ölüm..!
İşte, küresel çapta bunu becerdiler.. Düşünsenize, insan ile ilgili rakamlar hiçleştirilip anlamsızlaştırıldı.. Sağımızdan soyumuzdan bildiğimiz, tanıdığımız hatta en yakınlarımızdan yanı sıra bizzat kendi varlığımız hergün yaşamını yitiriyor, bizler sadece kendimizi ve dışımızdaki insanları rakamlarla telaffuz ediyoruz.. Mehmet’in babası, Ayşe’nin eşi derken sınıf ya da mahalle dostum Refik ölmüş, diyerek ‘ölümü sıradanlaştırıp, ölümü kanıksıyoruz.. Bu tablonun bireysel ve toplumsal travmasını önümüzdeki yıllarda daha somut yaşayıp, göreceğiz..
Bunu gezegenimiz dışı(uzaylı) bir varlık/varlıklar lapsa bir nebze anlarım. İnsan, insanları kurduğu tezgahlarla toplu olarak imha edip, ölümüne süründürüyor. Ama ne yazık ki, bu pusuyu insana kuranlar, gezegenimiz dışı varlıklar değiller.. Sonra da kaygı ve şüpheleri içinde cebelleşen ve aşıya direnenlere soruyoruz: ‘Vurulmazsan, yakalanıp, öleceksin.. Bilmiyor musun? Vurulsana.. !Bilime karşı mı geliyorsun?’ Oysa ki, kanımca ve büyük bir olasılıkla kimi bilim insanlarının ‘iş’ diye bir biyoloji labaratuarında üretilip, garip dünyamıza sokuldu.
Rahmetli Ahmet Kaya’nın şarkısı gibi.. ’Bu ne yalan çelişki anne..’
Karmaşa ve kaostan beslenenler.!
İnsanlık ve toplumlar, ülkeler karmaşa ve kaosu salt pandemi konusunda yaşamıyor. Türkiye’de bu dünyanın pir parçası ve aynen biz de de toplumsal yaşamın hemen her alanında bir çok konuda ve olayra benzer karmaşa ve kaotik şeyler yaşanıyor.
Örneğin,2021 yılını sarıp sarmalayan döviz kurlarındaki ani önlenemez yükseliş, faizlerin aşağı çekilmesi, yüksek enflasyon ve ocaklarımıza incir ağacı diken hayat pahalılığı üzerinde yazılı basın ve TV’lerde yapılan, makam mevki sahibi iktisatçıların yorum ve tartışmalarını izleyerek, yaşananları bir nebze anlamaya çalışıyoruz, nafile.. Dün olduğu gibi bugünde her taşın altında ABD doları, para kazanmaya dönük finansal denklemler, artistlikler, üretmeden paradan para kazanmaya doymamış fırıldaklar, spekülatörler ve manipülatörler çıkıyor. Küresel açıdan kapitalizm/emperyalizm her zaman ki gibi kafalarımıza vura vura yarattığımız tüm ulusal kaymağı hüplemenin envai çeşit atraksiyonunu geliştiriyor. Dün olsa, bu oyuna karşı çıkıp, rest çekenler yaka paça ‘komünist’ diye sorguya taşınıp, işkence de anyayı konyayı görürdü..
Şimdi, Başkan Erdoğan, ‘yedirmem.. yemezler oyununuzu..’ derken, MHP lideri Bahçeli, ’neoliberalizmin defteri kapandı, neoliberalizme güle güle’ diyerek yeni dönemin kapılarını aralıyor. Aman Allahım’ım kapatılan kapının arkasında ki yığılmış, kapıyı açık tutmaya çalışanlara bakıyorum, pes doğrusu.. Aralarında kimler yok ki..!?Ülkemin değil, şu ekonomi ve siyaset fakirlerinin, mandacı biçareliklerine gülüyorum.. Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler diyerek dün kapıyı ardına kadar açık tutanlar kapıdan külhanbey havasında içeri girenlerin ülkede ve halkta ne var ne yoksa adına ‘vahşi kapitalizm’ deniler modern eşkıyalığı sonuçlarını yaşayıp, görmediler mi? Eşkiyaya, haramilere ortak mı oldular, hiç şaşırmam.. Boşuna dememiş atalarımız, it iti ısırmazmış diye..
Bu ve benzeri vakalar eskimiş, pörsümüş ve adam gibi bir hikmetini göremediğimiz 2021 yılının süprüntü vakaları.. Bir de Bandırma’da yaşanan anlamsız ve içi boş tartışmalara bir örnek var:Belediye Şantiyesi’nin Eti Maden’e satılması..!
