Reklamı Geç
HABER DETAY
Şişirilmiş balon Apo ve Bahçeli.!
Engin Arıcan yazdı..
28 Kasım 2024 - Perşembe 05:10
862 defa okunmuş.
Manşet

 

16 Şubat 1999’da PKK lideri terörist başı ABD ve CIA tarafından güvenlik güçlerimize teslim edildiğinde, uçakta, söyledikleri hala belleğimize adeta kazındı. İki MİT ve bordo berelinin  arasında şöyle bir konuşma geçmişti:” Devlet görevlisi: Abdullah Öcalan, memlekete hoş geldin. Nasılsın?

Abdullah Öcalan: (Şaşkın ve morali bozuk bir halde) Sağol, iyiyim.

Devlet görevlisi: Miden mi yanıyor?

Abdullah Öcalan: İyi.

Devlet görevlisi: Yani sağlıktan bir problemin yok?

(Kafasıyla "Hayır" işareti yapıyor.)

Devlet görevlisi: Ne var? Midende mi var? Ağrı, ekşime falan mı var? Yanma mı var?

(Kafasını sağa sola sallayarak yüzünü ekşitiyor.)

Devlet görevlisi: Tamam, gereken tedaviyi biz yaptırırız. Şimdi sana bazı şeyler sormak istiyorum.

(Öcalan sürekli gözlerini kapatıyor.)

Devlet görevlisi: Gözlerini kapatmana gerek yok. İstersen suyla silelim mi? Bant izleri rahatsız ediyorsa suyla silelim gözlerini, rahat etsin.

(Öcalan, kafasını sallayarak "Hayır" diyor.)

Devlet görevlisi: Sen şimdi bizim misafirimizsin. Rahat ol. Yani kendini öyle sıkıntıya sokma. İstediğin birşey varsa...

Abdullah Öcalan: Ben ülkemi severim. Annem de Türk'tü.

Devlet görevlisi: Biraz daha yüksek sesle konuşabilir misin?

Abdullah Öcalan:  Bir hizmet imkánım olursa yaparım. Onun dışında bana bir şey söylemeyin. Hizmet gerekirse yaparım.

Devlet görevlisi: Sorulara cevap verirsen, hizmet yapmış olursun. Yüzünü gözünü silelim eğer rahatsız oluyorsan.

Abdullah Öcalan: Türkiye'ye dönünce hizmet edeceğim. Fırsat verirseniz, hizmet ederim. Bunları, halkın içinde konuşuyorum. Başka bir şey de konuşmam. Bir hizmet imkánım varsa, ben inanıyorum vardır, daha üst düzeydekilere de bildirirsek, ben hizmeti seve seve ederim. Ben hizmet edeceğim. Çok iyi edeceğim.

Devlet görevlisi: Şimdi bak kaydediyoruz, senin şeylerini.

Abdullah Öcalan: Yayınlayın. İşkence etmediniz, benim içimden geliyor. Ama ben gerçekten söylüyorum. Türkiye'yi seviyorum. Ve Türk halkını da seviyorum. Onlar için iyi hizmet edeceğime inanıyorum. Fırsat verilirse yaparım.

Devlet görevlisi: Şimdi fırsat verilecek de. İstediklerin ne?

Abdullah Öcalan: Kendinizi yormayın, böyle şeylere gerek yok.

Devlet görevlisi: Yok zaten, bir emniyet tedbiri.

Abdullah Öcalan: Pek sevindiğim bir nokta var. Eğer dikkat edilirse aslında konuşulacak bir konu bu. Ama içime öyle doğuyor ki. Gerçekten iyi hizmetler yapacağıma inanıyorum.”

 

Evet.bu sözler ve itiraflar Abdullah Öcalan’ın yani uğrunda kendisini paralayan, canından bile vaz geçen yüzlerce ve binlerce  PKK’lı veya sempatizanının ibretle okuyacağı sözler bunlar.

 

Devrimcilerin dünyası ve lügatında. Örgüt yaşamında bu beyanların karşılığı çözülme ve nedamet getirme, ihanettir. Efendim, adam devletin elindeydi, baskı altındaydı da denebilir ama dedik ya devrimcilerin dünyasında bunun karşılığı ,affı yoktur. Bu tür mazeretlerin ardına sığınanlar açıp kitapları okusunlar. İbrahim Kaypakkaya gibi genç fidanların, ser verip sır vermeyenlerin  günahı ,suçu ne idi.? Konunun bu boyutunun üzerinde şimdilik durmayacağız. Biz konumuza dönelim.

 

16 Şubat 1999’dan günümüze günler, aylar, yıllar geçti ve takvim yaprakları 2024 yılı Kasım ayının son günlerini gösteriyor ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son siyasal çıkışı siyaset ve toplum yaşamını alt üst etti. Ne demişti yakalandığında Öcalan: “Türkiye'ye dönünce hizmet edeceğim. Fırsat verirseniz, hizmet ederim. Bunları, halkın içinde konuşuyorum. Başka bir şey de konuşmam. Bir hizmet imkánım varsa, ben inanıyorum vardır, daha üst düzeydekilere de bildirirsek, ben hizmeti seve seve ederim. Ben hizmet edeceğim. Çok iyi edeceğim.”

 

Ne diyor Bahçeli: "Teröristbaşı'nın tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, umut hakkının kullanımı ile ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil ne Edirne, adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.”

 

Bu davet ve çağrı bir anda demokrasi ve özgürlük, insan hakları, barış havarilerinin yüzlerine adeta bir Osmanlı tokadı gibi indi, şaşırdılar, maskeler düştü, günlerdir ne yapacaklarını bilemez halde şaşkın şaşkın ortalıkta dolaşıyor, sürekli saçmalıyorlar.

 

Oysa ki, binlerce askerimizin, polisimizin, kamu çalışanın, insanın kanına girmiş Öcalan’a şimdi ‘hizmet’ sırası geldiğinde, yıllardır  başta el kapılarında şişirilmiş balonun bir anda söndürülmüş olmasından herkes niye ve neden şaşkın anlamak zor değil. Biz yazalım: Çünkü, ‘MİT’ öldü.! (MİT, arkaik toplumların gerçek olduğuna inanılan kutsal hikâyeleridir) Daha düne kadar ağızlarından düşmeyen; “önderimiz, liderimiz Apo” balonu bir anda söndürüldü, söndü.

 

Bunun da bir bedeli var tabii ki. Onun için MHP lideri Bahçeli’ye saldırıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bu beyanların ilişkisi sorgulanıyor. Kimi hızını alamayanlar ‘böyle milliyetçilik olur mu’ diye dövünüyor.

 

Oysa ki ortada gizli saklı hiçbir şey dönmüyor. Terör belasından ülkenin kurtulması için atılması gereken cesaretli bir adım söz konusu ve bu PKK terörü defteri ebediyyen kapanmalı, kapatılmalı. Türkiye’nin TSK ve Genelkurmay eliyle, güvenlik güçlerinin Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’ta verdiği kahramanca mücadelesi atılacak cesaretli adımlarla taçlandırılmalı.

 

Esen kalın…


Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.