Gençler Türkçeyi böyle ‘ghost’luyor
“Gençler Türkçeyi ghostladı. Amerikan trendlerine love bombing yapıyorlar. Babybommerlar bu duruma ‘yeto’ dedi.” diye haber girişi yazılabilir mi? 2024 yılının modası Türkçeye Amerika’da kalıplaşmış bazı sözcükleri yerleştirmeye çalışmak oldu. Özellikle sosyal medyanın hayatın merkezine yerleşmesiyle batı özentiliği dilimize sirayet etmeye başladı. Gençler; yok saymaya “ghostlamak” , aşırı sevgiye “love bombing”, yaşlı gördükleri insanlara “baby bommer”, modaya “trend”, yetere “yeto”, erkek sözcüğüne de “erko” diyor. Türkçeye yerleştirilmeye çalışılan bu sözcüklerin çıkışını ünlü yazar Feyza Hepçilingirler Aydınlık’a anlattı. Hepçilingirler, bu sözcüklerin bazılarını inceleyerek “Özentilere bulanmış bir konuşma Türkçeyi kötü, hem de çok kötü etkiler.” uyarısını yaptı.
Feyza Hepçilingirler, Türkçeye sımsıkı bağlı yaşayan değerlerimizden. Sedat Simavi Edebiyat Ödülü, Sait Faik Hikâye Armağanı gibi sayısız ödülü var. Yazdığı kitaplarla da Türkçenin içine yabancı sözcükleri yerleştirmeye çalışanlara birçok uyarı yaptı. Aynı zamanda bir eğitimci.
‘DİLİN İÇİNDE KALABİLİRDİK’Yeni kuşakla sohbet ettiğimizde konuştuklarından neredeyse hiçbir şey anlamıyoruz. Kendilerince yeni bir dil geliştirmişler. Bu dil Türkçe desek değil İngilizce desek değil. Bu ‘yeni nesil dil’ Türkçeyi olumsuz anlamda etkiler mi?
Gençlerin kendilerine özgü bir söyleyiş geliştirme istekleri anlaşılabilir bir durum. Her dönemde gençlik, kendi tarzını oluşturmak, kendi beğenilerini geçerli kılmak istemiştir. Bunun için işe kendilerinden önceki kuşağa baş kaldırarak başlamaları, bu başkaldırının dilde de kendini göstermesi doğal. Sorun bu noktadan sonra başlıyor. Dilde yenilik için nelerden yararlanılır, hangi kaynaklardan yeni söyleyiş kalıpları alınabilir, neye özenilir, taklide başvurulacaksa neler taklit edilir? Dilin içinde kalınarak ve dilin olanaklarından yararlanılarak bir gençlik jargonu oluşturulabilir, kısaltmalardan, birleştirmelerden yararlanılabilir. Halkın dilinden, türküden, maniden esinlenme; şiirden, şarkıdan beslenme (Cemal Süreya’nın “güvercin” sözcüğünden “üvercinka” diye bir sözcük türetmesi gibi) olabilir.
İNGİLİZCE ÖZENTİLİĞİ AMERİKAN HAYRANLIĞISözgelimi “kardeş” sözcüğünün “kardo” diye kısaltılması Türkçenin içinde kalınmasıdır ama “bro” deniyorsa iş değişir. Burada İngilizce özentisi, dolayısıyla Amerikan hayranlığı başlar; yabancılaşma başlar. Dolayısıyla sağlıklı bir gençlik jargonu Türkçeye soluk aldırabilir ama özentilere bulanmış bir konuşma Türkçeyi kötü, hem de çok kötü etkiler. Çünkü Türkçe gençlere bırakacağımız bir mirastır. Gençlerin bu mirasa sahip çıkıp çıkmaması Türkçe için bir ölüm-kalım meselesidir.
‘KANKA’ GENÇLİK JARGONUNA SOKULABİLİR'Kanka Ali, beni ghostladı.’/ ‘Bana lovebombing yapıyor.’/ ‘Annem de baya babyboomer oldu.’ / ‘Erkolar kapatılsın.’ / ‘Baba yeto ya.’ şeklinde cümleler duymaya başladınız mı? Bu cümleler hangi dil?
Ben henüz duymadım. Bunun için şükretmem gerek sanırım. Ama dolaşıma girdiyse yakında duyacağım demektir. “Kanka”dan başlayayım. Bu, gençlik jargonu kapsamına sokabileceğimiz bir sözcük. Bizim kuşak buna da tepki gösterdi ama “kan+kardeşi” sözcüklerinden türetilmişse Türkçenin içinde kalınmış demektir. Şimdilik teklifsiz konuşmada kullanılıyor olsa da ölçünlü (standart) dile girebilir. Benim hiç mi hiç hoşuma gitmiyor ama kitap adlarında bile kullanılmaya başlandı.
