Reklamı Geç
HABER DETAY
Sendikalaşmak suç değildir!
Sendikaya üye oldukları için işten çıkarılan Polonez Gıda Fabrikası işçileri Ankara’ya yürümek istedi, engellendiler. Bir haftadır açlık grevindeler. İşçi Gülhan Çınar’ın çürüyen sisteme isyanı, Üretim Devrimi’nin aciliyetini de gözler önüne serdi
13 Aralık 2024 - Cuma 17:30
414 defa okunmuş.
Ekonomi

İstanbul Çatalca’da kurulu Ürdün sermayeli sucuk fabrikası Polonez işvereninin sendikaya üye oldukları için işten çıkardığı 146 işçinin anayasal hakları için verdiği mücadelede 146 gün geride kaldı. işçilerin Ankara’ya yapacağı “Anayasal Hak Yürüyüşü” Çatalca Adalet Sarayı önünde engellenince işçiler 7 gün önce açlık grevine başladı.

 

İşçiler, geceleri de adliye önündeki çadır altında geçiriyor. Direniş alanındaki işçiler kimi zaman coşkulu, çoğu zaman kararlı olsa da sinir krizleri de yaşanıyor; bir süre sonra kriz yerini yeniden umuda bırakıyor.

BAKANLIK SUÇU TESPİT ETTİ AMA ADIM ATILMADI

Polonez işçileri, yıllarca ‘devlet vergi kesiyor’ denilerek asgari ücret altında çalıştırıldı. ‘Pazar günü mesaiye gelmeyen pazartesi de gelmesin.’ dendi, yıllar hafta tatili bile olmadan geçti. Çoğu kadın olmak üzere, Polonez fabrikası işçilerin alın teriyle büyüdü.

İşçiler, ‘İnsanca yaşam istiyoruz.’ diyerek Tak Gğda İş Sendikasıhda örgütlendi. Ürdünlü Polonez işvereni, tek mesajla hırsızlık iftirası atarak 146 işçiyi işten çıkardı. Her biri en çok bunu kaldıramadı. Çatalca’nın çeşitli köylerinden gelen alnı ak kadınlar, erkekler en çok bu iftiraya itiraz etti.

Onlar sendikalarının, sendikaları da onların elini bırakmadı. 146 gün geride kaldı. Çalışma Bakanlığı müfettişleri, hırsızlık koduyla işten çıkarılan işçilerin sendikal nedenle işten atıldığını tespit etti. Bakanlık açıklama yaptı; işverenin suçlarını tespit etti; para cezası kesti; suç duyurusunda bulundu. Ama yeterli adım atılmadı.

 

BİR HAFTADIR SOĞUK BETONDALAR

141 gün boyunca fabrika önündeki direniş alanında süren direniş, İstanbul’da çözüm olmadığı görülünce Ankara’ya taşınmak istendi. İşçiler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslerini duyurmak için “Anayasal Hak Yürüyüşü” yapmak istedi ancak engellerle karşılaştı.

Türkiye işçi sınıfı tarihine adını altın harflerle yazdıracak bu onurlu direniş, Çatalca Adalet Sarayı önünde sürüyor. Temsili kefenlerini giyip açlık grevini sürdüren işçilerden bazıları zaman zaman rahatsızlanıyor. 112 acil servis çalışanları müdahale ediyor. Açlık grevinin 125’inci saatinde de işçilerden bazıları rahatsızlandı.

Bu sırada işçilerden Gülhan Çınar, yaşadıklarına isyanını şöyle haykırdı:

“Belediye Başkanı, Kaymakam sahip çıkmıyorsa ben derdimi kime anlatacağım? Yeter! Köylünün elinden her şeyi aldınız. Orman işi yapıyorduk ormanımızı aldınız; hayvancılık yapıyorduk hayvanımızı aldınız; fabrikalara işçi olduk fabrikaları elimizden aldınız.

"Nasıl bir düzen bu? Köylü üretmezse siz hangi peyniri yiyeceksiniz? Ben üretmezsem sen orada koltukları mı kemireceksin? Ben bir haftadır buz gibi betonda çocuklarımdan ayrı yatıyorum. Sen orada benim ürettiğimle yaşıyorsun! O fabrikada ne zaman ağzımızın bandını açtık, kapının önüne konulduk. Bu kefeni zaten o fabrikada giydirdiler bize!

‘ÜRETTİĞİMİZLE YAŞARLAR AMA BİZİ BEĞENMEZLER’

“Benim ürettiğimle yaşarlar ama bizi beğenmezler. Biz üretmek istiyoruz, işimizi geri istiyoruz. Bu artık şeref meselesi şeref! Beni kimse Kod-46 ile (hırsızlık iddiası) atamaz! Ben hastanedeyim, canımla mücadele ediyorum. Gece beni işten atıyor. Neyini çalmışım ben senin! Ben aç ölmedim, soğuktan ölmedim. Siz de ölmezsiniz! Elinizdeki telefondan sırtınızdaki monta kadar işçinin, çiftçinin emeği var.

"Köylünün sadece bankaya borcu var. Ben hayvancılığı da çiftçiliği de biliyorum. Ne bu sadece patronlar mı çalışıyor da ülkeyi kalkındırıyorlar! Ben işime dönmek istiyorum, başka da bir amacım yok! Köylü üretmiyor artık. Çıkın rezidanslarınızdan fabrikalarda çalışın, çiftçilik yapın şimdi. Köylüyü bu hale getirdiğiniz sürece yiyecek bir şey bulamayacaksınız. Köylü ölüyor, siz de açlığa mahkum kalacaksınız!”


Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.