Arıcan: Dursun Mirza

Dursun Mirza,geçtiğimiz günlerde Bandırma Şehir TV’de gazeteci arkadaşımız Cemal Atabey ile kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdi.Atabey, gazetecilik açısından başarılı bir yayıncılık gerçekleştirirken, Mirza’nın açıklamaları da önemliydi ve siyasi kaygıları bir yana itin, bir çok yönden Bandırma açısından  dikkate alınması, sorgulanması gereken bir söyleşiydi..

 

Neden ve niçin?

 

Çünkü, C.başkanlığı ve milletvekilliği genel seçimleri öncesinde yapılan bu söyleşi,aynı zamanda belediye başkanlığı yani yerel seçimler öncesi yapılmış.eleştirsek de eleştirmesek de beğensek beğenmesek de Bandırma ve bölge siyasal yaşamında söz sahibi   Mirza ile yapılan bir söyleşi idi.

 

Sürekli atlıyor ve gerek bilinçli gerekse bilinçsiz olarak sürekli ıskalıyoruz. Dursun Mirza, bir değerdir, kent ve bölge siyasal yaşamında kabul etseniz de etmeseniz de üzerinde durmanız gereken bir siyasal ve sosyal fenomendir. Bu nitelikleriyle daha da önemlisi kentin belleğinin gönüllü  taşıyıcısı  ve hamallarından birisidir. Bu vasfı değişmez, değiştirilemez. Çünkü, bu durumunu tayin eden şey, olayın nesnelliğidir.

 

Ayrıca, geriye dönüp, elimizde kentin belleği adına kimler kaldı diye elimizde diye bakmalıyız. Bandırma’da son 20-30 yılı kapsayacak şekilde yaşayan ve bellekleri diri babında kalan eski belediye başkanları ve vekillerden  Durgut Ergin’in yanı sıra Sedat Pekel, Cemal Öztaylan yanı sıra Dursun Mirza gibi kentin  yakın tarihi  açısından dününü bilen birkaç isim kaldı. Bu isimleri örselemenin, incitip, kırmanın hiçbir mantığı yok. Görev sırasını savan bir kenarda beklemekle meşgul. İnsafsız ve ahde  vefadan yoksun olmamalıyız.

 

Bu çok önemli! Çünkü, siyasal ve sosyal yaşamda, bilgi ve becerileriyle görev üstlenmiş bu isimler, muazzam bir deneyim sahibiler. Görüp, geçirmiş, bizzat yaşamışlar. Siyasal ve sosyal yaşamda, idarecilik te yeni yetişen gençlerin, yeni kuşağın ‘burun kıvırmak’ yerine, geçmişin bilgi ve deneyimlerinden nasiplenmesi geleceğe dönük hatalı adım atma oranını da düşürecektir. Bu nokta da cehalet ve kibirin en bük düşmanımız olduğuna inananlardanım.

 

Gazeteci-yazar olarak  ben de Mirza konusunda  mesleğimizin gereği olarak çoğu zaman eleştirel bir duruş sergiledim. Ancak, kişi olarak karşılıklı dostlumuzu incitecek ne o ne ben bir duruş sergilemedik. Haddimizi  ve karşılıklı saygıyı sürekli bilmeyi gözettik. Kişi ötesi ailece..Ki, bu önemli.!

 

Mirza’yı son söyleşisinde daha oturuşmuş bir kimlik ve kişilikle buldum, izledim.Başkan Ergin ve Başkan Ünlü, Öztaylan/Eraydın  dönemi Belediye Meclisleri döneminde  tanık olduğumuz Mirza ‘yı anımsayanlar, cüretkar ve atak Mirza görüntüsünden bambaşka bir Mirza görüntüsüne alışmak zorundalar. Kır düşmüş saçlarıyla  yıllara meydan okuyan Mirza, aktif siyasal yaşamda   renkli siyasal geçmişiyle  yine ’varım’ ve ‘burada’ ve ‘adayım’ diyor.

 

Statükoculuğun  hükümranlığının ayyuka çıktığı günümüz de ‘reddiye ‘ temelinde duruş sergilemek ve ‘reddediyorum’ demek, kişinin var oluşunu devrimci bir tarzda  sergilemesi demektir. Bu bir duruştur ve önemsenmeli.! Mirza’yı  siyaseten bugün için popüler kılan da, Bandırma ile buluşturan da bu.; Reddiye.! Günümüz CHP’sin de  Mirza’nın  anlayışına uygun siyasal bir çıkış bulabilmesi ise zor, hatta imkansız. O da bunu biliyor ve bildiği içindir ki, ‘ön seçim’ aracına dört elle sarılarak şansını zorluyor. Gelinen nokta da ne Ankara kulisleri ne de basit ayak oyanları ve delege avcılığı ile durumu kurtarmak mümkün değil. Yolları kapalı..!

 

Onun içindir ki,Mirza,2029 yerel seçimlerinde  herşey güzel giderken  ‘birilerinin’ devreye girmesiyle  hesaplarının ters yüz olup. müteahhit kafasıyla  iktidar yolunu açanların başarısının gizemini  hala çözemiyor. Oysa ki hesap ortada ve her şey çok açık, karışık  hiç bir şey ortada yok.!

 


Bu kısır döngünün bu sürecin sonunda bitip, yeni siyasi denklemlere gebe olunacağı açık bir gerçek. Yani şu söylenebilir; Yerel seçimlere dönük beklenti ve hesaplar bitip,milletvekilliğine dönük.5  yıl sonrası ile ilgili hesaplar başlayacak ya da  Mirza, siyaseten emekli olacak.!

 

Esen kalın…