On binler İsrail ve ABD’ye karşı yürüdü

Ankara ve İstanbul başta olmak üzere Kırıkkale, Sinop, Erzurum, Erzincan, Niğde, Kırklareli, Zonguldak, Çankırı, Konya, Artvin, Düzce, Hakkâri, Yalova ve Manisa gibi Türkiye’nin pek çok ilinde Filistin'le dayanışma amacıyla yürüyüş ve mitingler yapıldı.

Ankara’daki mütedeyyin kitle örgütlerinin oluşturduğu Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP), İsrail’in Gazze’yi işgalinin birinci yılında “Soykırıma İsyan, Filistin’e Destek Yürüyüşü” düzenledi. Kurtuluş Parkı’nda başlayıp Celal Bayar Bulvarı üzerinden Anadolu Meydanı’na (eski Tandoğan Meydanı) kadar süren yürüyüşe çok sayıda vatandaş katıldı.

AK Parti, Vatan Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Yeniden Refah Partisi ve HÜDAPAR da yer aldı. İki yüz bine yakın kişinin dahil olduğu yürüyüşte ABD destekli İsrail saldırganlığı kınandı. 10 madde ile hükümetten beklentiler dile getirildi.

Anadolu Meydanı’nda ANFİDAP adına okunan bildiride Kürecik Radar Üssü’ne el koyulması, Bakü-Ceyhan Boru Hattı’nın kesilmesi ve kamu eliyle İsrail menşeili ürünlere karşı boykot yapılması talepleri öne çıktı. Aydınlık çok sayıda katılımcıya da mikrofon uzattı.

Vatandaşların büyük çoğunluğunun Türkiye’nin adımlarını yetersiz olarak değerlendirdiği görüldü. Kimi vatandaşlar Mehmetçik’in bölgeye gönderilmesini savunurken, kimi açıktan silah desteği sağlanmasını önerdi. Bazı katılımcıların Suriye ile işbirliği girişiminin hızlandırılmasına yönelik vurguları dikkat çekti. İşte vatandaşların görüşleri:

- Y.Ç. isimli yaşlı bir erkek:

“İsrail, Türkiye’yi de çevreledi. Fırat’ın kenarında bir PKK devleti kurma peşindeler. Suriye ile ilişkilerin düzelmesi bir cevap olabilir. Türkiye-Suriye anlaşırsa hem göçmen akını durur, hem İsrail’e direnme gücümüz artar, hem de iki ülkenin de yararına olur.”

- Otizmli M.Ç.A. isimli genç bir erkek:

“Türkiye, Filistin ve Gazze’ye bütün müslüman devletlerin gerçekten sahip çıkması için çabalamalı.”

- S.K. isimli genç bir kadın:

“Filistinli kardeşlerimizin sonuna kadar yanındayız. Müslümanlar birleşmeli. Ülkedeki siyonizm ve İsrail destekçilerine propaganda özgürlüğü tanınmamalı.”

- Ş.Ö. isimli yaşlı bir erkek:

“Müslümanlar uyuyor. Bir tek Türkiye tepki gösteriyor. Ancak o da yeterli değil. Mehmetçiği Kudüs’te istiyoruz.”
(Pankart tutan iki kız)

- S.K. ve F.A. isimli iki kız öğrenci:

“Jeopolitik olarak tam merkezdeyiz. Belki de bu nedenle savaş dünya savaşına dönmesin diye itidalli davranıyoruz. Ama Türkiye ileri adımlar atsa arkasında duracak çok ülke olacağını düşünüyorum. Allah’a dua edelim bol bol. En önemlisi de bu. Bir hedef de Türkiye. Farkındayız.”

- S.O. isimli orta yaşlı bir kadın:

“Türkiye açıktan silah yardımı yapmalı. Açıktan olmalı ki dünya görsün. Gizli gizli değil açıktan yapsın ki dünya Türkiye’nin gücünü görmeli. Artık böyle kapalı kapalı destek olmaz.”

- Y.D. isimli yaşlı bir erkek:

“Türkiye artık savaşmalıdır. Dört gözle bekliyoruz o kararı. Çocuklar, kadınlar, masumlar ölüyor; biz daha bekleyecek miyiz? Türk milleti tarihte hep mazlumların yanında oldu. Bugün de olmalı.”

- A.T. isimli yaşlı bir erkek:

“Türkiye artık Turan Ordusu kurmalı. İş bu raddeye dayanmıştır. Biz bu saatten sonra Filistin için yaşarız. En önde de giderim.”

