Reklamı Geç
YAZARLAR
CEPHANE
Ozan Utku ARICAN
15 Şubat 2022 - Salı 12:34
193 defa okunmuş.

Öğrencilik yıllarımdan bu güne şahsen benim temel uğrak noktalarımdan birisi öncelikle kitabevleridir. Geçtiğimiz günlerde, Balıkesir’de bir kitabevine uğradım. Uzun zamandır ara verdiğim, okuma yapmadığım ‘istihbarat tarihi’ hakkında bir kaç önemli kitaba rastladım.

Tabii ne zaman bir kitabevine gitsem, ne kadar tarih konusunda kitap varsa, tek tek inceler, özellikle ilgimi çekenleri kütüphaneme eklerim. Tek tek kitapların arka kapağını, yazar biyografisini, içindekiler bölümünü, kaynakçasını gözden geçirir, almak istiyorsam kitabı katiyen elimden bırakmam. Sadece beni ilgilendiren bölümde en az bir saat vakit harcar, eğer kitapçı tanıdıksa fiyatlarını sorar (hatta ikinci elinin olup olmadığını dahi sorarım), kitabı alamıyorsam kesinlikle bir kenara kitabın ismini not ederim.

Hele ki bulduğum kitap, yaptığım bir araştırma ile ilgiliyse ya da alınması gereken değerli bir eserse kesinlikle gözüm parayı görmez, bir yolunu bulup kitabı alırım. Hatta Çanakkale’de her zaman uğradığım Divit Kitabevi, her hafta uğradığımda “Hah bizim oğlan geldi. Yine bi 200-300 bırakır!” diyerek sevinirdi garibim. Evet, her uğradığımda açık büfeden yemek seçer misali, rahat rahat 10-20 kitap alabiliyordum. Üstelik öğrenci halimle! Zorlanmıyor muydum? Elbette bir öğrencinin kısa aralıklarla harcama yapması onu zor duruma sokabilir. Ancak, o günlerde paranın bir değeri vardı. Yakın zamanda Balıkesir’deki kitabevine gittiğimde fiyatlar o kadar pahalıydı ki resmen elimi yakıyordu. 3 tane kitaba 100 TL’ye yakın para verdiğimde, seçtiklerim en uygun olanlarıydı.  Öğrencilik zamanımda kitap seçerken, tabii ki fiyatları yine çok geliyordu ama aradan bir kaç sene geçmiş ve işe başlamıştım. Yani artık maaşlı çalışan bir vatandaş olarak rahat rahat kişisel gelişimim için önemli bir yer tutan kitapları satın alırken, kafamın rahat olması gerekiyordu. Ne yazık ki, öğrencilik yıllarımda olduğu gibi “ şu fiyatlara baaaaak!” diyerek içten içe sıkıldım, çatladım, patladım. Aslında alamadıklarımı bırakırken, kitapla aramdaki basit görünen ancak hiçte öyle olmayan bağları bir düşünün. O duygusal anda onu bırakışın, ayrılışın, kitaplığına koyamayışın, kavuşamadan ellerinden kayıp gitmesi... Bunların hepsi okuyan insanda derin yaralar bırakıyor. Okuyamasan da, bir gün fırsat bulduğunda elbet onu okuyacaksın. Ne şans ki alamıyorsun, çalışsan da kitabın fiyatını dahi düşünmek, hesaplamak zorundasın.  Bu talihsiz durumu yaşayan biri olarak, kredi kartına kitabın fiyatını böldürmekten başka kişisel olarak başka çözüm aklıma gelmedi elbette...

   Ne hazin ki, bir ülke kendi kâğıdını üretemediği içindir ki, insanlarımız kitaplara bir o kadar uzak kaldı. Yani başka ülkelerin kâğıtlarına kaldı gelişebilmemiz, düşünebilmemiz, konuşabilmemiz, yazabilmemiz!

Ve yine ne hazindir ki, ellerimiz kitaplara gittiğinde korkuyla, çekine çekine arka kapağını çeviriyor; gözlerimizde sayıların devasa büyüklüğüne karşı büyüyen bir korku tahtına oturuyor.

