Jeopolitik kırılma noktası Kıbrıs
Dünya deniz ticaret yolları, küresel ekonomide kritik öneme sahiptir. Ülkeler arasında ham madde, tüketim malları ve enerji kaynaklarının taşınmasında deniz ticaret yolları rol oynar. Çip, yarıiletken ve sensör endüstrisinin, tedarik zincirinin gelişiminde de bu yollar yer kaplamaktadır. Yazımızda, deniz ticaret yollarının yarattığı etkileşimin Türkiye’nin jeopolitik rotasına etkileri değerlendirilmiştir.
Dünyadaki başlıca deniz ticaret yollarını; Malakka Boğazı, Süveyş Kanalı, Panama Kanalı, Hürmüz Boğazı, Babülmendep Boğazı, Bering Boğazı, Cebelitarık Boğazı, Ümit Burnu, Dover Boğazı, Singapur Boğazı, İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Kuzey Deniz Rotası (Arktik Deniz Yolu), Hint Okyanusu Ticaret Yolu, Trans-Pasifik Ticaret Yolu ve Trans-Atlantik Ticaret Yolu olarak sıralamak mümkündür. Küresel ekonominin omurgasını oluşturan bu yolların güvenliği ve serbestliği, dünya ticaretinin sürdürebilirliğinde belirleyicidir.
DÜNYA DENİZ TİCARET YOLLARI VE ÇİP (SENSÖR VE YARIİLETKEN) ETKİLEŞİMİÇip, yarıiletken ve sensör endüstrisi ile dünya deniz ticaret yolları arasında doğrudan bir etkileşim mevcuttur. Günümüzün vazgeçilmezi haline dönüşen elektronik cihazların (bilgisayar, telefon, otomobil, tıbbi cihazlar, savunma sanayii ihtiyaçları vd.) temel bileşenleri arasında yer alan çip, yarıiletken ve sensörlerin üretim ve tedarik zinciri, küresel deniz ticaret yollarına bağlı ve bağımlıdır.
Elektronik cihazların temel bileşeni-ECTB (çip, yarıiletken, sensör vd.)’nin hammadde ve kimyasal tedariği (Asya, Afrika, Avrupa ve Amerika), üretimi (Asya, Amerika ve Avrupa), montajı ve test aşaması (Güney Doğu Asya) çoğunlukla bu yollar üzerinden sağlanmaktadır. Dolayısıyla bu süreç çoğunlukla deniz yolları üzerinden yürümektedir.
Çin, Çin-Tayvan ve Güney Kore’de üretilen ECTB’ nin tüm dünyaya dağıtım kanalı olarak Malakka Boğazı, Asya’da üretilen ECBT’nin Avrupa’ya ulaşım kanalı olarak Süveyş Kanalı, Asya’da üretilen ECBT’nin Amerika’ya ulaşım kanalı olarak Panama Kanalı ve ECTB üretimi için gerekli olan enerji kaynaklarının iletiminin sağlanması için Hürmüz Boğazı öne çıkmaktadır. Bu yollar üzerinde yaşanabilecek kazalar, savaş durumları ve doğal afetler ECTB tedariğinin güvenliği için önemli jeopolitik riskler taşımaktadır. Örneğin Tayvan Boğazı ve Güney Çin Denizi’nde gerçekleşebilecek jeopolitik gerginlikler ECTB tedariğinde riskler doğurur. Bununla birlikte yakın dönemde yaşanan Kovid-19 küresel salgın süreci, dünya deniz ticaret yollarında aksamalara neden olmuş ve ECTB endüstrisinde yaşanan kısıtlamalarla birlikte küresel çapta çip krizi ortaya çıkmıştır. Tedarikte yaşanan kriz; ev elektroniği, otomotiv elektroniği, savunma sanayi elektroniği gibi sektörlerde derin sorunlara yol açmıştır. Bu nedenle, ECTB tedarik zincirinin güvenliği ve sürdürebilirliği ülkelerin stratejik önceliği haline gelmiştir.
İklim değişikliği nedeniyle, Arktik Deniz Yolu'nun ECTB endüstrisi ve tedarik zinciri için önemi artmaktadır. Gelecekte Kuzey Deniz Rotası’nın daha geniş alanda kullanılması, Asya-Avrupa arasındaki taşıma sürelerini kısaltacaktır. Bununla birlikte, Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan enerji kaynakları Süveyş Kanalı’nı daha kritik hale getirmektedir.
ECBT ENDÜSTRİSİ İÇİN DOĞU AKDENİZ UYGUN BİR ZEMİNEnerji güvenliğini, bir bölge ya da ülkenin ekosistemi için gerekli olan enerji kaynaklarına sürekli ve optimum maliyetle ulaşabilme yeteneğiyle ifade edebiliriz. Ülkeler enerji stratejilerini, enerji güvenliği ve enerji kaynakları düzleminde planlamaktadırlar. Enerji kaynaklarının sınıflandırılması ve bu kaynaklara ulaşım yöntemleri, bir ülkenin enerji stratejisinde belirleyicidir.
