YATAY mimari diyordu ya Cumhurbaşkanı.
Hani toprağa daha yakın olsun.
Hoş, metropollerin göbeğine dikine gömdüler gökdelenleri.
Kökleri metrelerce toprağın altında, dalları bulutlara erişmiş halde.
Bizim kasaba irisi memleketi de dikine gömüyorlar nicedir.
Al sana İzmir yolu.. Al sana Bursa yolu.
10 Burda’nın yanındaki heyüla yapılar.. Yaylada’nın karşısında hızla yükselen beton bloklar.
Cadde boyu, arka kısımlar, ara sokaklar, kat kat beton yığınları.
BAK Yapı’sı, Kent Gayrimenkul’ü, şusu busu.. Parayı basan alıyor arsayı.
Sonra milyon milyon satış.
Oralardan bir daire aldı mıydın, emlak değeri itibariyle zengin sayılırsın artık.
Gayrimenkul değerlerinin her geçen gün arttığı Balıkesir’de zerre zararın olmaz.
Ama birader, o çok katlı, o çok betonlu bloklarda da oturulmaz yani.
Camı açsan, karşı dairenin içindesin.
İç içe geçmiş hepsi.
Yarın, MİGROS tarafında başlar yapılaşma.
Sağlı sollu, önlü arkalı her yer apartman.
Geçen gün arabayla geçerken oralardan, bunları düşündüm.
Özel İdare’nin iki katlı bir idare binası vardı orada eskiden; gerisi bahçe, depo, boş alan.
Parası olanlar, işi bilenler, şehrin uyanıkları ve yerel yönetimlerin ortak çabasıyla..
Beton Mahalle’ye dönüştü şimdi.
Yakın zamanda 18.02 bölgesinde de buna benzer yapılaşmalar olacak.
Zerre yeşilsiz, zerre ağaçsız alanlarda yaşamayı, ‘yaşamak’ zanneden zenginlik budalaları, pahalı seramiklere basıp, afili mutfaklarda yemek pişirmeyi, aynalı asansörün dokunmatik tuşuna basıp yaşadığı kata inip çıkmayı, güvenlik kameralarını, alarmları, kapıdaki bekçiyi, yapay bahçenin bitkilerine makas vuran bahçıvanı, havuzdan kepçeyle çöp temizleyen elemanı, sonradan görme varsıllardan oluşan konu komşuyu, arabalarının markalarını ve modellerini yarıştıran adamlarla arkadaşlık etmeyi falan zenginlik zannedenlerin beton mahalleleri oralar!
***
BİRİLERİ yüksek bedelle arsa satıp kazançlı çıkarken, birileri emlak zengini olurken, şehrin içine eden betonlaşmanın herkes için küllüm zarar yazdığını da görmek lazım artık.
Daracık caddelere bisiklet yolları açıp, üç metrelik arsaya iki yeşillik kondurunca ‘yaşam alanı’ yarattık diye hava atıyorlar ya bir de.
Oysa gözleri hep emlakta, hep arsada, hep gayrimenkul rantında.
İşte size nur topu gibi bir arsa satış ihalesi daha.
Büyükşehir Belediyesi, geçen sene 23 milyondan satışa çıkardığı lunapark arsasını bu kez 49 milyon 500 bin liradan satıyor.
Satış kararı oy birliğiyle çıkmadı diye Meclis’te herkesi fırçalamıştı Büyükşehir Belediye Başkanı.
Satmak için uzun süredir bekliyor sonuçta.
Geçen sene hem kamuoyu baskısı, hem de “bu kadar ucuza satılır mı” tepkileriyle “ihaleyi iptal ettim” dediydi.
Şimdi rakamı ikiye katlamış. Arttırmada 50 milyonun üstünde bir rakam ortaya çıkacaktır kesin.
Sonuç itibariyle, lunapark arsasına o kadar parayı yatıran adam “ben burayı hobi bahçesi olarak kullanacağım” demez!
Ayrıca planı projesi belli.
Otel yapacaklar, AVM yapacaklar, arta kalan yerlerini konutla dolduracaklar.
Cengiz Topel Caddesi’nin girişinde heyüla gibi bir beton kütle karşılayacak bizi.
Atatürk Parkı’nın hemen dibindeki bu yeni proje, ‘modern şehircilik’ diye yutturulacak haliyle.
Oysa tüyü bitmedik yetim hakkı vardır, kamu malıdır, kamu yararına kullanılmalıdır, öyle değil mi?
Bu arada alıcısı da muhtemelen bellidir. Projesi, planı hazır olduğuna göre…
|
||
|