Kamu mal ve mükyerinin satışı ya da kiralanması
Gazetecilik ve yazarlılklerinin satışı ya da kiralanması..k yaşamımda her ortamda dile getirip, yazmışımdır.. Kamu mallarının ‘özelleştirme’ adına satışına karşıyımdır. Bir istisna ile.. Eğer, sattığınız kamu malını kamunun çıkarları ve beklentilerine uygun satarak, buradan elde ettiğiniz ekonomik değeri yine kamunun yararına ve daha fazla ekonomik/sosyal getiri sağlayıp, vatandaşınızın hizmetine sunuyorsanız, sözüm yok..!
Kent belleği hayati önemdedir. Korunması, diri tutulup, geleceğe taşınıp, deneyim olarak yeni kuşaklara yol göstermesi önemlidir. Biz, kent olarak, öncelikle kentin belleğini el ve gönül birlikteliği ile katlettik. Bu kent, belleksizdir ve günü, hatta an’ı yaşar..!
Yıllar önce Durgut Ergir’in belediye başkanlığı dröneminde ‘ulusal’ çapta bsir otomobil firması,kentte yatırım ve üretim lapmak amacıyla yer tahsisi talebinde bulundu ve kendilerine kolaylık gösterilmesini istedi. Konu, Meclis’te anlamsız tartışmalar içinde boğulurken, firma kente yatırım için yer talebinden sessiz sedasız vaz geçti ve bir başka kente yatırımını yaptı. Belediye ve kent olarak değerlendiremediğimiz bir konudur bu..
Aynı şekilde Eti Maden Genel Müdürlüğü’nün Belediye Şantiyesi ile ilgili devir talebinin ele alındığı Meclis toplantısında ben de bir gazeteci olarak bulundum. Konu ve talep, iktidar ve muhalif tüm meclis üyelerince olumlu karşılanarak, bu konuda işlerin daha pratik yürütülmesi için ve yasal sorunluluk kapsamında Belediye Başkanı Tosun’a oy birliğiyle yetki verildi.Yerin fiyatlandırılması konusunda da yine oy birliğiyle konu Kıymet Takdir Komisyonu’na havale edildi. Şu edildi bu edildi, sonuçta belirlenmiş bedel üzerinden yasal mevzuata da uygun yerin Eti Maden’e geçişi, satışı gerçekleşti..
Peki,bu devri gerçekleştirilen alanda Eti Maden ne yapacak?
Bu arazi de Emi Maden borkarbür ve ferrobor üretim tesislerini kuracak. Olayın içinde madenimizin ekonomik olarak değerlendirilmesi için yatırım ve üretim, istihdam var..!(Ayrıca her iki üretimin niteliğinin ülke için öneminin de iyi bilinmesi gerekiyor.)
Ortalık karıştı..!
Kimi, Başkan Tosun, belediyenin arazilerini satıyor diye tepkisini dile getirirken, kimisi Başkan kamu malları peşkeş çekiliyor diye eleştiri ya da tepki ötesi öfkesini dile getirdi. Aynı eski Devlet Hastanesi önündeki ağacın kesilmesi muhabbeti gibi.. Anlamsız ve içi boş tartışmalar ya da tepkiler demeye dilim bile varamıyor.. Çünkü, tartışmalarında, tepkinin de sonuç da bir anlamı vardır ve olmalıdır da.. Niye örneğin, söz konusu ağaç, gazetemin ve cafemin önündeki bir çam ağacıydı ve hastalıklı ve çürüktü..Buna karşın, ağaç ve yeşil duyarlılığının gelişmesi açısından ben şahsen tepkileri önemsiyorum. Bir ağaç kesildiğinde kesen kırk defa düşünmeli.! Ben konunun bir başka boytu üzerinde duruyorum.
Benim üzerinde durduğum, kamu ya da Belediye mülk ve mallarının satışında görevleri döneminde rekor kırmış olanların,ya da kente yapılacak hizmet ve yatırımlara takoz olmayı baştan iş edinip, daha sonra farklı kimliklerle bambaşka kimliklere bürünüp söz edenlerin milletin belleğiyle dalga geçmesi..Buna gün geliyor egolar, gün geliyor ekonomik ya da siyasi beklenti ve hırslar bulaşıyor ve sonuçta kente yazık ediliyor.!
Mutlu yıllar diliyorum.. Esen kalın..
|
||
|