ATATÜRK PARANIN ÜZERİNE KURT MİTİNİ KOYDURDU

Türkolog Muharrem Yellice’nin yeni kitabı Mitoloji’den Felsefe’ye Kaynak Yayınları’ndan çıktı. Ulusal Kanal’da Yayınlanan Sanat Hayatı’na konuk olan Yellice, mitolojilerin ortaya çıkış sürecini ve tarihsel gelişimini anlattı. Sanat Hayatı bugün saat 16 Kasım (Yarın) saat 16.00’da Ulusal Kanal ekranlarında yayınlanacak.

DİN VE FELSEFENİN TAM OLARAK ANLAŞILMASINI İSTEDİM

Mitolojiden Felsefe’ye adlı eserinizde neyi anlatıyorsunuz?

Bu eserde insanlığın kültürel birikimine kısa bir göz attım. Binlerce sayfa ile ifade edilebilecek bu birikimi edebi bir üslupla 647 sayfada izah edebildim.

Mitolojiler ilk insanları kuşatan doğal zorluklardan çıkmıştır. Madde ötesine anlamlar yükleyen insan zihninin gerçekleridir. Mitolojiler yaşam ve ölümle ilgili kutsal hikayelerdir. Ölümü kabul edemeyen ilkel beyin, ölümle yokluğun farkına varmış, ruhlar dünyası ile dolu ebedi bir hayat düşlemiş, burayı yöneten tanrıları varsaymış, onları bu dünyada memnun ederek öbür alemde rahat bir hayatı düşlemiş. Böylece kurban düşüncesi beyninde şekillenmiş; bu fikirler yaşayan toplumda paylaşılarak benimsenmiş. Her millet bulunduğu coğrafyaya göre mitler geliştirerek insanlık aleminde mitolojik çağ dediğimiz ilkel tarih başlamıştır.

Din ve felsefenin tam anlaşılması için eserimde dünya üzerindeki mitolojilerin gelişimine fazlaca yer verdim.

MİTOLOJİDE TEK BİR DOĞRU YOK

Mitlere karşılaştırmalı baktığımız zaman ortak paydaları nelerdir?

Mitolojik anlatılarda tek bir doğru yoktur. Zamansal olarak şekil ve anlam değiştirirler. Coğrafi mekanlara göre değişen ana temada benzerlik gösteren sayısız mit vardır. Mitlerde ortak payda kutsallığı varsayılan objenin kutsallığıdır. Bu kutsal öge, bütün mitolojilerde güneştir. Tüm mitolojilerde güneş gibi kullanılan 7 göksel varlık vardır. Bunlar: Satürn, Jüpiter, Merkür, Mars, Venüs, Güneş ve Aydır. Bundan dolayı ilkel insandan bu yana 7 sayısı kutsaldır. Babil Kralı Nebukadnezer M.Ö. 1600’de güneş gibi algılanan bütün göksel varlıkları güneş mitinde birleştirdi. Ona Marduk dedi. Böylece çok tanrılar Panteonu tek tanrıya evrildi.

M.Ö. 1600 yıllarında Yahudilerin Yahova adını verdikleri tanrı, Hz. Musa’ya Sina dağında ateş şeklinde göründü. Yahova, Yakıcı Nur anlamındadır. Özünde güneştir. Türklerde Kağan adı da güneş anlamına gelir. Türk Tanrısı Kayra Han göğün 17. Katında oturduğu varsayılan güneştir. Bu güneş Azerbaycan ve İran’da Mitra Mitini ve Zerdüşt dinini oluşturmuştur. Zerdüşt dinin tanrısı Ahura Mazda güneştir. Peygamberi Zerdüşt, kitabı Avesta, tapınağı Ateşgede dir. Böylece güneş miti tek tanrılı dine evrilmiştir. İran ve Babil kültür harmanlanması ile Avesta’daki Mitler Tevrata yansımıştır. Bu şekilde oluşan Tek Tanrılı Dinler ile Çok Tanrılı Dinler Panteonu sona ermiştir. Bu dinlerde de Tanrı yine de gökte bellenmiştir. Tek tanrılı dinlerde Tanrının göğün 7. Katında oturduğuna iman edilmiştir.

Mitolojiden felsefeye geçiş insanlık tarihinde nasıl bir sıçrama yapmıştır?

