Organize işler bunlar..: Çözülme çürümedir.!
Organize işler bunlar..: Çözülme çürümedir.!
31 Mart yerel seçimlerine topu topu iki hafta yani 15 gün kaldı ve siyasi ortam anlamsız bir şekilde gün be gün kızıştırılıyor. Anlamı var mı? Kesinlikle yok ve bu kızışmadan, kızıştırmadan yarar arayanlar sonuçta mutlaka kaybedecekler.
Baştan belirtelim: Cemal Öztaylan, son basın toplantısından önce kalp rahatsızlığı geçirmiş ve üç gün Bursa’da özel bir hastanede tedavi görmüş. Basın toplantısını da hastaneden gelip, gerçekleştirmiş. Öncelikle Cemal Öztaylan’a ve ailesine geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Öfkeli ve kızgınım. Nedeni ne olursa olsun, yaşanan yakışıksız olaylardan dolayı bir rahatsızlık yaşanıyor ise bunu kişi olarak kabul edebilmem mümkün değil ve değmez.! Yaradan herkesi çoluğuna çocuğuna ve ailesine bağışlasın. Kimse sözümü başka yerlere de çekmesin. Rahatsızlanan Dursun Mirza da olsaydı, emin olun ki aynı şeyleri yazar, temennilerde bulunurdum. Sağlığın, AKP’si, CHP’si, MHP’si yok..! Kişi ne düşünürse düşünsün, önce insan..!
Bugünkü yazımda öncelikle Bandırma Kaymakamını, Cumhuriyet Savcılarını, İlçe Emniyet Müdürünü sorumlu olmaya ve sorumluluklarına sahip çıkmaya davet ediyorum.
Neden ve niçin..?
Çünkü, biz, bugün adım adım sahnelenmeye çalışılan bu filme 2009 yerel seçimleri öncesinden başlayarak tüm rezilliği ile gördük, yaşadık.
Bandırma’nın kentsel dinamiklerinin, siyasal ve sosyal yapısının iyi bilinmesi ve iyi çözümlenmesi gerekiyor. Cemal Öztaylan’ın siyasal ve sosyal yaşamda öne çıktığı, isminin sivrildiği her zaman aynı oyun benzer biçimde sahneye konuluyor. AK Parti şahsında Cemal Öztaylan’ın kent yaşamında söz sahibi olması ve yönetici pozisyonda bulunması kimi çevreler ve kimi kişiler tarafından istenmiyor. Siyaset dışı aklınıza gelebilecek hemen her şey kullanılıyor, devreye sokuluyor.
2009’da bu operasyonun baş aktörü FETÖ’cüler ile FETÖ ile iltisaklı kişiler ve gruplardı ve garip bir şekilde aynı kişi ve çevreler harekete geçirildi. Kuşkusuz, olayın ve vakanın istihbari boyutu da var.
İstihbaratçılar da oyunun bu yönünü geçmişten günümüze çok iyi biliyor. O nedenle buyrun, üzerinize düşen sorumluluğu ve görevi yerine getirin ki, sonuçta ne kimsenin canı yansın, ne de kimse durduk yerde mağdur kılınsın..! Bu uyarıda bulunmayı gazetecilikten öte bir yurttaş olarak görev addediyorum. Çünkü, 2009 yılı öncesi ve sonrasıyla bu süreci, acı sonuçlarıyla yaşamış bir kişiyim ve bir gazeteciyim. Film izler gibi, yaşananları bir kenarda izlemeyin!
Cemal Öztaylan’a da bir çift lafım var: Arkadaş, ne Alaaddin’in Lambası yerinden çıksın, ne de cin şişeden çıksın! Herkes sinirlerine sahip çıkıp, soğukkanlılıkla yaşananları değerlendirsin ve gerisini devlete bırakın, devlet de devletliğini yapsın!
Şunu da vurgulayalım: 31 Mart yerel seçim sürecinde ilk organize ve planlı operasyon Bandırma Belediye Başkanı Tolga Tosun’a yapıldı ve Bandırma, kendi evladına, belediye başkanına sahip çıkamadı.
’Kelle koparmak’ için kolları sıvayanlar ayrı pişkinlikle kellesinin nasıl alındığını yazmaktan, çizmekten geri durmadı. Bandırma, üzgün ve süzgün olup bitenleri sessizlikle kabullendi. Şunu söyleyebiliriz: 31 Mart yerel seçimleri arifesinde, ilk ciddi ve belalı operasyon Bandırma Belediye Başkanı Tolga Tosun’a yapıldı!
Oysa ki, Tosun, yaşananları ve başına gelenleri anlatsa yer yerinden oynar..! Tosun siyasal yaşamdan sessiz sedasız egale edildikten sonra, önlerinde en büyük engel olarak gördükleri Cemal Öztaylan’ı afiyetle yemenin, hırpalamanın derdine düştüler. Ama yanıldılar.
Tolga Tosun’un yapılanlara karşı en büyük yanlışı, sessiz ve suskun kalmış olması idi. Cemal Öztaylan ise, mücadeleci bir kişiliğe sahiptir ve yalana, dolana, bedeli ne olursa olsun, pabuç bırakmaz. Hele ki, Öztaylan’ın kişiliğine yönelik saldırılar ve tecavüzler ailesine ve özellikle çocuklarına yönelirse Cemal’i kimse tutamaz.
Ve ne yazık ki ,bu yanlış ısrarla yapılıyor..!
Öztayan’ı iyi bilmekş iyi tanımak ve iyi anlamak gerekiyor. Öztaylan, bir Türk Milliyetçisidir ve dini yanı güçlü bir muhafazakârdır. Bir Çerkez’lere hakaret hikayesi uyduruldu.
Yemezler ve yemez!
Masonik yapıları ve grupları, kişilere, Recep Şekerci gibi, Öztaylan’a da kabul ettiremezsiniz. Yıldızı barışmaz.
Peki, neler oluyor?
Bu saldırganlığın nedeni, korku ve korkudan kaynaklı panik ve telaştır. Bu tür yeltenişlerle Cemal’e fren yaptırabilir, itibar suikastleriyle yolundan döndürebilir misiniz? Zor hem de çok zor. Çünkü, karşınızdaki muhatabınız Cemal Öztaylan’dır ve o yüzden tek yol kalıyor, psikolojik açıdan hırçınlaştırıp, tahrik ederek, yoldan çıkartmak..!
Bu yol ısrarla deneniyor ve bu yolda kullanılan temel enstrüman da, ne yazık ki, kimi ‘ basın organları’ ve kimi ‘ gazeteciler.’..!
İsim vermek istemiyorum. Çünkü, dün de bugün de hepsi tek tek biliniyor. Bir anlamda, Allah, sonlarını hayır etsin!
Cemal’e düşen, kuşkusuz susmak, oturmak değil, oyunu bozmak ama celallenmeden! Celallenmenin ne kendisine ne de Bandırma’ya bir yararı var! Yaşananlar, ne zamandır başlamış çözülmenin dışa vurumu olan çürümenin ta kendisidir. Etraftaki, leş gibi, pis kokunun nedeni bu ve lütfen, burunlarınızı kapatmayın!
Bir kez daha geçmiş olsun dileklerimle, esen kalın…