AYI, POST, GAZETECİ, DOST, ALGI, ÇALGI, AHLAK, ETİK, FALAN FİLAN
İYİ Parti’nin aday adayı Özlem Ural’a “seçim büronuza astığınız büyük pankartla adaylığınızı garanti mi etmiş oluyorsunuz” sorusunu yönelten basın mensubu, nasıl bir yanıt bekliyordu, onu da merak ettim açıkçası.
Özlem Ural şöyle bir karşılık verebilir miydi:
“Ben bu partinin il başkanlığını yaptım, oradan oraya koştum, para ve emek harcadım, zamanımın büyük bölümünü partiye ayırdım… Partimin güçlenmesi için çabaladım. Herhalde Genel Merkez bu çabanın karşılığını boş bırakmayacaktır…”
Yok.. Böyle denmez.
Diğer partililere ve aday adaylarına ayıp olur.
Şöyle bir karşılık olabilir miydi:
“O afişle ben hem Genel Başkanımı, hem partimi yüceltiyorum; görsel propagandadır bu…”
Ya da:
“Elimden bu kadarı geldi, imkanlarım buna yetti.. Biraz daha imkan olsa, bina boyunda pankart hazırlatırdım” türünden ters köşe bir yanıt…
Hiç olmadı, “süreç bitince o bez pankartlardan kendime elbise diktireceğim” falan de, makaraya sar yani.
“Ayıdan post, gazeteciden dost olmaz” ne demek?
***
ASLINDA kendi düşüncesini söylüyor da, bir başkası söylemiş, O da bu söze karşı çıkmış, tepki göstermiş havası yaratıyor.
Neymiş, birisi “ayıdan post gazeteciden dost olmaz” demiş de, Özlem Hanım çok kızmış, “hiç olur mu öyle şey, biz o gazeteciler sayesinde kendimizi anlatacağız, sesimizi duyuracağız” diye çıkışmış…
Biz yemedik; İYİ Partililer yedi mi?
***
SÖZÜN devamında bir de dolaylı tehdit var:
“Biz göreve geldikten sonra tüm meslekler için ahlak ve etik kurallarını çok güzel şekilde işleteceğiz. Yapmayan arkadaşlarla da ayrıca görüşeceğiz.”
Ayıyı, postu, gazeteciyi, dostu falan bırakın bir tarafa..
Asıl üstünde durulacak sözler bunlar.
Laf ağızdan çıktı mı geri dönüşü olmaz. Söyleyene yapışır kalır.
Bu dolaylı tehdit ifadeleri de Özlem Ural’ın üstüne yapıştı; çok zor çıkar…
***
ORADA ağzı laf yapan, duruma hakim, mesleğinin ehli bir kalemşor çıksaydı da, bu hanımefendiye haddini bildirseydi keşke.
Ya da aslında yanında olmayan, desteklemeyen, sırf görüntü olsun diye karelere giren partililerden biri, “siz ahlak dersi öğretmeni misiniz” deseydi.
“Yapmayan arkadaşlarla da ayrıca görüşeceğiz” ifadeleri, “hele bir iktidara gelelim, görün o zaman bize laf çakacak, ters yapacak gazeteci milletine neler yapacağımızı” anlamına gelmiyor mu?
Haddini bildirecek yani kalemşor milletine…
***
ADAY adaylığı açıklaması sırasında Özlem Hanım’ın yanında destek pozu veren İl Başkanı Hasan Fehmi Yörük, saatler sonra “cesurlar hareketinin bir neferi olamazsın” açıklaması yapmak yerine.. O sözler ağızdan çıktığı anda tepkisini gösterseydi keşke.
Bir de, bizim gazetede “İYİ Parti’nin aday listesini Turhan Çömez belirleyecek” başlıklı yayına anında tepki vermişti Sayın İl Başkanı.
Ne demişti:
“Böyle bir şey söz konusu dahi olamaz.. Bu partimize, genel merkezimize, teşkilatlarımıza hakarettir!”
Yani o yayını, İYİ Parti’ye cümleten hakaret olarak değerlendirdi, videolar çektirtip sosyal medyada falan paylaştırdı.
Bu, şu demek oluyor:
Tıpkı Özlem Ural gibi, Hasan Fehmi Yörük de langadank çıkışlar yapabiliyor.
Ayrıca, o yayının ardından Turhan Çömez’in bizi arayıp haber için teşekkür ettiğini, Meral Akşener’in başdanışmanı olarak Balıkesir’in aday listesinde elbette kendisinin de müdahil olacağını söylediği bilgisini verirsem..
Sayın İl Başkanı kusura bakmasın artık.
***
SON kertede, Özlem Ural’da ricat olmadığını da gördük.
“Ayıdan post, gazeteciden dost olmaz” dedikten sonra, hani onca yayın, onca tepki falan..
Mail atmış.. Şöyle diyor:
“Her meslekte doğru ve dürüst insanlarla, halkımızın algıyla çalgıyla kandırılmasına ve yönetilmesine müsaade etmeyeceğiz…”
Bu notu da düşmüş olalım, kayıtlara geçsin.