Reklamı Geç
HABER DETAY
Mehmetçik Hatay merkezindeydi
4. Komando Tugayı'ndan görüştüğümüz bir grup asker, 'Geç geldiler.' sözlerine tepki gösterdi. Sınırdaki tugaydan başka bir grup asker de, 'Deprem sabaha karşı oldu. Saat 6.00'da alarm verildi. Biz sabah 8.30'da yoldaydık. 11.30'da Hatay merkezdeydik.' dedi
10 Şubat 2023 - Cuma 20:45
2413 defa okunmuş.
Türkiye

Depremin en çok etkilediği Hatay'da beşinci gün geride kaldı. Kentte çalışmalar sürüyor. Enkazlara giren ekipler içeriyi dinliyor, sesleniyor. Ses duyulan enkazlara yoğunlaşan ekipler zaman zaman müjdelerle geliyor. Bir yanda yaşam için zamanla yarış devam ederken diğer yanda enkazın altından çıkanlar için hayat yeniden inşa ediliyor.

Mehmetçik görev başında, moloz yığınlarının altından canlar kurtarıyor, afetzedelerin ihtiyaçlarını karşılıyor. 4. Komando Tugayı'ndan bir grup rütbeli askerle sohbet ettik. Tunceli'den gelmişler, içlerinde İskenderun'dan da bir asker vardı. EMASYA tartışmaları devam ederken muhataplarına sorduk. "EMASYA protokolünün iptal edilmesi size engel oluyor mu?". Tunceli'den gelen askerler yanıt verdi: "Deprem sabaha karşı oldu. Saat 6.00'da alarm verildi. Biz sabah 8.30'da yoldaydık. 11.30'da Hatay merkezdeydik. EMASYA bize engel olsa bizim burada ne işimiz vardı? Engel olan EMASYA değil durumun kendisiydi." Ekibin komutanına ulaştık. Askerlerin sahaya çıktığı süreci doğrulattık.

 

Genel Yayın Yönetmenimiz M. İlker Yücel Hatay'da

KAROTÇULAR MALZEMELERİ TOPLAYIP GELDİ

Hatay'da yine dayanışmanın güzel örneklerine rastladık. Kırıkkale'den 4 kişilik bir arkadaş grubu gelmiş. Yiyecek, giyecek getirmiş, onlarla tanışıyoruz.. Daha sonra, önceki sabah Hatay'a gelen bir ekiple karşılaşıyoruz. Murat Bey'e merkezden yönlendirme beklerken rastladık. İki ekip, 20 kişi, İstanbul Pendik'ten gelmişler: “Biz karotçuyuz malzememiz var. Onları getirdik. Girebildiğimiz yerlere girdik, giremediğimiz yerlere iş makinesi girdi.”

Dün hem çalışmalara katılan ekiplerle hem de Hataylılarla görüştük, özellikle taleplerini dile getirmelerini istedik.

 

'GÖÇÜK ALTINDAKİ 200 KİŞİYİ BEKLİYORUZ'

Karabük Gönüllüleri ve Turks MC motor grubu bir ekip olmuş. Mikrofon uzatıyoruz, önce paramedik Enes Yılmaz anlatıyor: “Karabük Safranbolu'dan, İstanbul'dan, Antalya'dan geldik. Gönüllü olarak kendi oluşturduğumuz ekiplerle, Valiliklerle koordineli halde, 5 doktor, 5 hemşire, 5 offroad arabası, yaklaşık 50 enkaz kurtarma uzmanı, 10 sivil gönüllüyle geldik. Hatay eski devlet hastanesi yerleşkesi bölgesine yerleştik. İlk gittiğimizde o bölgede bizden başka müdahale eden ekip yoktu. Müdahaleye ve çorba dağıtımına başladık. Şu an göçük altında 200 kişiyi bekliyoruz. Dört kişi canlı çıktı. Buraya bir destek gelmedi. Tamamen gönüllülük esaslı bir çalışma sürüyor. Ekiplere ayrılarak bölgeye dağılmaya başladık”

EN BÜYÜK SORUN: KOORDİNASYON YOK

“İhtiyaç nedir?” diye soruyoruz: “Şu anda burada en eksik şey yetkili personel. Koordinasyon sıkıntısı çekiyoruz. Ekipler, profesyonel enkazcılar, sağlıkçılar gelse bile nereye gideceğimizi ne yapacağımızı bilmiyoruz. Hatlarımız çekmiyor. Şu an mesela kendi ekip arkadaşlarımızdan da haber alamıyoruz. Gerekli kriz yönetimini yaptık. Buluşma noktalarımız belli ama sivil vatandaş buna uyacak durumda değil. Bir de sivil vatandaş profesyonel müdahale alanına girmemeli.

