Kürt siyasetinde İsrail yoklaması

Kürt siyasi dünyasında arka arkaya İsrail yoklaması çekiliyor. Tepkilere bakılıyor, ayarlar yapılıyor ve yeniden gaza basılıyor.

 

Çeşitli Kürt siyasi hareketlerinden "gerekirse Kürtler İsrail'le masaya oturur" çıkışları geliyor, paneller düzenleniyor, eylemlerde İsrail bayrakları dalgalanıyor.

Bu arada İsrail cephesi de bu çıkışları karşılıksız bırakmıyor. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, geçen hafta Kürtleri "İsrail'in doğal müttefiki" gördüklerini dile getirdi ve Kürtlerle ve bölgedeki diğer azınlıklarla daha güçlü bağlar kurulması çağrısı yaptı.

Şimdiye kadar ortaya çıkan tablo, henüz ilişkinin adının konulmadığını ama süregiden flörtte iki tarafın da birbirini yüreklendiren jestlerden kaçınmadığını gösteriyor.

KCK'li Aydar: 'Türkiye Kürtlerle birlikte genişleyebilir, büyüyebilir'

Saar'ın Kürtlere göz kırpan açıklamasının ardından Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Kurulu üyesi Zübeyir Aydar, bir televizyon kanalında konuştu. Aydar, İsrail'le iletişim kurmaya açık olduklarını ve bunun diplomatik açıdan Kürtlerin en doğal hakkı olduğunu ifade etti. 

Kürt hareketinin önceliğinin komşu halklarla barış içinde bir arada yaşamak olduğunu vurgulayan Aydar, “Türkler, Araplar, Azeriler ve Farslarla birlikte yaşıyoruz. Önceliğimiz onlarla barış içinde yaşamaktır. İlk öncelik komşumuzun kapısını çalmaktır" dedi.

İsrail, bir yıldır başta Filistinliler olmak üzere Ortadoğu halklarına kan kusturuyor.

Türkiye ile olan "yeniden çözüm süreci"nde sonuç alınamazsa İsrail'le de ilişki kurabileceklerini ifade eden Aydar, Kürt hareketinin özellikle Filistin konusunda İsrail'in politikalarına karşı çıkmasına rağmen İsrail'le ilişki kurabileceğini söyledi. Aydar, "İsrail ile ilişki kurabiliriz. Bölge halkları barış içinde bir arada yaşamalı" dedi.

"Dünyanın her yerinde yeni 3. Dünya Savaşı tartışmaları devam ederken Türkiye Kürtlerin kapısını çalmazsa birileri gelir Kürtlerin kapısını çalar. Biz öncelikle kendi komşumuzun, Türkiye'nin kapısını çalmaktan yanayız. Türkiye Kürtlerle birlikte büyüyebilir, genişleyebilir. Çağrımız budur, gelin Türkiye'yi Kürtlerle birlikte büyütelim. Ama olmazsa sonuçta üçüncü çizgi temelinde Kürtler herkesle ilişki kurabilir. Kendi programları temelinde temasa geçebilir."

Tıpkı ilki gibi şimdiki "çözüm süreci" de, açıktan dile getirilmese de, Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki etki alanını genişletmesi olasılığına yaslanıyor. Aydar, Türkiye'yi İsrail'le tehdit ederken, sınırları genişletmeyi vadediyor.

Geçen hafta TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan'ın "çözüm olacaksa bugünkü Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde olacak" sözleri, Kürt medyasında gündem olmuştu.

Nabız yoklaması: PKK mitinglerinde İsrail bayrakları

Almanya'da Öcalan'a tecritin kaldırılması için düzenlenen bir mitingde açılan İsrail bayrakları gündem olmuş ve tepki çekmişti. 

28 Eylül tarihinde Köln'de yapılan mitingde açılan İsrail bayrakları, PKK açısından bir ilk.

Bu adımların, birer nabız yoklaması niyeti taşıdığı ve tepkilerin gözlemlendiği anlaşılıyor. Yoklamalar, yurtdışıyla sınırlı değil. 

Yeni Yaşam gazetesinde Haydar Ergül imzasıyla 11 Kasım'da yayımlanan "Ortadoğu’da hareket Kürtlere bereket getirir" başlıklı yazı da tartışmalara neden oldu. ABD seçimlerin, Trump'ın kazanmasının ardından kaleme alınan yazıda Ergül, "Kürtler şu anda Medlerden sonra tarihlerinin en görkemli ve kudretli dönemlerini yaşıyorlar. Özgürlüğe çok yakınlar. Dolayısıyla Kürtler, kendi öz gücünü daha da örgütleyip büyütecekler. Amerika’nın yeni durumu, bölgeyi hareketlendirme ihtimalini artırır. Ortadoğu’da hareket, Kürtlere bereket getirir" dedi ve "Örneğin, İran-İsrail’in olası bir savaşı fırsat yaratabilir. Daha değişik gelişmelerin olma ihtimali var. Suriye’nin meselesi de var" diye ekledi.