Mitolojik çağı Göbeklitepe’den yani 1200 yılından itibaren düşünürsek M.Ö. 8-1. YY.’ları Arkeik Felsefe Çağı olarak düşünebiliriz. İlk soruyla felsefe başlamıştır. İlk soruyu M.Ö. 8. Asırda Hesiodos sormuştur. “Tanrılar yaratmadan önce ne yapıyorlardı?” Tanrıların hâkim ve baskın olduğu bir çağda bu soru cesaretli bir soruydu. Yüzyıl sonra Thales Aneksimandros, Epodokles, Heraklitos ve Demoklitos egeli filozoflar ana maddeyi sorguladı. Böylece felsefe ve teorik fizik ve matematik başladı. Egeli filozoflar İyonyalıdır. İyonlar Yunan değildir. Felsefenin temelinin Yunan olduğu iddiası bir aldatmacadır. Yunan felsefesi teolojik algılara dönüşmüştür. Yunan filozofları Sokrat, Eflatun, Aristo maddenin ötesinde bir gerçek varlık tasavvur etmişlerdir. Bu gerçek varlık yine ışıktır, nurdur, güneştir. Bütün maddi varlıkların o ideler aleminde olduğunu varsaymışlardır.

Bu felsefi yapı İsa’dan sonra 1789 yılına kadar olan Karanlık Çağı beslemiştir. 16. Asır filozofları Hobbes, Thomas, Jean Meslier, Dekart, David Hum, Kant, Hegel, Fichte ve Leibniz gibi felsefeciler aydınlanma çağının öncüsü oldular. Düşüncenin akılcı yönde evrilmesi ile bilim gelişti. İnsanlık akıl çağına ulaştı. Akıl çağında teologlara kutsal asalak diyen kendinde kendini bulan, kendisinin farkına varan, üst insan özleminde olan Nietche’ler yetişti. Var oluşçu felsefenin kurucusu Paul Satre yetişti.

BATI DAYATMASINA CEVAP VERMEK İSTEDİM

Bugünden bakıldığında kitabınız hangi sorulara cevap olarak düşünüldü?

Cumhuriyetin temelinin Türk Kültürü olduğunu söyleyen Atatürk’ün tarih ve din anlayışından tamamen vazgeçildi. Atatürk’ün yetkin bir bilim heyetine hazırlattığı Türk Tarihinin Ana Hatlarındaki ilkelerden sapıldı. Batılıların dayattığı tarih, felsefe, arkeoloji teorileri milletimize dayatıldı. Anadolu bir Yunan Yurdu gibi, Türk Milleti göçebe bir halk gibi çocuklarımıza öğretilmeye başlandı. Böylece sinsi emperyalist proje Türk Çocuklarının beynini çaldı. Bu Kitap Cumhuriyetimizin 100. Yılına armağan olarak çalınan zihin yapılarını Türk Milletine kazandırmak amacıyla yazıldı.

ATATÜRK PARANIN ÜZERİNE KURT MİTİNİ KOYDURDU

Atatürk Türk devletini kurarken mitolojik unsurlardan faydalandı mı?

Milletlerin organize şekli olan tüm devletlerin kurucuları, o milletin yarattığı mitlerden faydalanır. Devletler mitlerle kurulur. Dinle gelişir, kanunlarla ve akılla devam eder. Bu bir sosyolojik olgudur.

Atatürk Mitoloji ve dinle ilgili 126 kitap okumuştur. Ergenekon tablosunu yağlı boya yaptırmış bakanlıkların girişlerine astırmıştır. Türk liralarının üzerine Türklerin milli motifi kurt mitini koydurmuştur. İstiklal marşımızda Mehmet Akif “Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım” derken Ergenekon mitine işaret etmiştir. Atatürk Balıkesir Camiinde hutbe okumuştur. Devrimleri yerine oturunca da “Gökten İndiği Varsayılan, Yüzyıllarca değişmeden aynı kalan Dogmalarla Devletler Yönetilemez” diyerek aklın ürünü olan anayasa hükümlerini aklın vazgeçilmezi yapmıştır. 1924 anayasasındaki devletin dini İslamdır hükmünü daha sonra kaldırmıştır. Laik devlet yapısını esas almıştır. Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet koruyacak, kollayacak olan gençlere de hayatta en hakiki yol göstericinin ilim olduğunu öğütlemiştir.

Mitolojiden Felsefe kitabı tamamen aklın ışığında insanlık kültürü içinde Türk Kültürünün aydınlığına işaret amacı da taşımaktadır…