Aydın Kuşadası’nda Nabehat Yükçü, boşandığı eşi tarafından pompalı tüfekle öldürüldü. Adıyaman’da eşiyle tartışan Merve D. tartışma alevlenince eşi tarafından öldürüldü. Sözen Tutci, eski eşi tarafından öldürüldü, oğlu ise babasının sıktığı kurşunla yaralandı. Zehra Barbak, eşinin kıskançlığı yüzünden bıçakla öldürüldü. Manisa’da sokağın ortasında Sude Naz Akman eşi tarafından tekme tokatla dövüldü. İzmir’de yaşayan Vesim Şimşek, karısı boşanmak isteyince, üç çocuğunu katletti.
AĞUSTOSTA 33 CİNAYET
Ağustos ayında 33 kadın cinayeti işlendi. Öldürülen 33 kadından 9’u boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile ikisi ekonomik bahanelerle, dördü annelerinin boşanmak istemesi bahanesiyle öldürüldü.
Öldürülen kadınlardan dokuzu, boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek gibi kendi hayatlarına dair kararlar almak istedikleri gerekçesiyle katledildi.
Ekonomik nedenler ve boşanma sürecindeki aile içi anlaşmazlıklar da diğer cinayetlerin sebepleri arasında yer aldı. Bu şiddet olaylarını ve boşanma sürecinin doğru yönetimi konusunda alınması gereken önlemleri Aile Danışmanı Uzman Klinik Psikolog Özgün Ergin değerlendirdi.
ROL KARMAŞASI
Ergin, boşanma aşamasında şiddetin artmasını şöyle açıkladı:
“Çoğu durumda olduğu gibi bu konuda da bireysel psikolojik sorunlar, ekonomik sıkıntılar, toplumsal roller gibi birçok etken söz konusu. Ülkemizde yapılan çalışmalarda mutlu hissetme oranının da düştüğünü görmekteyiz. Ancak son yıllarda kadının iş hayatında daha çok yer alması, ekonomik özgürlüğünü kazanması ve bağımsız hareket etmesi gibi faktörlerin yarattığı değişime erkeklerin hâlâ uyum sağlayamadığını ve her iki cinsiyetin de rol karmaşası yaşadığını görmekteyiz.”
ÇİFTE DIŞARDAN MÜDAHALE ARTTI
“Boşanmak eskiye oranla giderek normalleşen bir durum olarak algılansa da toplumun her kesiminin boşanmaya verdiği tepki aynı değil. Hâlâ boşanmayı asla olmaması gereken bir durum olarak gören birçok kişi ve aile var. Bununla birlikte erkekler boşanmış olsalar bile, eski eşlerini hâlâ kendilerinin sorumluluğunda görmekte, kiminle görüştüğü, ne yapıp ettiği gibi konularda kendilerinin söz söyleme hakkı olduğunu düşünmekteler.
"Aynı zamanda evlilik, çocuk sahibi olma, boşanma gibi kararlar ve bu süreçlerde yaşananlar her ne kadar bireyleri ilgilendiriyor gibi gözükse de toplumumuzda aile ve çevrenin de bu süreçlere müdahil olduğunu görmekteyiz. Bireyin yaşadığı duruma, diğerlerinin ne diyeceğine, olayları nasıl algılayacaklarına ilişkin düşünceleri de etkili olmaya başlıyor.”
YA BENİMSİN YA KARA TOPRAĞIN
Şiddeti doğurabilecek düşüncelerin yetiştirilme biçimiyle alakası olduğunu söyleyen Ergin şu ifadeleri kaydetti:
“Mesleği, eğitimi ve kazancı ne olursa olsun kişi yaşadığı toplumun algısından ve değer yargılarından bağımsız değil. Ailelerin yetiştirme biçimi de elbette çok önemli. Kişiler erken yaşlardan itibaren aile içinde alternatif bakış açılarıyla karşılaşmamış ve bilişsel esneklik kazanmamışsa 'ya benimsin ya kara toprağın', 'kimse beni bırakamaz, benden ayrılamaz', 'boşanınca herkes beni yetersiz, başarısız görecek' gibi katı, işlevsel veya sağlıklı olmayan düşünce biçimlerine sahip olabiliyor. Bunlar kişinin kendine bakışını da olumsuz etkileyen ve şiddeti doğurabilen düşünce biçimleri.”
‘UZMAN DESTEĞİ ALIN’
- Sağlıklı ilişkiye sahip olmak için aileler ne yapmalı?
Sağlıklı bir ilişkiye sahip olmak için bireyler evlenmeden önce birbirlerini gerçekten tanımak için gerekli sorgulamaları yapmalı ve evliliğin hazır alınan değil, birlikte inşa edilen bir süreç olduğu bakış açısını kazanmalıdır. Farklılıklara saygı duyabilecek ve benzer noktaları destekleyip, çoğaltabilecek bir olgunluk zaman içinde sergilenebilmeli.
- Boşanma süreci nasıl yönetilmeli?
Boşanma sürecinde anlaşmazlıkları çözmek için boşanma aşamasına gelmeden önce uzman desteği almak, uzlaşılamayan noktaları kabul edip, gerektiğinde sağlıklı bir boşanma sürecini işletecek bir olgunluğa sahip olunmalıdır. Sadece eşi suçlayan bir bakış açısı çoğu zaman sürecin kötü yönetilmesine, özellikle çocukların da olumsuz etkilenmesine sebep olmaktadır.
|
||
|