Selçuk Bey de “Burada çok insan var. Ama çok insan işe yaramıyor. Neye yardım edeceğini bilmiyor.” diye ekliyor.

 

HALK GİTTİ, YİYECEK DEĞİL EKİPMAN LAZIM

Talepler şöyle sıralanıyor: “Vinç lazım, şehir dışında araçlar bekliyor, şehre girilemiyor. Yakıt problemi var. Şehirden çıkmak isteyenler araç bulamıyor. Jeneratör ve hilti tarzı ekipman da lazım. Amatör de olsa ekiplerin bunlara mutlaka ihtiyacı oluyor. Buraya artık yiyecek, içecek, kıyafet gönderilmesin. Yerel halkın yüzde 70-80'i burayı terk etti. Evler oturulamaz halde. Buraya daha çok yetkin personel, iş makinesi, ekipman lazım.”

Depremden kurtulan bir teyzemiz, “Allah milletimize sıhhat versin.” dedi.

KURTARAN EKİPLE KONUŞTUK

Depremin 85. saatinde Atra Çolakoğlu'nu kurtaran ekiple de konuştuk. Türk Kalp Damar Cerrahisi Derneği adına Hatay'a gelen Dr. Ziya Apaydın şöyle aktarıyor: “Atra Hanım, hem kendi binası hem çevresindeki tüm binalar yıkılmış şekilde, ayakta kalan tek bir odanın içindeydi. Zor koşullar var burada inanılmaz derece yıkım var. Zor bir şekilde de olsa Atra Hanımı çıkardık. Kurduğumuz sahra hastanesine getirdik ve tedavisine başladık. Bulduğumuz sırada bilinci açıktı. Çok ciddi bir yaralanması ne mutlu ki yoktu. Şu anda genel durumu iyi, umarız daha da iyi olacak.”

Dr. Engin Akbaş da ekipten: “Çok geç bir kurtuluş ama genel durumu iyi. 3 gün yiycek içecek olmadığı için sııvısız kalmış gerekli tedavisini yaptık. Taburcu edeceğiz.”

Öğretmen Ali Yiğit İnanç, Çarşı grubuyla bölgeye gelmiş. Atra Hanımı buldukları anı şöyle anlatıyor: “Gökhan arkadaşımızla Atra Hanımı bulduğumuzda kendine bir hayat üçgeni oluşturmuştu. Sonra uzman arkadaşlarımızdan destek istedik. Sağolsunlar onlarla birlikte girdik. 12 kişilik bir ekiple Atra teyzeyi aldık buraya getirdik. Çok mutluyuz.”

ENKAZDAN ÇIKIP MİLLETE SAĞLIK DİLEDİ

Atra Çolakoğlu'nun yanına da kısa süre uğruyoruz. İyi olduğunu söylüyor. “Türk milletine ne söylemek istersiniz” diye soruyoruz: “Allah Türk milletine sağlık versin, hastalık vermesin. Allah eksikliğinizi vermesin. Türk Milletine sıhhat ve afiyet olsun. Artık Allah ziyan göstermesin. Gençler gelip aldılar buraya koydular.”

Çarşı ekibi de Hatay'da: “Otobüs ve tırlarla geldik. Önce İskenderun'a uğradık, gereken yardımı yaptık. Sonra bu bölgeye geldik. Gıda, bebek ihtiyaçları, hijyen malzemeleri getirdik. Seyyar mutfak kurduk. Bir hafta, 10 gün burada olacağız. Çarşı büyük bir sivil toplum örgütü. Buraya gelip AFAD ekipleriyle görüştüğümüzde sahra hastanesi kuracaklarını söylediler. Onların yanında yer yapıp, kontak halinde olup hastalara, hasta yakınlarına yardımcı olmayı hedefledik. Türk Kalp Damar Cerrahisi Derneği'yle dirsek temasında çalışıyoruz.”

BUNDAN SONRASI MUCİZE

Prof. Caner Karavit

Deprem bölgesinde çalışmalar yürüten Prof. Caner Karavit: “Bugünden itibaren çıkan her bir can mucize. Daha çok cenazeler çıkmaya başladı. Enkazdan çıkarabildiğimiz muhabbet kuşuna ‘Hatay’ ismini verdik. Biz, Hatay’dan 100 metre içerde çalışma yürütüyoruz. Kenar mahallerde ulaşılamayan yerler var. Şu an için acil ihtiyaç barınma. İnsanların bir kısmı buradan çıkmaya çalışıyor. Hastalıkların ortaya çıkmaması için cenazelerin de bir an önce kaldırılması şart, mobil baz istasyonları da artırılmalı.”