'Kürtlerin devletsizliğini en iyi Yahudiler anlar'

PKK cephesindeki nabız yoklamaları, Kürt siyasetinin başka aktörlerince daha cüretkar şekilde yapılıyor.

Partiya Kurdistani (PAKURD) eski genel başkanı ve Kürt siyasetçi İbrahim Halil Baran, "İsrail-Kürt İttifakı Yeni Ortadoğu İçin: Gelecekteki Riskler ve Fırsatlar" konulu panelde, Kürtlerin devletsizliğinden en iyi Yahudilerin anlayacağını öne sürdü. 

Baran, Kürtlerle Yahudilerin tarihte benzer şekilde soykırımlara uğradığını, göçlere ve katliamlara maruz kaldığını belirtti: "Bütün sorunlara aynı şekilde maruz kaldık. Üstelik Kürdistan'ın tarihinde hiçbir zaman antisemitizm görülmemiştir. Kürdistan'da pek çok sinagog ve Yahudi mezarı var ve Kürtler hepsini diğer dinler gibi koruyor. Siyasi olarak da dört parçada Kürtler İsrail ile büyük bir ittifak yapmaya hazır. Türkler, Araplar ve Farslar Kürtleri asimile ederken antisemitik düşüncelerini Kürtlere bulaştırıyorlar. Bugün gurur duyarak söylüyorum ki Yahudilerle Kürtler arasında hiç bir düşmanlık yoktur. Dostluk vardır. Ama dostluğumuz gecikirse düşmanlarımız bizi de birbirimize karşı düşmanlaştırırlar."

Baran Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesinde Kürtlerin acele etmesi ve tarihi fırsatı kaçırmaması gerektiğini vurguladı.

'İsrail, Kürtler için bir devlet yaratabilir'

İsrail'den ve Avrupa'dan pek çok Kürt, Yahudi ve Avrupalı akademisyenin dinlediği panelde Baran, söz konusu Rojava ve İsrail olduğunda İran'ın ortak düşman olduğunu ifade etti: "İsrail güçlü bir ülkedir ve 7 Kasım saldırılarından sonra Ortadoğu'nun yeni lideridir. Amerika ve Avrupa üzerindeki etkisini kullanarak Kürdistan'ın bütün parçalarında yeni bir devlet imkanı yaratabilir. İsrail, İran'a yaptığı operasyonlarda, oradaki Kürtlerin özgürlüğünü ve statüsünü de esas almalı. İran'ın saldırılarına karşı Güney Kürdistan'ı (Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ni) korumalı. İsrail Rojava'ya askeri ve diplomatik olarak destek vermeli. Kürtler, İsrail'in yeni bir Ortadoğu vizyonuna ortak olarak katkı sağlayabilir. Radikal İslama karşı mücadele için, istikrar için ve gerçek bir barış için birlikte mücadele edebilir"

Baran, bölgedeki ABD çizgisini savunuyor. Bir sosyal medya açıklamasında "Biz Kürtler, hem baba hem de oğul Bush'u Kürt halkının iyi dostları olarak hatırlayacağız. Eğer onlar gibi bağımsız bir Kürdistan'ın yolunu açarsanız, heykelinizi Kürdistan'ın en görkemli meydanlarından birine dikeceğiz" dedi. 

Amerika'da yaşayan Kürt gazeteci ve ABD lişkileri uzmanı gazeteci Mutlu Çiviroğlu da İbrahim Halil Baran'ın yaptığı girişimi çok önemli bulduğunu söyledi. Çiviroğlu, sosyal medya paylaşımında "Bir Kürt olarak İsrailliler ile yaptığı yayından sonra burada Amerika'dan da telefonlar aldım. Soranlar merak edenler oldu. Bunlar önemli" dedi.

İsrail-Kürt ilişkileri özellikle Irak'ta güçlendi

İsrail'in Kürtlerle yakınlaşması, özellikle Irak Kürdistanı'nda yaşandı.

2003'te ABD'nin Irak'ı işgal etmesinin ardından ortaya çıkan Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile İsrail arasındaki ilişkiler, zaman içinde derinleşti. IKBY, yasal olarak Irak içinde özerk bir bölge olmasına rağmen, fiili olarak bağımsız bir yönetim sergiliyor ve İsrail'le doğrudan ilişkiler kuruyor.

Kürt bölgelerinden çıkarılan ham petrol, savaş halini sürdürmek için yakıta muhtaç olan İsrail'in en önemli kaynaklarından biri. Bu durum, IKBY'nin ekonomik kalkınma arayışıyla İsrail'in enerji ihtiyaçları arasında bağ kuruyor.

Daha 2004'te New Yorker dergisinde yayımlanan bir makale, çiçeği burnunda IKBY'deki peşmerge kuvvetleriyle İsrail arasında askeri işbirliği olduğunu yazmıştı.

2017'de IKBY parlamentosu tarafından alınan ve Irak merkezi hükümeti tarafından tanınmayan bağımsızlık yolundaki kararı ilk destekleyen de İsrail’di.