Önemli deniz ticaret yollarına (Adalar Denizi üzerinden Boğazlar (İstanbul-Çanakkale) ve Süveyş Kanalı) bağlanan Doğu Akdeniz’in, yeni keşfedilen doğal gaz rezervleriyle jeopolitik önemi daha da artmıştır. Dolayısıyla önemli deniz ticaret yollarının, enerji nakil hatlarının ve enerji kaynaklarının düğüm noktası olan Doğu Akdeniz, neden ECTB için bir endüstri üssü olmasın?
TÜRKİYE’NİN ENERJİ GÜVENLİĞİ VE DOĞU AKDENİZ’İN MERKEZ ÜSSÜ KIBRIS ADASITürkiye’nin enerji güvenliği ve stratejisi, öncelikle kendi enerji ihtiyaçlarını karşılamak üzerine kurulmuştur. Bununla birlikte Türkiye, coğrafi konumu ve farklı kaynak alanlarına sahip olması nedeniyle aynı zamanda enerji koridorudur.
Rusya-Ukrayna savaşıyla Avrupa’da oluşan enerji krizi Türkiye’nin jeopolitik önemini bir kez daha göstermiştir. Diğer yandan Doğu Akdeniz’de keşfedilen doğal gaz ve petrol rezervleri bu bölgedeki jeopolitik rekabetinin artmasına neden olmuştur. Bu rekabetin merkez üssü ise Kıbrıs Adası’dır. Adanın ECTB nakil yollarıyla kesişmesi jeopolitik önemini ortaya koymaktadır. Ancak adanın ECTB endüstrisi için yeterli alt yapısının olmasının yanında bu potansiyeli kinetiğe çevirecek bir iradeye sahip olunmaması, Türkiye’nin tam bağımsızlık yolunda attığı adımları yavaşlatmakta, bölgemizin atılımlarını sekteye uğratmaktadır.
GÜNEY KIBRIS CEPHESİNDE MEVZİLENEN EMPERYALİZMGKRY Cumhurbaşkanı Nicos Christodoulides’in NATO’ya girme niyetlerinin olduğunu dile getirmesi ve eski ABD Başkanı Joe Biden’ın görevi devretmesine birkaç gün kala GKRY için silah satış iznini onaylaması, ABD ve NATO’nun Kıbrıs Adası’nda hangi mevzide yer alacağının işaretlerini vermektedir. Bununla birlikte, GKRY’nin İsrail ile enerji kaynaklarının keşfi, işlenmesi ve taşınması alanlarında projeler yürütmesi son derece uyarıcı olmalıdır. Özellikle “Leviathan” ve “Aphrodite” doğal gaz sahaları, bu projelerin merkezinde yer almaktadır. GKRY’nin ABD, İsrail, İngiltere, Yunanistan ve NATO ile kurduğu stratejik ilişkiler Kıbrıs Adası düzleminde oluşan cepheleşmeyi gözler önüne sermektedir.
GELECEĞİN TAYVAN’I KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİBir ülkenin gücü, yalnızca topraklarının ve nüfusunun büyüklüğüyle değil, bilim ve teknolojideki gelişmişliği ve askeri üstünlüğü ile ölçülür. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), küçük bir ülke olması ve uluslararası tanınırlık sorunları yaşaması ve ECTB endüstrisinde doğrudan bir role sahip olmamasına rağmen, coğrafi konumu, eğitim altyapısı, potansiyel işbirlikleri ve yeni enerji kaynaklarıyla Avrasya’nın Tayvan’ı olma ve ECTB küresel tedarik zincirinde bölgesel bir lojistik merkezi olma potansiyeline sahiptir. Girne ve Gazimağusa limanları, bölgesel ve uluslararası ticaret ve lojistik faaliyetleri için bu potansiyelin somut örnekleridir.
KKTC'nin bu potansiyeli kinetiğe çevirebilmesi için altyapı yatırımları ve uluslararası işbirlikleri gibi sorumlulukları yerine getirmesi gerekmektedir. Uluslararası işbirlikleri için dikkat edilmesi gereken husus, GKRY’de mevzilenen ABD, İsrail, İngiltere ve NATO gibi büyük nükleer askeri güce sahip ülkelerin oluşturduğu bloktur. Bu emperyalist bloğa karşı KKTC’de, Türkiye önderliğinde Rusya'nın Russky Adası ve Çin’in Tayvan Adası ile işbirliği yapılması gerekmektedir. Karşılıklı askeri üs işbirlikleriyle Doğu Asya ve Batı Asya arasında bütünsel bir güvenlik koridoru oluşturulması şarttır. Bu şekilde Kıbrıs Adası’nda ve dolayısıyla Doğu Akdeniz’de dengesiz olan askeri mevzilenme dengelenmiş olacaktır. Enerji koridorlarının, deniz ticaret yollarının, iletişim yollarının düğüm noktası olan Doğu Akdeniz’in güvenliğinin sağlanması, KKTC’de ECTB’nin endüstri ve tedarik zincirinin altyapılarının oluşturulması için önemli fırsat sunacaktır. Doğu Akdeniz’de çıkarılacak olan doğal gaz rezervleri ile bulaşacak olan ECTB endüstrisi KKTC’nin Tayvan gibi küresel ölçekte bir dev olmasını sağlayacaktır.