ABD'den Türkiye'yi Kıbrıs'tan kovma planı

Türkiye ve Ortadoğu’ya yönelik çıkışlarıyla bilinen eski Pentagon memuru ve Deniz Harp Okulu Öğretim Görevlisi Michael Rubin, yeni bir makale yayınladı. Rubin, Neocon düşünce kuruluşunun dergisi The National İnterest’te 8 Kasım’da yayınlanan makalesinde Kıbrıs üzerine önermelerde bulundu.

 

Eski Pentagon Görevlisi Michael Rubin, Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarma hayalini açıkladı. İngiltere’nin zayıfladığını ve daha önce olduğu gibi Güney Kıbrıs’taki üslerini ABD’ye kiralık olarak devredebileceğini kaydeden Rubin, bunun model olmasıyla benzerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra Kuzey Kıbrıs’taki Türkiye noktaları için de yapılabileceğini savundu.

‘TÜRKİYE’YE NASIL KARŞI KOYACAK’

Rubin, yakın tarihten örneklerle İngiltere’nin zayıfladığını ve deniz aşırı üslerinden vazgeçtiğini anlattı. İngiltere’nin Kıbrıs Adası’nın ortasındaki Akratori ve Dikelya üs bölgelerini hatırlatan Rubin, “İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Birleşik Krallık'ın çıkarlarını savunmak için Mauritius Adası’na bile karşı duramıyorsa, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin güçlü meydan okumalarına nasıl karşı koyacaktır?” diye sordu. Rubin İngiltere’nin zayıflamasını şu sözlerle dile getirdi:

“Yakın zamana kadar 14 Britanya Denizaşırı Bölgesi vardı. Ancak Eylül 2024'te İngiltere Başbakanı Keir Starmer, İngiliz Hint Okyanusu Topraklarının kalbi olan Chagos Adaları üzerindeki egemenliği ada ülkesi Mauritius'a iade etmeyi kabul etti... İngiliz gücü 1970 yılında Orta Doğu'da çöktü.”

İNGİLTERE MALİ AÇIDAN ZOR DURUMDA’

“Kraliyet Donanması on yıl önce 3,5 milyar sterlinlik uçak gemisi HMS Queen Elizabeth II'yi ve yaklaşık yedi yıl önce de kardeş gemi HMS Prince of Wales'i denize indirmiş olsa da, bugün her iki gemiyi de işletmek için mali açıdan zor durumda ve hatta ikincisini satabilir. Kraliyet Donanması sadece gücünü küresel olarak yansıtmakta zorlanmakla kalmıyor, aynı zamanda sadece birkaç on yıl önceki halinin bir kabuğuna dönüşmüş durumda. Malta ve Kıbrıs'ın bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından ve Cebelitarık'ı elinde tutmaya devam etse bile, İngiliz Donanması artık bölgede güvenliği bir zamanlar olduğu gibi hem daimî varlığı hem de sık liman ziyaretleriyle garanti etmiyor. Birleşik Krallık Avrupa Birliği'ni her zaman askeri olarak olmasa da diplomatik olarak gücünü arttırmak için uzun süre kullanabilirken, Brexit bu dinamiği bozdu. Bugün Britanya'nın Egemen Üs Bölgelerine sahip olması, güç projeksiyonu yapmak ya da Doğu Akdeniz'i korumak için etkili bir mekanizmadan ziyade geçmişteki nüfuzunun bir anısıdır.”

‘DOĞU AKDENİZ’DE GÜVENLİK BOŞLUĞU’

Rubin, İngiltere’nin 1971’de bazı üslerini ABD’ye devrettiğini anımsattı. “İngiliz ordusu üsleri kapatmak yerine 1971 yılında tesislerin çoğunu Amerikalı meslektaşlarına devretti.” dedi. İngiltere’nin yeni durumunun Türkiye, Rusya, Suriye, Hizbullah ve Hamas’ın elini güçlendirdiği uyarısında bulunan Rubin şöyle devam etti:

“Starmer'ın Mauritius karşısında boyun eğmeye istekli olması bir dizi soruyu gündeme getiriyor. Birleşik Krallık'ın çıkarlarını savunmak için Mauritius Adası’na bile karşı duramıyorsa, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin güçlü meydan okumalarına nasıl karşı koyacaktır? Bu bir güvenlik boşluğu anlamına gelmemelidir. Sadece Kıbrıs Türklerinin kurtarıcısı bir Türkiye'den değil, Hamas, Hizbullah ve Suriye limanını kullanarak yeniden dirilen bir Rusya'dan gelen tehditler bölgeyi Soğuk Savaş dönemindeki tehlikeye geri döndürüyor.”

‘ABD, TÜRKİYE’NİN ÜSLERİNİ DE KİRALASIN’

Rubin, Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarma hayalini şöyle yazdı: “Birleşik Krallık, Bahreyn'de olduğu gibi Kıbrıs'taki üslerinin kontrolünü de ABD'ye devredebilir. Akrotiri ve Dikelya'nın ABD tarafından kiralanması, Cumhurbaşkanı Hristodoulides'in 30 Ekim 2024'te Beyaz Saray'a yaptığı ziyarette vurgulanan ABD-Kıbrıs bağlarını daha da güçlendirebilir.

“ABD'nin bir İngiliz üs bölgesini kiralaması yoluyla Kıbrıs'ın sömürgecilikten arındırılması, Kıbrıs'ın sömürgecilik mirasından tamamen kurtulması için de bir model oluşturabilir. Bugün Türkiye'nin adanın kuzey kesiminin yarısını işgali elli yıldır devam ediyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hırslarına rağmen, uluslararası toplum Türkiye'nin Kıbrıs'taki toprak gaspını asla resmileştirmeyecektir. Nihayetinde, Türkiye'nin işgal altındaki Kuzey Kıbrıs'ta sahip olduğu üslerin ABD tarafından kiralanması, Erdoğan döneminde olmasa da halefi döneminde diplomatik tıkanıklığı aşabilir.”