- A.F.G. ve A.İ. isimli iki erkek öğrenci:

“Türkiye’nin yaptıkları yeterli değildir. Bazen de yapıyormuş gibi gösteriyorlar. Bundan muzdaribiz. Mesela Kürecik Üssü’nü kapatabilir. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru hattını kapatabilir.”

- E.G. isimli bir erkek öğrenci:

“Yöneticiler halkın hassasiyetlerinin gereğini yerine getirmeli. O Amerika üsleri Türkiye’den İsrail’i niye koruyor? Hepsi kapatılsın. Kaç bin kilometre ötedeki ülkenin bölgemizde ne işi var, ülkemizde niye üssü var?”

ANFİDAP yöneticilerinin Anadolu Meydanı’nda okudukları bildiride dünya halklarına, müslüman ülkelerin yöneticilerine, AK Parti hükümetine ve Türk milletine seslenildi. “Dünya halklarına sesleniyoruz.

Yönetimlerinizin, sizden aldıkları yetkiyi kötüye kullanarak mazlumları öldürmek için silah, para ve lojistik destek olmalarına izin vermeyin. Tüm dünyada başlayan küresel bilinci canlı tutun.” denildi. İslam ülkelerine, “Gazze’ye yönelik abluka ve ambargoyu kaldırmak üzere fiili durum oluşturun. İsrail’le ilişkilerinizi kesin.” çağrısı yapıldı.

AK Parti hükümetine yönelik 10 maddelik beklenti ise şöyle ifade edildi:

“İlk günden itibaren tavrını Filistin’den yana koyan yöneticilerimize sesleniyoruz.

- Ülkemizin Hamas’ın yanında yer alınması,

- Katillerle ticari ilişkilerin kesilmesi kararı,

- Filistin’e yapılan insani yardımlar,

- Uluslararası platformlarda Filistin için diplomatik girişimlerde bulunulması

- Ve Adalet Divanında açılan davaya müdahil olunması gibi olumlu adımlar milletimizin hassasiyetiyle örtüşen adımlar olmuştur.

“Ancak bu çaba İsrail’in azgınlığını durdurmaya yetmemiştir. Bu soykırımı durdurmak için toplumun tüm kesimlerinin kenetlenmelerini ve ortak bir cephe oluşturmalarını bekliyoruz.”

“Bunun için milletimizin beklentisi olan taleplerden bazılarını bu tarihi günde paylaşmak istiyoruz.

- Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İsrail'in devlet değil terör örgütü olduğu gerçeğinden hareketle, Siyonist çeteyi devlet olarak tanıma kararını iptal etmelidir.

- Çifte vatandaş statüsünde, soykırımcı terör çetesiyle iltisaklı herkes, milli güvenliği tehdit eden unsur olarak tanımlanmalı ve yargılanmalıdır. Bu bağlamda TBMM Genel Kurulunda görüşülmeyi bekleyen kanun teklifi oy birliği ile kabul edilerek millet iradesinin tecelligahından dünya kamuoyuna net bir mesaj verilmelidir.

- Adalet Bakanlığı, soykırım suçunu işleyen Siyonist yöneticilerin yargılanmalarına yönelik hukuki sürecin önünü açmalı, Ayşenur Ezgi Eygi’’yi katleden teröristlere karşı başlatılan soruşturma ivedilikle sonuçlandırılarak katillerin yargılanması sağlanmalıdır.

- Siyonist çeteye, ABD ve Batı bloğuna hizmet sunan başta Kürecik olmak üzere tüm askerî üsler kapatılmalıdır.

- Bakü-Ceyhan Boru Hattı üzerinden soykırıma enerji desteği kesilmelidir.

- Belediyeler dâhil tüm kamu kurumlarında Siyonizm’e destek veren ürünlere karşı boykot uygulanmalıdır.

- İsrail’e yönelik yaptırım kararını delen iş adamları, “soykırıma destek olmak” suçundan yargılanmalı, bu yönde caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır.

- Yükseköğretim Kurulu, Siyonist odakları akredite eden akademik mekanizmalar konusunda duyarlı olmalı, Siyonistlerin küresel akademik hegemonyasıyla mücadele etmelidir.

- Dijital sektörler başta olmak üzere, gıda, tıp, teknoloji ve savunma sektörlerinden başlanarak, her alanda Siyonist terör tehdidine karşı atılan yerli ve millî adımlar hızlandırılmalıdır.

- Kültür, sanat ve spor, barış içindeki bir dünyada anlamlıdır. Bu nedenle sahneden, kürsüden ve tribünden yükselen “soykırıma isyan” çağrısına herkes destek vermelidir. Özellikle kültür ve sanat camiası, bir avuç Siyonist uşağının mahalle baskısından kurtularak vicdanların sesine kulak vermelidir."