 

HATAY'DA İHTİYACI SORDUK: ÇADIR, SOBA, TUVALET, SU, EKİPMAN

Samandağ'da imkanlar Hatay merkezden daha kısıtlı. Halk çadır ve soba istiyor. Ayrıca hijyen önlemleri... Samandağlı Cuma Arslan, tuvalet olmadığını söylüyor: “Samandağ yok tükendi artık. Bizim evimiz artık yok. Kat çökmüş. 7 kaybımız var. Babamı, annemi zorla çıkardık kendi çabamızla. Çadır yok. Çadır lazım, konterner lazım. Tuvalet yok. Bahçelerde ihtiyaç gideriliyor ama nereye kadar...”

Samandağlılara ihtiyaçlarını soruyoruz: “Battaniye, su, gıda. Gıda bizim ihtiyacımız değil ama ihtiyaç olanlar var. Ailelerimizi Mersin'e gönderdik. Ne kadar gitmek istemeseler de gönderdik. Şimdi enkazdaki yakınlarımızı bekliyoruz. Gün boyu mezar açılıyor. Biz de mezarlık açacak kepçe istiyoruz. Mazot istiyoruz.”

Bilal Türkoğlu da “Depremde kendimizi kurtarabildik. Şurada dışarıda kalıyoruz. Buralara belediyemizden rica ediyorum, su tankeri istiyoruz.” ifadelerini kullanıyor.

Antakya'da General Şükrü Kanatlı Mahallesinden bir yurttaşımız da “İlk gün gelen olmadı, ikinci günden sonra geldiler. Biz çıkardık insanlar. İlk gelen İBB, sonra Uşak AFAD ekipleri geldi. Ancka 8 litre benzin alabildim. Ne lazım bu yıkıntılar çıkmalı. Enkaz kaldırma gecikti.” dedi.

 

‘DAYANIŞMA İÇİNDEYİZ’

HÜSEYİN GÜLER / HATAY

Hatay’da enkaz yığınlarında kurtarma seferberliği sürüyor.  AFAD, gönüllüler, askerler, herkes cansiperane oldu. Özellikle gençler kendi imkanları ile Hatay iline gelip, arama ve kurtarma ekibinde çalışmak için birbiriyle yarışıyor.

Asker her yerde. Bir yandan enkazda kurtarma çalışması yapıyor, bir yandan parklarda çadır kuruyor. Yarım saat içinde yüzlerce çadır kuruldu.

İstanbul'dan gelen arama kurtarma ekibinin başındaki Efe Özdemir, "Bizler depremin hemen arkasından neler yapacağımızı düşündük ve arkadaşlarla buradaki insanların yaralarını sarmak için kendi imkanlarımızla yollara düştük. İnşallah halkımızın acılarına ortak oluruz, her göreve hazırız.” dedi.

İzolasyon ekibinden Ömer Özer de “İlk gün hemen ekibimi topladım, depremde yıkılan binalarda ellerimizle insanları çıkardık. Şu anda çalışmalar çok hızlı, bir taraftan sağ olanlar, bir taraftan ölen canlarımızı çıkarıyoruz. Halkımız fedakâr ve dayanışma içinde, bu felaketi atlatmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.

"Yeme içme sorunumuz çözüldü. Isınma en büyük sorun. Gece topladığımız odunları yaktık. Bugün odun da geldi."

 

ORTODOKS KİLİSESİNDEN NAİM AMCA: DEVLETÇİYİM, PARTİCİ DEĞİLİM

Naim Sağutoğlu amcamızla görüşüyoruz. Depremden kurtulmuş, tepkili: “3 gündür şu mıntıkaya Lütfü Savaş gelip bizi sormadı. CHP'den utanıyoruz. Reis'ten Allah razı olsun. Ben burada 3 can kaybetmişim. Yengem abim 23 yaşında yeğenimi kaybettim. Hızlandırsınlar işi, ekmeğe, suya ihtiyacımız yok. Belediyenin işçileri nerede. Şu mahalledeki taşları toplasınlar. Evlere giriyorlar. İşyerleri yağmalanmış. İşte bak Mersin'e geçiyoruz. Antakya boş kalacak. Daha düzelmez burası. Ben devletçiyim partici değilim. Buradaki arkadaşlar hep Hristiyan, kilisemiz göçtü.

“Bize yazık ettiler. Biz bayrakçıyız. Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı havada kalacak. Gerisi hepsi boş, menfaatçi insanlar. Biz Antakya Ortodoks Kilisesinin cemaatindeniz. Hristiyanız. Atatürkçüyüz. Bayrakçıyız. Biz gerçekleri söylüyoruz. Bana ne A, B, C... Seçim günü A, B,C harfleri geliyor. Bana ne... Yazıklar olsun. Onu istemiyoruz. Eğer dar zamanımda sormazsan beni ne yapayım...

“Ekmek dağıtamadılar, ekmek. Asker dağıttı. Gidiyoruz çorbayı askerden yiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'ne canımı veririm.”


Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.