Arıcan: İsyan var.!
Kalemin isyankar çocuğu Nihat Genç,yine köşesinde isyan etmiş.” Önce soğuk savaş sonra neo-liberal dönemi dibine kadar yaşadık, sonuç, ortada bir aidiyet olarak peşinden gidilecek fikir ideoloji bir siyasi yapı yurdumuz memleketimiz diye feryat figan yırtınan kimsecikler ortada kalmadı!” diyerek ülkücüsünden devrimcisine adeta siyasettin tüm renk tonlarına veryansın etmiş.
Yorumları ağır mı ağır. Yazdıklarını köpeğin önüne atsanız yenmeyecek cinsten.Düşünsel alt yapısı güçlü olamayanların içine sürüklendiği yalnızlığı yaşıyor.Hep o tavsiyelerde sulunacak değil ya.! Bizden de bir-iki mütevazi öneri de bulunalım istedik.. Nihat Genç,40’lı 50’li yıllarda Nazım ile Kemal Tahir arasındaki yazışmalarla Aziz Nesin ile Sabahatttin Ali arasındaki yazışmaları mutlaka okumalı. Türkiye aydın kuşağını bir limon gibi sıkanların hükümranlığında karanlığa inat ışık olmanın erdemini kuşanmışların direngenliğinin iyi anlaşılması gerekiyor. Kalabalıkların içinde yalnızlığını yaşamak erdemli ve namuslu aydınlar için adeta bir kaderdir. Umutsuzluğu ekemezsiniz. Böyle bir lüksünüz yoktur. Bu yakın dönem çileleri asırlık çileleri barındırır içinde. Karanlığın hoyratlığında kıyas ise utancı barındırır.
Evet, konu ulusal bağımsızlığımız ve egemenliğimiz olduğunda söyleyecek söz bulamıyor ve bugün saçmalıyorsak kıblesizliğimizin, şaşkınlığımızın nedeni çok yönlü sorgulanmalı.Hele ki Türkiye’de sol, anti-emperyalist tarihsel ve toplumsal bir gerçeklikten geliyorsa bugün yaşanan tarihsel ve toplumsal sapma düşman çatlatır cinsten.Bu çelişme görecelidir. Soyu, anti emperyalist kimliğinden soyutlarsanız ortada sol diye bir şey kalmaz.12 Eylülcüler bunu becerdi.Tepesine vura vura eze eze solu ruhuna yabahcılaştırdı.NATO solculuğu-AB solculuğu ile el ele yürüdü.
22 gün 22 gece süren ve zaferle sonuçlanan Sakarya Meydan Muharebesi tarihe “Türkün zaferi”olarak geçti. Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır o satıh bütün vatandır da özetlenen ‘vatan’ kavramı anti-emperyalist damarını besledi.’Vatan’ı öncelemeyen tüm anlayışlar berhava oldu.
Türkiye halkı ve özellikle gençliğinin anti-emperyalist karakterini ‘vatan’ gerçeği tayin etti.Söz konusu vatan ise gerisi hikayedir esprisinin yüz milyonları kucaklamasının nedeni budur.Neo liberaller,siyasal gericilik ve yobazlık. faşizan yeltenişler. Etnik ayrımcılık ve bölücülüğün pan zehiri anti-emperyalist duruş ve vatan kavramıdır.
Dinimize söven Müslüman olsa! Keza, dinimiz vatanın ta kendisidir. Türklüğümüz,etnik temelde ırkçı bir yaklaşım içermemenin ötesinde ulusal varlığımızın teminatı haline dönüşmüştür. Türk halkının dinsel yobazlık ve gericilikle ilişkisi 15 Temmuz direnişi ile miladi bir kırılma ve dönüşüm yaşamışır.
Ulus devlet ve üniter devlet yapısının oluşum sürecinde imparatorluk artığı Cumhuriyet Devleti’nde etnik farklılıkları ‘Türk kimliği’ve ‘kültürü’ üzerinden entegrasyonunu sürecinde emperyalist ayrıştırma ve bölücü faaliyeterle terörize etme gayretlerine karşı ulusal birlik ve beraberliğin gözetilmesi, teröre set çekilmesi bir devlet sorunu olmaktan öte toplumsal bir görev olarak öne çıkmasını beraberinde getirdi. Türkiye, etnik ve mezhepsel ayrıştırmanın, terörün bir çıkış yolu olmadığını gördü. yaşadı. Etnik ve Mezhep temelli ayrıştırma ve çatıştırma arayışlarının emperyalizmin güdümünde yeni bağımlılık ilişkilerini geliştirdiğine tanık odu.
Geleceğimizle ilgili umutsuz olma hakkına sahip değiliz.O nedenle sevgili Nihat Genç’in isyanını anlamak mümkün ama umutsuzluğunu anlamak güç.