TÜRKÇENİN FELAKETİ ‘GHOSTLAMAK’“Ghost+la-mak” gibi bir türetme Türkçenin felaketine giden yola taş döşemek demek. “Hayalet, ruh” anlamındaki “ghost” diye bir İngilizce sözcüğe Türkçe yapım eki getirmek sözcüğü Türkçeleştirmez. “Ghosting” İngilizcedir, sonuna bir “-lamak” eklendi diye “ghostlamak” Türkçe olmaz. “Lovebombing”, sevgi bombardımanı anlamında İngilizce bir sözmüş. İlk kez Moon tarikatı üyeleri tarafından 1970 yılında kullanılmış. Kendilerine çıkar sağlayabilecek kişilere karşı aşırı sevgi ve hayranlık gösterilmesi; kişiyi kendine bağımlı hale getirmek için yoğun ilgiye maruz bırakmak anlamına gelirmiş. “BabyBoomer” Amerikan kültüründe yeri olan bir kavram. Amerika’da 2. Dünya Savaşının bitiminden 1960 başlarına kadar olan sürede yıllık doğum hızında büyük artış olmuş. Bu büyük artışa “bebek patlaması” anlamında “babyboom”, bu dönemde doğanlara da “babyboomer” denmiş. Bu kavram günümüzde 1946-1964 yılları arasında doğan kuşağı kapsıyormuş.
‘HİLKAT GARİBESİ BİR DİL’Erkekler yerine “erkolar”, yeter yerine “yeto” demek de Türkçeyi acınası bir yoksulluğun içine düşürmekten başka bir anlama gelmiyor bence. Öteki örnekler buram buram yabancı kültür özentisi taşıyor. “Bu cümleler hangi dil?” diye soruyorsunuz ya, melez bir dil demek yetmez; hilkat garibesi bir dil.
‘ÜLKESİNİ SEVEN DİLİNE SAHİP ÇIKAR’Yeni kuşağın kullandığı bu dil kalıcı olur mu?
Türkiye’nin geleceği ne kadar gençlere bağlıysa Türkçenin geleceği de gençlere bağlı. Onlar belirleyecekler yarının Türkçesini. Şimdi kullandıkları bu konuşma dilinin kalıcı olmayacağına inanıyorum. Bilinç ve eğitim düzeyini yükseltebilirsek gençlerin de sorumluluklarının farkına varacağını ve üstlerine düşen görevi yapacağını düşünüyorum. Belki de düşünmekten çok umut etmek istiyorum. Ülkesinin seven herkesin, önünde sonunda diline sahip çıkma bilincine ulaşacağına inanıyorum çünkü.
DİLİNİ GÖZÜNDEN SAKINAN BİREYLER…Dilin bozulmasında dil eğitiminin payı var mı?
Yalnız dil eğitiminin değil, anaokulundan üniversiteye kadar her türlü eğitimin payı var. Halkını, ülkesini, kendisini sevdirmeyi başaramazsak dilini sevmeyi de başaramayacaktır gencimiz ve çocuklarımız. Başka dilleri öğretemezsek kendi dilinin olanaklarının ve saygıyı sonuna kadar hak eden bir dil olduğunun bilincine varamayacaktır. Dünya ile tanıştırmazsak kendi varlığının diliyle ne kadar ilintili olduğunu fark etmeyecektir. Dili sokaktan ya da sosyal medyadan değil, kitaplardan öğrenmesini sağlayamazsak abuk sabuk konuşmayı özgünlük sayacak, İngilizce kırması bir Türkçe kullanmanın modernlik ya da çağdaşlık olduğunu sanacaktır. Dilimizi, kendimizi ve ülkemizi seviyorsak temel eğitimden başlayıp bilinçli, kültürlü, toplumunun tüm değerlerine saygılı, dilini gözünden sakınan bireyler yetiştirmek zorundayız.
SOSYAL MEDYANIN DİLDE ROLÜ
Sosyal medyanın dil değişiminde nasıl bir etkisi var?
Bu dilin, tümüyle sosyal medya tarafından oluşturulduğunu düşünüyorum. Evlerde böyle konuşulmuyor, okullarda böyle konuşulmuyor; kitaplar bu dille yazılmıyor. Sosyal medyadan başka bu dili yaygınlaştıran herhangi bir şey yok gibi görünüyor. Ulusal medyanın, özellikle televizyonların dilini de unutmamak gerek. Onlar da bu kullanımların yaygınlaşmasına hizmet ediyor. Çok izlenen televizyon dizilerinde bu tür kullanımlara yer veriliyor. Sorsanız dizilerde yaşam taklit edilmeye çalışıldığı için böyle yapıldığı söylenecek ama bu sözler, oradan dönüp topluma yansıyor ve yeniden kullanıma giriyor.
HEPSİNİN BİR SEÇENEĞİ VAR“Ghostlamak, lovebombing, babyboomer” gibi sözcükler yerine neler kullanılabilir?
Ghostlamak,“Birini hayalet yerine koymak, onunla iletişimi kesmek, onu yok saymak” anlamında kullanılırmış. Öyleyse“ghostlamak” yerine, yok saymak, görmezden gelmek, umursamamak, kullanılabilir; lovebombing için yine yerine göre iltifat yağmuruna tutmak, övgü yağdırmak, şımartmak denebilir. Türkiye’de 60-80 yaş kuşağı için “babyboomer” sözünün kullanılması ise iyice saçma. Benim de içinde bulunduğum bu kuşak bir bebek patlamasının ürünü falan değiliz. Kurtuluş Savaşı vermiş yoksul Türkiye’nin gururlu çocuklarıyız. İhtiyar, yaşlı olduğumuz söylenmek isteniyorsa Türkiye’de bu anlamı dile getirmenin ‘dinozor’dan tutun ‘bunak’a kadar bin bir yolu var.