Kördüğüm

Suriye’de yaşananları, Esad ve BAAS yönetiminin  devrilmesini sonrası yaşanın gelişmeleri adeta film izler gibi yaşadık, izledik. Suriye’de ve hemen sınırlarımızın ötesinde, burnumuzun dibinde bir ‘halk devrimi’ gerçekleşti ve HTŞ lideri Colani isminde bir kişi bir anda yaşamlarımızdan biri oldu.

 

Gerçekten Suriye’de gerçekleşen bir ‘halk devrimi’ miydi ve HTŞ ne ve bunun başındaki insan Colani nasıl bir insan? Bizde kimileri çoktan yorumda bulundu ve HTŞ’yi İŞD ile DEAŞ uzantısı bir örgüt ilan ederken,  Colani’ yi de ‘cihatçı’ bir lider olarak kamuoyuna sundu.

 

Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve devlet yönetimi ise tedbirli ve itidallı bir dil kullanarak, HTŞ ve Colani ile ilgili ‘uç’ yorumlardan kaçınarak, Suriye’de Esad ve yönetiminin muhalefet koordinasyonunda yıkıldığını belirtip, yeni yönetim ve muhalefetle ilişkilerini ideolojik ve politik polemiklere, ayrıştırmalara girmeden, Suriye Milli Ordusu üzerinden  sürdürmeyi gözetti.

 

Batı ve ABD’nin bu konularda yaklaşımı ile yorumları Türkiye’nin çıkış ve yorumları ile örtüştüğü gibi Colani’nin şahsına yönelik İşid suçlamaları ve aleyhindeki kellesine para ödülü  kaldırıldı. En önemlisi ise Türkiye’nin bu süreçte Suriye konusunda  en kazançlı ve hatta Trump’ın ifadesiyle en kilit ülke olduğu  vurgusu hem dışarda hem de içerde çok kişiyi ve hatta ülkeyi hoplattı.

 

Suriye’de Colani yönetimi hızla kurumsallaşıyor ama dert ve sıkıntı fazla. Yanmış ve yıkılmış, binlerce insanın katledildiği bir ülkeden söz ediyoruz.

 

Başka..?

 

Daha kurtuluşunu coşkuyla kutlayamadan Golan tepelerinden başlayarak genişleyen siyonist İsrail’in işgali yanı sıra ülkenin doğusu ABD himayesinde PKK-YPG’nin  işgalinden söz ediyoruz.

 

İşgal belası nasıl aşılacak ve kördüğüm nasıl çözülecek.!

 

Öncelikle belirtelim. Ülke içinde huzur ve güvenli bir ortamda bulunmuyoruz. Başta DEM Parti olmak üzere bu parti ile iş tutanlar Türkiye’ye karşı ABD ve İsrail’e el etek açanlar, yardım dileyenler var. Yazıklar olsun ..!ABD’de kimi senatörler alenen Türkiye’yi tehdit ederek, “sakın karışma, müdahale etle, yaptırım uygularız” diye diş gösteriyor.

 

Bu olayın partisi pırtısı yok. Bu millet, mandacıyı muhipi kabullenmez, içine sindirmez. Hepimiz bu ülkenin nasıl ve hangi koşullarda kurtulduğunu biliyor. Bu coğrafyanın insanları düşmanını bilir ve iyi tanır ama ihaneti kabullenmez, haini affetmez.

 

Türkiye ve TSK, Tel Rıfat ve Münbiç’ten sonra Suriye Milli Ordusu ile hiç gecikmeden ve durmadan Suriye’nın doğusuna yönelip, Ayn el- Arab’a yani ‘Kobani’ ye yönelerek Rakka’ya kadar tüm bölgeyi PKK-YPG’den temizlemeli.. Bu operasyonun bedeli ne olursa olsun gerçekleştirilmeli. ABD işine baksın ve alsın tosuncuklarını FETÖ’cüler gibi, ABD içinde  konuşlandırıp, beslesin.!

 

Golan tepelerini işgal eden Siyonist İsrail ile Türkiye’nin TSK’nin ve Suriye halkının karşı karşıya gelmesi kaçırılmaz. Bu kaderdir ve kaderden kaçış yok. Türkiye TSK, Suriye’ de yeni yönetimle karşılıkla askeri güvenlik ve iş birliği anlaşması imzalayarak, Suriye Ordusunu eğitip donatmalı. Suriye Milli Ordusu , Suriye Ordusu ‘nun kurucu çekirdeği olmalı ve Rusların Suriye’de boşalttığı Tartus  ve üsler TSK’ne devredilmeli. Bu Türkiye’ye yakışır ve Suriye’nin kurtuluşudur. İsrail’in işgalinin bitirilmesidir.

 

Her iki kördüğümün çözüm yolu  budur…

 

Esen kalın..