  Ne hazin ki, ülkemin gazetelerinin kâğıtları yurtdışından geliyor. Borç ve harç içerisinde her gün ayakta kalma mücadelesi vererek kamusal ve toplumsal görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar.

 Bunun olumsuz sonucudur ki, gençler, geleceğin yaratıcıları, sahipleri, keşmekeş bir dipsiz kuyu olan sosyal medyaya daha fazla gömülürken, aklı ve gönlü kitaplara kayanların metelikleri bilgiyi satın almakta yetersiz kaldıklarını görüyorsunuz. Geleceğe uzanan eller baltalanıyor.

  Düşünmesi ve gelişmesi gereken bir toplumun, karanlığa, zalimliğe, cahilliğe karşı mücadele etmesi gereken bir ülkenin insanları, en önemli ‘cephane’ den yoksun.!

Usta gazeteci rahmetli Uğur Mumcu’nun ifade ettiği gibi,’Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz’… Ve yine Mustafa Kemal’in dikkat çektiği gibi, başımızdaki en büyük tehlike ‘cehalet’ ise,  bu yolda yapılması gereken belli değil mi?

 Kitaplara ulaşabildiğimiz nice günlere...

 

 

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

YOL HARİTASI
43
GÖKBÖRÜ
39
KARTALKAYA FACİASI ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
42
DEPREM GERÇEĞİ VE SOSYOLOJİK DURGUNLUK
41
YILLAR ÖNCE YAZDIĞIM BİR YAZININ ANIMSATTIKLARI
37
SURİYE MESELESİNE NASIL BAKMALIYIZ?
29
BARIŞ- DEMOKRASİ – CUMHURİYET VE NEO-LİBERALİZM?
66
Türk Rönesansı: KÖY ENSTİTÜLERİ (1940-1954)
108
Türk Siyasi Zihniyeti Neden Çözüm Üretemiyor?
191
TÜRKİYE'DE DOĞRU SİYASET HANGİ İLKELERE DAYANMALI?
158
HAYAT BİZE NEYİ ÖĞRETEMEDİ?
128
GERÇEĞİN IŞIĞINDAKİ BUKALEMUN
141
TARTIŞMA VE ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ NİYE ÖNEMLİ?
205
GERÇEĞİN IŞIĞINDAKİ BUKALEMUN
140
ŞEREF VE İSTİKLÂL
145
İktisadi Krizler Tüketim Alışkanlıklarını Nasıl Etkiledi?
131
Anadolu ve Türkler
133
SİYASİ DURUŞ VE KİMLİK SORUNU
144
‘Türkiye, Türkiye’den Büyüktür’
157
KIVILCIM
142
GAFLET-DALALET-HIYANET
167
TOPLUMSAL ALZHEİMER
167
TÜRKİYE'DE EĞİTİM ÜCRETSİZ Mİ?
174
ABD'NİN 'CAMBAZA BAK' OYUNU !
168
FİYASKO: NEO-LİBERAL EKONOMİK-POLİTİKA
157
AŞAĞILIK PSİKOLOJİSİ VE İNSANOĞLUNUN DEHLİZLERİ
198
İNTERNETİN NATO'SU NE ANLAMA GELİYOR?
137
TARİHTE BİR YOLCULUK.. (1)
150
KÜLTÜREL DÖNÜŞÜM VE EĞİTİM
159
BİR PULSUZ DÜŞÜNCE
187
DOSTOYEVSKİ'den TOLSTOY'a...
193
MABED
140
ATATÜRK VE DEVRİM -2-
147
BU GİDİŞLE...
186
ATATÜRK VE DEVRİM -1-
145
BELEDİYE, HALKLA İÇSELLEŞME VE HALKÇILIK
187
13
240
Endüstriyel Et Yığınları
161
Batıcılık ve Aşağılık Psikolojisi
202
Kapitalizm İçerisinde Şans Oyunu ve İnsana Dair..
182
GÖNLÜ YOL GÖSTERİCİ, ELİ ÖPÜLESİ İNCİLÂ ÖĞRETMEN
266
Çok Farklı Bir Gelecek..!
268
Çok Farklı Bir Gelecek..!
154
EFESLİ HERAKLEİTOS'A SELAM OLSUN
178
TAVUĞUN BACAĞI..!
172
Deve Kuşu Politikası
164